Prof. Dr. Sinsi
|
Şanlıurfanın Tarihi Yerleri Şanlıurfanın Tarihi Eserleri
Ellisekiz Meydanı
Nimetullah Mahallesindeki Osmanlı Dönemine ait dört sokağa açılan tarihi yapıların yoğunlaştığı önemli bir meydandır Bu meydanın güneyinde Kurtuluş İlköğretim Okulu (Numune Mektebi- XIX Yy sonları), doğusunda Şeyh Saffet Tekkesi(1892), Şeyh Saffet Çeşmesi (1891) ve Muhammet Muhyiddin Türbesi (1795), kuzeyinde Reji Kilisesi (1861), kuzeybatısında ise XV yy’a ait Nimetullah Caminin yer aldığı bu meydan adeta bir “Hoşgörü Meydanı” görünümündedir
Reji Kilisesi (Aziz Petrus Ve Aziz Paulus Kilisesi)
Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi olarak kayıtlara geçen yapı, Ellisekiz Meydanı'nın kuzeydoğusundadır Yapı, 1861 yılında, VI yüzyıla ait bir kilise kalıntısının üzerine inşa edilmiştir Kilise, Hz İsa’nın iki havarisinin anısına inşa edildiğinden onların ismini taşımaktadır Yapı, 1924 yılına yani Urfalı Süryanilerin Halep'e(Suriye) göç edişlerine kadar, aktif olar kullanılmıştır
Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi, 1924 yılında Tütün, Tütün Mamülleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A Ş (TEKEL) İdaresine verilir Tekel idaresi tarafından yapı önce tütün fabrikası sonra üzüm deposu olarak kullanır Kilise, halk tarafından Tekel kelimesinin Fransızca karşılığı olan Regie (Reji)'den dolayı "Reji Kilisesi" olarak isimlendirilmiştir Kiliseden çıkarılan yazılı mezar taşları Urfa Müzesi'nde gönderilmiştir Kilise, Şanlıurfa Valiliği tarafından 1998 yılında restore edilerek, 24 Mayıs 2002 tarihinde “Vali Kemalettin Gazezoğlu Kültür Merkezi” olarak hizmete girmiştir Bugün hala çeşitli sosyal etkinlikler için kullanılmaktadır
Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı Göbeklitepe
Göbeklitepe, M Ö 10 000 yani günümüzden 12 000 yıl öncesine tarihlenen “Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı”’dır 80 dönümlük alana sahip olan ören yeri, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2005 yılında 1 Derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir İnsanoğlu ilk kez, Neolitik dönemde avcılık ve toplayıcılık ile birlikte tarıma da yönelmiştir Yabani şekilde yetişen buğday, arpa, mercimek türü ürünleri deneme yanılma yoluyla ekmeye başlamış, zamanla en iyi ürünü bulmuştur Yine bu dönemde hayvanların evcilleştirilmesi gerçekleşmiş, ilk dini ve sivil mimari örnekleri ortaya çıkmaya başlamıştır
Şanlıurfa İl Merkezi’nin 17 km doğusunda Örencik (Karaharabe) Köyü’nün 3 km kuzeydoğusunda yer alan Göbeklitepe, adını bölgede bulunan taş yatır mezardan (ziyaretten) almaktadır İlk kez 1963 yılında İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin işbirliği ile hazırlanan “Güneydoğu Anadolu Bölgesi Araştırma Projesi” çerçevesinde gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında, İstanbul Üniversitesinden Prehistorya Bölüm Başkanı Prof Dr Halet ÇAMBEL ve Chicago Üniversitesinden Prof Dr Robert BRAIDWOOD tarafından keşfedilmiştir
1995 yılında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Arkeolog Harald Hauptmann’ın danışmanlığında yüzey araştırmaları yapılmış ve 1996 yılından 2006 yılına kadar Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Arkeolog Klaus Schmidt danışmanlığında kazı çalışmaları sürdürülmüştür
Göbeklitepe’deki kazı çalışmaları 2007 yılından itibaren Bakanlar Kurulu kararı ile Alman Arkeoloji Enstitüsünden Arkeolog Klaus Schmidt tarafından yürütülmektedir
Göbeklitepe’de ortaya çıkarılan ilginç buluntular arasında çöl varanı, sürüngen kabartmaları, ağzı açık ve dişleri korkunç bir şekilde betimlenen kurt kafaları, yaban domuzları, turna, leylek, tilki, ceylan, yabani eşek, yılan, akrep, yabani koyun, aslan örümcek ve kafası olmayan insan kabartması, erkeklik organı abartılı olarak tasvir edilmiş erkek heykelleri vb ortaya çıkan bulgular 12 000 yıl önce yerleşik hayata geçen bu dönem insanının inançlarını yansıtan önemli bulguları oluşturmaktadır
Mimarlık tarihi, insanoğlunun avcı ve toplayıcı toplumdan yerleşik topluma geçmesi ile başlar Göbeklitepe’de bulunan 12 000 yıllık yapılar, mimarlık tarihinin başlangıcı olarak kabul edilmiştir İnsanoğlunun tek tanrılı dinlerden önceki çok tanrılı döneme ait ilk tapınağı, M Ö 5 000 yılına tarihlenen Malta Adası’ndaki tapınak olarak biliniyordu Göbeklitepe yerleşiminin tespiti ile bu bilgiler geçerliliğini yitirmiş ve insanoğlunun ilk tapınağının günümüzden 12 000 yıl öncesine tarihlenen “Göbeklitepe Tapınağı” olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmıştır Bu tespit ile birlikte arkeoloji tarihi yeniden yazılmaya başlanmıştır
Dünyada kabul gören arkeolojik görüşe göre insanoğlunu avcı ve toplayıcı yaşam biçiminden yerleşik hayata geçmesindeki en önemli faktörler; açlık korkusu ve korunma iç güdüsüdür Ancak Göbeklitepe bu tabuyu yıkmıştır Zira yapıldığı dönem göz önüne alındığında; yerleşik yaşama geçişte dinsel inanışların da etkinsin olabileceğini ispatlamıştır
Harran Kalesi
Harran şehrinin güneydoğusunda şehir suruna bitişik olarak inşa edilen iç kale, dikdörtgen planlı olup, köşelerinde onikigen kuleleri mevcuttur İslami kaynaklarda kalenin yerinde bir Sabii tapınağının bulunduğundan bahsedilir Kuvvetli ihtimal İçkale, tabletlerde ve yazılı kaynaklarda adı geçen Sin Tapınağı üzerine yapılmıştır Emevi halifesi II Mervan'ın 10 milyon dirhem altın harcayarak yaptırdığı sarayın, kalenin esasını oluşturduğu tahmin edilmektedir 90x130 metre boyutlarındaki kale üç katlıdır Düzensiz dikdörtgen planındaki kalenin dört köşesinde onikigen birer kule bulunmaktadır
Harran Höyüğü
Arkeolog Dr Nurettin Yardımcı başkanlığında 2003 yılından buyana höyükte yapılan kazı çalışmaları çeşitli devirlere ait eserler ortaya çıkarılmıştır Höyükteki kazılarda, M Ö VI bine Halaf devrine tarihlenen buluntuları, Eski Tunç devrine ait figürin ve figürin başları, M Ö 1 950 Eski Assur dönemine tarihlenen silindir mühürler, M Ö 6 yüzyıla tarihlenen Kral Nabuna’id’den ve Sin mabedinden bahseden çivi yazılı pişmiş toprak tablet ve adak kitabeleri bulunmuştur Höyük ve çevresi tarih öncesi çağlardan beri Halaf, Ubeyd, Uruk, Tunç Çağları, Hitit, Hurri, Mitanni, Assur, Babil, Helenistik, Roma, Bizans ve İslam devrinde de Emeviler, Abbasiler, Fatimiler, Zengiler, Eyyubiler ve Selçuklular gibi önemli uygarlıkları sinesinde barındırmıştır Kazılardan elde edilen eserler Şanlıurfa Müzesi’nde sergilenmektedir İslam Devrine ait şehir kalıntılarında ortaya çıkan mimari yapılar, dar sokaklara açılan bitişik nizamlı ve avluya açılan odaları bulunan dikdörtgen ve kare planlı evlerden oluşmaktadır Mimari kalıntılar arasında insan gücüyle döndürülen değirmenler, zamanın öğütme sanayisi hakkında bilgi vermektedir Açığa çıkarılan kent kalıntıları, ayrıca gelişmiş bir şehir planlamacılığı ve o devrin sosyo-ekonomik yaşam düzeyi hakkında da bilgi vermektedir
Harran Ulu Camii
Harran, M S 640 yıllarında Halife Hz Ömer zamanında İslam hâkimiyetine geçmiştir Harran, İslam devrinde Emeviler döneminde son halife II Mervan zamanında da bir süre başkent olmuştur İslam Devri’nin önemli eserlerinden olan Ulu Cami veya Cennet Cami, Harran höyüğünün kuzeydoğu eteğinde yer alır Caminin doğu cephesi mihrabı, şadırvanı ve minaresinin büyük bir bölümü korunmuştur Türkiye’de İslam mimarisinde yapılmış en eski cami olan Harran Ulu Cami, M S 744-750 tarihleri arasında Emeviler devrinde Halife II Mervan tarafından yaptırılmış ve daha sonra çeşitli zamanlarda onarımlar görmüştür Ulu Cami 104x107 m ebadında bir alanı kaplar, minarenin zaman içinde yok olan ahşap merdivenleri, aslına uygun bir şekilde 105 basamaklı olarak yeniden yapılmıştır
Harran Kümbet Evleri
Harran’la özdeşleşen Kümbet Evler, Kubbeli Evler veya Konik Evler diye üç isimle tanılan ve bilinen ilgi çeken Harran’a özgü evlerin büyük çoğunluğu hala mevcudiyetini korumaktadır Bu evlerin benzerlerine, Şanlıurfa’ya bağlı Suruç ve Birecik kırsalındaki köylerde de rastlamak mümkündür Ancak, Harran’daki evlerin diğerlerinden ayrılan bariz farkı, kubbelerinde tuğla da kullanılmasıdır Harran’daki evlerinin kubbe kısımlarının tuğla ile örtülmesinin iki sebebi vardır Biri, bölgenin çöl olmasından dolayı ağaç malzemenin bulunmayışı, diğeri ise, Harran'da bol miktarda bulunan tuğla malzemedir Evlerin yüksekliği içerden en çok 5 metreye varan kubbeler, 30–40 tuğla dizisi ile örülmüştür Örgüleri düzensiz bir şekilde balçık sıva ile bağlanan kubbe ve duvarlar, içerden ve dışarıdan yine bu harçla sıvanmıştır Harran evleri bölge iklimine uyumlu olarak yazın serin kışın sıcaktır
|