10-15-2012
|
#5
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Alkol Bağımlılığı Alkolizm Nedir
Tanımlayıcı yaklaşım, ICD 10'un giriş bölümünde olduğu gibi, psikiyatrik bozukluklar, dolayısıyla da alkolizm konusunda kesin hatlı sınırlar çizmiştir Bu, psikiyatriyle uğraşanlar arasında ortak bir dilin varlığı için gereklidir Böylece alkolizmden, daha doğrusu alkol bağımlılığından söz edildiğinde neyin anlaşılması gerektiği ortaya konmuş olur Anlaşılan, alkol bağımlılığının ne olduğu değil kimlere alkol bağımlısı denebileceğidir Alkolizmin ne olduğu yine kuramsal yaklaşımlarla açıklanmak zorundadır
Hastalık modeli de nedenleri başlangıca kadar izleyen kuramsal yaklaşım ortaya koymamakla birlikte alkolizmin oluşumunu birbiriy-le etkileşime giren faktörlerin bir sonucu olarak açıklar Alkolizme, nedenlerin bir sonucu olarak değil, etkileşimden doğan dinamik bir olgu olarak bakar Tanımlayıcı yaklaşımdan da farklı olarak alkoliz-min ne olduğunu da inceler Benzerliği ise alkolizmi kendi başına bir olgu olarak kabul etmesidir Tanımlayıcı yaklaşım içerisinde, olguyu görünüşle tanımlamak sırasında dinamik modelin de feda edildiğini görüyoruz Bir görünüşün tanımlanması onun hastalık olarak sunulması için yeterli olmayacaktır Olguların açıklanması da gereklidir Nedensel açıklamalara dayanan kuramlar ise alkolizm olgusuna bü-tüncül bir yaklaşım ortaya koyamamaktadır Hâlâ aynı bilim dalı içinde kuramsal yaklaşımların farklılıkları yüzünden derin görüş ay-rılıkları hatta farklı terminolojiler varlığını korumaktadır Alkolizm ve diğer pek çok psikiyatrik olgu üzerinde, ortaya çıkaran nedenler, hastalığın seyri, tedavi yaklaşımları hatta hastalık olup olmadığı ko-nusunda çok farklı görüşler varlığını korumayı sürdürürken her fark-lı görüş kendi yöntemini bilimsel araştırmalarla sınayarak geçerli kanıtlarını bilim dünyasına sunmaktadır
Kuramlar ve modellerden önce, gözlem ve deneylerle elde edilen sınanabilir bulgular ulaşılabilen en kesin hareket noktalandır Ku-rumların bilgiyi kullanış biçimleri ise, bu bilginin, kurulan neden so-nuç ilişkisi içinde bir yere oturup oturmamasıyla sınırlıdır Oluşturul-muş biçimleri nedeniyle, neden sonuç çizgisi dışındaki bir bilginin adapte edilebilmesi için gerekli esneklikten yoksundurlar Örneğin, alkolizm için psikososyal etkileşimin özelliklerini ortaya koyan de-neysel bir sonucu, biyolojik model içine entegre etmek nerdeyse ola-naksızdır
Oysa neden sonuç ilişkileri yerine dinamik oluşumları öngören yaklaşım bilim dünyasında kullanılmaya başlandığı XX yy başların-da psikiyatri içinde de yerini bularak o dönem için köklü anlayış değişikliklerine yolaçmıştır Analitik çalışmalarla oluşturulan ruhsal sis-tem (id, ego, süperego) işleyişini kendini oluşturan parçaların dinamik etkileşimi ile gerçekleştirir Ruhsal bozukluklar bu üç ruhsal gücün etkileşimi sonucunda ortaya çıkar Hiçbir ruhsal bozukluk yal-nızca idin ya da süperegonun sorumluluğunda değildir Yine aynı yaklaşımla bilinç, bilinç-öncesi ve bilinçdışı durağan olmayıp karşılık-lı etkileşimlerini sürdürürler
Zaman içinde bu yaklaşım psikiyatrinin elde ettiği yenilikleri ör-neğin biyolojik bulguları yorumlamak için kullanılmadı Yalnızca analitik psikolojiden kökünü alan kuramlara sanki bir patent hakkıymış gibi devredildi Dinamik psikiyatri bu adla biyolojik ve davranış-çı psikiyatriden ayrı kaldı Sanki öğrenilmiş davranışlar ve biyolojik özellikler insan bütününde dinamik etkileşime girmiyormuş gibi
Alkolizm, oluşumu sırasında, insanın ruhsal yapısı içinde tanım-lanmış ne kadar etken varsa, hepsinin katılımı sonucunda ortaya çıkar (diğer ruhsal bozukluklar gibi) Bu katılım basitçe sırayla olaya dahil olma şeklinde bir katılım değildir Bizim aklımız alsa da almasa da insan ruhunu oluşturan ne kadar değişken varsa hepsinin birden karşılıklı etkileşerek ve bu etkileşim sırasında birbirlerini de değiştire-rek ortaya koyduğu sistemin önceden kestirilmesi mümkün olmayan sonucudur alkolizm Örneğin, alkol almam psikolojik durumumu de-ğiştirir, değişen psikolojik durumum, aldığım alkol hakkındaki fikir-lerimi ve bir sonraki alkol alışımı etkiler Bu sırada alkol aldığım için beynimin kimyasal çalışma düzeninde de değişiklik olmuştur, bu da psikolojik durumumu değiştirir Değişen psikolojik ve nörokimyasal durumumla çevreyi farklı algılarım bu arada tüm bunlardan belleğim de etkilenmiştir ve Bu hiçbir sonuca ulaşamadan sayfalar boyunca sürdürmek müm-kündür Beni etkileyen bir değişken herşeyimi etkiler, benimle ilgili sonuç herşeyimle ilgilidir
Hastalık modelinde tüm bu incelenemeyeceği varsayılan değiş-kenler kişisel genetik yatkınlığı anlatır Aslında yatkınlığı belirleyen yalnızca genetik geçiş değil, genetik zemin üzerine yaşananlardır da Psikodinamik psikiyatri, kuramında bunu vurgular Hastalık modeli karşılıklı etkileşim üzerinde durduğundan, farklı bulguları sisteme katmak mümkündür Hastalık modeli öncelikle genetik yatkınlığı vurgulamıştır ancak psikolojik gelişimin de yatkınlığı belirleyen et-kenlerden biri olduğu psikodinamik psikiyatri tarafından modele ek-lenmiştir
Tüm bu karmaşa içinde alkolizm, birbirinden farklı pekçok (hatta ne kadar alkolik varsa o kadar) dinamik sürecin ortak sonuçlar küme-sidir Alkolizmin nasıl bir şey olduğu aşağı yukarı bellidir Onu orta-ya çıkaran ya da çıkarmayan süreç ise her birey için kendince farklı yollar izler Alkolizmin nedenlerini ortaya koymak yerine, her alkolik için onun alkolik oluşunu belirleyen süreci incelemek bugün için ba-na elimizdeki tek gerçekçi yaklaşım gibi görünüyor
|
|
|