Yalnız Mesajı Göster

Friedrich Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt Özeti

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Friedrich Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt Özeti




Nietzsche, ‘inanmanın’ karşısındadır Çünkü inanmak sorgulamadan kabul etmektir, oysa Nietzsche hiçbirşeyi hatta kendi düşüncelerini bile sorgulamadan, onlara saldırmadan edemez

‘İnananlar istemiyorum ben; kendi kendime inanmak için bile çokça hayınım sanıyorum’

Nietzsche yaşanım ana niteliğini oluş ve değişme olarak kabul eder Onun aynı kalan, değişmeye direnen, putlaştırılmış herşeye saldırması bu yüzdendir Felsefe de yaşamın içinde, yaşamla içiçe olmalı; bu yüzden de tüm kalıplardan uzak durmalıdır Felsefeyi bu şekilde tanımlayan Nietzsche’nin eserlerinde belli bir dilin kalıpları, kuralları içine hapsolmasını beklemek mantıksızlık olur

Fakat anlatımdaki bu belirsizlik, bu yapıtın ve genel olarak da tüm eserlerinin yanlış yorumlanmasına, çoğunluklada düşüncelerinin bilinçli olarak saptırılarak, Nietzsche’nin asla savunmayacağı hatta tam karşısında olduğu görüşlerce kullanılmasına yol açmıştır Nietzsche yanlış anlaşılacağını,bu tarz bilinçli saptırmaların olacağını ve bunlardan duyduğu rahatsızlığı şu şekilde ortaya koyar;

‘Yığınlar için konuşmuyorum Yüreğim oynuyor yerinden günün birinde beni ermişler katına koyacaklar diye Anlıyorsunuz değil mi, bunu önceden çıkarıyorum ki sonradan benim adıma bir takım budalalıklara girişilmesin’

Arthur Danto, Böyle Buyurdu Zerdüşt’ün ‘Herkes için olan ve Hiç kimse için olmayan’ şeklindeki alt başlığı tam da bu kitaba uydun düşmektedir der Gerçekten de Zerdüşt, herkes için yazılmıştır, ama onu doğru yorumlayacak insanlar yüzyıllar boyu hiç çıkmayabilir Ama bu durum Nietzsche için bir üzüntü kaynağı olmaktan çok uzaktır Aksine o sadece seçilmiş insanların kendisini anlayacağını, sürünün – yığının onu anlamayacağını yada yanlış anlayacağını Böyle Buyurdu Zerdüşt’ün ve diğer eserlerinin bir çok kısmında belirtir

Anlamıyorlar beni; bu kulaklara göre ağız değilim ben’

‘Her babayiğidin harcı değildir Zerdüşt’ü duyabilmek’

Nietzsche yaşadığı dönemde (günümüze dek doğru yorumlanıp yorumlanmadığı da tartışılması gereken bir konu) hiç kimse tarafından doğru olarak yorumlanmamıştır Ama o bu durum karşısında, yeryüzünün anlamı olacak kişiler için yazdığını onların ise ortaya çıkışının yüzyıllar alabileceğini belirtir İşte Nietzsche onların habercisi, yol göstericisidir

‘Bu gün oltadır yazılarımın her biri; Kim bilir belki de herkesten ustayımdır olta atmakta Hiç birşey vurmadıysa benim değil suç Balık yoktu’

Böyle buyurdu Zerdüşt’te Nietzsche kendisine sözcü olarak Zerdüşt’ü seçer Eski İran peygamberi olan Zerdüşt, yani tarihsel Zerdüşt, dünyanın birer nesnel güç olan (tinsel nitelikte) iyi ile kötü arasında sürekli bir çatışma ve savaşın hüküm sürdüğü bir yer olduğuna inanır Nietzsche bu görüşe tabiki katılmaz Fakat Zerdüşt’ün ‘iyi ve kötü’ ye nesnel bir nitelik kazandıran, böylece gerçeği yaşamın dışına çıkaran ilk kişi olduğu için bu hatayı düzeltecek kişinin de o olması gerektiğini söyler Bu nedenle kitapta Zerdüşt’ü kendine sözcü olarak seçer

‘Tam da benim, ilk töresizcinin ağzında Zerdüşt adı ne anlama geliyor, sormadılar bana; sormalıydılar; çünkü o İranlının tarihteki korkunç benzersizliğini yapan şey, benimkinin tam tersidir’

Son söz

Nietzsche’nin düşüncelerini, eserlerini anlamanın ve anlatmanın en iyi yolu her zaman onun gözü ile görebilmek, onun dili ile konuşabilmektir Bu nedenle, bence Nietzsche’nin eserlerini okuyacak olan kişilere son söz yine Nietzsche tarafından söylenmelidir;

Sağlam dişler, bir de sağlam miğde

Budur dilediğim senin için!

Sindirebildinse kitabımı,

Barıştı demektir benimle yıldızın! ‘

Böyle Buyurdu Zerdüşt Kitabından Seçmeler:

-I-

Zerdüşt’ün öyküsünü anlatmama geldi sıra Yapıtın ana düşünü olan bengi-dönüş düşüncesi, erişilebilecek o en yüksek olumlama ilkesi, 1881 yılı ağustosuna rastlar: Bir kağıt parçasına karalanmıştır, altında şu yazılıdır: “İnsan ve Zamanın 600 ayak ötesinde” O gün Silvaplana gölü kıyısındaki ormanlarda yürüyordum; Surlei yakınlarında, piramid biçimi yükselen kocaman bir kayanın dibinde mola verdim Bu düşünce orada geldi bana -O tarihten birkaç ay gerilere gittiğimde, bir önbelirti olarak, beğenilerimin, özellikle musikide birdenbire ta derinden değişiverdiğini görüyorum Zerdüşt’ü belki de baştanbaşa musikiden sayabiliriz, -şurası açık ki yepyeni bir kulak istiyordu onun için Vicenza yakınlarındaki bir küçük dağ kaplıcasında, Recoaro’da geçirdiğimiz 1881 baharı, maestro’m ve dostum Peter Gast- benim gibi “yeniden doğmuş”lardandı o da -ve ben farkettik ki, musiki denilen Anka kuşu her zamankinden daha bir hafif, daha bir ışıldayan kanatlarla dolanıyordu üstümüzde O günden bu yana, 1883 şubatında birdenbire inanılmaz koşullar altında yaptığım doğuma dek geçen süreyi -önsözde birkaç cümlesini aktardığım son bölüm, tam Richard Wagner’in Venedik’te öldüğü kutsal saat bitirilmiştir- evet, o süreyi hesapladığımda, gebeliğimin 18 ay sürdüğü anlaşılır Tıpatıp bu sayının çıkması, benim bir dişi fil olduğum düşüncesini getirir insanın aklına, -Buda’cıların aklına hiç değilse,- Yakında eşsiz birşey geleceğinin yüzlerce belirtisini taşıyan Gaya Scienza bu araya rastlar: Zerdüşt’ün başlangıcı bile vardır onda; dördüncü kitabın sondan önceki parçasında Zerdüşt’ün ana düşüncesi vardır -Karışık koro ve orkestra için yazılmış “Yaşama Övgü” de gene bu zaman rastlar; partisyonu iki yıl önce Leipzig’de E W Fritzsch yayınevinde çıkmıştır O yıl, içinde olduğum durumun, o sonuna dek olumlayan tutkuyla, tragik tutku dediğim şeyle dolup taştığım durumun hiç de yabana atılmaz bir belirtisidir bu İlerde bir gün beni anmak için çalıp söyleyecekler onu -Sözleri (üzerinde duruyorum, çünkü bir yanılgıdır alıp yürümüş bu konuda) benim değildir; o sıralar dost olduğum genç bir Rus kızının, Bayan Lou von Salomé’nin (Roman, öykü ve deneme yazarı) şaşılacak esininden çıkmadır Şiirin son bölümünden herhangi bir anlam çıkarabilen kimse, neden bu şiiri seçip beğendiğimi, neden ona hayran olduğumu anlayabilir: Büyüklük var o sözlerde Yaşama karşı bir itiraz sayılmıyor acı: “Artık bana verecek mutluluğun kalmadı mı, ne çıkar! Acıların var daha” Burasında benim musikim de büyüktür belki (La -klarneti’nin sonuncu notası do diyez değil, do olacak Baskı yanlışı) -Ertesi kışı Cenova yakınında, Chiavari ile Portofino arasına sokulan o sevimli, sessiz Rapollo koyunda geçirdim Sağlık durumum hiç de parlak değildi; kış soğuktu, son derece yağmurluydu Kaldığım küçük han denizin hemen üzerindeydi, öyle ki geceleri dalga çıkınca uyunmuyordu; istemediğim ne varsa hemen hepsi toplanmıştı orada Gene de, sanki benim ilkemi, yani gerçekten bir diyeceği olan şeyin “her ne olursa olsun” ortaya çıkacağını kanıtlamak ister gibi, o kış, o güç koşullar içinde ortaya çıktı Zerdüşt’üm -Öğleden önceleri Zoagli’ye giden güzelim yolda, çamlıklar içinden geçerek güneye doğru çıkıyordum; göz alabildiğine denizi görüyordum ayağımın altında Öğleden sonraları, sağlık durumum elverdikçe, Santa Margherita koyunu ta Portofino’nun ötesine dek bir baştan bir başa dolanıyordum Bu yerler, bu görünüşler, İmparator Üçüncü Friedrich’in oralara olan büyük sevgisi yüzünden daha bir değerliydi benim gözümde 1886 güzünde yolum gene o kıyılara düştüğünde, bu küçük, unutulmuş mutluluk ülkesine onun da son gelişiydi -Bu iki yol boyunca Zerdüşt’ün bütün birinci bölümü doğdu kafamda; en başta Zerdüşt’ün kendisi, kişiliği doğdu: Daha doğrusu çullandı üstüme…

“Ben size Üstinsanı öğretiyorum İnsan altedilmesi gereken bir şeydir Onu altetmek için ne yaptınız?

(…)

İnsana göre maymun nedir? Gülünecek bir şey, ya da acı bir utanç İnsan da tıpkı böyle olacaktır Üstinsana göre: gülünecek bir şey, ya da acı bir utanç Solucandan insana dek yol aldınız ve sizde çok şey daha solucandır Maymundunuz bir zamanlar ve şimdi bile insan, her maymundan daha maymundur

(…)

Yalvarırım size, kardeşlerim, yeryüzüne bağlı kalın, ve inanmayın size dünyaötesi umutlardan söz açanlara! Ağı saçanlardır onlar, bilerek bilmiyerek

(…)

Bir zamanlar Tanrıya karşı işlenen günah en büyük günahtı, ama Tanrı öldü, onunla birlikte öldüler o günahkârlar da

(…)

Ama siz de, kardeşlerim, söyleyin bana: gövdeniz, canınız için ne diyor? Canınız, yoksulluk ve kirlilik ve acınacak rahatlık değil mi? Evet, kirli bir ırmağı içine alması ve bozulmadan kalması için deniz olmalı kişi Bakın, size Üstinsanı öğretiyorum: o, işte bu denizdir, onda batabilir sizin büyük horgörmeniz


Alıntı Yaparak Cevapla