Yalnız Mesajı Göster

Bir Bilim Adamının Romanı Yazar: Oğuz Atay Kitap Özeti

Eski 10-21-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bir Bilim Adamının Romanı Yazar: Oğuz Atay Kitap Özeti




Mustafa İnan’ın ortaokula giderken de defter tuttuğunu gören yoktu Ailesi onu derse çalışırken hiç görmüyordu Akşamları da erken yatıyordu Çünkü onun derdi başkaydı Ailesine yük olmamak için sabahları erken kalkıp herkesten önce okula giderek yatılı öğrenciler kahvaltılarını bitirene dek o onlardan aldığı kitapları okuyordu

Oyunlara karışmadığı ve koştuğunu gören olmadığı halde her sosyal faaliyete katılıyordu Sınavla parasız yatılı hakkını kazanınca biraz rahatlamıştı Cebirci Mustafa diye adı çıkmıştı Hoca gelmediğinde bazen tahtada problem çözüyor ve üst sınıflara ders veriyordu

Parasız yatılılardan Rasim’e de cebir dersi veriyordu Rasim 3,5 gibi sayılarla oldu mu problemi çözüyordu da, işin işine “n” girdi mi şaşırıyor; bu n yüzünden okul hayatı kararmıştı Sonrasında Dr Rasim Dölek Mustafa Ağabey olmasaydı okulu bitiremezdim demiştir Cebirci Mustafa düşünüyordu “n” bilim demekti, soyutlama demekti, meselelere Newton’un baktığı gibi yukarıdan bakabilmek demekti Bu “n” i herkese anlatabilmeliyim diye düşünürdü

Mustafa İnan için öğretmek vazgeçilmez bir tutkuydu 1967 yılının sıcak yaz aylarında Almanya’nın Freiburg şehrindeki hastanede ölümle savaşırken bile hocalığı unutmamıştı Artık serumla yaşıyordu Dr Hemşireye talimat vermişti “Serumu hiç kesmeyeceksiniz” Mustafa İnan bir süre dalgın gözlerle onlara seyretti, sonra kendini kaybetti Gece uyandığı zaman odada yalnızdı Serum şişesine takıldı gözü Düzenli damlalarla akıyordu sıvı Sonra da saatine baktı bir süre Sonra da gene sıvı damlalarını izledi bir süre ve telaşla zile basarak hemşireyi çağırdı “Bu serum yetişmeyecek sabaha kadar” dedi Uykulu gözlerle kendine bakan kadına “dakikada 40 damla akıyor 25 damla 1 cm³ yaptığına göre, bu gidişle gece yarısından önce taktığınız şişe biter Nöbetçi hemşireye talimat vermezseniz, yarın doktordan iyi bir azar işitirsiniz” Mustafa İnan hayretle bakan hemşireye gülümseyerek; merak etmeyin hesap tamamdır Çocukluğumda bir eczanede çıraklık yapmıştım da diye sözlerin tamamladı

Mustafa İnan hafızasının kuvvetiyle bütün dersleri sınıfta dinlemekle noksansız öğreniyordu Ders kitabı hiç olmadı Böyle çalışkan öğrencilere çeşitli adlar takılır mesala “inek” gibi Teknik Üniversite de “kuş” derlerdi Kuş ve inek olduğu belli olan hemen soyutlanırdı Böylece her sınıf ikiye ayrılır ve herkes kendi toplumunda yaşar, iki ayrı millet gibi Kuşlar da ötekileri küçümser tabii Bu iki milleti aynı bayrak altında toplayabilseydik belki biz de bilim savaşında bazı toprakları ele geçirebilirdik “ dedi profesör gülerek

Mustafa aslında hayata dönük ilginç bir kuş tipiydi Herkesin dostu Mustafa İnan nasıl öğretiyordu bu kadar insana Önce onlarla dost oluyordu tabii Öğretmeden önce onları öğreniyordu Sanki öğretmiyordu onlara, onlarla sohbet edermiş gibi yapıyordu Onlarla konuşurken hocadan bir şey öğrendiklerini çok sonradan anlıyorlardı

Eve getirdiği kitapları kız kardeşine vermiyordu Ona erkeğin üstün olduğunu söylemişti Ancak babası ona birgün kızların oğlanlardan ne farkı var diye sorarak kitapları kız kardeşine de vermesini sağladı O günden sonra kadınların toplumdaki yeri konusunda daha hassas davrandı Ölümünden sonra oğluyla evlenen gelini olan asistanına da hep yardımcı oldu Asistanı hazırladığı ilk seminerinde verilen bir uzay sistemiyle uğraştığı halde çözemeyince hocasına başvurdu

Mustafa İnan güldü ve ne yapmak istiyorsun ? Amacın nedir ? diye sordu Asistanı eğriyi çizmek isteyince, hayır dedi ‘senin amacın bu eğriyi çizmekle ne yarar sağlayacağını göstermektir’

Mustafa İnan bunu anlatmakla genellikle çok zorluk çekiyordu Mesela lisedeki sınıf arkadaşları derslere çalışırken amacın sınıfı geçmek olduğunu sanıyordu

1929 yazında 18 yaşındayken babasını kaybetti 1931 yılında liseyi bitirtiğinde karışık duygular içindeydi Biran önce hayata atılmak için önce öğretmen olmak üzere Fen Fakültesine, sonra yine hoca olmak kaydıyla arkadaşlarının ısrarıyla Mühendis Mektebine kaydoldu Sınav için kaydolmak üzere gittiğinde sıradakiler taşradan gelen bu yabancıya yabancılığını hissettirdiler Sıradaki bir genç ‘buraya girmek zordur’ her yiğidin harcı değildir Hemşerim deyince Mustafa “ bir deneyek bakak “ dedi Şivesiyle özelliklerini de titizlikle korumuştur Sınavı da birincilikle kazandı






Alıntı Yaparak Cevapla