Yalnız Mesajı Göster

Batı Edebiyatı Ve Edebi Akımlar

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Batı Edebiyatı Ve Edebi Akımlar




Batı Edebiyatı ve Edebi Akımlar

Batı edebiyatının kaynağı Eski Yunan ve Latin edebiyatlarıdır MÖ9 yüzyıldan MÖ 2 yüzyıla kadar süren Eski Yunan edebiyatının ana kaynağı da Homeros’un İlyada ve Odise destanlarıdır

Eski Yunan edebiyatı didaktik türde HESİODOS; lirik türde SAPHO, PİNDAROS; fabl türünde AİSOPOS gibi şairleri yetiştirdikten sonra MÖ5 yüzyılda “altın çağı”nı yaşamıştır Bu devrin önemli sanatçıları şunlardır:

Tragedya’da: AİSKHYLOS (Agamemnon), SOPHOKLES (Kral Oidipus, Elektra), EURİPİDES (Andromak, Elektra)

Komedya’da: ARİSTOPHANES, MENANDROS

Hitabet alanında: DEMOSTHENES

Felsefe alanında: SOKRATES, EFLATUN, ARİSTOTELES

Tarih alanında: HERODOTOS

MÖ 2yüzyıldan sonra Eski Yunan edebiyatı yerini Latin edebiyatına bırakır Latin edebiyatı Eski Yunan kültür ve sanatının etkisinde gelişen bir edebiyattır Bu dönemin önemli sanatçıları şunlardır:

Tragedya’da: ENNİUS

Komedya’da: PLAUTUS, TERENTİUS

Şiirde: HORATİUS (Lirik şair), OVİDİUS (Lirik şair), VERGİLİUS (Destan şairi)

Hitabet alanında: ÇİÇERO (Nutuklar)

Felsefe alanında: SENECA

Tarih alanında: TACİTES

Eski Yunan ve Latin edebiyatlarının mitoloji ile süslenmiş ürünlerinde doğa güzellikleriyle birlikte “gerçek insanı” buluruz Bu ürünlerde insanların sevgileri, acıları, yiğitlikleri, kinleriyer alır Bu sevgiler, yiğitlikler, kinler ve acılar da “yazgılarında” dönüp dolaşarak “İNSANCILIK” (Hümanizm) ve “ERDEMLİ OLMA” düşüncesinde birleşirler

5 yüzyılda Batı Roma İmparatorluğunun yıkılmasından sonra, Avrupa’da, 11yüzyıla kadar sanat ve kültür alanında “öbür dünya” düşüncesinin egemen olduğu ölü bir dönem başlamıştır

11yüzyıldan sonra kilise ve din görüşünü her şeyin üstünde tutan , kişinin yaşam ve düşünce özgürlüğünü kısıtlayan, edebiyatta ve sanatta “öbür dünya” düşüncesini egemen kılan “ORTA ÇAĞ” başlar Bu çağda görülen doğa ve dinle ilgili yiğitlik öyküleri, halk ozanlarının aşk ve yiğitlik konularında söyledikleri “BALATLAR” ve ulusal destanlar dönemin başlıca edebiyat verimleri arasındadır Orta çağın büyük ozanı Rönesans’ın da hazırlayıcılarından olan ve “İlahi Komedya” adlı eseriyle tanınan DANTE’dir

Batı edebiyatında yenileşme, bilim ve sanatta “YENİDEN DOĞUŞ” anlamına gelen “RÖNESANS”la başlar (14yüzyılın sonu, 15 ve 16 yüzyıllar)

Rönesans’la halk ve devlet ilişkileri yeniden düzenlenmiş, kralların ve derebeylerin dine dayalı sınırsız güçleri kırılmış, kişinin insance ve özgür yaşama isteği gerçekleşme yoluna girmiştir Böylece uluslar edebiyatla, bu gerçeklere dayanan “insanca” düşünceleri yayarak, kilise dili olan Latince’nin yerine kendi ulusal dilleri ile güçlü yapıtlar ortaya koymaya başlamışlardır Bu dönemin ünlü sanatçıları şunlardır:

Şiirde: RONSARD

Romanda: RABELAİS, CERVANTES (Don Kişot)

Deneme alanında: MONTAIGNE, BACON

Tiyatro alanında: SHAKESPEARE [Hamlet, Macbeth, Othello, Kral Lear, Romeo ve Juliet (Dramları), Venedik Taciri, Hırçın Kız, Yanlışlıklar Komedyası(Komedileri)]

Rönesans, 17yüzyılın ortalarına doğru “Klasisizm” akımının doğmasına yol açmış, böylece Batı Edebiyatı birbirine tepki olarak ortaya çıkan akımların etkisinde 20 yüzyıla kadar gelişimini sürdürmüştür

BATI EDEBİYATINDA AKIMLAR

KLASİSİZM

17 yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan bir akımdır BOILEAU bu akımın kurucusu olarak kabul edilir Klasikler Eski Yunan ve Latin edebiyatını bilgi ve esin kaynağı olarak benimsemişlerdir Temel olarak şu ilkelere dayanır:

Sanat, “insan tabiatına” önem vermeli ona sevgi ve saygı duymalıdır Klasik bir eser “akıl” ve “sağduyu”ya dayanmalıdır Eser, “dil”, “anlatım” ve “şekil” de en olguna varmaya çalışmalıdır

Klasikler, insanların her zaman, her yerde, her toplumda aynı duygu ve düşüncede olduklarını kabul ederler Onun için eserlerinde değişmez tipler yaratırlar Klasisizmde fiziksel ve sosyal çevre önemli değildir; çünkü bunlar değişkendir

Bu akımda, sanatta mükemmeli bulmak esastır Mükemmeli bulmak ise konunun seçilişinde değil, onun ele alınıp anlatılışındadır Onun için anadili en güzel biçimde kullanmak da esas olmalıdır Böylece klasikler günlük konuşma dilinden farklı kitabi bir dil kullanmışlardır

Sanatta sıkı kuralların bulunması ve sanatçıların bunlara uyması gerektiğine inanan klasikler, “üç birlik” kuralının doğmasına neden olmuşlardır (Yer, zaman ve eylem birliği)

Eserlerinin kahramanlarını hep soylu tabakadan seçen klasikler, eserlerinde kaba ve çirkin sözlere de yer vermezler “Ahlaka uygunluk” ilkesine sıkı sıkıya bağlıdırlar



Alıntı Yaparak Cevapla