Konu
:
Muş'un Edebiyatımızdaki Yeri
Yalnız Mesajı Göster
Muş'un Edebiyatımızdaki Yeri
10-14-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Muş'un Edebiyatımızdaki Yeri
Muş'un Edebiyatımızdaki Yeri
Muş'un Edebiyatımızdaki Yeri
Edebiyatta Muş
Tabii güzellikleri ve köklü tarihine rağmen Muş'un edebiyatta yeterince işlendiği söylenemez
Cumhuriyet Dönemi'nde Muş ve çevresine görevle giden yazarlar ile Muş kökenli edebiyatçılar ve halk ozanları eserlerinde Muş'tan söz etmişlerdir
Muş'u şiirlerinde işleyen başlıca ünlü şairler Ceyhun Atıf Kansu Sennur Sezer Tahsin Saraç İsmet Özel ve Fazıl Hüsnü Dağlarca'dır
Muş kökenli şairlerin başlıcaları ise Burhan Garip Şavh Nihat Aktaş M
Salih San H
Şükrü Bulakçıbaşı ve Nurettin Yıldırak (Prof
Dr
)'tır
Ceyhun Atıf Kansu "Anadolu" adlı şiirinin ilk bölümü olan "Muş Ova-sfnda Muş'un köklü tarihi kimliğiyle bu gününü içice anlatır
Anadolu'nun kapısı gökyüzüne Ve bereketin kardeş ovasına açılan Selçuklu atlarıyla Yaşama umuduna bir halkın Yüzlerce yıl sonra bir gün geçersen Bak bakalım ne kalmış o şevkten Muş Ovası'nda toprak evlerde O sağlam buğdayın sevinci var mı? Bak bakalım doyuyorlar mı?Sennur Sezer 1966 Varto Depre-mi'nden sonra yazdığı "Kara Türkü II" adlı şiirinin bir bölümünde Varto'lula-r'ın acısını paylaşır
Yolumuz yokuş gel gel varılmaz
Anlaşılmaz dilimiz-kaba
Küflenir acılarımız
Elinize değmeyen ekmeklerce
Dağ-taş
Tahsin Saraç çeşitli kitaplarında memleketini dile getirir
"Direnmeler adlı kitabında "Yalın Acı" şiirinde Muş'tan ayrılışın hüznünü anlatır
"Sıcak Anılı Öykü" adlı şiirinde özlediği Muş'u ayrıldığı kadınla aynılaştırır
"Güneş Kavgası" adlı kitabının "Son Mavi Kuş" adlı şiirinde de doğduğu memlekete neden dönemediğini anlatmaya çalışır
Tahsin Saraç'ın "Sıcak Anılı Öykü" adlı şiiri şöyle: Ve şimdi banaBir tarçın tadındadtr artık anım Şu yaban yitikliğinde Muş'un Kara buz akşamlarında kışın Morarmış çocuk ellerinde İçilen bir sıcak çay bir tarçınİsmet Özet "Muş'ta Bir Güz İçin "Prelüdler" adlı sekiz bölümlü şiirinde Muş'u bir mahpusun bakış açısıyla anlatır
Bu şiirin güzün ve çekilen acıların sona erişini tasvir eden sekizinci bölümü şöyle:
Kirpiklerinin ucundaki bulutlar
Muş'ta güzün artık son kelimeleridir
Yüzümde serin soluğunu duyuyorum
dünyalı meleklerin
Kar düşmeye başladığı tepelerimize
Beyaz bir şiir için artık
Tüfeğimi doğrultuyorum
Fazıl Hüsnü Dağlarca Malazgirt Sa-vaşfnın 900
yıldönümü dolayısıyla yazdığı "Malazgirt Ululaması" adlı şiirinde Muş'un köklü tarihi ile tabiatını iç içe işler
Bu şiirin "Murat Suyu" adlı bölümünde Anadolu"nun Türkler için bir anayurt olduğunu dile getirir:
Murat suyu bakar yükselen al ovaya
Kımıldar içinde uzak bir duyu
Maviliğinden atar artık kurtulur
kurtulmaz
Korkuyu
Üzerine gecenin yansıması düşse de
Yaprakların gölgesini yaşar
değişmez huyu
Çeker suyunu en yeni köylerden
Yeni evlenmiş bir çiftçinin açtığı kuyu
Bu topraklardır işte ne güzel
Ötelerden gelmiş sürülerin doyduğu
Daha da dağ akar
Selçuk atlan içtiğinden beri Murat
Suyu
Burhan Ga
ip Şavh "Muş'un Kaderi" adlı şiirinde Muş'un trajedisini dile getirir:
Havası ho
Suları serin
Bir şehir var uzaklarda
Ellerinde kaderin
Gün görmüş Haçeş'lerin
Yeşil beyaz bir madalya gibi
Birlenir var uzaklarda
Dağların kalbi
Derdi var a dostlar
Çekilmez derdi o diyarın
Giden gelmiyor derler
Bu ne iştir ikide birde
Bir başka hal var o şehirde
Bir başka kader var havasında
Hep yanık türkülerle geçer ömür
Dağında yaylasında ovasında Yollar boyunca bozuk düzen Bir bitmeyen çile var yollar boyu İnsanları var o diyarın Mütevekkil
Yeşili yeşil günü gün değil Nice ocaklar yıktı bu dert
Bilmemki bu yol nereye vant Olurmu böylesine mevsim Havada bulut yok bu ne dumandır
Nihat Aktaş "Muş'um" adlı şiirinda memleketinin maddi ve manevi güzelliklerini halk ozanlarının deyiş l : zıyla anlatır:
Buzlar çözülüyor ırmaklarından Kalkmış uykusundan gerinir Muş'un Kan baruttur kokan sokaklarından Senin için canlar verilir Muş'um Doğusunda Bitlis gölge eylemez Karasu Murad'ı kimse eylemez Aşıkları yanar yanar söylemez Sende bir başka his belirir Muş'um Eteğinde kuzuların meleşir Çar çayı Karasu'yla birleşir Kerem Aslı için burda dolaşır Yolunda aşıklar devrilir Muş'um
Ak bağrını sapanımla sürmezsem Alparslan'ı Malazgirt'! bilmezsem Her baharda gelir seni görmezsem İnanki Nihat'ın delirir Muş'um
M
Salih San "Muş'un Kurtuluşu' adlı şiirinde Muş halkının işgale kaış; direnişini destanlaştırır
"Muş" adlı şıi rinde ise memleketinin geri kalmışlık tan bir gün mutlaka kurtulacağt inancını dile getirir
Ovası kadar engin sabırlı Haçreş'leri kadar yüksek onuıiu Dik başlı açık sözlü temiz kalpli Tu;;
Muşlu
Nasıl esir edilirdi?
Bihaber zalim ezeli düşman Kahraman Türk Muşlu'ya a/ıcık h aman
Gelin gelinliklerini Güvey güveyliklerini İhtiyar asasını aldı o zaman Hasta yatağından kalktı kaşını çattî İntikam hırsıyla
Düşmana son bir defa da olsa Ders vermek amacıyla Ele geçirdiği tüfeğini satirini değneğini
Kesici ve vurucu nesi varsa aldı Kendini Muş gönüllüleri arasına katî; Vurdu
Vuruldu
Aziz toprağına kanını akıttı Fakat koymadın güzel Muş'um düşman elinde
Gencinin ihtiyarının hançer belinde tüfek elinde
Girdi ata yadigarı şirin Muş'una Mağrur düşman az zamanda dönmüştü tavus kuşuna Ne çıkar
Vatan kurtulmuş Muş kurtulmuş c zaman Her çağda Türk böyle yapmış
Muş'ta erkek giyim-kuşamı sadedir "Şal" geleneksel erkek giyiminin en önemli unsurudur
Pantolonun yerini tutan "şal" bol paçalıdır Geniştir şalvarı andırır
Gömlek yerine giyinen renkli ve yakasız "işlik" "şal" gibi geleneksel erkek giyiminin bir diğer önemli unsurudur
Bele kalınca dokunmuş kuşaklar dolanır
İşlik kiiot pantolon ve çizme gençlerin tipik giyim-kuşamıdır
Orta yaşlılarsa lacivert kumaştan bol paçalı pantolon
yırtmaçlı ceket ve yelekten oluşan takım elbiseleri tercih ederler
Kış aylarında ak yün çoraplar giyilir
Başlıca erkek ayakkabıları iskarpin kaloş potin "rogan" kundura ve "şippik" (talik) kışları da mest-lastik türü ayakkabılara rastlanır
Altın ya da gümüşten büyük köstek saat başlıca erkek takısıdır
Köylerdeki erkek giyim kuşamı kadın giyim kuşamına benzer biçimde geleneksel özellikler gösterir
"Şal-şepik" denen elbiseler yaygındır
Gömlek yerine yakasız renkli işlik pantolon yerine bol paçalı "şal" ya da büzmeli bol ayak bileklerine kadar uzanan "tuman" denen bir tür kilot giyerler
"Agal" denen renkli pusular başlık olarak kullanılır
Kış aylarında tiftik başlıklar ve desenli çoraplar
Savaşta doğmuş savaşta büyümüş Vatan toprağını kendine mezar yapmış
Fakat yurt kurtulmuş Otuzdokuz yıl evvel mayısın on dördünde yıl 1917
Alparslan'ın armağanı Doğu'nun incisi Muş
İşte böyle savaşarak istiladan kurtulmuş
Kızlar gelinliklerini Erkekler yeni elbiselerini giymiş O gün Muş bir bayram günü yaşamış
Ölenlerin ruhu şad Güzel Muş abat olmuş * * *
Benim güzel memleketim Şirin yurdum Muş
Uzun zaman görmedin seni Hasretim yüzüne
Gördüğümde tanıyamadım doğrusu İnanamadım gözüme
Adeta
Gençleşmişsin Güzelleşmişsin
Yolun yokuştur derlerdi Şimdi düz olmuş
Üstüne gün doğmuş içine ümit doğmuş
Ovan altın Yüzün ışıl ışıl
Lokomotif sesi duymazdı kulağın Şimdi türküler söylüyor sana demi-ryolların
Kış-yaz açık olmuş yolun Hamdolsun
İyi gelmiş oluyor sonun
Ovamda fabrika bacaları görmek istiyor gözüm
İki gözüm
Kulaklarım da işitmek istiyor Geriliğin tıkanan sesini
İleri
Durmadan ileri DEMOKRASİ dediğin budur
Hemşerim Asla dönmeyeceğiz geri
M
Şükrü Bulakçıbaşı hece vez-niyle yazdığı "Muş" adlı şiirinde Muşu tasvir eder ve Şehrine olan sevgisini anlatır
M üş'un etrafında dağlan yüksek
Ölmeden Kurtik'İ bir daha görsek
Kızıl Ziyaret'te soğuk su içsek
Şerefettin'de peynir yesek ne olur
Dağlardan inipte geldim şehire
Ovasında yolum varır nehire
Karasu Murat hayat verir şehire
Irmağına kurban olsak ne çıkar
Kale mahallesi şehirden yüksek
Ölmeden parkında bir daha gezsek
Ramazanda topun sesini duysak
Atasına kurban olsak ne çıkar
Muratpaşa mahallesinde sürüler
Köpekleri sürülerle yürürler
Kantereden oduncular gelirler
Karnesine kurban olsak ne çıkar
Dere Mahallesi'nde Çar çayı akar
Güzeller burada çamaşır yıkar
Bir gün olur heyelan burayı yıkar
Milletine kurban olsak ne çıkar
Diğer mahalleleri Kültür Minare
Unutulanları atın kenara
Burada vardı cami minare
Camisine kurban olsak ne çıkar
Davuluyla zurnasıyla sazıyla
Oyun oynar erkeğiyle kızıyla
Hüner yapar cilvesiyle nazıyla
Folklörüne kurban olsak ne çıkar
Koçeri'den Zeyne'sine oynar oyunu Gösterirler kadınları erkekleri boyunu
Sen YEMEN'e sor Muşlu'nun soyunu Ecdadına kurban olsak ne çıkar
Prof
Dr
Nurettin Yıldırak "Burası Muş'tur" adlı şiirinde Muş'un trajik kaderini dile getirir:
Havada bulut yok yerde kar
Bin yıldır bekledik gelmedi bahar
Kentin üstüne dökülen keder
Bin yıl önceki hüzünle bakar
Sonbaharda havaya çöker duman
Kuşanır beyaz giysileri tüm sıradağlar
Yiğit bekçileri gibi bu yörelerin
Kuşa kurda vermezler aman
Baharda kımıldar toprak yeşerir meşe
İpince dereleri süsler menekşe
Sarmaşık canlanır güller pür neşe
Yürekte bir tutku kardeşe eşe
Bir özlem bir sevgi bir aşk ateşi
Anamdan babamdan eşimden yüce
Yaban ellere terkedilen Muş
Yüreğim sana yönelir bekler güneşi
Muşlu halk ozanlarına antolojilerde pek rastlanmamaktadır
Hayatını Muş'ta sürdürmüş Bitlisli Müştak Baba Giresun'un Bildor Köyü'nden olup Malazgirt'in Balkaya Köyü'ne yerleşen Hacı İbrahim Ejder ile Aşık Kerem Muş ve çevresinin halk şiirini etkilemiş olan ozanlardır
Muş asıl "Havada Bulut Yok" adlı Yemen Ağıtı ile ölümsüzleşmiştir
Anonim olan bu ağıtın sözlerinde Muş halkının değme şairlere taş çıkaran duyarlılığı zirveye çıkmıştır
Aşık Kerem: Muş ve çevresinde en sevilen aşıktır
Aşık Kerem 'Aslı'nın dolaştığı yerleri gezip bir ağaç gölgesine oturarak seyrettiği Muş Ovası'nı şöyle dile getirir:
Açıldı lâleler güller
Güzel gider Muş Ovası
Güzeller kol kola vermiş&
Akar gider Muş Ovası
Karasu akar boyunca
Murat suyu gider ince
Dolaşır gider boyunca
Şen olası Muş Ovası
Yaz gelince çayır çimen
Güz gelince çöker duman
Aşıkları eder figan
Yanar gider Muş Ovası
Muş Ovası Muş Ovası
Garip aşıklar yuvası
Edebiyatın Diğer Dallarında Muş
Katip Çelebi "Cihannuma" adi; seyahatnamesinde Muş'u şöyle anlatır:
Cennete dönmüş bu ağaçlık yerle
Eteklerinden akan sularsa kevsoı cm bi
Şenlendirir gönülleri sükûnet! ve güzel kokusuyla
Ve yıkanır toprakları bu suîaıfa kirden dertlerden
Her sene yeşerir Seyhanlar o /urnrui yerlerde
Ve her yer nazlı her yer mmc! :udi güzel
Kuşların otlağıdır o ülke
Dost olmuş orada aslanlarla kuşlar
Sarı sularla yıkanmış sanki topraklan
Zaferane boyanmış o topraklar sao-ki
Halil Aytekin "Doğu'da Kıtlık Vaıüı adlı seyahat inceleme ve röportaj Kitabında Doğu Anadolu'nun yapısın! aktarır
Bu kitabın "İşte Doğu" acjiı seyahat notunda Muş istasyon'uruia şahit olduğu bir olayı anlatırken Doğu'nun şıhlık düzenine ve yo;e halkının bilinç düzeyine temas ede?Muhtar Körükçü "Teber Oğlu Ömer" adlı hikayesinde Muş"un katlı tabiatının yol açtığı acı bir olayı anlatır
Firuzan "Münip Bey'in Günlüğü" adlı hikayesinde İstanbullu bir memurun hatıra defterinden Muş'un monoton kış günlerini dile getirir
Mustafa Balel ise "Horozlu Ayna' adlı hikayesinde dayı-yeğen iki Muş'luyu anlatır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul