Prof. Dr. Sinsi
|
Devletler Coğrafyası - Bulgaristan
Devletler Coğrafyası - Bulgaristan
DEVLETİN ADI: Bulgaristan Demokratik Halk Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Sofya
YÜZÖLÇÜMÜ: 110 994 km2
NÜFUSU: 8 987 000
RESMİ DİLİ: Bulgarca
DİNİ: Hıristiyanlık
PARA BİRİMİ: Leva
Ülkemizin kuzey batı komşusu olup, kuzeyden Romanya, batıdan Yugoslavya ve güneyden Yunanistan ile sınırlandırılan ülke Kuzeyde Tuna ve doğuda Karadeniz tabii sınırlarını teşkil eder Ekonomi ve ideolojik bakımdan Sovyetler Birliği’ne bağlıyken, 1989’da Rusya’da başlayan yeniden yapılanma ve batıya açılma politikası, Bulgaristan’da da hızla yayıldı ve komünizm eski hakimiyetini büyük ölçüde kaybetti
Tarihi
Bugünkü Bulgaristan topraklarına, M Ö 30’larda Traklar denilen bir kavim, bir süre sonra da Romalılar hakim olmuştur Altıncı yüzyılda İslavlar her tarafı yakıp yıkarak hakimiyeti ele geçirmişlerdir M S 680 yıllarında Karadeniz’in kuzeyinden Bulgar Türklerinin gelmesi ile Bulgar tarihi başlamıştır On-Oğuz grubundan olduğu bilinen bu Türklerin aynı zamanda Yukarı Tuna kıyıları ile birlikte Volga ve Kama vadilerini de idaresi altına alarak Büyük Bulgaristan adıyla 14 yüzyıla kadar varlığını devam ettirmiştir Bu arada 11 yüzyıla kadar devam eden Birinci Bulgar Krallığı yıkılarak Peçenek, Guz ve Kumanlar (Kıpçak)vasıtasıyla İkinci Bulgar Krallığı kurulmuş, 1241 senesinde Moğol istilasına uğramıştı
Miladi 1331-1371 yıllarında Kral İvan Aleksandr zamanında Sırpların Balkanlarda üstünlük kurmasıyle zayıflamış, Osmanlı Hükümdarı Birinci Murad Han zamanında (1326-1389) Bulgaristan toprakları zaptedilmiştir İvan Aleksandr’dan sonra Vidin ve Dobruca beylikleri ile Tırnova Krallığı Osmanlılara karşı çıkması üzerine 1393’te Tırnova, 1396’da Niğbolu Zaferlerinden sonra, Vidin ve 1400’de Dobruca zaptolunarak Bulgar Krallığı tamamen ortadan kaldırılmıştır
On altıncı yüzyılda Bulgaristan üzerinde Sırplar ve Macarlar üstünlük kurmak istemişlerse de güneyden gelen Osmanlı Devleti Bulgaristan’a hakim olarak düzenli bir idare getirdi Bulgaristan’ı 500 yıl Osmanlılar idare etti Bu dönemde idare, Sofya’da oturan Rumeli Beylerbeyi tarafından sağlanıyordu Osmanlı İmparatorluk merkezine yakın olması ve sefer yolu üzerinde bulunması sebebiyle ticareti oldukça gelişme gösterdi Bulgar tüccarlara geniş imtiyazlar tanındı Osmanlılar, diğer tebaalarında olduğu gibi Bulgarlara da dini yönden baskı siyaseti gütmediler Bulgarlar genellikle reaya adını taşıyan, vergiye tabi çiftçi sınıfları halinde kaldılar adil idare ve imtiyazlı tüccar sınıfının bulunması ve benzeri müsbet Osmanlı siyasetine rağmen, 17 yüzyıl ortalarında Bulgaristan’da haydut denilen çeteler türeyerek isyan etmeye başladılar ve her fırsatta düşman ordularıyla Osmanlılara karşı birleşmekten geri kalmadılar Devam eden bu isyanlar karşısında Osmanlı hükumeti "Çorbacı Nizamnamesi" gibi bazı kanuni tedbirler alarak, Bulgaristan’da asayişi korumaya çalıştı Tuna vilayetinin başına bu maksatlarla getirilen ve geniş yetkilere sahip bulunan Midhat Paşa, Bulgaristan’a birçok hizmetler götürdü Hatta Midhat Paşa, Hıristiyanlara yaranmak için ayyıldızlı Türk bayrağına bir de haç ilave etti Bulgar ihtilal merkez komitesinin 20 Nisan 1875’te Koprivştitsa ve Panagyuviste’de başlattıkları büyük isyan da bastırıldı 1876 yılı Aralık ayında İstanbul’da toplanan büyük devletler, Bulgaristan’da iki muhtar bölge teşkilini teklif ettiler Rusya bunu kabul etmedi Midhat Paşa ısrarla Rusya’ya savaş açmamız için direndi Neticede Rusya’ya savaş açıldı (20 Nisan 1877) Bulgarlar Rus ordusuna katıldıkları gibi, Türklere karşı tedhiş hareketlerine de giriştiler
Osmanlı-Rus harbinin sonunda Ayastefanos Antlaşması imzalandı (3 Mart 1878) Muhtar bir Bulgaristan idaresi kurulması kabul edilmişse de diğer büyük devletlerin baskısı ile Balkanlar ile Tuna arasında küçük bir Bulgar Prensliğinin kurulması şeklinde değiştirildi Diğer bölgeler Romanya ve Sırbistan devletlerine bırakıldı Bir süre sonra Rusya’nın mevcut Bulgar Prensliğinin idari ve içişlerine doğrudan karışması, Osmanlı hükumeti ile Avusturya ve İngiltere hükumetleri, Prensliği Rusya’nın tahakkümüne bırakmak istememelerinden bu hususta büyük devletlerin nüfuz mücadeleleri başladı Bir süre sonra Bulgaristan Prensliğinde Prens Aleksandr idareyi ele alarak Bulgaristan birliğinin sağlanmasını temin etti ve tamamen Rusya’ya yaklaştı Daha sonraki gelen idarecilerde iç ve dış ilişkilerin düzene sokulması gibi gelişmelerden sonra, 1904’te Türkiye aleyhine Sırbistan’la bir antlaşma imzaladı 1908 İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra, 3 Ekim 1908’de tam bağımsızlığını ilan etti
8 Eylül 1944 ihtilalinden sonra Bulgaristan Komünist rejimi kabul ederek Varşova Paktına girdi Rusya’da olan batıya açılma hareketleri, Bulgaristan’da büyük hızla yayıldı Bir süre sonra, 35 senedir başta bulunan Cumhurbaşkanı Jivkov 10 Kasım 1989’da istifa etmek mecburiyetinde kaldı 29 Aralık 1989’da ülkede bulunan Türklere yeniden kendi adlarını kullanma ve serbestçe ibadet etme hürriyeti tanındı 10-17 Haziran 1990’da iki kademeli ve 1932’den bu yana ilk defa yapılan çok partili seçimde 1943-1990 arasında Bulgaristan’ı idare eden Komünist Partisi (yeni ismi Bulgaristan Sosyalist Partisi)iktidar oldu Türkiye-Bulgaristan arasında siyasi münasebetler müsbet yönde gelişmektedir
Fiziki Yapı
Bulgaristan, doğudan batıya uzanan Balkan Dağları ve Rodopların ayırdığı dört bölgeden meydana gelir Bunlardan birincisi Tuna Nehri ile sıra dağları arasındaki ovalardır Tuna Nehri kıyıları ülkenin en münbit yeridir Burada buğday, mısır, ayçiçeği, şekerpancarı ve tütün üretilir
İkinci bölge, ülkeyi baştan başa kesen Balkan Sıradağlarıdır Her ne kadar bazı bölgeleri oldukça yüksekse de, geçilmek için gerçek bir engel teşkil etmezler En önemli geçidi Şıpka Geçididir Dağlar orman ve ot yetişmesi bakımından zengindir Buralarda kömür yanında bakır, kurşun ve çinkoya da rastlanır Bu bölgede tarihi Gabrovo, Kotel ve Tryavna şehirleri vardır Sıradağlar arasında Bulgaristan’ın gül endüstrisinin merkezi olan ova mevcuttur
Üçüncü bölge de güneyde bulunan Trakya Ovasıdır Meriç Nehri bu ovada akar Bu bölge esas olarak meyve, sebze ve bağlarıyle meşhurdur Ayrıca buğday, mısır, tütün ve pirinç yetiştirilir Plovdiv ve Pazarcık en önemli şehirlerindendir
Dördüncü bölge, Rila ve Pirin ve esas olarak Rodopları içine alır Bu bölgede yalnız Bulgaristan’ın değil, Balkanların en yüksek tepesi bulunur Kurşun, çinko, krom, manganez ve altın gibi madenler bakımından bölge zengindir En yüksek tepe, daha sonra Stalin olarak bilinen Musula 2925 metredir Başşehir Sofya, Vitoşa isimli bir büyük dağın eteğindedir Bu şehir yeri icabı Meriç Vadisine ve Tuna Ovalarına kolayca ulaşabilmesi yönünden merkezidir Tuna ve Meriç nehirleri ekonomik yönden bölgedeki ülkeler arasında en önemli bağlantıyı teşkil ederler Tuna özellikle sulama ve balıkçılık yönünden gelişmiştir Bulgaristan’ın üçte birini havza olarak alan Meriç Nehri, komşu ovaların sulamasında önemli rol oynar Karadeniz kıyıları ve ülke içindeki kaplıcalarıyla turistleri çeker
|