Yalnız Mesajı Göster

Myra Kaya Mezarlığı, Myra Antik Kenti, Myra Mezarları, Antalya Myra Kaya Mezarları

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Myra Kaya Mezarlığı, Myra Antik Kenti, Myra Mezarları, Antalya Myra Kaya Mezarları




Myra Kaya Mezarlığı, Myra Antik Kenti, Myra Mezarları, Antalya Myra Kaya Mezarları

Çarpıcı kaya mezarlarıyla ünlü Myra’ya düzgün bir yolla kolayca ulaşılır Aziz Nicholaos’ın piskoposluk yaptığı ve bu nedenle tüm Orta Çağ boyunca ününü sürdüren Myra önemli bir Lykia kenti olup isme “Yüce Ana Tanrıçasının yeri” anlamına gelmektedir Lykia dilinde “Myrrh” olarak geçen Myra, Demre ovasını kuzeybatıdan çeviren dağların denize bakan yamacına kurulmuştur Önce bugünkü kaya mezarlarının üzerindeki tepeden kurulan şehir daha sonraları aşağıya inerek genişlemiş ve Lykia’nın çok önemli altı büyük kentinden birisi olmuştur Kentin MÖ IV yüzyılda basılan ilk sikkesi üzerinde ana tanrıça kabartması vardır

Antik kaynakların MÖ I yüzyıldan itibaren Myra’dan bahsetmelerine rağmen, kaya mezarlarından ve bastıkları sikkelerden, şehrin en az MÖ V yüzyılda varolduğu anlaşılmaktadır

Lykia Birliği’nin metropolisi olan Myra MS II yüzyılda büyük bir gelişme göstermiş, burada Lykialı zengin kişilerin yardımları ile birçok yapı yapılmıştır Örneğin Oinoandalı Licinius Langus 10000 dinar vererek tiyatro ve portikoyu yaptırmıştır Ayrıca Rhodiapolisli ve Kyeanaili Iason’un da Myra’nın imarı için çok yardım ettigini kitabelerden anlıyoruz Aziz Nicholaos’ın Myra’da başpiskoposluk yaptığı II Theodosion (408 – 450) zamanında Myra’nın Lykia Bölgesi’nin başşehri olduğu bilinmektedir Şehir VII yüzyıldan başlayarak IX yüzyıla kadar devamlı Arap akınlarına uğramış, 809 yılında Harun El Reşit’in komutanlarından birisi Myra’yı zaptetmiştir 1034 tarihinde Arapların yaptığı deniz hücumlarında St Nicholaos Kilisesi yıkılmıştır

Arap akınlarının verdiği huzursuzluk, Myros Çayı’nın sık sık taşması, bu taşma nedeniyle gelen toprakla bazı yapıların dolması ve bu arada meydana gelen depremler şehrin terk edilmesine ve Myra’nın köy hüviyetine bürünmesine sebep olmuştur Türkler bu bölgeye geldikleri zaman böylesine küçülmüş bir Myra bulmuşlardır

Tiyatronun üzerindeki dağda bulunan akropolde fazla birşey kalmamıştır 1842′de Myra’yı ziyaret eden ve akropole çıkan Spratt burada küçük taşlardan başka birşey kalmadığını görmüştür Roma Devri’nden kalma şehir surlarında yer yer Hellenistik Devir’den kalma ve hatta MÖ V yüzyıla ait olan duvar kalıntıları bulunmaktadır Tiyatronun yakınında şehre doğru giderken, yolun sonunda hamam veya bazilika olabilecek geç devir kalıntıları görülmektedir

Myra’nın su ihtiyacı Demre deresinin aktığı vadi kenarındaki kaya yüzüne açılan kanallarla karşılanmaktaydı Bugünde bu kanalları görmek mümkündür Myra’nın diğer yapıları bugün toprak altında olup gün ışığına kavuşacakları zamanı beklemektedirler Myra’ya gelirken yol üzerindeki Karabucak mevkiinde, günümüze kadar iyi korunmuş Roma Devri mezar anıtı dikkati çeker

Çayağzındaki Myra’nın limanı olan Andriake’nin üzerinde kehanet merkezi olmasıyla ünlü Sura antik kenti Sura’dan birkaç km uzaklıktaki Gürses’te ise Trebenda antik kenti yer alır Şimdi tiyatrodan başlayarak kaya mezarlarını ve St Nicholaos Kilisesi’ni tanıyalım:

Myra’nın görkemli tiyatrosu oldukça sağlam olarak günümüze kadar gelebilmiştir Arkasındaki dik dağın yamacında kurulan tiyatronun caveası büyük ölçüde kayalara oyulmuştur Tiyatro daha sonraları arena olarak da kullanılmış, bu nedenle bazı düzenlemeler yapılmıştır

Kaya mezarlarıyla ünlü Myra’da mezarlar hemen tiyatronun üzerinde ve doğu taraftaki nehir nekropolü denilen yerde olmak üzere iki yerde toplanmıştır

--------------------------------------------------------------------------------

Myra Kaya Mezarları

Kaya mezarları, Likçe yazıtları ve sikkeler, Myra’nın en azından MÖ 5 yüzyıldan itibaren varlığını sürdürdüğünü gösterirler Strabon’un verdiği bilgiye göre Likya Birliğinin altı büyük kentinden biri olan Myra, Likçe yazıtlarda Myrrh adıyla anılır

MS 2 yüzyıl Myra’nın büyük bir gelişmeye sahne olduğu dönemdir Likya Birliği’nin Metropolisi olan şehirde, Likyalı zengin kişilerin yardımları ile birçok yapı inşa edilmiş ve onarılmıştır

Bizans Döneminde ise Myra, dini yönden olduğu kadar idari yönden de önde gelen şehirlerden biri olmuştur Günümüze dek ulaşan ününü, Aziz Nikolaos’un (Noel Baba) MS 4 yüzyılda şehrin piskoposu olmasına ve ölümünden sonra aziz mertebesine ulaşıp adına kilise yapılmasına borçludur

Myra, 7 yüzyıldan itibaren gerek deprem, su baskını ve Demre Çayı’nın getirdiği alüvyonlar, gerekse Arap akınları sebebiyle önemini yitirip 12 yüzyılda köy hüviyetine dönüşmüştür

Günümüz kalıntılarını, akropolün güney eteğinde yer alan tiyatro ile her iki yanında yer alan kaya mezarları oluşturur Yapılan araştırmalara göre bugün oldukça sağlam durumda olan Roma Dönemi surlarının dışında, Helenistik hatta MÖ 5 yüzyıla tarihlenen sur kalıntılarına akropol tepesi ve çevresinde rastlamak mümkündür

--------------------------------------------------------------------------------

Myra

Aziz Nicholaos’ın piskoposluk yaptığı ve bu nedenle tüm Orta Çağ boyunca ününü sürdüren Myra önemli bir Lykia kenti olup ismi “Yüce Ana Tanrıçasının yeri” anlamına gelmektedir Lykia dilinde “Myrrh” olarak geçen Myra, Demre ovasını kuzeybatıdan çeviren dağların denize bakan yamacına kurulmuştur Önce bugünkü kaya mezarlarının üzerindeki tepeden kurulan şehir daha sonraları aşağıya inerek genişlemiş ve Lykia’nın çok önemli altı büyük kentinden birisi olmuştur Kentin MÖ IV yüzyılda basılan ilk sikkesi üzerinde ana tanrıça kabartması vardır



Alıntı Yaparak Cevapla