Prof. Dr. Sinsi
|
Asit Yağmurlarının Oluşumu, Sonuçları Ve Çevreye Etkileri
Asit yağmurlarının oluşumu, sonuçları ve çevreye etkileri
Termik santrallerde, ısıtmada ve endüstri kurumlarında kullanılan kömür atmosfere kül (kadmiyum, arçelik, kurşun) CO2 ve SO2 yaymaktadır Dünyada olduğu gibi Türkiye’de kömür ve petrol tüketimi giderek artmaktadır Artan taşıt sayısı da petrol tüketimini dolayısıyla atmosferdeki karbon monoksit gazını yükseltmektedir Yanardağlar da havadaki SO2 ve CO2 gibi gazların miktarını arttırmaktadır Bu gazlar havadaki su buharı ile birleşirler
H2O+SO2 ______ H2SO4 (sülfirikasit) ve
H2O+NO2 ______ HNO3 (nitrik asit) olarak yere düşerler
Hava kirliliği, ışınların yere ulaşmasını ve atmosfere yayılmasına da engelleyerek iklim üzerinde olumsuz etki yapmaktadır Asit yağışları yapraklardaki klorofilin bozulmasına ve bitkinin sararıp kurumasına neden olmaktadır
Bilindiği gibi bitkiler, fotosentez sırasında CO2 tüketir Asit yağmurları, bitkileri kurutarak, diğer yandan atmosferdeki CO2 (karbondioksit) tutarının artması için ortam hazırlamaktadır Başka bir anlatımla, bir olumsuzluk bir başka olumsuzluğu üretmektedir
Bu asit yağışlarının etkilerini görebilmek için iki aşamadan oluşan deneylere girişilmiştir :
Birinci aşamada 16 saksıya kızıl çam, 20 saksıya fasulye ve nohut ekildi
Kızıl çam ve fasulyeler 4 ’er saksıdan oluşmak üzere 5 ’er gruba ayrıldı Her grup PH3, PH4,5, PH6, yağmur suyu ve çeşme suyu gibi asidik değeri farklı sularla sulandı Çalışma 2 ay sürdü Çalışmalara çeşitli sınıflardan 15 öğrenci katıldı
Çalışmalarımızda kullanılmak üzere, topladığımız yağmur suyunun asidik değeri ölçüldü: İlk yağış PH5,5, ikinci ve daha sonraki yağışlar PH6 olarak saptandı Bu da bize hava kirliliği ve onun oluşturduğu asit yağmurlarının çevremizde bir realite olduğunu kanıtlamaktadır
Termik Santralinin Bilinen Bazı Bitkiler Üzerindeki Etkileri
Zeytin ağacının yapraklarında SO2 etkisiyle çeşitli form ve büyüklükte, kırmızı kahve renkli parankima dokusunun tahribi ve çekmesi sonucu oluşmuş lezyonların meydana getirdiği, bu lezyonların birleşmesine takiben normalde ağaçta 18-20 ay kalması gereken yaprakların erkenden döküldükleri, böylelikle ağaçların çıplaklaştığı ve verimlerinin azaldığı kaydedilmiştir SO2’nin (kükürt dioksit) neden olduğu bu prim er belirtiler yanında, yine yaprak kaybı ve bunun sonucunda beslenme yetersizliğine bağlı olarak sürgün uzunluğunda ve yaprak boyutlarında küçülme şeklinde sekonder belirtileri de oluşmaktadır
Badem ağaçlarının yapraklarının damarlarında renk açılması, şeklinde beliren SO2 yanıkları oluşmakta bu, ağaçların erken yaprak dökmelerini ve meyve tutumlarının azalmasına neden olmuştur
Tütün Bitkisi : Kükürt dioksit (SO2) gazının hassas olan tütün bitkilerinin özellikle sulama sonrası açık durumda olan yapraklarındaki stomalarından tolore edilebilir Dozun üzerinde alınan SO2 hücreler ve yaprak dokusu düzeyindeki kimyasal ve fizyolojik reaksiyonları etkileyerek akut bir şekilde tütün yapraklarında kahverengi, eşit taraflı, yaprak leke ve yanıklarının oluşmasına neden olmaktadır ”
Bu feryat bindiği dünya gemisini delen insanoğlunun çığlığıdır Bu ses, çevresel intiharın resmen belgelenmesidir
Murgul Bakır İşletmelerinin Etkinlikleri
Murgul bakır fabrikalarının, çevresine günde 560 mg/m3 SO2 yaymakta olduğu bildiriliyor Çevredeki tarım alanlarında armut, kiraz, elma, erik ve ceviz gibi meyve ağaçları bakır fabrikasının açılmasından sonraki 5 yılda kurumuştur Kurum, zarar eden köylülere tazminat ödemek zorunda kalmıştır Göktaş vadisindeki ormanlar büyük zarar görmüştür
Ankara’da topoğrafik etkilerin sonucu çukurda bulunması, 698 mg/m3’e kadar yükselen SO2, rüzgar tarafından dağıtılamamış ve çevredeki ibreli ağaçlara zararlı olmuştur Yer yer kuruma olayları görülmüştür
Ankara’da olduğu gibi, İstanbul’da da kış mevsiminde SO2 tutarı yükselmekte, insan ve bitki sağlığını tehdit etmektedir
Soma, Tavşanlı ve Elbistan santralleri da atmosferdeki kükürt toz ve CO2 tutarını artırarak canlı yaşamı riske sokmaktadır
Kentlere göç, plansız kentleşme, yakıt olarak kullanılan niteliksiz linyit tutarının artması ve alternatif enerji yerine elektrik üretiminde fosil kaynaklara (kömür, petrol) ağırlık verilmesi; gelecekte hava kirliliğinin daha da artacağını göstermektedir
Ülkemizde demiryolları ve denizyolları gibi toplu ulaşım sistemleri yerine, karayollarına önem verilmesi, dumandan ve asitten daha uzun yıllar zarar göreceğimizin habercisidir
Avrupa Ormanları
Avrupa’da Büyük Sanayii Devrimi ile insanoğlu mal ve para olarak büyük kazanımlara kavuşurken, diğer taraftan “ çevre” gibi doğal bir zenginliği yitirdiğinin farkında değildi Yalnız kazanmaya ve zengin olmaya koşullanmıştı Zenginleştiği o ölçüde saldırgan tutumunu artırıyordu
Hava sisli olduğu zamanlarda bu oran 3,8 PH olarak gerçekleşmektedir
Görüldüğü gibi asit yağmurları, günümüzde ulusal olmaktan çok, uluslar arası bir özellik taşımaktadır Her ülke kendisi bazı önlemler alırken, bütün dünya ülkelerinin birlikte almaları gereken daha büyük ölçekli önlemler bulunmaktadır
Eğitim ve Çevre
Eğitim ile çevre arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla bir anket düzenlendi Anket, İzmir’de yapıldı ve ankete 117 kişi katıldı Katılanlardan 75’i yüksek okul mezunu idi Asit yağmurları konusunda bilginiz var mı,sorusuna 62 kişi “evet” yanıtı verdi Yüksek okul mezunu (75-62=) 13 kişinin asit yağmurlarından habersiz olduğu anlaşıldı Eğitim bu ise, bu nasıl eğitim? Bu değilse, eğitim nedir?
Asit yağmurlarından etkileniyor musunuz, sorusuna 45 kişi “evet” yanıtını verdi Yüksek okul mezunu (75-45=) 30 kişi başına yağan asit yağmurlarından bihaberdi Başına düşenin asit mi, yoksa su mu olduğunu bilmeyen yüksek okul mezunu olan 30 kişi eğitimli midir?
Çevre sizin için önemli mi, sorusuna 45 kişi yanıtsız bırakmış, 3 yüksek öğrenimli de çevrenin önemini kavrayamadığı için “ evet” diyememiştir
27 kişinin herhangi bir çevre örgütünü tanımadığı 4 sorunun yanıtından anlaşılmaktadır Gerçek nerede? Eğitim nerede?
Çevre ile girişimleri olmayan veya çevre koruma ilgili girişimlerin ne olduğunu bilmeyen 71 kişinin bulunduğu, 5 sorunun yanıtından anlaşılmaktadır
Okuduğunu yaşama uygulayamayan yüksek okul mezunu da olsa eğitimli midir?
6 soruda belirtilen hava kirliliği ve asit yağmurlarının nasıl önlenebileceği, sorusuna büyük bir çoğunluk (43 kişi) “eğitimle” yanıtını vermiştir “Eğitimle” diyenlerin büyük bir bölümü de “mevcut eğitim sistemiyle değil” uyarısında bulunuyordu
Crée Kızılderilisi’nin ülkesinde, 19 yy kadar Avrupa’da ve 20 Yy kadar Türkiye’de hava kirliliği ve onun etkisiyle oluşan asidik yağışlardan eser yoktu: Orman kurumuyor, toprak kirlenmiyor, bitkiler, hayvanlar ve insanlar zehirlenmiyordu
Endüstrinin, zenginliğin ve buna bağlı olarak eğitimin gelişmesiyle daha sağlıklı bir çevre beklenirken, insanoğlunun havayı solunamaz, suyu içilemez ve bitkiyi yenilemez duruma getirdiğini görüyor ve dehşete düşüyoruz
Eğitim yükseldikçe havada duman, suda asit artıyor!
Murgul’u, Ankara’yı, Soma’yı, Elbistan’ı, Yatağan’ı, kirletenler Gökovayı kirletecek olanlar mühendis, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı gibi “okumuşlar” değil mi?
İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir” Sen kendin bilmezsen bu nice okumaktır
Diyebildiğimiz zaman yemek yediğimiz sofraya bıçak sokmaktan vazgeçeriz Aksi takdirde biz karadumanı yaratmaya, karaduman da bizi karartmaya devam edecek; bir olumsuzluk başka bir olumsuzluğu üreterek :
|