10-21-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Turizm Araştırmaları Ve Eğitimi
1990’lara kadar daha dar bir kitlenin egemenliğinde ve doğrusunu da söylemek gerekirse, kendi içerisinde daha tutarlı bir kapsamda gerçekleşen turizm eğitimi ve araştırmaları, bu dönemden sonra akademik turizm eğitim programlarının sayısal olarak artmaya başlamasıyla birlikte, tabir-i caiz ise, kontrolden çıktı Turizm alanındaki akademisyenlerin sayısı giderek arttı ve artmaya devam ediyor Artışın yaşanmasına elbette ki karşı çıkılmaz, ancak bu ortamda konuyla ilgisi ve bilgisi tartışılır pek çok kişi de alana girdi Elbette bu dönemde birtakım güzel girişimler de oldu “Müdürler toplantısı”, her ne kadar katılıcı etkileri az olsa da, doğru bir girişimdi Ancak arkası gelmedi Ulusal Turizm Kongresi de, rahmetli hocamız Prof Dr Hasan Zafer DOĞAN döneminde örnek bir girişimdi Turizm akademisyenlerinin yıllık “olağan” toplantıları orada yapılırdı
Belirtmeden geçmek istemiyorum Bildiğiniz üzere, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı tarafından turizm “temel alan” olmaktan çıkarıldı Bu satırların yazarının bildiği kadarı ile, kimse bu uygulamaya karşı ciddi bir girişimde bulunmadı Bulunmayı düşünenler oldu, ama fiili girişim olmadı Turizm alanında yaratılan bilimsel etkinin ve etkinliğin binde birini bile yaratamayan alanlar “temel alan” listesinde yer alabilirken, turizm olamadı Doçentlik öncesi akademik derecelerini turizm alanında almış kimselerin farklı alanlardaki doçentlik sınavları sonrasında “sana bu unvanı veriyoruz ama bizim alanla ilgili bir bölümde çalışman doğru olmaz” sözüne benzer “uyarı”lara maruz kaldıklarını duyuyoruz Onların alanlarını sahiplendikleri anlaşılıyor bu sözlerle Benzer tutumların başka alanlarda da farklı şekillerde dillendirildiğine pek çok kişi tanık olmuştur
Bir dönemde, başka alanlarda tutunamayan pek çok kişi birtakım özel ilişkilerine güvenerek, 15-22 Nisan tarihlerinde kutlanan turizm haftalarında düzenlenen panellerde yaptıkları konuşmalarını kağıda döküp, ya hiçbir yayımlanmış ya da bir-iki tane makale kavramıyla hiçbir ilgisi olmayan çalışmalarıyla turizm alanından doçentlik sınavlarına başvurdular Buna birkaç kişi hariç, karşı çıkan olmadı Bazı hocalarımızın sorumlu davranışları ile bu kimseler amaçlarına genellikle ulaşamadılar Neredeyse, “hiçbir alandan başarılı olmasam bile, turizm de başarılı olurum” anlayışı egemen olmaya başlamıştı Sonuçlarını biliyorsunuz Ülkemizdeki turizm araştırmaları, ne bu oluşan görüşleri ne de şimdilerdeki durumunu hak ediyor Son dönemde şimdilik dar bir kitlenin etkisiyle nitelikli çalışmalar ortaya çıkmaya başladı Dünya turizm literatüründe Türkiye kaynaklı çalışmaların nitelik ve nicelik olarak giderek artmakta olduğunu, mutlulukla izliyoruz Bu konuyla ilgili ayrıntılı gözlemlerini ilerleyen yazılarımda işlemek istiyorum
Sonuç olarak, bizler alanımızı sahiplenmeyince, turizm alanı “gelen-geçen hanı” oldu, herkes bu alanla ilgili fikir beyan etmeyi kendine hak gördü Her fikir beyan eden de kendince doğrular buldu, onları uyguladı Akademik turizm eğitimi alanında şimdilerde pek çok doğru ve bir o kadar da yanlış uygulama var; kabul edelim veya etmeyelim, durum biraz böyle
|
|
|