Yalnız Mesajı Göster

Kültürel Bütünleşme

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kültürel Bütünleşme




Durkheim toplumsal olguların bireye baskı yapma özelliğini vurgularken; “Fransızca konuşmak zorunda olmadığım gibi, geçerlikteki parayı kullanmak zorunda da değilim, fakat başka türlü de davranmam imkânsız bir şeydir” 49 diyerek, toplumsal olguların baskı niteliğini vurgular Bu çerçevede dil Durkheim için toplumu oluşturan bireylerin dışında ve ona baskı uygulayan bir olgudur Burada baskının çok fazla hissedilmemesi, ya da günlük yaşam içerisinde bireyin dili kendi yetenekleri ve tercihleri doğrultusunda kullanması; söz söylemesi dilin bu baskı özelliğini ortadan kaldırmaz Bununla beraber dilin bireyin dışında bir varlığının olmasının göstergesi de yine bireyin dili değiştirememesidir Dil bireyin davranışlarından, sözlerinden, edimlerinden bağımsız bir varlığa sahiptir

Bizim için dil her şeyden önce toplumsal bir olgudur Dili sadece konuşma yetisine indirgeyen tanımlamaların; onu sadece bir işaretler dizgesinden ibaret gören saptamaların eksik olduğunu düşünüyoruz Dil, toplum tarafından oluşturulmuş bir fenomendir Bireylerin tek tek sözlerinden farklı ve bu sözlerin üstünde, ait olduğu toplumun tüm bireyleri tarafından anlaşılan ve kullanılan, kendi içinde kendine özgü kuralları olan, bu kurallar kendisini kullanan bireylerce içselleştirilmiş olan, bildirişimi sağlayan bir araçtır Dili sadece bir araç olarak anlamak yanlış olduğu gibi, diğer toplumsal kurumlar gibi görmek de doğru değildir Ferdin dışında olmak, kendini ferde zorla kabul ettirmek, ferdin müdahalesi ile değişmemek gibi özellikleri ile diğer toplumsal kurumlardan farksız olan dil, ayrıca belirli kanunlara uyan canlı bir varlık olması bakımından hepsinden üstün bir duruma da sahip bulunmaktadır

Düşünme dediğimiz şey gerekçe öne sürme, öncülden sonuca yürüme, tek tektasarımları belli bir düzen içinde birbiriyle birleştirme, çıkarımlama, kanıtlama,karşılaştırma, belgeleme, saptamalarda bulunma, kanıtlar verme, sonuçlar çıkarma,tanımlar yapma, açıklıklar getirme, sonuçlara dayanak noktaları arama, betimleme,kuşkulanma, seçme, gösterme, temellendirme, akıl yürütme ve benzeri şeylerdir50 Tüm bu edimlerin yapılabilmesi dili gerekli kılar İnsanın düşünmesi onu diğer canlı varlıklardan ayırır Kendisi de doğanın bir parçası olan insanı tabiatın başka varlıklardan ayıran bir başka özelliği de; başka yer ve zamanlara ait bilgi birikimine sahip olmasıdır; yani tarihe sahip oluşudur Başka varlıklar gibi bugünde ve burada yaşamakta olan insanı, bugünden ve buradan ayırıp geçmişe, geleceğe ve başka mekânlara götüren de dildir İnsanı biriktiren bir varlık haline getiren; onu gelenek, görenek, kültür ve tarih sahibi kılan dil insanın “varlık tarzlarından” biridir ve en önemlisidir51 İnsanı diğer tüm canlılardan ayıran bir ayrıcalık belgesidir Ancak bu tanım bizce dilin tüm özelliklerini yansıtmaktan uzak bir tanımdır Dil sadece düşünce aktarımında kullanılan basit bir araç değildir Dil insan zihninin aynasıdır Kelimeler bir takım işaretlerdir ve zihin bu işaretlerle düşünür, düşünürken de nesnelerin yerine bunları koyar Bu bakımdan dil bir yandan zihnin anlatma aracı, öbür yandan da zihni yoğuran bir şeydir Dil; kalıplarını hazır bulduğumuz; içinde gizli olan mantıkla zihnimize biçim veren, zihnimizdeki tasarımları dışa vurduğumuz bir araçtır Bizler dili edinirken; dil ile birlikte toplumumuzun değer yargılarını, davranış kalıplarını da ediniriz Bu bakımdan dil sadece zihnin anlatma aracı ya da zihnimizi yoğuran bir araç değildir; davranışlarımızı da şekillendiren bir olgudur

221 Toplumsal bütünleşmenin sağlanmasında dilin fonksiyonları

Dil; bireyin ait olduğu toplumla bağlantısını kuran, kendisini ve yaşadığı toplumsal ilişkileri anlamlandırmasını sağlayan bir toplumsal nesnedir Dil toplumsal ve tarihsel bir fenomen olan bilinç aracılığıyla ve onun gelişmişlik düzeyiyle bağlantılı olarak, düşünce ile karşılıklı etkileşim içinde gelişmektedir Bu bağlamda ait olduğu toplumun genel özelliklerine göre oluşan dil bireyin toplumla olan ilişkilerini şekillendirmesinde, aidiyet duygusunun gelişmesinde diğer toplumsal fenomenlere göre daha fazla etkili olması bağlamında önemlidir

“Dil insanlar arasında gelişkin bir iletişime geçişi sağladığı gibi, her kuşağın çeşitli zahmet ve acılarla elde edebildiği sınama/yanılma sonucu bilgilerini, becerilerini ve bunları kutsayan değer, inanç ve ritüellerini bir sonraki kuşaklara aktarmak üzere tutanaklandırmakta, saklamakta, aktarmaktadır da… Böylece bireylerin yaşamlarında kazandıkları bilgi, beceri ve duygular hem kendi kuşakları içindeki insanlar, hem de kuşaklar arasında ortaklaştırılmış olur Bu yolla insan toplulukları içindeki bireyler aralarında yaşam için gerekli bilgi, beceri ve duygulara ilişkin ortak(benzer) idealar, duygular ve inançlar edinilip paylaşılmaya başlar Toplumsal yaşamdaki insan, bu yolla varlığına birliktelik, süreklilik, kültürleşme kazandırmış olur Dil, bütün bu süreçlerdeki yeri bakımından, topluma geçişin etkin aracı ve düzenleyicisi olur Bu nedenledir ki, dil insan toplumlarının gelişmesi için önemli bir araçtır”52

Kültürel değerlerin ana unsuru olan dil topluma ait töre, gelenek, zihniyet kalıpları ve estetik zevk gibi kalıpların aktarımında en etkili araçtır Canlı bir organizma olarak, dil kültürün en önemli parçası ve taşıyıcısıdır Dil insan türüne özgü olan, öğrenilen, genetik olarak kişiye intikal etmeyen bir varlıktır

Dil toplumsallaşmanın ve sosyal bütünleşmenin sağlanmasında en etkili unsurlardan biridir İlk olarak çocuk dille ilgili alışkanlıkları aile de kazanmaktadır Aile toplumun etkisi altında şekillenmiş fonksiyonel bir kurumdur Ve aile çocuğa bu bağlamda sadece dili değil, dille beraber toplumun kültürünü de aktarır Çocuk aile kurumu içerisinde dili kavrar ve kullanır “Bu bağlamda ailenin toplumsal konumu, kültürel özellikleri çocuğun dil gelişimini”53 dolayısıyla da çocuğun toplumun kültür, gelenek, örf, töre, zihniyet kalıplarını ve estetik zevkin edinimini belirler Dilin insan kişiliğinin oluşmasına katkısı vardır Toplumun istek ve beklentilerini aktarmak, çocuğun kişiliğini bulmasına yardımcı olmak, hayatta oynayacağı rolleri öğretmek dilin fonksiyonları olarak değerlendirilebilir54

Ayrıca dilin biz şuurunu hissedilir hale getirici çok önemli özellik ve fonksiyonu vardır Dilin bu fonksiyonu onun toplumsal bütünleşmenin sağlanmasında etkili olmasını sağlamıştır Bir gruba ait insanların aynı dili konuşmaları grup içindeki fertlerin arasında dayanışmayı kuvvetlendirir, biz şuurunun hissedilir derecede artmasını sağlar 55

Dil, sadece toplumsal kalıtımda değil, millî kimliğin oluşumunda da etkilidirMillî kimliği var eden kuvvetlerden biri dildir Dil özelliklerini insanın bilinçaltından alır Milletin zekâsı, espri anlayışı, hayat felsefesi, eleştirileri hep dil yapılarında anlamını bulmuştur Dilin edinimi insanın bilinçaltını etkilemekte olduğuna göre, dil edinimi ile millî kimlik edinilir Dilin millî kimliğin oluşumundaki fonksiyonu çok önemlidir Dil milleti oluşturan en önemli unsurdur Burada milleti oluşturan dilin mantığı değil mantık dışı geleneğidir Millet; ancak gelenek birliği olarak anlaşılmak şartıyla, dil birliği olarak tanımlanabilir56 Bu çerçeve de dil yalnız anlaşma aracı değil, kaynaşma etkenidir de Dilde dilden başka; din, ahlak, sanat, felsefe, müzik, mimik gibi gelenekleri de taşıyan karmaşık, kaynaşık bir kurumdur Dilde taşınan bütün bir milliyet kalıtıdır57 Dil millet kişiliğini var eden etmenlerden biridir Dil her şeyden önce bir zihniyet, bir ruh, bir deha işidir58

Sosyal bütünleşme açısından dilin önemli toplumsal fonksiyonları vardırBunlar; toplumu oluşturan bireyler arasında iletişimi sağlaması, toplumun kültürünün kuşaklar arasında aktarımını sağlaması, bireylerin kişiliklerinin gelişmesini ve toplumsallaşmalarını sağlaması, -özellikle toplumsal gruplarda-“biz” şuurunu hissedilir hale getirmesi ve bireylerde milli kişiliğin gelişimini sağlaması olarak sıralanabilir Tüm bu işlevleri ile dil sosyal bütünleşmenin gerçekleşmesinde önemli etkileri olan bir toplumsal kurumdur


Alıntı Yaparak Cevapla