Konu
:
Bitlis Ahlat Tarihi
Yalnız Mesajı Göster
Bitlis Ahlat Tarihi
10-13-2012
#
3
Prof. Dr. Sinsi
Bitlis Ahlat Tarihi
BEDREDDİN AKSUNGER HEZAR DİNARİ (1193-1197)
Sökmen bu memlukunu Curcanlı bir tacirden bin altına satın aldığı için ona "hezar dinari" (bin altınlık) lakabını vermiş ve saki yapmıştır
Makamı yükselince Bektimur'un Ayna Hatun adlı kızıyla evlenmişti
Haris bir insan olan Hezar Dinarı Bektimur'u öldürterek idareyi ele geçirmiş ve Mektimur'un oğlu ile kızını Muş civarında bir kaleye hapsetmiştir
Beş yıllık idaresinde Erzurum meliki Tuğrulşah ile birlikte Gürcü kuvvetlerini yenmiş ve önemli ganimet elde edilmiştir
Hezar Dinarı 1197 yılında öldü ve yerine Kutluğ geçti
KUTLUĞ (1197-1197)
Sökmen'in yetiştirilmesi olan Kutluğ çocuk iken elde edilmiş ve yetiştirilmiş Sasunlu bir ermeni olduğundan halk ayaklanarak tahttan indirmiş ve öldürülmüştür
Ordunun ve halkın Ermenileri istemedikleri anlaşılıyor
Kutluğ'un yerine hapisten çıkarılan Bektimur'un oğlu Muhammet geçirilmiştir
MELİKÜ'L MANSUR MUHAMMED(1197-1206)
Melikü'l Mansur ünvanıyla tahta çıkan Muhammed dokuz yıl saltanat sürdü
Muhammed oniki yaşında olduğundan işleri Atabeği Şücaüddin Kutluğ yürüttü
Muhammet delikanlılık çağına gelince Atabeği Şücaüddin Kutluğ'u öldürttü
Halka ve askerlere iyi davranan Atabeğin öldürülmesi onun aleyhine bir hava yarattı ve halk ondan soğudu
Bunu fırsat bilen Gürcüler (1204-1205) Azerbaycan'a girip Malazgirt ve Erciş'e kadar ilerlediler
Pek çok esir ve ganimetler elde ettiler
Ahlatşahı Mugisüddin Tuğrulşah ile birleşerek Gürcüleri bozguna uğratabildi
Ancak Gürcüler bir yıl sonra tekrar Ahlat hudutlarına girerek yağma yaptılar
1206'da Kars Gürcülerin eline geçti
İçki ve eğlenceye düşkün olan Muhammet Ahlat'ı ele geçiren II
Sökmenin köle emirlerinden İzeddin Balaban tarafından önce bir kaleye hapsedildi daha sonra da öldürüldü
(1206)
İZZEDDİN BALABAN (1206-1207)
II
Sökmen çocuksuz olduğundan Ahlatlılar II
Sökmenin yeğeni Mardin Artuklu hükümdarı Artuk Aslan'a idareyi teslim etmek istiyorlardı
Diğer yandan II
Sökmenîn emirlerinden Balaban Malazgirt'i ele geçirmiş ve asker toplayarak 1206'da tahtı ele geçirmek için Ahlat üzerine yürümüştür
Balaban Artuk Arslan'a elçi gönderip : "Sana meylettiğimden dolayı Ahlatlılar beni suçluyor ve Araplardan nefret ediyorlar
Bu durumda bir konak menzili kadar geri çekilmelisin
Eğer şehri elde edersem sana veririm
Zira benim için bu ülkeye sahip olmak mümkün değildir
" diyor ve onu şaşırtıyordu
Artuklu hükümdarı bu teklifi kabul edip geri çekilince Balaban ülkesine geri dönmesi için Artuk Arslan'ı tehdit etmeye başladı
Şehri alacağından emin olan ve yanında az kuvvet bulunan Artuk Arslan Eyyubi Meliki Eşref'in Duneyser'e (Koşhisar Kızıltepe) girmesi üzerine geri dönmek zorunda kaldı
Balaban bu sefer şehri iyice kuşattı yenildi
Erciş ve Malazgirt'ten kuvvet toplayarak tekrar Ahlat'ı muhasara etti ve Ahlat'ı işgal ederek Muhammet'i bir kaleye hapsetti
Balaban Ahlatşahların sonuncusu olup bir yıldan az saltanat sürmüştür
Bu karışık durumda Meyyafarikin hakimi olan Eyyubilerden Necmettin Eyyub Sökmenlilere ait birkaç kaleyi işgal edip Ahlat'a yaklaştı ise de Balaban onu Meyyafarikin'e çekilmeye mecbur etti
Ahlat'taki bu mücadeleleri fırsat bilen Gürcüler 1206'da Kars'ı teslim aldılar
Necmettin Eyyub babası Melik Adilden yardım alarak ikinci defa Ahlat'a taarruz etti
Balaban Erzurum Melik'i Tuğrulşah ile birleşerek Necmettin Eyyub'u mağlup etti
Ancak Ahlatşahlar ülkesine hakim olmak isteyen Tuğrulşah Balaban'ı öldürttü
Buna Ahlatlıların tepkisi büyük oldu ve Tuğrulşah'a mukavemet ettiler
Bu durumda Ahlatlılar Necmettin Eyyub' davet ederek idareyi ona verdiler
Tuğrulşah Erzurum'a dönmek zorunda kaldı
Necmettin Eyyub 1207 senesinde Ahlat'a yerleşerek memlekete hakim oldu
Ahlat halkı Sökmen hanedanına ve istiklallerine çok bağlı olduklarından Necmettin Eyyub'un idaresine ısınmadılar ve ayaklandılar
Necmettin Eyyub kardeşi Melik Eşref'in yardımı ile olayları önledi halktan bir çok kimse öldürüldü ve Ahilerin birliği dağıldı
Böylece Ahlatşahlar hanedanlığı sona erdi
ANADOLU SELÇUKLULARI VE İLHANLI EGEMENLİĞİNDE AHLAT
Ahlat'ın Harzemşahlar tarafından bu şekilde ele geçirilmesi ve tahrip edilmesi Ahlat'ın bir önceki sahibi Eyyubiler'i ve Büyük Türk Hükümdarı Alaaddin Keykubat'ı üzer
İki hükümdar güçbirliği yaparlar
Celaleddin Mengüberti'de Erzurum Meliki Cihanşah'la güç birliği yapar
İki müttefik ordu Erzincan yakınlarındaki Yassıçimen'de 10 Ağustos 1230 tarihinde karşılaşırlar
Savaşı kaybeden Celaleddin kendisini Ahlat'a atarak orada bıraktığı hazinelerini alır Ahlat'ı ateşe vererek Eyyubiler'e Ahlat'ın harabesini teslim eder
Celaleddin Mengüberti daha sonra Karacadağ'a (Diyarbakır) gider
Burada eşkıyalar tarafından önce soyulur sonra öldürülür
Cenazesi Mayyafakirin'e (Silvan) getirilir ve orada defnedilir
Alaeddin Keykubat Ahlat'ın imarını yapabilmek için şehri kendi topraklarına kattığını ilan eder
Bu defa Eyyubiler'le Selçuklular bozuşurlar
Harput Artuklu Beyi'nin de Eyyubiler'in yanında yer alması üzerine Selçuklular Harput (Elazığ) üzerine yürüler
Burada yapılan savaşı Selçuklular kazanır
Alaettin Keykubat veziri Kemaleddin Kamyar ile ikinci vezirlerinden Sadeddin Müstevfi Tacettin Pervane ve Ziyaettin Karaarslan'ı Ahlat'a gönderdi
Vezir Kemaleddin Kamyar ahaliye para erzak tohumluk ve çift hayvanı dağıtarak kaleyi de onardı
Bu arada Ahlat'ta kaybolan nüfus ve eşyaların tespiti de yapılmıştır
Bu çalışmalar sonucunda şehrin subaşılığına Sinaneddin Kaymaz getirilmiş bölgede emniyet ve refah sağlanmıştır
Ancak iki Türk ordusunun Yassıçimen'deki savaşı Anadolu'yu Moğol istilasına açık hale getirdi
Harzemşah Celaleddin İslamın büyük mücahitlerinden birisi olmasına rağmen askeri kudret ve dehasına mukabil siyasi hataları yüzünden yalnız kendi felaketini hazırlamakla kalmadı Ahlat gibi Türk-İslam kültürü ile yoğrulmuş bir yerin de tahrip olmasına yol açtı
Bu şekilde savunmasız kalan Anadolu'ya Moğollar çekirge sürüleri gibi doluştular
Anadolu'nun bir çok yeri ile birlikte Ahlat'ı da tahrip ettiler
İbn-i Bibi; fazıl zahit ve alimlerin diyarı olan Ahlat şehri ve havalisi Moğol akınları ile boşalmış vahşi kuşların yuva yaptığı yerler olmuştur diye yazmaktadır
Diğer yandan bu istila ve tahriplerden başka 1246 yılında meydana gelen büyük deprem Ahlat'ı bir kez daha perişan eder
Bu tarihten önceki (Özellikle 110-1207 Ahlatşahlar devri) dönemlerinde yapılan eserler yok oldu
Bugün Ahlat'ta bulunan en eski tarihli eserin 1222 tarihli Şeyh Necmeddin Kümbeti olmasının en önemli sebeplerinden biriside bu deprem ve bundan sonra 1276 tarihinde meydana gelen ikinci depremdir
Moğollar Kösedağ savaşından sonra işgal edip yağmaladıkları Ahlat'ı Gürcü kumandanı Prens Avak'ın kız kardeşi Tamtam'a verdiler
1244'den sonra İlhanlılar'ın yönetimine giren Ahlat Olcayto'nun oğlu Ebu-Said Bahadır Han devrinde mamur ve müreffeh bir şehir vasfını korudu
Ancak onun ölümü (1355) üzerine Moğollar arasında meydana gelen iç mücadele sırasında Ahlat tekrar tahrip edildi
Şehir bundan sonra Celayirliler'in ve ardından Bitlis hakimi Ziyaeddin'in kardeşi Bahaeddin'in eline geçti (1350)
1360'ta Ahlat Moğol Beyi Hızır Şah'ın ve daha sonra da Bitlis hakimlerinin eline geçti
KARAKOYUNLULAR VE AKKOYUNLULAR DÖNEMİ
İlhanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasından sonra valiler ve emirler arasında el değiştiren Ahlat 1451-1462 yılları arasında Karakoyunluların yağma ve tahriplerine ma’ruz kalmıştır
1462 tarihinden itibaren Karakoyunlu Cihan Şah Mirza’nın yerini Akkoyunlu Uzun Hasan Bey aldı
Ancak onunda Ahlat üzerindeki hakimiyeti uzun sürmedi
1473 yılında Fatih Sultan Mehmed Han’ın Otlukbeli Muharebesi’nde Uzun Hasan’ı mağlup etmesiyle yöredeki Akkoyunlu hakimiyeti sona erdi
OSMANLILAR DÖNEMİ
Yavuz Sultan Selim Han döneminde Şah İsmail ile yapılan Çaldıran savaşı sonucunda Ahlat Osmanlıların hakimiyetine girdi (1514)
Bu tarihten sonra Ahlat için yeni bir dönem başladı
Yavuz burayı fethinden sonra göl kenarına bir kale yaptırmıştır Bu kale Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Irak seferleri sırasında büyütülmüştür
Bu kalede Osmanlılardan kalma İskender Paşa Camii ve Hamamı ile Kadı Mahmut Camii bulunmaktadır
Ayrıca bu kalenin içinde bir mahalle bulunup Kale Mahallesi ismiyle anılmaktadır
Şehrin kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmesi Kanuni’nin Irakeyn Seferi sonunda gerçekleşir
Bu sefer sonunda Ahlat Adilcevaz ve Erciş Osmanlı idaresine girer
Ancak bir süre sonra Şah Tahmasb buraları tekrar ele geçirerek burada tahribata girişir (1548)
Yaklaşık kırk yıl süren Osmanlı-Safevi mücadelesi 1555’te imzalanan Amasya Antlaşması ile son bulmuştur
Fakat çeşitli sebeplerle Moğol istilasından itibaren ehemmiyetini kaybetmeye başlayan şehir Safeviler ve Osmanlılar zamanında Van Gölü havzasının en sönük şehri haline geldi
Van bir eyalet merkezi olurken Ahlat’ta Adilcevaz Sancağının bir kazası haline gelmişti
Şüphesiz bunda istilaların ve depremlerin payı oldukça büyüktür
Önemli bir şehir olmak kolay değildir
Ahlat’ta önemli bir şehir olmasının sıkıntısını tarihi boyunca çekmiştir
Özellikle 1246 ve 1275-1276 tarihlerinde meydana gelen depremler sebebiyle Ahlat harabeye dönmüştür
Nitekim Amasya antlaşmasından birkaç yıl sonra yapılan tahrirde Ahlat’ın acıklı durumu açıkça görülmektedir
Defterde verilen rakamlara göre şehrin nüfusunun askerler diğer vazifeliler ve din adamları dışında 1600 civarında olduğu tahmin edilmektedir
Ahlat Tanzimattan sonra Van eyaletinin Van sancağına II
Abdülhamid devrinde ise Bitlis vilayetine bağlanmıştır (1892-93)
I
Dünya Savaşı dönemine ait bilgilerimiz ise çok kısıtlı
Bu dönemle ilgili bilgilerimizi yaşayan kişilerin hatıralarından öğrenmekteyiz
Mesela I
Cihan Harbinde Ahlat’ın 2000’den fazla şehit verdiği yine hatıralarda zikredilmektedir
Savaş sırasında ve sonrasında bir taraftan Rusların bir taraftan Ermenilerin hücumuna ve katliamına uğrayan yöre halkı binbir güçlükle bu zulümden kaçarak başka illere göç eder
Hatta Ahlat’tan çıkarak Urfa’ya göç eden 93 kişilik bir kafilenin binbir zorlukla Urfa’ya vardığında 13-14 kişiye düştüğü yine hatıralarda zikredilir
1916 yılında I
Cihan Harbinin bütün hızıyla devam ettiği bir dönemde Ruslar geçtikleri yerleri talan ederek Ahlat’a varır
Akşam saatlerine doğru şehre yaklaşan Rus birlikleri kısa süre sonra asıl birliklerle birleşerek Ahlat’ın girişinde mevzilenirler
Akşamın alaca karanlığında karşıda görülen manzara müthiştir
Dev bir ordu kendini gizleme ihtiyacı bile duymadan Ruslar’ın tam önünde dimdik durmaktadır
Rus komutanının emriyle yoğun bir yaylım ateşi başlar
Fakat beyhude karşı tarafta hiçbir hareket yoktur
Ne kaçarlar ne de gizlenirler
Onca kurşuna rağmen yerlerinden bile kıpırdamazlar
Ateş emri tekrarlanır ancak karşıdaki manzara değişmez
Rus Ordusu karanlığın koyulaşmasıyla ateşi keser ve sabahı beklemeye başlar
Günün ilk ışıklarıyla gördükleri manzara karşısında adeta şok geçirirler
Koca Rus Ordusunu durduranlar her biri insan boyundan uzun mezar taşlarıdır
Bu bir hikaye değil I
Cihan harbinde Ahlat’ta meydana gelmiş ve hala anlatılan yaşanmış bir gerçektir
Şahitleri ise her biri birer sanat şaheseri olan mezar taşlarındaki kurşun izleridir
Düştükleri bu gülünç durum Rusların duygularını mezar taşlarına karşı kine dönüştürür ve o güzelim abideleri açtıkları yolların menfezlerinde kullanırlar
Bu mezarlarda çok büyük tahribatlar yaparlar ancak işgal fazla sürmez yaklaşık bir yıl sonra mezarlıklarına bile yenildikleri bu toprakları terk edip giderler
CUMHURİYET DÖNEMİ
Bu dönemle ilgilide kaynak bilgi ve belgelere ulaşamadık
Yine hatıralar ışığında hareket ederek dönemle ilgili bilgi vermeye çalışacağız
Devlete ve millete karşı bağlılığını tarihinin her devresinde koruyan Ahlat I
Cihan Harbinde bu hususiyetinden dolayı gerek Ermeniler ve gerekse Ruslar tarafından eziyetlere katliamlara ve işkencelere tabi tutulmuşlardır
Milli mücadelede yararlılık gösteren şehirlerin yine içindedir Ahlat
Hatta Ahlat ve Ahlatlı’nın bu tavrından dolayı Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından buraya iki kez telgraf yollanmış ve Ahlatlı tebrik edilmiştir
Ancak bu telgrafların nüshaları şu anda mevcut değildir
İzzet Bey İsyanı;
Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Ahlat tekrar ilçe olmuştur
Bu dönemin en kayda değer hadisesi İzzet Bey isyanıdır
Bir kürt beyi olan İzzet Bey bu bölgedeki karışıklıkları fırsat bilmiş ve Muştan gelerek Ahlat’ı almayı tasarlamıştır
Bu maksatla gelen İzzet Bey’in dört adamı kaymakam konağına girerek kaymakamı koltuğundan kaldırır ve yerine otururlar ardından da kaymakama hakaretler ederler
Bunu duyan 7’den 70’e tüm Ahlatlı kaymakam konağının avlusuna toplanır
Bu esnada halkın büyük sevgisini kazanmış bir çavuş olan Hamza Çavuş içeri girer ve bunları kovar
Ve onlara “Ahlatlı bu Ahlat’ı size vermez vermeyecektir!” der
Ve nihayetinde gerçekleşen isyanda Ahlat halkının devlete olan bağlılığı sayesinde kısa sürede bastırılır
Böylece Ahlat büyük bir badireyi daha ucuz atlatmış olur
Bu anlattığımız hadise Ahlat’ın tanınmış simalarından Deveci Hüseyin lakaplı Hüseyin Deveci’nin sözlü hatıralarından derlenmiştir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul