Yalnız Mesajı Göster

Amasya Şehir Tanıtımı

Eski 10-14-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Amasya Şehir Tanıtımı




Amasya Adının Kökeni

Eskiçağda bir çok Anadolu şehrinin

kurucu (ktistes) tanrısı veya kahramanının

olduğu bilinmektedir Bu mitolojik kuruluş Amasya için de geçerlidir

Roma İmparatoru Septimius Severus (MS 193-211) dönemine ait bir Amasya sikkesi üzerinde yer alan ERMHC KTICAC THNPOLIN yazıtından hareketle Hermes’in Amasya kentinin kurucu tanrısı olduğu kabul edilmektedir

Bu kısa açıklamadan sonra Amasya adının tarihçesine gelecek olursak;

Hitit belgelerine göre Amasya’nın bilinen ilk adının Hakmiş [Khakm(p)is] olduğu sanılmaktadır Bu isimin Perslerin Amasya’yı fethine kadar devam ettiği değerlendirilmektedir

Amasya’nın Mitridates Krallığı Dönemi'ndeki adı “Amasseia” dır Özellikle M Ö II yüzyıldan itibaren darp edilen Amasya şehir sikkelerinde AMASSEİA ibaresi açıkça görülmektedir Zaten coğrafyacı Strabon’da Amasya için Amaseia sözcüğünü kullanmaktadır

Amaseia sözcüğü, “Ana” anlamına gelen ve özellikle “Ana Tanrıça” yı kasteden ‘Ama’ ve onun çeşitlemesi olan ‘Mâ’ ibaresi ile bağlantılıdır Bundan hareketle denilebilir ki Amaseia “Ana Tanrıça Mâ’nın şehri” anlamına gelmektedir

Ana Tanrıça Mâ, Perslerin Anadolu’yu fethinden sonra tapımı yaygınlaşan doğu kökenli bir tanrıçadır Aynı zamanda bu tanrıça Mitridates ve Kapadokya’nın yerel tanrıçasıdır Amaseia sözcüğü de Persler zamanındaki asıl söyleniş şeklinin Hellen ağzına uydurulmuş biçimidir

Roma döneminde Amaseia adı fazla bir değişikliğe uğramadan AMACIAC (Amasia) olarak kullanılmıştır Örneğin, İmparator Septımıus Severus, Caracalla ve Severus Alexander döneminde darp edilmiş Amasya şehir sikkelerinde AMACIAC adını görmekteyiz

Bizans Devri'nde de Amasia adının değişmeden devam ettiği bilinmektedir

Amasya’nın adı Danişmendliler zamanında ise bazen Amasiyye, bazen de Şehr-i Haraşna olarak anılmıştır

Selçuklu, İlhanlı, Beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde de Amasya adı herhangi bir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir

TARİHÇE

İlk yerleşimin MÖ 5500 yıllarına kadar uzandığı belirlenen Amasya; Antik Çağdan günümüze kadar geçen zaman içerisinde Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır 1386 yılında Osmanlı topraklarına katılan Amasya, Osmanlı padişah ve şehzadelerinin gösterdikleri özel ilgi nedenleriyle "şehzadeler şehri" olarak da ün yapmıştır Amasya, Kurtuluş Savaşı sırasında ön plana çıkmıştır 19 Mayıs 1919'da Samsun'da başlayan Milli Mücadelenin ilk adımı 12 Haziran 1919'da Mustafa Kemal'in Amasya'ya gelmesiyle devam etmiştir Kurtuluş Mücadelesinin planları hazırlanmış, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin toplanmasına burada karar verilmiş, 22 Haziran 1919'da yayınlanan Amasya Tamimi ile "Milletin İstiklalini yine milletin azim ve kararının kurtaracağı" Amasya'da ilan edilmiştir

Kalkolitik Çağ

Amasya sınırları içerisinde Kalkolitik Çağ'a ait önemli bazı yerleşmeler arasında Amasya merkez Ovasaray Köyü Hamam Tepesi Höyüğü, Sarımeşe KKünbet Höyük, Keşlik Köyü Koşapınar Höyük ve Ayvalıpınar Köyü Ayvalıpınar Höyüğü ile Suluova ilçesi Kanatpınar Köyü Devret Höyük ve Deveci Köyü Yoğurtçu Baba Höyükleri sayılabilir

Tunç Çağı

İlk Tunç Çağı'nda da (3000-2500) Amasya’da yoğun bir yerleşmenin olduğu bilinmektedir Bu dönem höyüklerine Amasya merkez Yassı Höyük (Oluz Höyük), Gümüşhacıköy ilçesi Sallar Höyük, Merzifon ilçesi Hayrettin Köyü Delicik Tepe Höyüğü, Göynücek ilçesi Gediksaray Höyük, Alakadı Köyü Türkmenlik Tepe Höyüğü ve Merzifon ilçesi Kayadüzü Höyük örnek verilebilir

Amasya, Orta Tunç Çağı'nda (MÖ 2500-2000) Mezopotamya yazılı belgelerinde “Hatti Ülkesi” olarak bilinen uygarlığın sınırları içerisinde kalmıştır MÖ 2500-2000 tarihleri arasında Anadolu’da güçlü bir uygarlık kurmuş olan Hattiler'e ait önemli yerleşmelerden biri de Amasya Merkez İlçeye bağlı Mahmatlar Höyüğü'dür

Mahmatlar Höyük, 1949 yılında defineciler tarafından kaçak kazılar sonucu tahrip edilmiştir Burada bulunan eserler daha sonra resmi makamlarca ele geçirilmiş olup altın, gümüş ve bronzdan oluşan bu eserler Hatti Uygarlığı'nın önemli eserlerindendir

Tunç Çağ / Hitit Dönemi

Hatti egemenliğine Hititler tarafından son verilmesi üzerine Amasya, Hititlerin egemenlik sahasında kalmıştır Kendilerini Nesice konuşanlar anlamına gelen Nesili sözcüğü ile adlandıran Hititler Anadolu’da büyük bir siyasi birlik kurmuşlardır Amasya şehri de bu dönemde Hititlerin sınırları içerisinde kalmıştır

Hititlerin Amasya’daki önemli yerleşim yerlerinden biri Amasya merkez Doğantepe (Zara) Beldesi'dir Bu beldede bulunmuş olan ve MÖ 1400-1200 yılları arasına tarihlendirilen Hitit Fırtına Tanrısı Teşup’a ait olan bronz heykel günümüze intikal etmiş önemli Hitit eserlerindendir

Hititler, içinde bulundukları kuraklık ve kıtlığın etkisiyle yaşadıkları bunalımlı bir dönemde, bir görüşe göre Karadeniz dağlarında yaşayan Kaşgaların diğer bir görüşe göre ise, içinde Friglerin de bulunduğu ve Balkanlardan Anadolu’ya gelen bazı kavimlerin akınları sonucunda M Ö 1190 tarihi civarında egemenliğini yitirmişlerdir Bu yıllarda meydana gelen yıkım, talan ve katliamlar sonucunda Amasya’nın da içinde bulunduğu orta Anadolu’da Karanlık Çağ olarak adlandırılan ve 400 yıldan fazla devam eden bu dönem hakkında elde fazla bilgi bulunmamaktadır

Demir Çağı / Frigler Dönemi

M Ö 750 den sonra siyasal bir güç olarak tarih sahnesine çıkmış olan Frigler Kral Midas döneminde (MÖ 725-695/675) sınırlarını genişletmiş ve bunun sonucunda Amasya yöresi de Friglerin egemenlik sahası içerisinde kalmıştır

Frigler MÖ 676 yılında Kafkaslar üzerinden gelen Kimmerler’in şiddetli saldırıları karşısında dayanamayarak kısa sürede güçlerini kaybetmiş ve yıkılma sürecine girmiştir

Demir Çağı / Kimmer-İskit Dönemi

Kimmerler; bu dönemde Anadolu’da bulunan devletler karşısında bir tehdit unsuru olmuş ve sanatsal açıdan ilişkide bulundukları toplumları etkilemişlerdir

Kimmerler, Karadeniz Bölgesi'nde yayılmış ve bu dönemde Amasya ve civarı Kimmerlerin egemenlik alanı içerisinde kalmıştır

Amasya’da Kimmerler devrine ait fazla eser olmamakla birlikte Gümüşhacıköy İlçesi İmirler Köyü'ndeki bir kurgandan çıkarılarak Amasya Müzesine getirilen madenî savaş aletleri bu döneme ait eserlerdendir

Anadolu tarihinde MÖ 675-585 arası önemli bir güç olarak varlığını hissettiren Kimmerler ve İskitler, daha sonra yavaş yavaş etkinliğini yitirmişlerdir

Kimmerlerin yaşadığı çağda İskitler de tarih sahnesinde görülmektedir Zaten Herodot’un da ifade ettiği gibi; İskitler genellikle Kimmerler'in yerleşim yerleri üzerine yerleşmişlerdir Bu nedenle Amasya ve civarındaki Kimmer egemenliği sonrasında İskit egemenliği görülür

Demir Çağı / Med-Pers Dönemi

Anadolu’daki iki büyük güç olan Lidya ve Med devletleri arasında beş yıl boyunca süren savaşın son bulması üzerine, MÖ 585 yılında her iki güç arasında Kızılırmak sınır olarak kabul edilmiş ve bunun üzerine Amasya Pers egemenliğine kadar Medlerin sınırları içerisinde kalmıştır

Kısa süren Med egemenliğinden sonra Amasya, M Ö 547/46 tarihinde Pers İmparatorluğu'nun kurucusu Kyros’un Lidya kralı Kroisos’u yenmesi üzerine Anadolu’nun büyük çoğunluğu gibi Pers idaresi altında kalmıştır

Persler, fetihler yoluyla egemen oldukları yerleri toplam yirmi satraplık halinde taksim ederek buralara birer genel vali atamışlardır Bu genel valiler, tacın muhafızı anlamına gelen satrap sözcüğü ile adlandırılıyordu Bu dönemde Amasya yaklaşık iki yüz elli yıl boyunca Kapadokya Satraplığı olarak bilinen bölgenin doğu sınırları içerisinde kalmıştır

Bu dönemde, Sardes’ten başlayan ve Susa’da son bulan Kral Yolu güzergahının belli bir kısmı Amasya’nın da içinde bulunduğu Yeşilırmak Ovası'nda geçmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla