Yalnız Mesajı Göster

Ankara Yöremizde Düğünler

Eski 10-14-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ankara Yöremizde Düğünler




Kına Gecesi

Kız Kınası: Davet evinden "Kınacılar" adı verilen kadınlardan oluşan grup, bir davulcu eşliğinde kız evine giderler Oğlan evi kınada konuklara dağıtılmak üzere çerezle birlikte (kuruyemiş, kuru üzüm, iç üzüm, fıstık, şeker, lokum) kına da götürür Eski Ankara kına gecelerine köçekler de çağrılır; böylece misafirleri coştururlardı Kına gecelerinde müzisyen olarak "def" çalan kadınlar görülmektedir Bu kadınlar hem def çalar hem türkü söylerler

Sıra kına yakmaya geldiğinde odanın ortasında üst üste konmuş yastıklardan bir taht kurulur, gelinin yüzü bürüncekle örtülür ve iki genç kız gelinin iki elinden tutarak onu yüzü kıbleye dönük olarak oturtur Kına özellikle yaşlı bir kadın tarafından yakılır Ancak bu olay kutsal sayıldığından kınayı yakan kişinin halk diliyle "uğursuz" yani dul veya çocuksuz olmaması gerekir Kına yakan kadın "Bismillah diyin karın kınayı, çağırın gelsin anayı" diye seslenir Bunun üzerine gelinin anası bir yandan sevinç bir yandan da kızından ayrılmanın üzüntüsü ile gözyaşlarını tutamayarak ağlar Kızında annesiyle birlikte ağlaması adettendir Ağlamaması durumunda kızın gözlerine soğan sürülür Konuklar ise bu arada kına havları söylerler Kına bir tas içinde karılmış olarak getirilir ve önce sağ el, sonra sol el ve en sonunda aynı sırayla ayaklara yakılır Eskiden avuçlardan birine bolluk ve bereketi simgeleyen küçük bir altın konulurdu Avuca konan bu altın, güveyi (damat) yemeğinde çorba içine atılır, damat altını alarak, kesesini bereketli olsun diye kesesinden dibine diktirirdi

Kına yakılmadan önce, ellere ve ayaklara düzenli şekiller oluşturacak biçimde ipler bağlanır Özellikle ayaklara mihraplı olarak kına yakılmasına özen gösterilir Kınayı yakmak büyük bir özen de beceri gerektirir Çizgiler bozuk olursa, gelin kızın geçiminin de bozuk olacağına inanılır

Kına yakılmış eller ve ayaklar önce yünle, daha sonra bezlerle bileklerden sarılarak bağlanır Gelin, iki genç kızın yardımıyla ayakları yere değdirilmeden sırt üstü yatılırı, böylece yattığı yerden oyunları seyrederek uyur Sabah olunca el ve ayaklarındaki bağlar çözülür

Kına gecesinde sesi güzel olan kız veya kadınlardan birisi tarafından kına yakılırken, hasret ve ayrılığı anlatan, aşağıda bir kaç örneği verilen, türküler, söylenir

Atladım çıktım eşiği

Sofrada kaldı kaşığı

Yarenim gınan kutlu olsun

Bunda dirliğin datlı olsun

Ekinimi soktum astara

Elimi kesti testere

Yarenim gınan kutlu olsun

Bunda dirliğin datlı olsun

Dağdan keserler ardıcı

Hani bu kızın sağdıcı

Yarenim gınan kutlu olsun

Bunda dirliğin datlı olsun

Dağdan keserler cevizi

Hani bu kızın çeyizi

Yarenim gınan kutlu olsun

Bunda dirliğin datlı olsun

Ankara'nın elvan elvan oyası

Bakamadım yüzüne karnım doyası

Aman allı gelin, nice oldu

Aman ayrılmamız güç oldu

Bir başka kına yakma türküsü

Altın tas içinde gınam ezilir

Gümüş tarağınan örgüm çizilir

Aş gel garip anam aş gel ben varamam

Eller anam didikçe ben duramam

Bir orak verin tarla biçeyim

Biçeyim anama babama yollar açayım

Anadan babadan vazgeç diyorlar nasıl geçeyim

Aş gel garip anam aş gel ben varamam

Eller anam didikçe ben duramam

Anamın bacası yüceden tüter

El kadar ekmeği bana yeter

İllerin gapısı gahir gapısı

Anamın gapısı altın gapısı

Aş gel garip anam aş gel ben varamam

Eller anam didikçe ben duramam

İllerin devesi çölden geç gelir

İller ana dedikçe bana güç gelir

Aş gel garip anam aş gel ben varamam

Eller anam didikçe ben duramam

Gurbetlik, gurbetlik zalim gurbetlik

Gayanın başında öter bir keklik

Sana yakın emme bana gurbetlik

Aş gel garip anam aş gel ben varamam

Eller anam didikçe ben duramam

Ötme horozum ötme, sabah geç olur

Gurbete giden gızlara gurbet güç olur

Aş gel garip anam aş gel ben varamam

Eller anam didikçe ben duramam

Evlerinin önünde bir büyük gaya

Çıkarlar bakarlar da gökteki aya

Gendin gelemezsen babamı yolla

Aş gel garip anam aş gel ben varamam

Eller anam didikçe ben duramam

Davulcular çala çala geldiler

Büyük gapıdan içeri girdiler

Anamın babamın sevgilisini aldılar

Aş gel garip anam aş gel ben varamam

Ellerin anam dedikçe ben duramam

Kına gecesinde kadınlar def eşliğinde çeşitli oyunlar oynayarak eğlenirler Bunun yanı sıra kendi aralarında köy seyirlik oyunlarından örnekler sergilerler Kutludüğün Köyünden derlediğimiz "Şembelek Kadın" oyunu bunlara bir örnektir

Elmadağ ve köylerinde kına türküleri söylemeye "gelin öğme" denir Aşağıda örneği verilen gelin öğme havası Hasanoğlan yöresindeki araştırma çalışmaları sırasında, THBT tarafından, Meral Çubukçu'dan derlenmiştir

Esvab yuduğum akdaylar

Sırtımı verdiğim ağaçlar

Yiyip içtiğim kardaşlar

Yarenim kınan kutlu olsun hey

Orda dillerin tatlı olsun ey

Ben amansız değilem tutturam, tutturam

Arkasından abasını sattıram, sattıram

Hayatsız evlere hayat yaptıram, yaptıram

Burnu karanfilli gelin ağlama, ağlama

Ellerin yanında halin söyleme, söyleme

Polatlı Toydemir, Tatlı Kuyu, Sakarya, Karakuyu Karım ve Romanya göçmenlerinin yoğun olduğu) köylerindeki araştırmalarımızda, kına gününde, genç kızların "Horoz Telleme" denilen bir tür geleneği sürdürmekte oldukları gözlenmiştir Boynu koparılmadan kesilmiş, temizlenmiş bir horoz, genç kızlar tarafından jelatin kağıdıyla süslenir Horozun boynuna bir demir çubuk geçirilir ve ucuna bir elma bağlanıp bir tepsiye konur Daha sonra horoz, oğlan evine getirilerek gençlere teslim edilir Gençlerin eğlenceleri sırasında bu horoz yenilir ve karşılığında da, kızlara çeşitli hediyeler verilir Bu geleneğe, yörede "Horoz Telleme" adı verilir

Polatlı ve yöresinde söylenen bir kına havası da şöyledir:

Dağdan keserler fındığı nenni, nenni

Hani bu kızın sandığı nenni, nenni

Sandıksız kız gelin mi olur nenni, nenni

Olsa bile ağlar kalır nenni, nenni

Dağdan keserler fındığı fıstığı nenni, nenni

Hani bu kızın yorganı yastığı nenni, nenni

Yastıksız kız gelin mi olur nenni, nenni

Olsa bile ağlar kalır nenni, nenni

Dağdan keserler urganı nenni, nenni

Hani bu kızın yorganı nenni, nenni

Yorgansız kız gelin mi olur nenni, nenni

Olsa bile ağlar nenni, nenni

Dağdan indirin cevizi nenni, nenni

Hani bu kızın çeyizi nenni, nenni

Çeyizsiz kız gelin mi olur nenni, nenni

Olsa bile ağlar kalır nenni, nenni

Kızın gelin gideceği yer gurbet ise, kına havasının şekli de değişir Bu durumda söylenen yaygın türkülerden birkaçı da şöyledir:

Yol üstünde budana

Selam söylen babama

Bir çok kızı var gibi Beni verdi yabana

Ah annam beni niye verdin yabana

Ah vereydin köy içinde çobana

Yol üstünde bilişler

Baban geldi demişler

Kızın geliri oldu demişler

Ah garip anam beni niye verdin yabana

Ah anam beni niye verdin yabana

Ah vereydin köy içinde çobana

Evimizin önü küllük

Aşırdılar tünnük tünnük

Ben gideyim edin dirlik

Anam garip anam

Ben derdimi kime yanam

Gözleme saldım saca

Ne tütmen garip baca

İşte ben gidiyom

Otur karı koca

Ah anam beni niye verdin yabana

Ah vereydin köy içinde çobana

Ey anam yokmuydu

Yakında oğlan yokmuydu

Gurbet bana hakmıydı

Ey dostlar orda anam yok benim

Ah anam beni niye verdin yabana

Ah vereydin köy içinde çobana

Çubuk yöresinden derlenmiş bir gelin ağlatma havası da şöyledir:

Çam başına çıktım çıram yanmadı

annem oy

Etrafına baktım kimsem kalmadı

annem oy

Ağlama derler nasıl ağlamayım

Gurbet elde kaldım nasıl durayım

annem oy

Ellerin bacası inceden tüter

annem oy

Annemin bacası yüceden tüter

annem oy

Ağlama derler nasıl ağlamayım

Gurbet elde kaldım nasıl durayım

annem oy


Alıntı Yaparak Cevapla