Yalnız Mesajı Göster

Siirt Te Veysel Karani Hz Türbesi Ve İbrahim Hakkı Hz Türbesi

Eski 10-14-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Te Veysel Karani Hz Türbesi Ve İbrahim Hakkı Hz Türbesi




Peygamberimizin vefatından sonra Hz Ali ve Hz Ömen Üzeys Hz’ni bulur ve Peygamberimizin vasiyeti üzerine Hırka-i Şerifi Hz Veysel Kanani’ye verirler Peygamberimizin hırkasının Hz Veysel Karani’ye verilmesinden sonra ve Peygamberimizin O’nun hakkındaki övgülerinin duyulmasından sonra Hz Veysel Karani’nin gözünde değeri artar, herkes ona hürmet eder
Annesi vefat etmiş bulunan Hz Veysel Karani’nin yüceliği bu hadiseden sonra Karen’de bilindiği ve kendilerine olan hürmet arttığı için köyden ayrılırlar Kûye’ye giderler
Hz Veysel Karani’nin Kûye ve Basra taraflarındaki hayatı da eskisi gibi yine ıssız vadilerde, tabiatın kucağında ve kendi uzletgahında Hakk’a niyazla geçmektedir
Hz ali’nin halifeliği sırasında iki Müslüman grup arasında çıkan Sıffin Savaşı’nın hazırlıkları esnasında Hz Ali tarafında, safında savaşa katılması ricasıyla Medine’ye davat edilirler Memnuniyetle bu davete icap eden Hz Veysel Karani hemen Medine’ye hareket ederler, daha sonra da Hz Ali’nin yanında Sıffin Savaşı’na katılırlar
Sıffin Savaşı esnasında Veysel Karani’de yaralanarak, Hicret’in 37 Senesinde (Miladi 657) Şevval ayının 18 günü Fırat Nehri kenarında savaş meydanında şehit olur
Sıffin Savaşı’nda şehitlerin büyük çoğunluğu savaşın olduğu yerde toprağa verildi Şehitlerini memleketlerine götürmek isteyenler için tabutlar yaptırıldı Şehitlerin içinde Hz Veysel Karani’de vardı Mübarek naaşı için üç ayrı kabile toplanmış ve sahip çıkmışlardır Şehit birdi, ancak sahipleri üçtü Saatlerce tartıştılar Ne var ki, hiçbir kabile diğerini tatmin edip inandıramadı Sonunda iş Hz Ali’ye ulaşınca O, olayı islami açıdan anlatmaya çalıştı Hz Veysel Karani’nin köken itibariyle Yemen’li olduğunu ve Yemenlilere verilmesi gerektiğini belirtti Ancak, diğer iki kabile bu teklife razı olmadılar Hz Ali kur’a çekme teklifinde bulundu ise de buna da razı olmadılar Bunun üzerine Hz Ali “Peki, dedi Veysel Karani’nin mübarek naaşını ben korumaya alıyorum Yarın görüşürüz” dedi ve her üç kabile başkanları dağıldılar Hz Veysel Karani son kerametini gösterdi ve sabah kalktıklarında her üç kabilenin tabutlarında da göründü Her kabile birbirinden habersiz naaşın kendilerine verildiğini zannederek sessizce naaşı alarak, biri Yemen yolunu, biri Şam yolunu, biri de Bitlis yolunu tuttu
Allah aşkının potasında eriyen Veysel Karani Hz’nin kerameti böylece yeni olayların çıkmasını önler Rivayetler O’nun şahadetini ve kerametini böyle anlatır Ancak, her şeyi bilen yüce Allah’tır O’nun defni ve mezarıyla ilgili anlatılanlar birer rivayete dayanır Nereye ve nasıl defnedildiği konusunda kesin bir bilgi yoktur Nerede olduğunu ancak yüce Allah bilir

Keşifleri :

Kahveyi bulan o’dur
Üveys bir gün develeri otlatırken buruşuk meyvelerden birisini ısırdı Acıydı “ Allah (cc) her bir nimeti fayda için yaratmıştır” Diyerek acı bulduğu o meyvelerden birazını ateşin üzerine attı, kavurdu, çiğnedi acılıkları kalmamıştı Bir saat sonra Üveys’in aklı içi bir olmuştu Daha sonra iyi düşünmeye, kendisine güvenmeye başlamıştı Üveys derhal yakışan ismi söyledi “Madem ki yiyeni keyiflendiriyor (keyfe) olmalıdır” Dedi Günümüzde Keyfe adı kahve olarak anılmaktadır

Hz Veysel Karani’nin İlmi Yönü :

Hz Veysel Karani, dünyanın batıl inançlarla karanlık içinde yüzdüğü bir dönemde, İslam’ın doğuşundan önce Yemen’in Karen Köyü’nde bu aleme gözlerini açan bir velidir Hem de velilerin öncüsüdür Doğuşunda gönlünü ışıklandıran tek Allah inancı daha çocukluk yıllarında başlamış, olgunluk çağına geldiğinde bu inanca Peygamber sevgisi eklenince, iç aleminde dış alemleri görür pencereler açılmıştır Okul görmediği, bir harf bilmediği halde yüce Allah ona gayb alemlerini açmıştı Hiçbir öğretmene gerek duymadan gizli hazinelerini öğrenmek ve görmek mutluluğunu bağışlamıştır
O’nun zengin gönül ikliminde sürekli olarak Allah’a ve yüce Peygamberine sevgi çiçekleri yeşermişti Hz Peygamber daha dünyayı aydınlatmadan yıllar önce tek tanrı görüşüne ve peygamberin geleceğine inanmış olması, O’nun erdem dolu niteliklerinin en üstünüydü
Alemler serdarı Hz Peygamberi dünya gözüyle görmeden O’na aşık olmuştu O’nu görebilmek iştiyakıyla doluydu Ne var ki, gönül gözüyle her zaman gördüğü Hz Peygamberi dünya gözüyle görememiştir
Hz Peygamberin " Cennet anaların ayakları altındadır” Hadisi ile buyurduğu anne sevgisinin kutsallığını, yatalak annesine bir ömür boyu gösterdiği üstün hizmet ve ilgisiyle, insanoğluna en güzel örneği hiç kuşkusuz Veysel Karani Hz vermiştir
Hz Veysel Karani’nin tabii’nin en ulusu olduğu, Allah ve Resulü nezdinde çok sevilen bir kişi olduğu, gerek Peygamber efendimizin hadislerinden, gerekse İslam alimlerinin ortak yorumlarından anlaşılır
Veysel karani Hz’nin hayatı, derinliklerine erişilmeyen bir ummandır Bütün yaşamını deve çobanı yanında ibadet ve itaatle sürdürmüştür

Allah’ın bahşettiği eşsiz yüceliği de Peygamberin hırkasının kendisine verilmesinden sonra anlaşılabilmiştir Böylece o güne kadar deli divane olarak görülen Veysel Karani Hz halkın gözünde kutsallaşmış, gönüllerde layık olduğu altın tahta oturmuştur
Allah’ın velileri her zaman insanların gönlünde taht kurmuştur Onları her toplum kendilerine mal etmek istemiştir Sahip çıkmışlardır Kendileri tek olduğu halde Anadolu’muzun birçok yerinde makamları bulunmaktadır
Hz Peygamber bir hadisinde;
“ Beni ziyaret etmek imkanına erişemediğinizde, kardeşim Veysel Karani’yi–Makamını-ziyaret ediniz” buyurmuştur
Velilerin öncüzü Veysel Karani Hz’ne izafe edilen ve İslam devletlerinin topraklarına kubbeler yapılarak serpilmiş bulunan makamların en önemlilerinden biri hiç kuşkusuz Baykan İlçesi sınırları içindeki bu kutsal makamdır
Siirt, Baykan İlçesi’ndeki Veysel Karani Hz makamı, en çok ziyaret edilen makamların başında gelir Yıllık ziyaretçi adedi yüzbinleri aşar Burada Veysel Karani Hz huzurunda eller duaya kalkar, dilekler tutulur, kurbanlar kesilir
Veysel Karani Hz’ne ait külliyenin temeli Selçuklular Dönemi’nde atılmış, ilk olarak ta Veysel Karani Türbesi yapılmıştır Daha sonra 1967’de onarım görmüştür
Veysel Karani Külliyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün girişimleriyle 1974 yılından itibaren çok daha bakımlı bir görünüme kavuşmuştur 1982 yılında avlu düzenlenmesinden sonra, 1983’te kesimhane binaları, daha sonra da otel ve konukevi binaları devreye sokulmuştur






Alıntı Yaparak Cevapla