Prof. Dr. Sinsi
|
Ankara Yöremizde Düğünler
Kına Gecesi
Kız Kınası: Davet evinden "Kınacılar" adı verilen kadınlardan oluşan grup, bir davulcu eşliğinde kız evine giderler Oğlan evi kınada konuklara dağıtılmak üzere çerezle birlikte (kuruyemiş, kuru üzüm, iç üzüm, fıstık, şeker, lokum) kına da götürür Eski Ankara kına gecelerine köçekler de çağrılır; böylece misafirleri coştururlardı Kına gecelerinde müzisyen olarak "def" çalan kadınlar görülmektedir Bu kadınlar hem def çalar hem türkü söylerler
Sıra kına yakmaya geldiğinde odanın ortasında üst üste konmuş yastıklardan bir taht kurulur, gelinin yüzü bürüncekle örtülür ve iki genç kız gelinin iki elinden tutarak onu yüzü kıbleye dönük olarak oturtur Kına özellikle yaşlı bir kadın tarafından yakılır Ancak bu olay kutsal sayıldığından kınayı yakan kişinin halk diliyle "uğursuz" yani dul veya çocuksuz olmaması gerekir Kına yakan kadın "Bismillah diyin karın kınayı, çağırın gelsin anayı" diye seslenir Bunun üzerine gelinin anası bir yandan sevinç bir yandan da kızından ayrılmanın üzüntüsü ile gözyaşlarını tutamayarak ağlar Kızında annesiyle birlikte ağlaması adettendir Ağlamaması durumunda kızın gözlerine soğan sürülür Konuklar ise bu arada kına havları söylerler Kına bir tas içinde karılmış olarak getirilir ve önce sağ el, sonra sol el ve en sonunda aynı sırayla ayaklara yakılır Eskiden avuçlardan birine bolluk ve bereketi simgeleyen küçük bir altın konulurdu Avuca konan bu altın, güveyi (damat) yemeğinde çorba içine atılır, damat altını alarak, kesesini bereketli olsun diye kesesinden dibine diktirirdi
Kına yakılmadan önce, ellere ve ayaklara düzenli şekiller oluşturacak biçimde ipler bağlanır Özellikle ayaklara mihraplı olarak kına yakılmasına özen gösterilir Kınayı yakmak büyük bir özen de beceri gerektirir Çizgiler bozuk olursa, gelin kızın geçiminin de bozuk olacağına inanılır
Kına yakılmış eller ve ayaklar önce yünle, daha sonra bezlerle bileklerden sarılarak bağlanır Gelin, iki genç kızın yardımıyla ayakları yere değdirilmeden sırt üstü yatılırı, böylece yattığı yerden oyunları seyrederek uyur Sabah olunca el ve ayaklarındaki bağlar çözülür
Kına gecesinde sesi güzel olan kız veya kadınlardan birisi tarafından kına yakılırken, hasret ve ayrılığı anlatan, aşağıda bir kaç örneği verilen, türküler, söylenir
Atladım çıktım eşiği
Sofrada kaldı kaşığı
Yarenim gınan kutlu olsun
Bunda dirliğin datlı olsun
Ekinimi soktum astara
Elimi kesti testere
Yarenim gınan kutlu olsun
Bunda dirliğin datlı olsun
Dağdan keserler ardıcı
Hani bu kızın sağdıcı
Yarenim gınan kutlu olsun
Bunda dirliğin datlı olsun
Dağdan keserler cevizi
Hani bu kızın çeyizi
Yarenim gınan kutlu olsun
Bunda dirliğin datlı olsun
Ankara'nın elvan elvan oyası
Bakamadım yüzüne karnım doyası
Aman allı gelin, nice oldu
Aman ayrılmamız güç oldu
Bir başka kına yakma türküsü
Altın tas içinde gınam ezilir
Gümüş tarağınan örgüm çizilir
Aş gel garip anam aş gel ben varamam
Eller anam didikçe ben duramam
Bir orak verin tarla biçeyim
Biçeyim anama babama yollar açayım
Anadan babadan vazgeç diyorlar nasıl geçeyim
Aş gel garip anam aş gel ben varamam
Eller anam didikçe ben duramam
Anamın bacası yüceden tüter
El kadar ekmeği bana yeter
İllerin gapısı gahir gapısı
Anamın gapısı altın gapısı
Aş gel garip anam aş gel ben varamam
Eller anam didikçe ben duramam
İllerin devesi çölden geç gelir
İller ana dedikçe bana güç gelir
Aş gel garip anam aş gel ben varamam
Eller anam didikçe ben duramam
Gurbetlik, gurbetlik zalim gurbetlik
Gayanın başında öter bir keklik
Sana yakın emme bana gurbetlik
Aş gel garip anam aş gel ben varamam
Eller anam didikçe ben duramam
Ötme horozum ötme, sabah geç olur
Gurbete giden gızlara gurbet güç olur
Aş gel garip anam aş gel ben varamam
Eller anam didikçe ben duramam
Evlerinin önünde bir büyük gaya
Çıkarlar bakarlar da gökteki aya
Gendin gelemezsen babamı yolla
Aş gel garip anam aş gel ben varamam
Eller anam didikçe ben duramam
Davulcular çala çala geldiler
Büyük gapıdan içeri girdiler
Anamın babamın sevgilisini aldılar
Aş gel garip anam aş gel ben varamam
Ellerin anam dedikçe ben duramam
Kına gecesinde kadınlar def eşliğinde çeşitli oyunlar oynayarak eğlenirler Bunun yanı sıra kendi aralarında köy seyirlik oyunlarından örnekler sergilerler Kutludüğün Köyünden derlediğimiz "Şembelek Kadın" oyunu bunlara bir örnektir
Elmadağ ve köylerinde kına türküleri söylemeye "gelin öğme" denir Aşağıda örneği verilen gelin öğme havası Hasanoğlan yöresindeki araştırma çalışmaları sırasında, THBT tarafından, Meral Çubukçu'dan derlenmiştir
Esvab yuduğum akdaylar
Sırtımı verdiğim ağaçlar
Yiyip içtiğim kardaşlar
Yarenim kınan kutlu olsun hey  
Orda dillerin tatlı olsun ey   
Ben amansız değilem tutturam, tutturam
Arkasından abasını sattıram, sattıram
Hayatsız evlere hayat yaptıram, yaptıram
Burnu karanfilli gelin ağlama, ağlama
Ellerin yanında halin söyleme, söyleme
Polatlı Toydemir, Tatlı Kuyu, Sakarya, Karakuyu Karım ve Romanya göçmenlerinin yoğun olduğu) köylerindeki araştırmalarımızda, kına gününde, genç kızların "Horoz Telleme" denilen bir tür geleneği sürdürmekte oldukları gözlenmiştir Boynu koparılmadan kesilmiş, temizlenmiş bir horoz, genç kızlar tarafından jelatin kağıdıyla süslenir Horozun boynuna bir demir çubuk geçirilir ve ucuna bir elma bağlanıp bir tepsiye konur Daha sonra horoz, oğlan evine getirilerek gençlere teslim edilir Gençlerin eğlenceleri sırasında bu horoz yenilir ve karşılığında da, kızlara çeşitli hediyeler verilir Bu geleneğe, yörede "Horoz Telleme" adı verilir
Polatlı ve yöresinde söylenen bir kına havası da şöyledir:
Dağdan keserler fındığı nenni, nenni
Hani bu kızın sandığı nenni, nenni
Sandıksız kız gelin mi olur nenni, nenni
Olsa bile ağlar kalır nenni, nenni
Dağdan keserler fındığı fıstığı nenni, nenni
Hani bu kızın yorganı yastığı nenni, nenni
Yastıksız kız gelin mi olur nenni, nenni
Olsa bile ağlar kalır nenni, nenni
Dağdan keserler urganı nenni, nenni
Hani bu kızın yorganı nenni, nenni
Yorgansız kız gelin mi olur nenni, nenni
Olsa bile ağlar nenni, nenni
Dağdan indirin cevizi nenni, nenni
Hani bu kızın çeyizi nenni, nenni
Çeyizsiz kız gelin mi olur nenni, nenni
Olsa bile ağlar kalır nenni, nenni
Kızın gelin gideceği yer gurbet ise, kına havasının şekli de değişir Bu durumda söylenen yaygın türkülerden birkaçı da şöyledir:
Yol üstünde budana
Selam söylen babama
Bir çok kızı var gibi Beni verdi yabana
Ah annam beni niye verdin yabana
Ah vereydin köy içinde çobana
Yol üstünde bilişler
Baban geldi demişler
Kızın geliri oldu demişler
Ah garip anam beni niye verdin yabana
Ah anam beni niye verdin yabana
Ah vereydin köy içinde çobana
Evimizin önü küllük
Aşırdılar tünnük tünnük
Ben gideyim edin dirlik
Anam garip anam
Ben derdimi kime yanam
Gözleme saldım saca
Ne tütmen garip baca
İşte ben gidiyom
Otur karı koca
Ah anam beni niye verdin yabana
Ah vereydin köy içinde çobana
Ey anam yokmuydu
Yakında oğlan yokmuydu
Gurbet bana hakmıydı
Ey dostlar orda anam yok benim
Ah anam beni niye verdin yabana
Ah vereydin köy içinde çobana
Çubuk yöresinden derlenmiş bir gelin ağlatma havası da şöyledir:
Çam başına çıktım çıram yanmadı
annem oy
Etrafına baktım kimsem kalmadı
annem oy
Ağlama derler nasıl ağlamayım
Gurbet elde kaldım nasıl durayım
annem oy
Ellerin bacası inceden tüter
annem oy
Annemin bacası yüceden tüter
annem oy
Ağlama derler nasıl ağlamayım
Gurbet elde kaldım nasıl durayım
annem oy
|