Yalnız Mesajı Göster

Aziz Nesin - Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz Kitap Özeti

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aziz Nesin - Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz Kitap Özeti




Aziz Nesin - Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz Kitap Özeti

Salon ışıkları söner, cezaevi gardiyanı tatlı-sert bir dille seyircilere yerlerine oturmalarını ve cep telefonlarını kapatmalarını söyler ve elindeki copu şaplatarak volta atmaya başlar Orkestra çukurunda oturan anlatıcı, oyun ve Yaşar Yaşamaz hakkında kısa bir ön bilgi verir ve aslında hepimizin bir Yaşar Yaşamaz olduğunu ifade eder (Oyunu anlatan kişi yeri geldikçe oyun içinde çeşitli karakterleri temsil etmekte ve ara ara oyundaki karakterlerle konuşmaktadır) Cezaevi gardiyanı lafa girer ve koğuş sayımını başlatır Mahkûmlar teker teker saymaya başlarlar ve sayım bitiminde gardiyanlar koğuşa yeni bir mahkûm getirirler Bu mahkûm tahmin edildiği gibi Yaşar Yaşamaz’dır Mahkûmlar koğuşa gelen bu yeni kader arkadaşlarını şöyle bir süzdükten sonra adını sorarlar Yaşar ismini söyler ama soyadını söylemek istemez Çünkü ne zaman soyadını söylediyse soyadı hep alay konusu olmuştur Yaşar mahkûmların ısrarı üzerine soyadını söyler ve koğuş kahkahaya boğulur Mahkûmlardan biri suçunu sorar Yaşar’a Yaşar tabiî ki her mahkûm gibi hiçbir suçu olmadığını söyler ve başından geçen olayları anlatmaya başlar…

Yaşar Yaşamaz, fizyolojik anlamda sağlıklı bir şekilde bedenen var olan ancak resmi olarak devlet kayıtlarında daha doğmadan ölmüş gösterilen bir kader mahkûmudur Bu gerçeği ilk defa on iki yaşlarında devlet okuluna yazılması için gereken ve kaybolmuş olan nüfus cüzdanını almak için gittiği nüfus müdürlüğünde öğrenir Yaşar, babası ile devlet okuluna yazılmak üzere okula gider ve okul müdürü Yaşar’ın nüfus cüzdanını ister Babası Yaşar’ın nüfus cüzdanının kaybolduğunu söyler ve müdire hanımdan kendisininki ile kayıt etmesini ister Fakat müdire hanım kaydı yapmaz Bunun üzerine Yaşar ve babası nüfus müdürlüğünün yolunu tutarlar Yaşar nüfus kayıtlarına göre yaşamaktadır Fakat birinci dünya savaşında askere alınmış ve 1915’te Çanakkale’de şehit düşmüştür Oysaki Yaşar’ın anne ve babası 1911’de evlenmiştir İlginçlikler bununla da sınırlı değildir Kayıtlara göre yaşar 1896’da doğmuştur, yani babasından bir yıl önce Yaşar’ın babası bu işe ne kadar karşı çıktıysa da, memur defterde yanlışlık olmayacağını söyler ve defteri kapatır Bağrışmaları duyan nüfus müdürü gelir ve olaya el koyarak kendince mantıklı senaryolar üretir Yaşar ve babası bütün uğraşlarına rağmen Yaşar’ın yaşadığını ispatlayamazlar ve nüfus kâğıdını alamadan müdürlükten ayrılırlar Nüfus kâğıdı olmayan Yaşar doğal olarak devlet okuluna yazılamaz ve mahallesindeki eski yazı okuluna bir süre daha devam eder Devam etmesine eder fakat aklı hep çok sevdiği yavuklusu Ayşe’dedir Yavuklusu devlet okulundayken ondan ayrı kalmayı kendisine yediremez ama elinden gelen bir şey de yoktur

Böylece yıllar geçer Tabiî ki yıllar geçtikçe Yaşar’ın askerlik çağı da gelmiştir Lakin Yaşar’ı askere çağıran yoktur Bir yandan Ayşe’nin evlenme baskıları bir yandan da askere gidememenin verdiği psikolojik baskı Yaşar’ın üzerindeyken Yaşar, Ayşe ile evlenmeye karar verir Düğün öncesi Yaşar’ın ve Ayşe’nin babası güçte olsa başlık parası konusunda anlaşırlar ve düğün başlar Herkes davul zurna eşliğinde halay çekip eğlenirken, komutan askerleriyle birlikte düğünü basar ve devlet kayıtlarında şehit olarak gözüken Yaşar’ı asker kaçağı olduğu gerekçesiyle askere alır Okula yazdırılırken onun ölü olduğunu söyleyen devlet, askere alınırken yaşadığını iddia etmektedir Ama Yaşar buna karşı çıkmaz Çünkü askerlik sonunda alacağı tezkerenin onun yaşadığını gösteren bir belge olduğuna inanmaktadır Ne yazık ki Yaşar beklentilerine kavuşamadan başka bir gerçekle yüzleşecektir Terhis olacağı gün gelir fakat Yaşar nüfus cüzdanı olmadığından terhis olamamaktadır Bunun üzerine nüfus müdürlüğünden bilgi istenir fakat bu seferde gelen cevapta Yaşar’ın 1935’te Dersim’de şehit düştüğü yazmaktadır Bunun üzerine komutan Yaşar’a askerliğini bitirdiğini gösteren bir belge verir ve Yaşar terhis olur Elinde bavuluyla köy meydanına gelir Ancak aksilikler Yaşar’ın yakasını bırakmamaktadır Komşularından, uzun süredir haber alamadığı babasının ölüm haberini alır ve ağlamaya başlar Babasının ölümüyle birlikte Yaşar’a bir sürü de borç kalmıştır Terhis olurken onu öldü olarak kabul eden devlet, babasından kalan borçların ödenmesine gelince Yaşar’ı yaşar kabul eder Yaşar bu duruma da itiraz etmez Çünkü eğer borçları öderse mirasa da kavuşabilecektir Böylece hem babasının borçlarını borç olarak da olsa ödemiş olacak, hem de mirasla aldığı borçları kapatabileceği gibi köyde düzgün bir yaşama kavuşup Ayşe ile evlenebilecektir Tüm bunları düşleyerek babasının borçlarını öder Yaşar Sıra babasının mirasını almaya gelmiştir Babasından kalan mirası alabilmesi için gereken belgeleri bir iki yıl gibi kısa bir sürede toplayabilen Yaşar, son olarak da evraklarını onaylaması için memura rüşvet verir Fakat parasını ertesi gün alması gerekmektedir ve parayı alabilmesi içinde Müdür Bey’in imzası… Yana yakıla Müdür Bey’i arayan Yaşar onun maçta olduğunu öğrenir ve doğruca stadyumun yolunu tutar Burada da Müdür Bey’e ulaşamayan Yaşar, elindeki evrakları imzalatacağını sandığı bir Müdür Bey bulur fakat bulduğu bu müdür Stadyum Müdürü’dür Doğal olarak Yaşar elindeki evrakları imzalatamaz ve akıl hastanesine düşer Akıl hastanesinde de her ne kadar kendisinin aslında yaşamadığını ve üstelik iki defa şehit düştüğünü söylediyse de kimse ona inanmaz



Alıntı Yaparak Cevapla