10-13-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ağrı Genel Bilgiler
Ağrı - Bubi Dağı
Doğu Anadolu Bölgesi, Ağrı ili sınırları içinde yer alan Kayak Merkezi Ağrı şehir merkezine 18 km mesafedeki Bubi dağında kurulmuştur
Ulaşım: Ankara ve İstanbul'dan haftanın belirli günlerinde uçak seferleri bulunmaktadır 18 km uzaklığındaki şehir merkezine ulaşım, özel araçlarla mümkündür
Coğrafya: Karasal iklimin hüküm sürdüğü kayak merkezinde kayak için en uygun sezon Aralık-Nisan aylarıdır Alpin Çayırlarla kaplı merkezde, kayak mevsiminde kar yüksekliği 1-2 metreyi bulmaktadır
Konaklama ve Diğer Hizmetler: Ağrı il Özel İdare Müdürlüğüne ait bir kayak evi hizmete girmiştir Merkezde 60 kişilik bir kafeterya bulunmaktadır
Mekanik Tesisler ve Pistler: Kayak Merkezinde uzunluğu 1227 m olan 600 kişi/saat kapasiteli teleski hizmet vermektedir Ayrıca Ağrı'ya 45 km , Eleşkirt ilçesine 4 km uzaklıkta, 4 kişilik iskemleli sökülebilir telesiyej tesisi daha yapılmıştır Tesis uzunluğu 1650 m olup kapasitesi 1000 kişi/saattir
Ağrı Dağı
Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı (5165 m ) eskiden beri bilginlerin, dağcıların, serüvencilerin ilgisini çekmiş ve birçok hikaye, türkü ve efsaneye konu olmuştur
İncil ve Tevrat'ta da adı geçen dağa, turizm açısından önemli bir konum kazandıran yaygın inanca göre; Nuh Peygamber zamanında yeryüzünü kötülükler kaplamıştır İnsanlara bir ders vermek amacı ile Tanrı, Nuh'a bir gemi yapmasını emreder 300 arşın boyunda, 50 arşın genişliğinde ve 30 arşın yüksekliğinde yapılacak gemiye, Nuh Peygamber, eşi, oğulları, oğullarının eşleri ile birlikte yeryüzünde bulunan bütün canlı türlerinden 7 erkek, 7 dişi, sürüngenlerden 2 erkek, 2 dişi, yeterli yiyecek de alarak binecektir Nuh Peygamber, Tanrının emri doğrultusunda gemiyi yapar ve canlılarla beraber gemiye girer 7 gün sonra 40 gün 40 gece süren tufan sonucunda gemidekilerin dışında kalan tüm canlılar yok olur Suların çekilmesi ile gemi, Ağrı Dağı'na oturur ve içindeki canlılar sevinçle gemiden ayrılarak yeryüzüne dağılır Bu; yönüyle dini açıdan çok özel olan dağ, düz bir arazide aniden yeryüzünden göğe doğru yükselen heybetli görünümü, yazın bile karlı dorukları, bitki örtüsü ve barındırdığı hayvan türleri ile etkileyicidir
Nuh'un Gemisinin İzi
Türkiye-İran transit yoluna 3 5 km uzaklıkta, Ağrı Dağı'nın güneyinde Telçeker ile Meşar köyleri arasında yer alan doğal bir anıttır Bu anıt gemiye benzer bir siluettedir Başta Amerikalı araştırmacı James Irwin olmak üzere birçok araştırmacı büyük tufandan sonra Nuh'un gemisinin buraya oturduğu yönündeki iddiaları araştırmak üzere kutsal geminin kalıntılarını bulmak için 1983 yılından itibaren çalışmalara girişmişlerdir Kültür Bakanlığı gemi kütlesine benzeyen bu jeomorfolojik yapının "Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı" özelliği taşıması münasebetiyle 1987'de 3657 sayılı kararı ile burayı doğal SİT alanı ilan etmiştir
Meteor Çukuru
Alaska'daki meteor çukurundan sonra dünyanın 2 büyük göktaşı çukurudur Gürbulak Hudut Kapısı ile Sarıçavuş köyü arasında, İran sınırına 2 km kadar mesafededir 70-80 yıl önce düşen bir Göktaşı tarafından oluşturulan meteor çukuru 35 m genişliğinde ve 60 m derinliğindedir
Müzeler
Ağrı İshak Paşa Sarayı
Doğubayazıt ilçesinin 5 km doğusunda, bir tepe üzerine kurulan saray İstanbul Topkapı Sarayı'ndan sonra yapılmış sarayların en ünlüsüdür
Osmanlı İmparatorluğu'nun Lale Devri�ndeki son büyük anıt yapısıdır 18 yüzyıl Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden olduğu kadar, sanat tarihi yönünden de değeri büyüktür
Saray binasının bulunduğu zemin, vadi yakası olduğundan, kayalık ve sert bir yerdir Eski Beyazıt şehrinin merkezinde olmasına rağmen, bu yapının üç tarafı (kuzey, batı, güney) dik ve meyillidir Sadece doğu tarafında müsait bir düzlük vardır Sarayın giriş kapısı buradadır Saray, kalelerin özelliğini kaybettiği, ateşli silahların bulunduğu bir çağda yapıldığından, doğu yönündeki tepelere karşı müdafaası zayıftır Cümle kapısı savunma bakımından en zayıf noktasıdır Cümle kapısı bölümü, İstanbul ve Anadolu'da kurulan saraylarınkinden farksız olup, taş işçiliği ve oymacılığı yönünden muntazamdır Türklere özgü tarihi saray örneklerindendir 366 odadan oluşan sarayın yapımına Çıldır Beyi Çolak Abdi Paşa tarafından 1685 yılında başlanmıştır 1784 yılında saray iki avlu ve bu avluda bulunan yapılar topluluğundan meydana gelmiştir Birinci avludaki yapıların bazıları yıkılmıştır Dört tarafı yapılarla çevrili ikinci avlu dikdörtgen planlıdır Girişe göre sağ tarafta selamlık ve onun arkasında haremlik vardır Bunların sonunda cami ve türbe bulunmaktadır Türbe Selçuklu kümbet mimarisi üslubunda inşa edilmiştir
|
|
|