10-21-2012
|
#1
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ağit İle İlgili Vikipedi
Ölen kişinin ardından gençliğini, güzelliğini, yiğitliğini, iyiliklerini, değerlerini, geride bıraktıklarını, acılarını anlatan ya da deprem, sel, yangın, kıtlık gibi büyük yıkımların etkilerini dile getiren halk şiiri türüne verilen ad
Ağıt yakmak eski bir Türk geleneğidir; Orta Asya Türkleri ağıta sagu derlerdi Bu gelenek bugün de Anadolu’da hâlâ varlığını sürdürmektedir Ağıtlar, doğaçlama olarak söylenebileceği gibi sonradan ozanlar tarafından da söylenebilir Bir ölüm olayı sonrasında çoğunlukla ağıtçı adı verilen, yanık ve gür sesli kadınlar söyler Söylenen bu ağıt eşliğinde ağlanır Ağıtların divan edebiyatındaki adı mersiyedir
Ağıtlar, konusuna ve söyleyenine göre türlere ayrılır Söyleyeni belli ağıtlar olduğu gibi söyleyeni zamanla unutulmuş, toplumun ortak malı olmuş ağıtlar da vardır Kişilerle (birinin ölümü, gelinin baba evinden ayrılışı vb ) ya da toplumsal konularla (doğal yıkımlar, göçler, kuraklık, kıyımlar vb ) ilgili söylenmiş ağıtlar da vardır
Sanatçısı belli olmayan bir ağıt dörtlüğü:
Kerbelâ’nın suyu çağlayıp akar,
Susuzlar uzaktan su deyip bakar,
Hararetten ciğerlerim hep yanar,
İki gözüm nuru İmam Hüseyin
Sanatçısı belli olan bir ağıt:
Yarab bu ne ölüm bu nasıl zulüm!
Ah edip de ağır başlar ağlıyor
Çiçeği burnunda solan bu gülüm,
Toprağa karışan saçlar ağlıyor
Can dayanır mı böyle bir zara,
Kaldı kıyamete bendeki yara,
Dur mezarcı kazma vurma mezara,
Sen görmezsin toprak taşlar ağlıyor
Ötme bülbül ötme bağlar yaslıdır,
Bugün Ardanuç’ta çağlar yaslıdır,
Kalan bir Kerem’dir, giden Aslı’dır,
Ovalar, yaylalar, köşkler ağlıyor
Efkârî sen gamsız kalmazsın bugün,
Ortada bir tabut, bu nasıl düğün,
Her kimin yüzüne baktıysam bugün,
Çekilir yürekler içler ağlıyor
(Efkârî)
|
|
|
|