Prof. Dr. Sinsi
|
Karaciğer İltihabı Sonrası Sirozlar
KARACİĞER İLTİHABI SONRASI SİROZLAR
Alkol sirozlarından sonra en sık raslanan sirozlardır; virüs kökenli karaciğer iltihabının oluşumunu izlerler; ivegen karaciğer iltihabı döneminden aylar, hattâ yıllar sonra ortaya çıkarlar Kökeni bulmak her zaman kolay değildir, çünkü karaciğer iltihabı farkına varılmadan geçmiş olabilir (hele sarılıklı dönemi olmamışsa) Klinik belirtileri ve biyolojik belirtileri alkol sirozlarınmkinin aynıdır; tek ayrılık Avustralya antijeninin bulunmasıdır (ama bu da, ancak iki hastadan birinde bulunur) Karın içine bakma muayenesi ve karaciğere iğneyle girerek örnek alma, bazen hastalığı akla getirici öğeler ortaya koyarlar, ama hiç bir zaman kesin teşhis sağlamazlar
Ama nedenin bulunması fazla önemli değildir; çünkü bu sirozların evrimi, ihtilatları ve tedavisi alkol sirozlarınmkinin aynıdır
TIKANMA SİROZLARI
2 sınıfa ayrılabilirler: İkincil tıkanma sirozları; birincil tıkanma sirozları
İkincil tıkanma sirozları
Uzun sürmüş karaciğer dışı bir safra yollan tıkanmasını izlerler: Koledok taşı; süreğen pankreas iltihabı; pankreas başı uru; dışardan herhangi bir bası
Birincil tıkanma sirozları
İkincil tıkanma sirozlarından oldukça değişik ve daha geniş bir gelişme gösteren hastalıklardır
karaciğer sirozunu özetleyici çizelge
SİROZLUNUN BESLENME REJİMİ
SINIFLANDIRMA
BESİNLER KESİLECEK
KAÇINILACAK
ÖĞÜTLENEBİLECEK
DENGELİ SİROZ
Alkol
Yüksek kalorili
Fazla proteinli (kırmızı
et, balık)
ASİTLİ DENGESİZ SİROZ
Alkol
Tuz (günde 300 mgr’dan az)
Yüksek kalorili
Tuzsuz (tuzsuz lapa, elma
kompostosu)
_BEYNJS YANSIMA (KARACİĞER KOMASI)
Alkol
Kırmızı etleri azaltmak
Yüksek kalorili
Son yıllarda daha iyi tanınmaya başlayan birincil tıkanma sirozu, mide-barsak uzmanları tarafından «irinsiz süreğen tıkayıcı safra yollan iltihabı» diye adlandırılmaya başlanmıştır
Ender raslanan bu hastalığın nedenleri günümüzde hâlâ bilinmemektedir Bir bağışıklık ya da aşırı duyarlık (alerji) sürecinin sonucu olduğu görüşü tartışmalıdır Metil testosteron, otorazin, sül-famitler, tiyurosil ve bütazolidin gibi ilaçların ro-• lü üstünde durulmuştur Erkeklerden çok kadınlarda (özellikle yaşdönümü öncesi dönemde) görülür Genellikle ilk belirti, genel yorgunlukla birlikte kaşıntılardır (prüritus) Sarılık daha geç belirir, ilerleyicidir ve çoğunlukla kaşınmanın neden olduğu derideki yaralar, hastayı deri hastalıkları uz-manına başvurmaya götürür
Muayenede şunlar bulunur:
— hafif, ama yaygın, deri ve mukozaları ilgilendiren bir sarılık; sidik koyu, dışkı açık renklidir;
— büyümüş az ya da çok sert, ama üstü düz ve ağrısız bir karaciğer;
— büyümüş bir dalak;
— bazen dirseklerde, dizlerde, saçlı deride ya da kirişlerde kolesterol içeren küçük sarı iyicil urlar (ksantomlar) bulunması;
— çoğunlukla genel durumun bozulmuş olması (önemli zayıflama)
Ama ateş yükselmesi, hastalığın beyni etkilemesi ve kapı toplardamarı yüksek basıncı belirtileri yoktur
Tamamlayıcı muayenelerle şunlar ortaya konur:
— kan bilirübin düzeyi artmıştır;
— kanda anormal derecede yüksek miktarda alkali fosfatazlar (kar« -iğcr hücresi içinde bulunan enzimler) vardır;
— kan kolesterolü artmıştır (normalde 200
mgr dolayında olmasına karşılık % 100 mgr’a kadar çıkabilr);
— bütün lipitler artmıştır (ama bu evrede hiç bir karaciğer yetmezliği ve hiç bir hücre yıkımı yoktur);
— BSP testi kuşkusuz bozulmuştur, mekanik bir tıkanmayı gösterir
Öte yandan, çok daha karmaşık incelemeler, bu hastalığın oluşumunda bağışıklık etmenlerinin önemini ortaya koyar; günümüzde, birincil tıkanma sirozunun özbağışıklık hastalıkları çerçevesinde sınıflandırılması tartışılmaktadır
Bu yüzden, bir tıkanma sarılığı sırasında bağışıklıkta görevli gamaglobülinlerin ve mitokondrilere karşı oluşmuş antikorların bulunması, teşhise yardımcı olur
Bunların yokluğunda, her türlü karaciğer dışı tıkanma olasılığı elendikten ve geniş bir biyopsi yapıldıktan sonra, teşhis çoğunlukla araştırıcı cerrahi tarafından doğrulanır
Hastalığın evrimi uzundur ve yıllara yayılmıştır (ender olarak 10 yıldan çok); sarılık giderek koyulaşır, kaşıntılar giderek rahatsız edici olur Ayrıca ihtilatlar ortaya çıkabilir:
— deride kolesterol içeren küçük urlar belirmesi (hastaların yüzde 50’sinde), gözlerin çevresinde başlar, sonra ellere ve bedenin öteki bölgelerine yayılır;
— yağlı ishal (steatore): Karaciğer tarafından safra salgılanması yokluğuna, dolayısıyle barsaklardan yağların emilim bozukluğuna bağlı olarak ortaya çıkan enerji sorununa, vitamin eksikliği sorunu da eklenir; çünkü yağlar gibi emilen birçok yağda eriyen vitamin (D,K,A vitaminleri), bu durumda emilemez Bu ihtilatlara, yalın siroz evresine varıldığında sirozun ihtilatları da eklenir Tedavi umut kırıcıdır Yalnızca kaşıntıların tedavisine (sorunu çözen kolestiramin tarafından) indirgenir Gerekli vitaminler kas içine iğneyle verilebilir; ayrıca kalsiyum verilebilir; ama hastalığın kesin iyileştirici tedavisi henüz olanaksızdır
DEMİR BİRİKİMİ KÖKENLİ SİROZ
Demir birikimi kökenli siroz (pigmentli siroz ya da hemokromatoz), derinin kalınlaşması, esmer-leşmesiyle ve geç beliren bir şeker hastalığının (bronz şeker hastalığı) birlikte olmasıyla nitelenen bir demir depo hastalığıdır Hastaların yüzde 9O’ı erkektir Çoğunlukla içsalgı bezleri (böbreküstü bezleri, cinsellik bezleri) yetmezliği belirtilerine de raslanır
Biyolojik incelemede serum demir düzeyinin çok yüksek olduğu saptanır Karın içine bakma muayenesinde karaciğer «pas renginde» görülür; karaciğerden iğneyle örnek alma, karaciğer hücrelerinde fazla miktarda demir birikimini ve sertleşme (siroz) bozunlannı ortaya koyar Bu gibi sirozlardan, başka tip sirozlara oranla daha çok kanser çıkar Bu hastalığın ikincil tipi, uzun zaman kan aktarımı yapılan hastalarda oluşur
WİLSON SİROZU
VVilson sirozu, gözde yeşil Kayser-Fleischer halkasının bulunmasıyla nitelenen, kalıtımsal bir bakır metabolizması bozukluğudur
ÖTEKİ SİROZLAR
Ayrıca, kalp -hastalıkları kökenli siroz ya da kalp sirozu (toplardamar basıncı çok yüksektir), dalak kökenli siroz (dalaktan gelişir) ya da Banti sirozu (çok enderdir) sayılabilir
|