Prof. Dr. Sinsi
|
Jostein Gaarder Sofi'nin Dünyasi Kitap Özeti
sf 314
Çocuklar her konuya tarafsiz yaklasirlar Ve bu, sevgili Sofi, bir filozofun en önemli özelligidir Çocuklar dünyayi ne eksik ne fazla, tam oldugu gibi algilarlar
sf 314
Hume, bir olayin bir digerini izleyecegi beklentisinin seylerin özünde degil, bizim bilincimizde yer aldigini söylüyor Ve gördügümüz gibi, beklenti aliskanliklarin sonucunda olusan bir sey
sf 318
- Su an senin yaptigin seye, betimleyici bir cümleden ("Çünkü o insan da yasamaktan memnundur ") kural belirten bir cümleye ("Bu yüzden öldürülmemelidir ") varmak denir Akil açisindan tümüyle mantiksiz bir seydir bu O zaman insan "Vergi kaçiran bir sürü insan var Bu yüzden ben de vergi kaçirmaliyim " diyebilir Hume hiçbir zaman "-dir"li cümlelerden "-meli"li cümlelere varmamak gerektigini ileri sürer Oysa gazete makalelerinde, parti programlarinda, meclis konusmalarinda tam da buna öyle çok rastlanir ki  Birkaç örnek vermemi ister misin?
- Memnuniyetle
- "Giderek çok daha fazla insan uçakla yolculuk etmeyi seçiyor Bu yüzden daha fazla hava alani yapilmali " Sence bu mantikli bir çikarim mi?
- Hayir, bence oldukça saçma Çevreyi de düsünmemiz gerek
sf 358
- Fransizlarin Ingilizlerden hep biraz daha fazla usçu olduklarini da söylemistin
- Evet ve bu farkin kökleri ta Ortaçaga uzanir Ingilizlerin "common sense" dedikleri seye Fransizlar "evidence" der Ingilizce bu terim "herkesin bildigi sey" diye çevrilebilirken, Fransizca bu sözcük "(usun) açik seçik gördügü sey" seklinde tercüme edilebilir
sf 372
Kant "seyin kendisi" ile "seyin görüneni" arasinda önemli bir ayrim koyar "Seyin kendisi"ne dair kesin bir bilgimiz olamaz Yalnizca "seyin görüneni"ni bilebiliriz
sf 376
Ne us ne de deneyim Tanri'nin varoldugunu kanitlamaya yetmezdi Çünkü us için Tanri'nin varligi esit derecede akla uygun ve akla aykiri  
sf 378
Insan beyni bizim anlayabilecegimiz kadar basit olsaydi, onu anlayamayacak kadar aptal olmamiz gerekirdi
  
- Dogru Kant da buna benzer bir sey söylerdi herhalde Ne oldugumuzu anlamayi bekleyemeyiz Bir bitki ya da bir böcegi tam anlamiyla anlayabiliriz belki ama kendimizi asla anlayamayiz Tüm evreni anlayabilecegimizi ise hiç umamayiz
sf 381
Sen iyi niyetle davranmissindir ki Kant'a göre ahlaksal olarak dogru bir davranisi belirleyen sey niyettir, eylemin sonucu degildir
sf 410
Hegel "dogrunun öznel bir sey" oldugunu söylüyordu Böyle diyerek de insan usunun üzerinde ya da ötesinde bir "dogru"nun varoldugunu reddetmis oluyordu
sf 411
Senden önce yasamis insanlardan gelenek yoluyla "dalga dalga" sana ulasan düsünceler ve kendi yasadigin çagdaki yasam kosullari, senin düsünce biçimini etkiler Bu yüzden herhangi bir düsüncenin sonsuza dek ve daima dogru olacagi söylenemez Ancak düsünce durdugun bir noktada dogru ya da yanlis olabilir
sf 412
Ama -simdi yeni bir noktaya geliyorum- sürekli yeni seylerle karsilastigi için, us "ilerici"dir Yani insan bilgisi sürekli gelismekte ve "ilerlemekte"dir   Tarihi inceleyen herkes, insanligin giderek "kendisini daha iyi tanimakta" ve "kendisini gelistirmekte" oldugunu görebilir
sf 414
Hegel, bilginin bu üç asamasini "tez", "antitez" ve "sentez" diye de adlandirir
sf 415
"Dogru" olan, "tarihe direnebilen" seydir
sf 417
- Salt mantiksal ya da felsefi olarak da iki kavram arasinda diyalektik bir gerilim olusur
- Örnek lütfen!
- "Varlik" kavrami üzerine düsünecek olursam, "yokluk" kavrami üzerinde düsünmem geregi de dogar
sf 417
Norveçli yazar Vinje gibi "farkli" görüsleriyle taninan Niels Bohr, bir yerde söyle der: Iki tür dogru vardir Tersinin de yanlis oldugu gün gibi ortada olan dogrular ve tersi de dogru olan daha derin dogrular
- Nasil bir dogru olabilir bu ikinci tür dogru?
- Sana hayat kisadir dersem  
- Ben de buna katilirim
- Ama sonra bir baska baglamda kollarimi iki yana açip "hayat çook uzundur" dersem  
sf 429
Kierkegaard'a göre büyük harf D ile yazilan "Dogru"lardan çok, insanlarin yasamlari için önemli olan dogrulara ulasmakti önemli olan "Benim için dogru" olani bulmakti
sf 430
Eyleme geçtigimizde ve özellikle bir seçim yaptigimizda varolusumuzla iliskiye girebiliriz
sf 431
- Yani felsefi sorunun kendisiyle bireyin ayni soruya yaklasimi iki ayri seydir Bu tür sorular karsisinda birey tek basinadir Üstelik bu tür önemli sorulara ancak inançla yaklasabiliriz Aklimizla yanitini buldugumuz sorular hiçbir önem tasimaz Kierkegaard için
- Bunu biraz açiklaman gerekecek
- 8+4=12, Sofi Bunu kesin olarak bilebiliriz Bu, Descartes'dan beri tüm filozoflarin bahsettigi "mantiksal dogrular"a bir örnektir Peki aksam duasinda bir isimize yarar mi bu? Ölüm aninda aklimizin mesgul olacagi konu bu mudur? Hayir Tüm bu dogrular istedikleri kadar "nesnel" ve genel olsun, tek bir bireyin varolusu için fazla anlam tasimazlar
- Ya inanç?
- Kötü bir davranista bulundugun bir insanin seni affedip affetmedigini bilemezsin Tam da bu yüzden bu konu senin için yasamsal bir öneme sahip olur Bu senin etinde kemiginde duydugun bir olaydir Bir insanin seni sevip sevmedigini de bilemezsin Tek yapabilecegin böyle olduguna inanmak ve bunu ummaktir Ve de bu, senin için, üçgenin iç açilarinin toplaminin daima 180 derece etmesinden çok daha önemli bir seydir Ne de "nedensellik yasasi" veya "sezi biçimleri"dir ilk öpücügünü verirken gelen aklina!
sf 432
Ortaçagda ayni düsünce, "credo quia absurdum" sözleriyle dile getiriliyordu
- "saçma oldugu için inaniyorum"
sf 439
Neden ki bu amaçsizca yaratilis Yok olacaksa bir gün her yaratilmis?
sf 475
- Diyebiliriz ki yasam, yalnizca kazanan kuponlarin gözle görünür oldugu bir totodur (Darwin -R N )
sf 502
Bir kompozisyon, -ki her sanat eseri bir kompozisyondur- hayalgücüyle mantigin ya da ruhla aklin inanilmaz bir isbirligi sonucu ortaya çikar Çünkü her türlü yaratici süreçte hayalgücü önemli bir rol oynar, ancak bir asamada siradan esinlenmeleri de denetlemek gerekir Koyunlari önce çayira salar, sonra güdersin
sf 514
Sartre fiziksel seylerin "kendinde", oysa insanin ayni zamanda "kendi için" oldugunu söyler Yani insan olmak bir sey olmaktan baska bir seydir
sf 515
"Varolus özden önce gelir," der Sartre
sf 515
Sartre ise bunun aslinda lanetli bir özgürlük oldugu kanisindadir "Insan özgürlüge mahkum edilmistir" der "Kendini kendisi yaratmadigi halde özgür oldugu için Kendisi seçmeden dünyaya getirilip sonra yaptigi her seyden sorumlu oldugu için "
sf 517
Sartre ise hayatin bir anlami olmasi gerektigine inaniyordu Bu bir zorunluluktu Ancak kendi hayatimizdan bir anlam yaratacak olan, yine kendimizdik Varolmak kendini varlastirmakti
sf 521
Felsefi sorular, tanimi geregi, her kusagin ve aslinda her bir insanin kendisine tekrar tekrar sormasi gereken sorulardi
- Bu düsünce insani biraz rahatsiz ediyor
- Ayni fikirde oldugumuzu zannetmiyorum Tam da kendimize bu tür sorulari sordugumuzda hissetmez miyiz yasadigimizi?
sf 525
Duvardaki kitaplarin adi birbirinden ilginçti: "Ölümden Sonra Bir Hayat Var mi?", "Spiritizmin Sirlari", "Tarot", "UFO Olgusu", "Iyilestirme", "Tanrilarin Dönüsü", "Bundan Önce de Buradaydin", "Astroloji Nedir?" vs Yüzlerce degisik baslikli kitap vardi Raflarin altinda kitaplar ayrica üstüste yigili duruyorlardi
- Iste bu da 20 yüzyil Sofi Bu, çagimizin tapinagi
- Sen bu tür seylere pek inanmiyorsun galiba
- Bunlarin çogu martaval ama porno kitaplari kadar çok satiyorlar Bunlarin çoguna bir tür pornografi demek de mümkün zaten Genç insanlarin çogu buraya gelip kendilerini en çok heyecanlandiran konulardaki kitaplari aliyorlar Oysa gerçek felsefeyle bu tür kitaplarin iliskisi olsa olsa ancak gerçek askla pornografinin iliskisi kadardir
sf 570
- Samanyolu'ndaki en yakin komsumuza uzakligimiz dört isik yilidir Su ilerde, adanin üzerinde görünen yildiz odur belki de O yildizda bize, Bjerkely'e yönelmis bir teleskop oldugunu düsünecek olursan, o teleskop buranin dört yil önceki halini görmektedir Belki de bu salincakta oturup ayaklarini sallayan on bir yasinda bir kiz çocugudur gördügü
- Inanamiyorum!
- Ve bu, bize en yakin yildiz konusunda geçerliydi Tüm galaksi ise 90 000 isik yili genisligindedir Bu, isigin galaksinin bir ucundan diger ucuna seyahat etmek için 90 000 yil kullanmasi gerektigi anl----- gelir Samanyolu'nda bizim Günes'imizden 50 000 isik yili ötede bir yildiza baktigimizda, zamanda 50 000 yil öncesine bakmaktayiz demektir
- Düsüncesi bile benim küçücük kafam için fazla büyük!
- Yani uzayda bir sey görmemizin tek yolu bakislarimizi zamanda geriye çevirmektir Evrenin su anda nasil oldugunu hiçbir zaman bilemeyiz Yalnizca daha önce nasil oldugunu bilebiliriz Binlerce isik yili ötedeki bir yildiza baktigimizda, uzay tarihinde binlerce yil geriye gidiyoruz demektir
sf 571
Samanyolu'nun en yakin komsu galaksisine Andromeda takimyildizi diyoruz Bu galaksi bizim galaksimize iki milyon isik yili uzakliktadir Yani isigin buradan bize ulasmasi iki milyon yil alir Yine bu da demektir ki gökyüzünde Andromeda takimyildizina baktigimizda iki milyon yil öncesine bakmakta oluruz Bu takimyildizdaki çok geliskin bir teleskop (afacan bir ufakligin böyle bir teleskobun basina oturmus oldugunu gözümün önüne getirebiliyorum!) su an buraya bakiyorsa bizi göremez Görse görse düz alinli ilk insanlari görebilir
sf 573
Evren bir harekettir Evren bir patlamadir Galaksiler hala büyük bir hizla birbirinden ayrilmaya devam etmektedir
|