Konu
:
Histerik Kişilik
Yalnız Mesajı Göster
Histerik Kişilik
10-15-2012
#
2
Prof. Dr. Sinsi
Histerik Kişilik
Histerik Psikoz
Sınırı aşmak cinnet geçirmek sebep ve sonuçları ile Histerik Psikoz:
Yazılı ve görsel basında sıklıkla karşılaştığımız "cinnet geçirerek
" diye başlayan haberler hepimizin tüylerini ürperten sonuçlar doğurabilmektedir
Asıl ilginç olan nokta genellikle daha önce herhangi bir psikiyatrik sorunu olmadığı düşünülen bu tür bir davranışın hiç beklenmediği kişilerden bu davranışların kaynaklanabilmesidir
Bu nedenle pek çok kişi " acaba ben de aniden kendimi kaybederek böyle yapar mıyım?" şeklinde korkulara kapılabilmektedir
Aniden ve dramatik bir şekilde gelişen bu durumun başlangıcı öncesinde genellikle çok üzücü olaylar bulunabilmektedir
Kişiler bu durumda varsanılar (halüsinasyon) ( gerçekte olmayan sesler duyma görüntüler görme kokular duyma ya da tensel dokunmalar hissetmek şeklindeki algılar) yaşayabilmektedirler
Sanrılar (hezeyan delüzyon) yani gerçekte olmayan ama olduğuna kesin bir şekilde inanılan düşünceler içinde olabilmektedirler
Bazen de depersonalizasyon ( kişinin kendisini ya da kendi bedeninin bölümlerini kendisine yabancı hissetmesi) ya da derealizasyon ( kişinin etrafındakileri yabancı hissetmesi) gözlenebilmektedir
Kişiler olağandışı kendi özelliklerine uymayan davranışlar gösterebilirler
Bu durumdaki kişilerin duygusal durumları ve görünümleri gerçek psikozlar gibi donuk değil uçarı ve değişkendir
En önemlisi bu düşünce ve davranım bozuklukları ile giden durum birkaç saat ile birkaç hafta arasında değişebilen bir sürede düzelmektedir
Histerik psikozun tarihi süreci:
"Histerik psikoz" olarak adlandırılıp acil psikiyatrik tedavi ve hastanede yatış gerektiren bu durum yüzyılın başlarında "histerinin bir çeşidi" olarak tanımlanmıştı
Avrupa ve Amerika'da yaygın bir biçimde kullanılmaktaydı
İlk olarak Moreau de Teurs 1845 yılında bu durumun karakteristik görünümlerini incelemiştir
1868 yılında Andreas Hoek bu durumun temelinde travmatik yaşantılar olduğunu belirtmiştir
Freud 1894'te bu yaşantının kişinin hissettiği dayanılamayan fikirlerin ve beraberindeki kaygı ve suçluluk hissinin sonucunda benliğin kendini koruma çabası şeklinde oluştuğunu ileri sürmüştür
Aynı yıl Pierre Janet histerik psikozun dissosiyatif yapısını göstererek tedavide hipnozu kullanmıştır
Bu dönemde histerik psikoz konusunda en önemli otorite Pierre Janet olmuştur
Freud ve Breuer'in histeri ve histerik psikoz üzerine ilk görüşleri Janet'den güçlü bir şekilde etkilenmiştir
Ancak Babinski'nin de desteklediği organik temeli yok şeklindeki histeriye karşı yürütülen kampanya ve Bleuler'in şizofreni kapsamını aşırı genişleterek aslında şizofreni olmayan bu durumu da şizofreni içine katması sonucu "histerik psikoz" kavramı unutulmaya başlandı
Bu kişilere yapılması gereken uygun tedaviler yerine farklı yaklaşımlar uygulanmaya başlandı
Bleuler'in etkisi o kadar güçlü oldu ki 1911 yılından sonraki dönemde Freud dahil çoğu psikiyatr histerik psikoz tanısını koyamadı
Fenichel'in 1945 yılına ait eserlerine göre gerçeklik dayanılmaz hale gelirse kişi histerik psikoz ile gerçeklikle ilişkisini keser ama durum tekrar dayanılır hale getirilir demiştir
Bu reaksiyonun çocuk sahibi olma operasyon geçirme gibi stres etkeni diğer durumlarda da görülebileceğine dikkat çekmiştir
Hissedilen belirtilerin sıklıkla eksikliği hissedilen isteklerin doyumu şeklinde olduğunu düşünmüştür
Hollander ve Hirsch 1964 yılında histerik psikoz kavramını formüle edip tekrar canlandırdılar
Yaşanan belirtilerin içinde olunan kültür tarafından anormal karşılanmayan bir strese karşı dayanma davranışı şeklinde kabul edilip tolere edilebileceğini belirtmişlerdir
Bu esnada durum öncesi yaşanılanların dramatize edilerek başkaları ile olası çatışmaların önlenebildiği yardım ve destek arayışına girildiğini öne sürmüşlerdir
Bu reaksiyonun cephedeki askerler arasında ya da sivil hayatta trafik kazaları ve cerrahi operasyonlar sonrasında görülebileceğini belirtmişlerdir
Bu sorun kültürel olarak yaşandığı Yeni Gine'de Bena Bena yerlileri aile kurma aşamalarında bu durumu yaşanabilmekte ve kültürel olarak doğal karşılanabilmektedir
Van der Hart travmaların etkisi ile oluşabilen dissosiasyonun (kişinin kendisi etrafı ve olaylara karşı değişik bir farkındalık hali içine girmesi) önemli rol oynadığını belirtmiş histerik psikoz yerine "reaktif dissosiyatif psikoz" teriminin kullanılmasını önermiştir
Ülkemizde Tutkun Yargıç ve Şar'ın çalışmaları ile bu bozukluğun sadece bu hali ile sınırlı bir durum olmayabileceği adeta bir buzdağı gibi belirtilerin altında gizlenmiş olan bir dissosiyatif kimlik bozukluğunun bulunabileceğini göstermişlerdir
Bunun da çocukluk çağı travmatik yaşantılarının varlığını gösterebileceğine dikkat çekmişlerdir
Histerik psikoz ve evlilik:
Rosenbaum' a göre aile içi ilişkilerdeki sorunlar bozuk evlilikler istenmeyen ya da istenip de geleceği olmayan cinsel yaşantılar kişiyi kısıtlayan çevreye aşırı ölçüde sessiz bir şekilde katlanma hali de bu duruma yol açabilmektedir
Martin'e göre bu durumu yaşayan kadınlar eşlerine karşı nefretle yüklü bağımlı bir ilişki içindedirler
Bu bireylerin eşleri bu bağımlı yapıya ait davranışlara tahammül edemezlerse kişiler gerçekçi bireyselleşmeyi gerçekleştiremezlerse bu sorun yaşanabilmekte ve kişiyi o anın gerçekliğinden uzaklaştırmaktadır
Aynı zamanda bu tablo ile eşlerine davranışlarını düzeltmeleri mesajı da verilmektedir
Bu kişilerin eşleri onlara destek vermekte yetersiz kalmakta ve ilişkileri süresince onların varolan güçlerini yıkacak şekilde yaklaşmaktadırlar
Evlilikler daha çok eşlerinin girişimleri ile bitebilmektedir
Bu kadınlar olası kayıplardan doğabilecek acıyı yaşayabilecek kapasiteyi gösteremeyebilirler
Cavernar Sullivan ve Maltbie'ye göre ise bu durumun oluşumu öncesinde cinsel girişim bulunabilmektedir
Bu cinsel girişim istenmemekte ya da ilişkinin geleceğinden dolayı sıkıntı hissedilmektedir
Hollender ve Hirsch bu durumu yaşayan kadınların temel olarak anne-çocuk tipinde bir ilişkiye eğilimli olduklarını yetişkin ilişkileri ve sorumluluklarına hazır olmadıklarını ve cinsel sorunlarının olabileceğini belirtmişlerdir
Ülkemizde de Şar ve Savaşır'ın yaptığı araştırmalara göre hastaların yaşam öykülerinde kendilerinin sevgi gibi duygusal ; güvenlik beslenme ve eğitim gibi maddi gereksinimlerini ihmal eden reddedici ilgisiz ve kısıtlayıcı özellikleri olan ebeveynlere sahip oldukları çok sayıda bitip tükenmez hayal kırıklıklarına maruz bırakıldıkları saptanmıştır
Bu şekilde bir altyapısı olan bozukluk zamanında harekete geçilmezse kişinin ve çevresinin hayatını tehliaaae sokabilecek durumlara yol açabilir
Eşlere düşen görevler arasında anneleri ve babaları ile eşleri arasına gereken sınırı çekebilmek eşlerinin olası baskılar karşısında zorlanmalarına olanak vermemek gereken yerde aile büyüklerine yanlış davranışları nedeniyle müdahalelerde bulunmak duygusal paylaşımlarını arttırmak gelmektedir
Çünkü sizin ve çocuklarınızın hatta torunlarınızın mutluluğu ve sağlığı sadece sizin değil eşinizin de elindedir
Anne ve babalar ise çocuklarını ileride kendi kararlarını isabetli bir şekilde kendi başlarına verecek özgür iradelerini kullanabilecek ve zorluklar karşısında boyun eğmeyecek bir yapıda yetiştirmelidir
Aksi halde çocuklarının kişilikleri yeterince olgunlaşamayacak ve her yönü ile bağımlı tepkisiz sorunları çözemeyen sürekli içine atıp bu tür psikiyatrik sorunlar yaşayabilecek kişiler yetiştirmiş olacaklardır
Bu kişilerin diğer yakınlarına da görevler düşmektedir
Öncelikle herkes empati
(kendisini başkaları yerine koyarak düşünüp davranmaya başkalarını anlamaya çalışmak) yapmaya çalışmalı başkaları üzerinden rahatlamaya çalışmamalı her zaman her yerde haklı olduğunu düşünmemelidir
Mutluluğunuz başkalarının mutsuzluğu üzerine kurulmamalıdır
Kişiler eğer mümkünse sınırları aşmamak kaydı ile baskıcı durumlara müdahale etmeli bu durumdaki kişileri psikiyatrik tedaviye yönlendirmeye çalışmalıdırlar
Psikiyatrik tedaviler ile bireylerin bu durumu yaşarken acil olarak zarar görmeden ilaç tedavileri ya da terapiler ile normal durumlarına getirilmesi hedeflenir
Sonrasında kişinin geçmişteki travmalarının çözümlenmesine çalışılır
Bu noktada aile terapileri gerekebilir
En son aşamada ise kişinin sorunlarla başetmede daha uygun ve etkin davranabilmesi için gerekli benlik gücünün sağlanması amaçlanır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul