Prof. Dr. Sinsi
|
İnsanın Sekiz Evresi
5)EGO KİMLİĞİ YA DA ROL KARGAŞASI (Erinlik ve erginlik dönemi):Toplumun araç-gereç ve beceriler dünyası ile iyi bir ilişkinin kurulması ve ergenlik çağının gelmesi ile çocukluk dönemi sona erer Gençlik çağı başlar Ergenlik ve delikanlılık yaşlarında bedenin ve eşeysel organların hızlı bir gelişimi olur İçsel coşkular ve önemli gelişimsel sorunlarla karşılaşan delikanlı erkek ve kız kendisine eskiden aşılanmış roller ve hünerlerle, bundan böyle yükleneceği rolleri ve sorumlulukları karşılaştırır Kimlik duygusunun kazanılması sürecinde çocuklukta yaşanmış olan kavgalar çatışmalar yeni baştan yaşanır (Bağımlılık-bağımsızlık, güven-güvensizlik, oedipal eğilimlerin canlanması ile ilgili çatışmalar…) Bu dönemde delikanlı kendine göre ne olduğu ne olacağı ile, başkalarına göre kendisinin ne olduğu sorularına yanıt arar
Bu evrede benlik kimliğinin (ego identity) oluşması, çocukluk çağında yapılmış olan özdeşimlerin toplamından öte bir şeydir Ergenlik ve delikanlılık çağının dürtüsel çalkantıları içinde bütün eski özdeşimler sarsılır; yeniden değerlendirilir Eski özdeşimler delikanlının yeni değerlerine ve rollerine uygun nitelik kazandırılarak benimsenir Böylece yenileştirilen özdeşimler le eski özdeşimler arasında bağlar kurulur
İşte kimlik duygusu benliğin bu bütünleştirme yetisinin artan biçimlerde yaşanması, kişiliğe yerleşmesidir Temel güvenle ilgili bölümde çocukluk çağında kazanılmış olan içsel aynılık ve süreklilik duygusu- anlamı belirtilmişti Bu evrede delikanlı, başkalarınca da nasıl tanındığına değerlendirildiğine büyük önem verir Kendi bireysel benliğinde yerleşmiş olan süreklilik ve aynılık duygusu(sense of sameness) toplumsal yönden de kazanılır İşte, Erikson’un kimlik duygusu (sense of identity) diye belirlediği duygu, eskiden çekirdek durumda var olan kimlik duygusu ile, bu dönemde gelişen ve toplumsal anlam yüklenen kimlik duygusunun bütünleşmesi ve buna bağlı olan güven duygusudur Bir başka deyimle, ben neyim, ben kimim soruları karşısında delikanlının fazla kuşkuya ve bocalamaya kapılmadan kendi kimliğini tanımlayabilme ve kabullenme durumuna gelmesidir
Kimlik duygusunun cinsel, toplumsal ve mesleksel öğeleri vardır Delikanlılık, belli bir eşeylik yapısına bağlı tamlık, yeterlik ve güçlülük duygusunun yerleştiği dönemdir Gencin cinsel yapısı ve yeterliği konusunda önce bir takım soruları ve kuşkuları olabilir Kendi cinsel yapısını, yeterlik ve gücünü, düşüncede yada eylemde, başkaları ile karşılaştırır Bu konuda başkalarınca da nasıl görüldüğünü merak eder Kendini sınar, yarışmaya kalkar Zamanla,sağlıklı gencin bu tür sınamaları, yarışmaları, kuşkuları yatışır Kendi cinsel yapısının ve yeterliğinin gerçekçi kabullenişi ile cinsel kimlik duygusu olgunlaşır
Toplumsal yönden kimlik duygusu, delikanlının kendi grubu ve toplumu içinde rollerini, yerini, değerini tanıması, tanıtmasıdır Bu konuda da soruları kuşkuları olur Kendisine toplum içinde bir yer arayan delikanlı, geçici bir süre de olsa, belli gruplarla ya da kahramanlaştırdığı kişilerle aşırı özdeşim yapar Bir süre için sanki kendi kimliğini yitirir, bir başkası olur Delikanlı kız ve erkekler kendi kümeleşmeleri içinde çok tutucu ve acımasız olabilir Kendilerine benzemeyenleri dışarıda tutarlar Kendi gruplarını, ülkelerini ve düşmanlarını katı kalıplar içinde görerek bir dayanışma sağlarlar Bir yandan da arkadaşlarının içten bağlılığını, sadakatını denerler; gerçek dostluğu ararlar Bu evrede görülen “aşık olma” yalnızca cinsel bir konu değildir Delikanlı aşkı, büyük oranda, gencin kendi benlik imgesini bir başkasına yansıtması; onun tarafından nasıl görüldüğünü, nasıl değerlendirildiğini anlamak ve bu yolla kendi kimliğine tanım bulmak çabasıdır İşte bunun için delikanlılık aşkında cinsellikten çok konuşma egemendir
Kimlik duygusunun gelişmesinde mesleksel uğraşıya yönelmek ve bir meslek kazanmak için eğitim ve hazırlıklara girmek büyük önem taşır Hemen her toplumda kimlik ve meslek iç içedir Bu nedenle, mesleksel kimliğin kazanılabilmesi için sağlanan eğitim ve iş olanakları ile ilgili sorunlar delikanlı bocalamasının en belirgin yanını oluşturur Rolleri ve meslek uğraşları iyi belirlenmemiş, olanakların kısıtlı olduğu toplumlarda gencin uzun süre bocalaması kaçınılmazdır
Görülüyor ki kimlik duygusu, bireyin kendisinin (tüm bedensel ve ruhsal yapısı; geçmiş, şimdi, gelecekle ilgili öz yaşantıları, tasarımları ve ülküleri ile birlikte) bilinçli ve bilinç dışı kabullenişi olduğu gibi, cinsel, toplumsal ve mesleksel yönlerden somut gelişimlerin de tamamlanmasını gerektirmektedir
Delikanlılık, çocukluk ve yetişkinlik arasında bir geçiş, bir askıya alma (moratorium) dönemidir Çocuklukta öğrenilen ahlak değerleri ile yetişkin yaşamdaki değerlerin karşılaştırıldığı çağdır Kişinin toplumsal yerini, mesleksel konumunu ve cinsel kimliğini tanımaya, yerine oturtmaya çalıştığı bir dönemdir İşte, bu çabaya ”kimlik bunalımı” (identity crisis) denir Kimlik bunalımı ile kimlik kargaşasını (identity confusion) birbirinden ayırmak gerekir Kimlik bunalımı her delikanlının kendi kimlik duygusunu kazanabilmesi için bilinçli ya da bilinçdışı olarak verdiği bir savaşımdır Bu savaşım kiminde daha sessiz, kiminde daha dalgalı ve fırtınalı geçebilir Ana-baba ve toplumla değişik derecelerde sürtüşmeler, ters düşmeler olabilir Bu bunalım coşkulu bir ırmağın yatağını bulması gibidir Bu süre içinde ana-babadan bağımsızlaşma, toplumsal değerleri, ülküleri yeni baştan tartma ve kendine bir yol bulma çabası egemendir Öyleyse, kimlik bunalımı (identity crisis) her gencin değişik yoğunlukta yaşadığı doğal bir süreçtir Kimlik kargaşası (identity confusion) ise bu bunalımın ağırlaşması; geçici de olsa uyumun oldukça ağır biçimde bozulmasıdır Böyle bir durumda bocalayan genç, aşırı uçlara sapabilir; ağır cinsel kuşkulara, yetersizlik duygularına kapılabilir; bunaltıya, panik durumlarına girebilir Ana - babaya, topluma karşı gelebilir Zaman zaman ters kimlik (negative identity) belirtileri gösterebilir Yani ana-babanın, hatta kendisinin beklentilerine ters düşen davranışları deneyebilir Kimlik kargaşası ruhsal çökkünlük, aşırı taşkınlık, antisosyal davranışlar, hatta şizofreniye benzer belirtilerle ortaya çıkabilir Uygun ortamda danışma ve tedavi ile bu fırtına yatışır Kimi gençlerde de bir ters kimlik (negative identity) yerleşebilir Kimilerinde de bu bocalamanın yıllarca sürdüğü görülür
6)YAKIN İLİŞKİLER YA DA SOYUTLANMA (Genç Yetişkinlik Dönemi ):Delikanlılık döneminden sonra genç yetişkinlik çağı başlar Delikanlılık döneminde en önemli kimliğin araştırılması, kimlik duygusunun yerleşmesidir Bundan sonraki dönemde, yani genç yetişkinlik çağında, artık birey kendi kimliğini bir başkasının yada başkalarının kimliği ile birleştirebilmeye hazırlar Bu yakın ilişkiler kurma evresidir Kuşkusuz eski dönemlerde de candan dostluklar, yakınlaşmalar olmuştur Gençlik çağında başlayan yakınlaşmanın ise değişik bir boyutu vardır Burada yakınlaşma, yakın ilişki kurma derken, bireyin somut birleşmelere, eşleşmelere kendini bırakabilmesi; bu yakın ilişkilerde özveride bulunabilmesi ve ödünler verebilmesi anlaşılmaktadır Bir başka deyimle, kendi kimliğini bir başkasınınki ile birleştirirken kimliğini yitirme kaygısı yoktur Örneğin bir sevgi ilişkisinde cinsel birleşmede, yakın arkadaş ilişkisinde, savaştaki dostluklarda bireyin kimliği bir başkası ile sanki birleşmiştir Fakat o kişide, kendi benliğinin bir parçasını yitiriyormuş ya da kimliği tümden yok oluyormuş gibi kaygılar bulunmaz Bulunursa o kişinin delikanlılık çağındaki kimlik bocalamasından henüz çıkmadığı, kimliğini bulamadığı anlaşılır Kimliğin yitirileceği ya da yok olabileceği kaygısı ile kişi yakın ilişkiler kurmaktan kaçınabilir, ya da bunu başaramayabilir buda derin bir yalnızlık duygusuna (sense of isolation) ve kendi kendine kalmaya neden olabilir Bu evredeki tehlike yakın ilişkiler kurabilmenin karşıtı olan yalnızlık (isolation) duygusudur Böyle bir kişi yakın ilişkiler kurmaktan kaçınabilir ya da ilişkiler kurmaya çalışırken önemli kişilik sorunları gösterebilir
Bir sağaltım aracı olarak psikanalizin kimi kişilere göre en başta gelen amacı her zaman düzenle işleyen ve doruk-doyuma (orgasm) ulaştıran cinsel uyumu sağlayabilmektir Nitekim, Freud’a sağlıklı insanın tanımı sorulduğunda kısa ve yalın iki sözcükle yanıt verdiği söylenir: ” Sevmek ve çalışmak ” (lieben und arbeiten) Bu iki sözcük üzerinde düşündükçe anlamı derinleşmekte, genişlemektedir Sevmek deyince sevişmekten insanları sevmeye; yalın iş yapmaktan, çok karmaşık yapıcı-yaratıcı, üretici uğraşılara kadar geniş ilişki ve eylemlerin kapsandığı anlaşılmaktadır Psikanaliz kuramı insanlık için iyi cinsel uyumu bir ülkü olarak ortaya atmışsa da bunun nasıl bir uyum olduğunu açıkça tanımlamıştır Erikson, kalıcı toplumsal anlamı olabilecek eşeysel uyum (genitality) “ütopyasında” şu öğelerin bulunması gerektiğini belirtir :
1 Karşı cinsten
2 Sevilen bir eş ile
3 Karşılıklı doruk-doyuma ulaşılabilmesi
4 Karşılıklı güven duygusunun paylaşılabilmesi
5 a) İş
b) Üreme
c)Eğlence alanlarında birlikte bir düzen kurulabilmesi
6 Yeni yetişecek kuşaklara yeterli gelişme olanaklarının birlikte sağlanabilmesi
|