Konu
:
Mardin Atatürk
Yalnız Mesajı Göster
Mardin Atatürk
10-14-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Mardin Atatürk
Mardin Atatürk
Mardin Atatürk
Atatürk Mardin için Paşa olduğum diyar sözünü sürekli kullanmıştır
Atatürkün hayatında önemli bir dönüm noktası vardır
General olduğunun müjdesini Mardinde alan büyük komutan bu olayı bir çok yerde ve zamanda dile getirmiştir
Mardinliler bir gece önce aralarında Albay olarak gördükleri Mustafa Kemal 'ni ertesi gün pırıl pırıl General apoletleriyle Mustafa Kemal Paşa olarak selamlamışlardır
Hem de 35 yaşında genç heyecanlı bir paşa olarak
Atatürk'ün Mardine ikinci gelişi yaklaşık bir yıl sonra 1917 yılının Şubat ayına rastlar
İkinci Ordu Komutanlığına vekalet ettiği günlerde Hicaz Cephesi Kuvvetleri Komutanlığına atanan Mustafa Kemal Paşa beraberinde Dr
Yarbay Hüseyin Binbaşı Rıfat Bulca Yaver Cevat Abbas Yüzbaşı Neşet Bora Yüzbaşı Rauf Emir Subayı Şükrü Tezerle Mardine gelmişlerdir
Mardinliler Atatürkü coşkun bir törenle karşılamışlardır
Atatürk o günün gecesinde Mardin Belediye Başkanı Hıdır Çelebinin evinde Mardinin ileri gelenleriyle birlikte konuk olmuştur
Şehrin ileri gelenlerinden Abdurrahman Kavvas Atatürke Samur derisinden bir kürk hediye etmiştir
Bu değerli armağan halen Konyadaki Atatürk Müzesinde bulunmaktadır
Mardin Tarihce Mardin'i ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmiyorsa da kuruluşu Yakın Doğu tarihine göre Subariler zamanına kadar dayanmaktadır
Subariler MÖ 4500-3500 arasında Mezopotamya'da yaşıyorlardı
Gırnavaz Örenyerindeki kazılar Gırnavaz'ın MÖ 4000'den MÖ 7
yüzyıla kadar sürekli olarak yerleşme alanı olduğu anlaşılmaktadır
Sümer Kralı Lugarzergiz MÖ 2850 yılında Akdeniz'e kadar uzandığı seferinde Mardin'i hükmü altına almıştır
Sümerler geniş fetihler sonucu güçlerini kaybedince 30 yıl sonra Akadlar'a bırakmışlardır
Mardin MÖ 2230'lu yıllarda Elam şehri oldu
Amuri Ailesi'nin altıncı ferdi olan Hamurabi Sümer topraklarını Babil'in idaresi altına alınca bu kez de Babil Devletini kurmuş ardından Yukarı Mezopotamya'ya saldırınca Mardin'i de istila ederek topraklarına katmıştır
(MÖ 2200-1925) MÖ 1925 yıllarında Mardin'i işgal eden Hititler bir yıl sonra şehri terk etmişlerdir
İran dolaylarından gelen Ari Irkından Midiller Mardin ve çevresini ele geçirmiştir
MÖ 1367 yılında Midiller arasında iç savaş çıkınca bunu fırsat bilen Asur Kralı Asurobalit Mardin ve çevresini topraklarına katmıştır
MÖ 1190'da Anadolu'ya gelen bazı Ari ırk kavimleri Mardin'i almışlardır
60 yıl sonra 1
Tıplatpalasır; Sincar Nusaybin ve Mardin'den geçerek 20 bin Maşiki kuvvetinin koruduğu Kemecin'e saldırıp onları yendikten sonra Mardin ve çevresini tekrar ele geçirmiştir
MÖ 1060'da 1
Asurnasırbal zamanında Hititler birleşerek Gılgamış yakınlarında Asurlular'ı yenmişlerdir
Asurluların tekrardan kuvvetlenmeleri üzerine Mardin Asur hakimiyetine girmiştir
MÖ 800 yılına kadar Asurlular'ın elinde kalan Mardin daha sonra Urartu Krallığı egemenliğine geçmiştir
Urartu Kralı Mimes zamanında Mardin 50 yıl Urartu idaresinde kalmıştır
MÖ 612 yılına kadar Sityaniler MÖ 618 yılında ise İran'dan gelen Midiller buraları ele geçirmiştir
MÖ 335 yıllarında Büyük İskender Mısır'ı aldıktan sonra Mezopotamya'ya gelerek İran'a gitmek için Mardin'den geçer
Buraları da istila eden İskender'in MÖ 323 yılının 28 Mayıs'ında Babil'de ölümünden sonra komutanları arasında devlet pay edilir ve Mardin doğu bölümünde kaldığı için Nikanır denilen General Slevkos'un payına düşer
(MÖ 311) MÖ 131'de Mardin ve çevresi Urfa Krallığı (Abgarlar) topraklarına katıldı
MS 249'da Roma Hükümdarı Filibos saltanatının 5
yılında bir isyan başlatıp 9
Abgar'ı memleketten kovmuştur
Şehrin Valiliğine de Hapsioğlu Uralyonos tayin edilmiştir
Bu arada Mardin de Urfa'ya bağlı olduğu için Roma egemenliğine girmiştir
MS 250 yılında Dakinos Pers ülkesini zaptetmiştir
Bu sırada tahribat gören Nusaybin'i de onarmıştır
330 yılında ateşe ve güneşe tapan Şad Buhari isminde bir kral Mardin Kalesi'nde rahatsızlığı sebebiyle kalır
Kalede kaldığı süre içerisinde iyi olunca kendine kasır yaptırıp 12 yıl boyunca burada yaşar
Daha sonra kral memleketi Pers'ten birçok asker ve sivil getirtip onları Mardin'e yerleştirir
442 yılına kadar getirilen insanların vasıtasıyla şehirde birçok gelişme olur
442 yılında halkı kasıp kavuran amansız bir veba salgını şehri yaşanmaz hale getirir
Yaklaşık 100 sene sonra Ursiyanos adlı Romalı bir kumandan büyük bir ekiple Mardin'i 47 yılda inşa etmeyi başarır ve halkın tekrar buraya gelmesini sağlar
Bu süreç içerisinde Persler'in ünlü merkezleri olan Dara yeniden inşa edilmiştir
Mardin'de Bizanslar 640 yılında Hz
Ömer'in kumandanlarından İlyas Bin Ganem'in işgaline kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir
Mardin ve çevresi 692'de Emeviler'in 824'te Halife Memnun zamanında Abbasiler'in hakimiyetine girmiştir
Bu dönemde İslamiyet hızla yayılmıştır
990 yılında ancak Musul'da tutunabilen Hamdaniler'in topraklarını birer birer ele geçiren Mervaniler Mardin'i de zaptederler
Mardin ve çevresinde çarşılar camiler yaparak onarımlarla İpek Yolu üzerinde bulunan bu önemli şehri ticari açıdan canlandırırlar
Alparslan'ın Malazgirt zaferinden sonra Türkler'in Anadolu'ya ulaşan akınları neticesinde gittikçe zayıflayan Mervaniler Devleti Nusaybin'de 1089'da Selçuklular'a yenilerek onların hakimiyeti altına girer
Artuklular'dan İlgazi Bey Mardin'i 1105'te ele geçirerek devletin başkenti yapar
Artuklular bölgede büyük devlet kurarken bölgedeki 304 yıllık egemenlikleri sürecinde çok sayıda tarihi cami medrese hamam ve kervansaray yapılmış birçok cami medrese ve manastır onarılmıştır
15
yüzyılda güçlenen Karakoyunlular şehri kuşattılar ve 1409'da şehri ele geçirdiler
Karakoyunları 1462 yılında yenen Akkoyunlular kalenin egemenliğini de ele geçirirler
16
yüzyılın başında Akkoyunlular'ı egemenliğine alan Şah İsmail güçlü bir Şii devleti kurmayı başarır
Mardin hakimi şehri zulme ve yağmalamaya karşı korumak için kalenin anahtarını kan dökmeden Şah İsmail'e teslim eder
Mardin kesin olarak Osmanlılar'ın eline geçmesi Mısır seferini düzenleyen Yavuz Sultan Selim döneminde gerçekleşmiştir
1517 yılında Mardin ve yöresi Osmanlı topraklarına katılmış bir sancak durumunda Diyarbakır Beylerbeyliği'ne bağlanmıştır
Mardin uzun müddet Diyarbakır - Bağdat ve Musul'un sancağı durumunda kalmıştır
Mardin sancağında halk; göçebe ve yerleşik olarak 2 bölüme ayrılmaktaydı
Yerleşik halk inançları açısından; Yahudiler Hrisitiyanlar (Ermeniler Süryaniler ve Keldaniler) Müslümanlar ve bir kısım Şemsiler'den (Güneşe tapanlar) oluşuyordu
Kültür
"Kültürlerin Buluşma Noktası"
Binlerce yıldır farklı uygarlıkların yaşadığı ve İpek Yoplu güzergahı üzerinde farklı dil din ırktan insanların buluştuğu Mardin farklı din renkli bir kültürel yapının ortaya çıkmasına yol açmıştır
16
yüzyılda Mardin'de Şemsiler Yahudiler ve Yezidiler de yaşamaktaydı
Mardin yüzyıllar boyunca Türk Kürt ve Araplar'ın Müslüman Süryani Hıristiyan ve Yezidiler'in bir arada yaşadıkları bir merkez olageldi
Bugün de bir kültürler ve dinler mozayiği özelliğini koruyan Mardin Süryaniler'in dini merkezi durumundadır; ancak Avrupa ülkelerine göçler nedeniyle günümüzde Süryani nüfusu oldukça azalmış bulunuyor
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul