Konu
:
Şırnak Efsaneleri
Yalnız Mesajı Göster
Şırnak Efsaneleri
10-14-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Şırnak Efsaneleri
Şırnak Efsaneleri
Şırnak Efsaneleri
Mem u Zin
Cizre hükümdarlarından Emir Abdal (Abdullah) oğlu Emir Zeynuddin zamanında hicri 854miladi 1450/1451 yılında olay meydana gelmiştir
Mem u Zin gerçek hayat hikayesini Hakkarili Şeyh Ahmed-i Hani manzum bir şekilde kaleme almıştır
Ölümlerinden 240 yıl sonra Cizre’ye gelmiş ve eserini 1690 yılında yazmıştır
Kötülüğü ikiyüzlülüğü koğuculuğu fitne ve fesatçılığıdalkavukluğu Bekir’de toplamıştır
Doğruluğuiyiliğisuçsuzluğuzay flığı ve çaresizliği de Memo ve Zin’in şahıslarında toplamıştır
Zamanın yaşantısınısosyal durumunu ve kültürünü büyük bir ustalıkla işlemiştir
EserTürkçeFarsçaArapçaFransızca ve Rusça’ya tercüme edilmiştir
Bu gerçek hikaye Anadolu’muzda ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da halk arasında çok tanınmıştır
Okumamış kimseler dahibazı bölümlerini ezbere kaside şeklinde okumaktadırlar
Ayrıca yerli ve yabancı turistler tarafından türbeleri devamlı ziyaret edilmektedir
Ancak bu güne kadar türbeleri restore edilmemiş ve bakılmamıştır
Kültür BakanlığıEski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından Mirebdal Camii korunma ve tescile alınmış olduğundanbu caminin bir bölümünü teşkil eden Mem u Zin kısmı da böylece korunmaya alınmaktadır
Cizre BeyiEbdal oğlu Mir Zeynuddin’in ZİN ve SİTİ adlarında çok güzel iki bacısı vardı
Zin beyaz tenli ve beyin canciğeri gibiydiSiti iseesmerimsi ve bir selvi gibiydi
TacdinBeyin Divan Vezirinin oğluydu
Tacdin’in babası İskender’in iki oğlu daha vardı
Bunlara Arif ve Çeko denirdi
Tacdin’in kardeşleri Çeko ve Ariftıpkı şahinler gibi kuşları kapıp kaçıracak şekilde kurnazdılar
Hikayenin ana kahramanı Memo iseMemıalan lakabıyla şöhret bulmuş olupDivan katibinin oğlu ve Tacdin’in kardeşi ve ahiret dostuydu
O zamanlar baharın müjdecisi olan Mart ayında eğlence ve bayram günleri tertip edilirdi
Senenin bu gününde Cizre halkı çoluk-çocuk kıra çıkar süslenen gençler birbirlerini İslama uygun bir şekilde görürbeğenir ve böylece eş bulurlardı
İhtiyarlar ve çocuklar uzun kış günlerini unutmak için bu bayram eğlencelerine katılırlardı
Bey kır eğlencelerine izin verinceherkes giyinip gitti
Memo ile Tacdin kendilerine kızlar gibi süs verip kıyafet değiştirerek çarşıya çıktılar
Çarşıda gezip çalkalanan insanları seyrederlerkenbir anda iki erkek kıyafetli insan gördüler
Onları görür görmezikiside yere düşüp bayıldılar
Siti ile Zin bu bayan kıyafetli iki erkeği iyice süzerekonlar sezmeden her ikisi kendi yüzüklerini onların parmaklarına geçirip oradan yabancıların gelmesi ile onları terk edip ayrıldılar
Bir iki saat sonra Memo ile Tacdin ayrıldıklarında herkesin evine gitmiş olduklarını ve kendilerinin bezgin ve sersem olduklarını gördüler
”Acaba nerede hastalandık biz
Hangi savaşta yaralandık biz” diye birbirlerine bu başlarına gelen olayı anlatırlarken;
Tacdin
“Kardeşimelinde bir mücevher var ki;kendisi bir çıraYakutu ateş korukaranlık gecede yakılan bir meşale gibi parlıyor ve üzerinde de ZİN adı kazılmış” dedi
Memo’nun parmağındaki yüzüğü görmek için Tacdin elini uzatıncaMemo da onun parmağında bulunan paha biçilmez ve üzerinde maharetle SİTİ yazılmış bir elmas yüzük gördü
İkisi de hemen kendilerine bu yüzük sahipleri olan Siti ile Zin’in ne yapmış olduklarını derhal anladılar
Bayram eğlencelerinde bu iki genç kızın da onlar gibi kıyafet değiştirdiklerini anladılar
Bir sihirbaz ve cadı görünümünde olan Heyzebun adlı dadılar Siti ve Zin’i böyle solgun yüzlürenklerinin değiştiğini görünceonların hallerini öğrenmek amacıyla:
“Niçin böyle duruyorsunuz?” dedi
Siti ile Zin başlarına gelen olayı gizlice dadıya anlattılar
Onların yüzüklerini de dadılarına gösterdiler
Dadıhemen yüzükleri alıpzamanın falcısına giderek falcıdan her iki erkeğin adlarını ortaya çıkarttı
Daha sonra bir hekim kılığına girerekhastaları şifaya kavuşturmak amacıyla Cizre’nin sokaklarına daldı
Koynuna birkaç kitapneşterşişekesebazı ilaçlar almıştı
Mahalleleri gezerkenonu gören gençler arkadaşları ve komşuları olan hasta Tacdin ve Memo’ya götürdüler
Yabancı bir doktor kadın kılığında olan Heyzebun:
“Bizi lütfen yalnız bırakınız”dedi
Orada bulunan akrabaları ve diğer gençler odayı boşalttılar
Heyzebun Tacdin ve Memi’ye her iki kızında sizin gibi aşık olduklarını söyleyerek
güzel bir dille durumlarını onlara anlattı ve değişen yüzükleri bir daha geri istedi
Tacdin inanmaları amacıyla yüzüğünü geri gönderdiyse deMemo yüzüğünü vermeyerek:
“Bununla yaşıyorum ben” dedi
Memo ve Tacdin kadar aşık olan ve inleyen her iki kızdadıları Heyzebun’u sabırsızlıkla bekliyorlardı
Dadı dönüşte Siti ve Zin’e durumlarını anlatınca aşkları daha fazla alevlenmiş oldu
Aşkları had safhasına ulaşan Memo ile Tacdinkalkıp arkadaşlarına giderekbaşlarına gelen macera ve halleri onlara anlattılar
Bunu duyan arkadaşları önce Tacdin için olmak üzere bazı büyük Cizre alimleriadliyecileri ve beylerden birer grup alarakzamanın Cizre Bey’i Mir Zeynuddin’in huzuruna dönür olarak çıktılar
Böylece Siti’yi Tacdin’e istiyorlardı
Bey de:
“Layık gördüğünüz üstündürvekil kimse gelip otursun” dedi
Tacdin’in vekili olan kardeşi Çeko Bey’in eteğini öperekkabullendi
Bunun üzerine hepsi Bey’e teşekkür ederekdavullarrubablarçalgılar çalınarak düğün şerbeti içilmeye başlandı
Sonra Beyaltın ve gümüş tabaklar içinde bir gök tabakası kadar geniş ve zengin bir sofra çekti
Davulzurnaudkemantanburçengsantur ile neyler çalındı
Memo ve Tacdin giyinmiş olarak Mir Zeynuddin’in elini öperek eğlence meclisine katıldılar
Böylece Tacdin ve Siti için yedi gün yedi gece düğün yapıldı
Gerdeğe girdiklerindegerçek dost ve arkadaşı olan MemoCizre yöresinin bir adeti olmak üzere dış kapıda onları silahıyla bekledi
Soyca Botanlı olmayıpaslen şimdi İran’da bir köy olan Merguverli Bekir adında fitnecidedikoducufesat aldatıcıikiyüzlü olan bir adam vardı
Bu Bekir hem Bey’in kapıcısı
(Dergehvan)hem de kahvecisi idi
Halk bunu Beko olarak da çağırırdı
Bu adamın kötülüklerini bilen TacdinBey’e kaç sefer bu adamın bu kapıya layık olmadığını ve kapıcılık tan alınmasını söylerdi
Ancak Bey :
“Değirmenimiz onunla dönüyor
Köpekler de kapıcıdırlar”derdi
Huylarında daima şeytanlık gizli olan BekirBey’i sinire getirmek için bir gün söyle dedi:
“BeyimSiti’yi siz çok telef verdiniz
KayserKisraFağfur isteseydi böyle çabuk vermezdiniz”dedi
Bey şöyle cevap verdi:
“Ey bedbahtTacdin ve Memo’yu onlara değişirmiyim
Savaş olduğunda bize ikiyüz esir getiriyorlar”
Bununla da Bey’e tesir edemeyen dedikoducu Bekirartık başka şeyler tasarlayarak ağız değiştirdi
“EfendimTacdin kendi tarafından Zin’i Memo’ya vermiş”
Bey:”Neden bana sormadı acaba
Benden kalmamış mı korkusu? Bekir:”Bilmiyormusunuz Beyimorası öyledir
Yiğittirgençtirbeyzadedir”
Bey:”Gönlümde gerçekten Zin’i Memo ile şereflendirip vermek vardı
Artık atalarım Hz
Halid-in ruhlarına and içerim ki;Zin’i karı olarak Memo’ya vermiyeceğim
Başından bezmiş olan varsaişte Zinistesin bakalım”dedi
Cizre Kalesi ile Dicle Nehri arasında kalan yerde büyük bir bahçe bulunurdu ki;bu bahçede türlü türlü ağaçlarevcil ve yabani hayvanlar bulunur ve beslenirdi
Bu bahçeye Beybahçesi olmak üzere (Rezimiran) denilirdi
O kadar ağaçlargüller çeşit çeşit bitkiler sıktı kiinsanlar içinde birbirlerini görmezlerdi
Bir gün Bey ve Cizre halkının tamamı kıra ve av avlamaya giderler
Memo o gün bir yere ayrılmazZin isehükümdar olan ağabeyi Mir Zeynuddin’in bahçesine gider
Çoktandır Zin’i takip eden MemoZin’in bahçeye girdiğini görüncegizliden kendisi de bahçeye dalar
Kabahatlı olan ZinMemo’yu görünce birden yıkılıverir yere
Memo bu sırada onu görmez gül ve reyhanları seyrederek şöyle der:
“Ey gül;Gerçi sen de nazeninsin
Sen nerdeZin’in yüzünün rengi nerde?
Ey gül!Gerçi senin güzel kokun var
Reyhan senin için kara yüzlü olmuş
Fakat siz yarimin zülfüne benzemezsiniz
İkiniz de arsız ve hazversiniz
Ey bülbül!Gerçi sen de aşk adamısın
Kırmızı gül mumunun pervanesisin
Benim Zin’im senin kırmız gülanden daha şendir
Benim bahtım da senin talihinden daha karadır
Ey sonucu iyi olan büybül!Asıl bülbül benim
Boşuna kendini niçin kötü adlı yapıyorsun
İlkbaharda gül bahçeleri
Bir değilyüzbinlerce gül verirler
Benzerleri çok olan yerler
Huri ve melek bile olsalar
Sebep olmaz onlar hiçbir yerde
Çünkü bulunurlar her yerde
Bir tane olsaeşsiz ve emsalsiz olsa
O da Zin gibi ve Ankara gibi perde arkasında olsa
Aşık o zaman neyle teselli bulur?
Sabretmedenölmedençaresi nedir onun?”
Durumdan habersiz olarak Memo böyle söylenirkenikiyüz kişinin nedimeliğini yaptığı Zin’i görür ve dayanamayıp yere yuvarlanır
Zin’in ayakları önüne yığılırkalır
Yere düşünceMemo’nun ayakları Zin’e değdiğindenZin ayılır
Yanında Memo’yu görünce acep hayal midir?Gerçek mi? Rüya mı görüyorumyoksa hakikat mı? diye telaşa düşer
ZinMemo-nun ellerini avucuna alırkenMemo onun zülüflerinin kokusundan ayılır
Önce el işaretleri ilesonra dilleri çözülünce konuşurlar
Üzerlerinden geçen kazaları yeniden binlerce sünnetle eda ederler
Beyavdan döndüğündedavul-zurnalarla karşılanır
Yakaladıkları ceylanlarıkurtları
tilkileri bahçeye salmalarını emreder
Bahçe kapısının kilitli olmadığını gören Beyşüphelenir ve girer
Bakar ki biri abaya sarılıp oturmuş bahçeye
Benden habersiz kimdir bu zamanda bahçeme gireni öğrenmek için biraz yaklaşır ve Memo’yu görür
Memo şöyle der:
“Beyimbiliyorsunuz ben hastayım
Sizin ava gittiğinizi duyunca benim de canım sıkıldı
Sonra kendimi burda buldum” der
Bey der ki:
“Bari bahçede birşeyler avladın mı”
Memo : “Ben bu bahçede bir ceylan buldum
Zülüfleri siyahkokusu güzelsen geldiğin için
Gizlendi
Sen gelmezden o açıktaydı”
Tacdin bu sözleri işitinceyanında abasının altında Zin’in gizlendiğini anladı
Bey’e Memo’nun hasta ve saralı olduğunu söyleyiporadan meclise gidip divan kurarlar
Tacdin Bey’i aldatıp meclise götürdükten sonraMemo’ya gelip:
“Kardeşim ne haldir” diye sorar
O da abasının altından Zin’in saç örgülerini gösterir
Tacdin bu durumu görünce hemen eve koşar
Karısı Siti’ye Kur’an-ı Kerim ve altın beşikteki
Çocuğu alıp çıkmasını söyler
Memo ile Zin zor durumda olduklarını karısına anlatır
Tacdin bu sırada evini ateşe verdi
Feryadını yükseltti
Kabileleraşiretler ve herkes yangın söndürmeye koşarlarkenBey ve hizmetçiler de saray ve bahçeyi boşaltarak yangına doğru gittiler
Böylece Memo ile Zin’in kurtuluşu ve gerçek dostluk için Tacdin evini feda etti
Emsali görülmemiş bir dostluk örneğidir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul