Konu
:
Satürn Gezegeni Satürn Genel Bilgi
Yalnız Mesajı Göster
Satürn Gezegeni Satürn Genel Bilgi
10-19-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Satürn Gezegeni Satürn Genel Bilgi
Satürn Gezegeni - Satürn Genel Bilgi
Satürn (Gezegen)
Satürn (Genel Bilgi)
Güneşten 1
4 milyar dünyadan (en yakın konumda) 1
1 milyar km
uzak güneş çevresinde 29
5 yılda dolanır kendi çevresinde 10 saat 14 dakikada döner yarıçapı 60
525 km
(güneş sisteminin ikinci büyük gezegeni) yoğunluğu 0
69 gr/cm3 kütle çekimi dünyadakinin 95
3 katı hızlı dönmesinden dolayı kutuplar arasındaki çapı ekvator çapından 12
700 km
daha kısa atmosferinde büyük miktarda hidrojen önemli miktarda metan ve bir miktar amonyak (atmosferinde kristal halde) bulunur atmosfer sıcaklığı -145 0C dir
Jüpiter’deki gibi çoğunluğu gazlardan oluşmuş değişken nitelikli lekeler vardır
Buz ve taşlardan meydana gelmiş arkasındaki yıldızların ışığını geçiren iç içe konumlanmış 4 tane halkası vardır
En büyüğü 1800 km
çapında olan Titan dahil 10 tane uyduya sahiptir
Satürn (Ayrıntılı)
Satürn Güneş sisteminin güneşten uzaklık sırasına göre 6
gezegenidir
Türkçesi Sekendizdir
Büyüklük açısından Jüpiter'den sonra ikinci sırada gelir
Adını Roma tarım tanrısı Saturnus'tan alır
Arapça kökenli Zühal adı Türkçe'de giderek daha az kullanılmaktadır
Sekendiz olarak da bilinir
Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğerleri Merkür Venüs Mars ve Jüpiter) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir
Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devleri sınıfına girmektedir
Satürn tüm gezegenler arasında yoğunluğu en düşük olanıdır
Su yoğunluğu ile karşılaştırıldığında 0
69 olan bu değer Yerküre'nin yoğunluğunun % 12'si kadardır
Düşük yoğunluk gezegenin akışkan yapısı ve kendi çevresindeki dönüş hızının yüksekliği ile birleşerek Satürn'e ekvatorda geniş kutuplarda basık elipsoid görüntüsünü vermektedir
Beyazlık derecesi (albedo) 0
47 olan gezegen böylece yüzeyine düşen güneş ışığının yarıya yakınını görünür tayfta yansıtmaktadır
Ancak kızılötesi alandaki ışınım ölçüldüğünde Satürn'ün Güneş'ten aldığı enerjinin 3 kat fazlasını dışarı yaydığı görülür
Bu nedenle gezegen Güneş'e olan uzaklığına göre hesaplanan 71K' den (-202°C) çok daha yüksek bir etkin sıcaklığa sahiptir ve 95K (-178°C) sıcaklığında bir kara cisim gibi ışır
Satürn'ün kendi içinde yarattığı bu enerji fazlası gezegenin yerçekiminin etkisi ile yavaşca kendisi üzerine çökerek küçülmesi sırasında dönüştürülen potansiyel enerji ile açıklanmaktadır
Kelvin-Helmholtz mekanizması olarak adlandırılan ve daha sınırlı ölçüde Jüpiter'de de gözlenen bu olgu Satürn'ün yarattığı ısıl enerji fazlasını tek başına açıklamaya yeterli değildir
Ek bir mekanizma olarak gezegenin yüzeye yakın katmanlarında hidrojen ile karışım halinde bulunan helyumun ağırlığı nedeniyle merkeze doğru süzülerek göç etmesi sırasında potansiyel enerjisinin bir kısmını açığa çıkarması önerilmektedir
İç yapı
Gaz devleri içerdikleri elementlerin oranlarına göre iki alt gruba ayrılırlar
Uranüs ve Neptün 'buz' ve 'kaya' oranı daha yüksek Uranian gezegenler grubundadır
Satürn ise Jüpiter ile birlikte adını yine Jüpiter'den alan Jovian gezegenler grubu içindedir
Jovian gezegenlerin kabaca Güneş'i ve benzer yıldızları oluşturan maddeleri bu yıldızlardakine yakın oranlarda içerdiği düşünülür
20
yüzyıl başlarından itibaren gezegenlerin çap kütle yoğunluk kendi etrafında dönme hızları uydularının davranışları gibi verilerden yola çıkılarak iç yapıları hakkında ortaya atılan görüşler daha sonra tayfölçümsel çalışmalarla ve son otuz yıl içinde gerçekleştirilen birçok uzay aracı araştırması ile zenginleştirilmiş ve günümüzde oldukça tatminkar modeller geliştirilmiştir
Bu bilgiler çerçevesinde Güneş sisteminin ilksel bileşenlerine paralel biçimde Satürn'ün kütlesinin büyük kısmını hidrojen ve helyumun oluşturduğu varsayılır
Hidrojen/Helyum kütle oranı 75-25 civarındadır
Daha ağır elementlerin Güneş Bulutsusu içindeki toplam payı %1 iken hafif bir zenginleşme ile Satürn'de %3-5 arasında olabileceği hesaplanmaktadır
Bu yapı taşları özgül ağırlıklarına göre tabakalanmış durumdadır:
Satürn'ün merkezinde demir ve ağır metallerle birlikte bunları çevreleyen daha hafif elementlerin oluşturduğu bir 'buz' ve 'kaya' tabakasından oluşan bir çekirdek bulunur
Gezegenin ileri derecedeki basıklığının nedeni olarak büyük ve yoğun bir çekirdek varlığı gösterilmektedir
Bazı hesaplamalar gözlenen basıklık oranını sağlayabilmek için çekirdeğin gezegen kütlesinin dörtte biri kadar büyük bir kısmını oluşturması gerektiği sonucuna ulaşmaktadır
Bu 25 Yer kütlesine sahip ve yarıçapı 10
000 kilometreyi aşan bir kaya buz ve metal kütlesi anlamına gelir ve Satürn'ün ağır elementler açısından tahmin edilenden daha da zengin olabileceğini gösterir
Satürn‘ün merkezinde sıcaklığın 12
000K basıncın 10 megabar (10 milyon atmosfer) üzerinde olduğu tahmin edilir
Çekirdeği çevreleyen alanda metalik hidrojenden oluşmuş manto tabakası yer alır
Hidrojen 3 ila 4 Mbar'dan daha yüksek basınçlarda devreye giren van der Waals kuvvetlerinin etkisi ile moleküler yapısını kaybederek metalik özellikler kazanır ısıl ve elektriksel iletkenliği çok artar
Jüpiter'de olduğu kadar büyük olmayan bu katmanın yaklaşık 20
000 km
lik bir kalınlıkla çekirdekten gezegen yarıçapının yarısı kadar bir uzaklığa yayıldığı sanılır
En dışta gezegenin hacminin %90'ını oluşturan en az 30
000 km
kalınlığında moleküler hidrojen(H2) tabakası bulunur
Gezegenin yüzeyine yaklaşıldıkça basınç ısı ve yoğunluk düşer hidrojen sıvıdan gaza dönüşür ve giderek atmosfer olarak adlandırılabilecek ortama geçilir
Bu şemada helyumun konumu çok iyi aydınlatılabilmiş değildir
Satürn atmosfer ve dış tabakalarında helyum oranının beklenenden çok daha az olduğu gözlenmiştir
Buna Jüpiter'e oranla daha soğuk olan gezegende helyumun en dıştan başlayarak yoğunlaşıp bir süperakışkan şeklinde gezegenin içine doğru yağdığı ve gezegen yüzeyindeki oranının gittikçe düştüğü şeklinde bir açıklama getirilmiştir
Bu olasılığın geçerli olması durumunda helyumun sıvı hidrojen tabakaları içinden geçerek manto ve çekirdek arasında ayrı bir katman oluşturması beklenir
Bugün metalik hidrojen katmanının da sıvı nitelikte olduğu görüşü yaygın olarak kabul edilmektedir
Katı fazdaki bir manto tabakasının Satürn'ün ürettiği büyük ısıyı dışarı iletemeyeceği ve bu aktarım için madde akımına (konveksiyon) olanak sağlayan sıvı bir ortamın gerekli olduğu düşünülmektedir
Konveksiyon akımlarının katmanlar arasında ne ölçüde madde alışverişine izin verdiği bilinmemektedir
Güçlü yerçekiminin ve akışkan yapının sonuçta ağır elementleri sürekli olarak merkeze doğru çökmeye zorlayacağı tahmin edilmekle birlikte buz ve kaya oluşturan bileşiklerin tümünün çekirdeğe hapsolmuş durumda olmayabileceği bir kısmının metalik ve moleküler hidrojen katmanlarında eriyik halinde ya da askıda bulunabileceği varsayılabilir
Atmosfer
Satürn kalın ve karmaşık bir atmosfer tabakası ile çevrilidir
Atmosferin temel bileşeni bir gaz devi gezegenden bekleneceği gibi Güneş Bulutsusu’nun içeriğine benzer olarak hidrojen gazıdır
Ancak Jüpiter'in atmosferinden farklı olarak helyum oranının beklenenden düşük olduğu gözlenir
Bu olgunun helyumun kütleçekimi etkisi ile gezegenin daha derinlerine doğru çökmesi ile ilişkili olabileceği düşünülür
Satürn atmosferi %94 hidrojen ve %6 helyumdan oluşmaktadır
Bunları %02 oranla metan (CH4) %01 oranla su buharı (H2O) ve %001 oranla amonyak (NH3) izler
Azot hidrojen karbon oksijen kükürt fosfor ve diğer elementleri içeren çeşitli bileşiklere milyonda bir düzeyini geçmeyen oranlarda rastlanır
Aslında gaz devlerinin belirli bir yüzeyi olduğu söylenemez gezegenden atmosfer olarak adlandırılabilecek en dış gaz tabakasına doğru kesintisiz yumuşak bir geçiş sözkonusudur
Bu tür gezegenlerin çapları hesaplanırken 1 bar (yaklaşık 1 atmosfer) sınırının dışında kalan kısım dikkate alınmaz basıncın 1 barı aştığı noktadan itibaren tüm hacim gezegenin sınırları içinde kabul edilir
Ancak çoğu zaman atmosfer olarak adlandırılan alan hidrojen gazı yoğunluğunun sıvı hidrojen yoğunluğu düzeyine çıktığı 10
000 bar basınç sınırına yani gezegenin binlerce kilometre içine dek genişletilir
Satürn’ün daha zayıf çekim gücü nedeniyle atmosferi gezegenin merkezinden uzaklık bakımından daha geniş bir alana yayılmıştır; derinlikle ısı ve basınç artışı Jüpiter’e oranla daha sınırlıdır
Bu nedenle atmosferin alt sınırı olarak kabul edilebilecek fizik koşullara çok daha derinlerde ulaşılır
Aynı şekilde atmosferin çeşitli yükseltilerinde görülen değişik bileşiklerin yoğunlaşmasından oluşmuş bulutlar Jüpiter’e oranla birbirinden daha aralıklı yer alırlar
En yüksek bulutlar tropopoz düzeyinin yaklaşık 100 km
altında amonyak 200 km
altında amonyum hidrosülfid ve 300 km
altında su buzundan oluşmuş bulutlardır
Bulutlar ve atmosfer akımları
Jüpiter’dekine benzer ekvatora paralel bulut kuşakları Satürn atmosferinde de gözlenir ancak kuşaklar arasındaki renk ve kontrast farkı aynı derecede çarpıcı değildir
Bu silik görünümün nedeni bulut katmanlarının daha geniş bir yükselti aralığına dağılmış ve kalın bir atmosfer kütlesi ile örtülmüş olmalarıdır
Birbirine komşu kuşaklarda bulutların zıt yönde ve büyük bir hızla ilerledikleri görülür
Kuşakların dağılım ve hareketleri kuzey ve güney yarımkürelerde Jüpiter’e oranla daha simetriktir
Batıdan doğuya doğru 1800 km
/saat hızında kesintisiz bir akımın gözlendiği ekvator kuşağı kuzey ve güney yönünde 35
enlem derecelerine kadar uzanarak gezegenin en büyük meteorolojik yapısını oluşturur
Yeryüzünden yapılan gözlemlerde bazıları devasa boyutlara ulaşan 'beyaz leke'ler gözlenmiştir
Bu oluşumların günler bazen haftalar süren fırtına alanları olduğu düşünülür
Cassini uzay sondası kısa süre içinde birçok yeni fırtına alanı saptamıştır
Satürn'ün kendi ekseni etrafında dönüşü
Katı bir yüzeye sahip olmayan Satürn'ün dönüş özelliklerinin atmosfer yapılarının gözlenen hareketlerine göre belirlenmesine çalışılmıştır
Ekvator bölgesi ile kutupların farklı devirlerle dönmesi 'Sistem I' ve 'Sistem II' olmak üzere iki ayrı dönme süresi tanımlanmasına yol açmıştır
Ekvator bölgelerinin dönüşü 10 saat 14 dakika 00 saniyede tamamlanır ve Sistem I olarak adlandırılır
Kutup bölgelerinde dönüş süresi 10 saat 39 dakika 24 saniyedir ve Sistem II adını alır
Satürn'den yayılan mikrodalga ve radyo dalgaboyundaki ışınımların ise 10 saat 39 dakika 224 saniyelik bir dalgalanma göstermelerine dayanarak gezegenin manyetik alanını belirleyen metalik hidrojen kütlesinin bu hızla dönmekte olduğu sonucu çıkarılmıştır
'Sistem III' adı verilen bu periyod Satürn'ün gerçek dönüş hızı olarak kabul edilir ve bu değerin kutuplardaki dönüş hızı ile hemen hemen aynı olduğu ekvatorda ölçülen farklı hızın bu bölgelerdeki bulutların 1800 km
/saat hıza ulaşan rüzgarlar nedeniyle doğuya doğru hareket etmelerinden kaynaklandığı dikkati çeker
Voyager 1 ve Voyager 2 uzay sondalarının 1980 ve 1981 yıllarındaki geçişleri sırasında yaptıkları duyarlı ölçümlere dayanan bu değer 1997 yılında Paris Gözlemevi gökbilimcileri tarafından 6 dakika daha uzun olarak ölçüldü
Cassini uzay aracının 2004 yılında Satürn'e yaklaşmakta iken yaptığı ölçümlerde belirlediği 10 saat 45 dakika 45 saniye uzunluğundaki radyo dönüş periyodu de bu son bulguyla uyumlu idi
Gezegenin dönüş hızında kısa sürede bu denli önemli değişikliklerin olanak dışı olduğu bilinmekte öte yandan Voyager ve Cassini sondalarının güvenilirliği tartışılmamaktadır
Radyo kaynağının dönüş hızındaki bu sapmaların aydınlatılması gezegenin iç yapısı hakkında değerli bilgiler sağlayabilecektir
Halkalar
Cassini uzay aracı tarafından çekilen bir Satürn fotoğrafıSatürn'ün ilk bakışta dikkati çeken belirleyici özelliği halka sistemidir
Satürn‘ün halkaları gökyüzünün basit teleskoplarla izlenmeye başlandığı 17
yüzyıldan bu yana Satürn'ü diğer gezegenlerden ayırdeden eşsiz bir yapı olarak bilinegelmiştir
1970'lerden sonra diğer gaz devlerinin de halkaları bulunduğu keşfedilmiştir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul