Yalnız Mesajı Göster

İstanbul İli Tanıtım Videosu

Eski 10-14-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbul İli Tanıtım Videosu




İstanbul ekonomisinde tarımın payı çok azdır Bizans ve Osmanlı dönemlerinde başlayan gıda ürünlerinin dışarıdan gelişi ve İstanbul pazarlarına aktarılması günümüzde de sürmektedir İlin tarım alanlarının büyük bölümleri yapılanmaya ayrılmıştır 1950’li yıllara kadar kent içerisinde ve çevresindeki bağ, bahçe ve bostanlardan karşılanan gereksinim, bugün kalmamıştır Silivri, Çatalca, Şile gibi ilçelerde kısıtlı miktarda tarım yapılmaktadır Buralarda buğday, elma, armut, yulaf, ay çiçeği ve soğanın yanı sıra sebzecilik yapılmaktadır Aynı ilçelerde hayvan besiciliği ve tavukçuluk da yapılmaktadır Buna karşılık balıkçılık İstanbul yaşamında ayrı bir yer tutmaktadır

İstanbul’un yer altı zenginlikleri bakımından önemli olan ilçeleri Çatalca, Şile, Bakırköy, Kartal, Gaziosmanpaşa, Sarıyer, Beykoz, Eyüp’tür Şile yöresinde bentonit, kil, sanayi kumu, tuğla,

İstanbul tarih boyunca çeşitli şekillerde isimlendirilmiştir Kaynaklar İstanbul’un 135 civarında ismi olduğunu belirtmektedir Dünyanın büyük kentlerinden hiç birisi bu kadar çok isimle tanınmamıştır Bununla beraber İstanbul’un isimleri kesin bir kronolojiye göre sınırlanamamaktadır Kentin ilk yerleşimi olan tarihi yarımadanın bilinen en eski ismi Licus (Ligos)’dur Bu isim tarihi yarımadaya (Eminönü yöresi) doğru akan Lekop Deresinin sağından Haliç vadisine kadar inen yerin ismi idi Daha sonra bu ismin yerine Kentin kurucusu kabul edilen Bizas’ın anısına verilen bu isim, zamanla bir imparatorluğun ismi olmuştur Çeşitli dillerde İstanbul’un isimlerinden ve kente verilen sıfatlardan bazıları şunlardır: Secunda Roma (IIRoma), Nova Roma (Yeni Roma), Roma Orientum, Megalipolis (Büyük Şehir), Kalipolis (İyi şehir), Konstantinopolis (Konstantinin Kenti), İslambol İstimboli, İstimpolin, Kayzer-i Zemin, Mahrusa-i Konstantiniye, Mahmiye-i İstanbul, Pay-ı Taht-ı Saltanat, Asitane, Beldetü’l Tayyibe, Darü’l Hilafe, Darü’l İslâm, Darü’l Mülk, Darü’s Saltana, der Aliyye, Der-i Devlet, Dergâh-ı Selâtin, Dersaadet ve İstanbul’dur

Byzantion, MÖVIIyüzyılın ortalarında büyük Yunan göçleri sırasında kurulmuş ve bu döneme ait çok az da olsa çanak çömlek parçaları Sarayburnu çevresinde ele geçmiştir İstanbul çevresindeki en eski yerleşim yeri, Anadolu yakasındaki Fikirtepe, Çatalca, Dudullu, Ümraniye, Pendik, Davutpaşa, Kilyos ve Ambarlı’dır Bu bölgede, Kalkolitik Çağda, MÖ3000’in başlarından itibaren yerleşim olduğu bilinmektedir Bununla birlikte, İstanbul’un 20 km batısındaki Küçükçekmece’nin kuzeyindeki kayalık bir tepe üzerinde yer alan Yarımburgaz Mağarası’ndaki buluntular, Orta Paleolitik Çağdan (MÖ5000-3000) başlayarak burada yerleşimin olduğunu göstermektedir Bu verilere karşın, ilk kentin, doğal bir koy olan 75 km uzunluğundaki Haliç (Keras)’in üst tarafında, Alibey ve Kâğıthane dereleri arasındaki dağlık ve yüksek burunda, Silivritepe’de kurulduğu öne sürülmektedir Ayrıca, bugün Sarayburnu olarak bilinen ve kent surlarıyla kuşatılmış bölgede yerleşim olduğu da bilinmektedir Plinius, bu kesimde Lygos adı verilen bir köyün bulunduğundan söz etmektedirVIII- VII yüzyılda ise Megaralılar Ege ve Marmara kıyılarından Boğaz’a gelerek Sarayburnu (Akra)’nda, büyük olasılıkla Trak yerleşmesinin üzerine kentlerini kurmadan önce Khalkedon (Kadıköy) çevresine yerleşmişlerdir Bu dönemde, Haliç’in sonunda, Galata’nın bulunduğu kesimde ve Hrisopolis (Üsküdar)’te de Yunanistan’dan gelen koloni yerleşmeleri olduğu bilinmektedir Bu dönemden sonra, MÖ 513’te Pers, MÖ 479’da Sparta, MÖ 477 sonrasında Atinalıların egemen buraya egemen olmuşlardır Kent, MÖ 340-339’da da Makedonya Kralı II Philippus’un eline geçmiş, Helenistik Çağda Byzantionun, Sirkeci, Sultanahmet ve Ahırkapı çevresinde gelişmiş, tüm yapılar antik akropol olan Topkapı Sarayı ve çevresinin bulunduğu alanda toplanmıştır Akropolde bulunan kent, taş bloklarla yapılmış sağlam duvarlarla kuşatılmıştır Burada surların batısında Trakion Kapısı ile 27 kule bulunmaktaydı Sarayburnu yakınındaki tepede yer alan ve içinde saray, Zeus, Athena, Artemis-Selene ve Poseidon Akropolis yakınında etrafı revaklarla ( porticus ) çevrili, dörtgen planlı bir Agoranın ortasında Apollon, Helios’un tunçtan bir heykeli bulunuyordu Agoranın batısında Traklara karşı kazanılan bir savaşın anısına yapılmış bir başka meydan daha vardı Ayrıca şehrin en büyük hamamı olan Akhylleos Hamamı’da bu çevrede idi Trakya’dan su kanalları aracılığıyla getirilen sular, şehrin içerisindeki açık ve kapalı sarnıçlarda toplanıyordu Nekropolis (mezarlık) de batıda, surların dışındaydıII yüzyıl sonlarına kadar, yüksek duvarlarla çevrilmiş Byzantion, zengin bir kentti Bu refah düzeyinin kaynağını balıkçılıktan elde edilen gelirler, Boğaz’ı geçen gemilerden alınan vergiler ve toprağın verimliliği oluşturmakta idi Bu durum MS193 yılında, Roma İmparatorluğunda taht kavgalarının neden olduğu kargaşa dönemine kadar sürmüştür






Alıntı Yaparak Cevapla