Yalnız Mesajı Göster

Muş Adının Kaynağı Ve Tarihte Muş

Eski 10-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Muş Adının Kaynağı Ve Tarihte Muş




Muş adının kaynağı ve tarihte muş

Muş adının kaynağı ve tarihte muş

MUŞ ADININ KAYNAĞI

Muş’un ilk ne zaman kurulduğu ve adının kaynağı kesin olarak bilinmemektedir Muş adına dair pek çok rivayet vardır Bir rivayete göre Muş adı şehre Asurlulardan kaçarak Muş yöresine gelen İbrani kabilelerinden biri tarafından verilmiştir Nitekim 1914 Bitlis Vilayet Salnamesinde Muş adının İbrani’ce “Sulak verimli ve otlak” anl***** gelen “Muşa” kelimesinden geldiği ileri sürülmüştür Muşun geçmişten günümüze yemyeşil ve sulak bir ovaya sahip olması bu rivayetin tümüyle asılsız olmadığını nispeten belirli bir gerçeğe dayandığını gösterir

Bir diğer rivayete göre Muş adı İÖ 12 yy Ege göçlerinden sonra ilk kez Asur kaynaklarında adı geçen ve Yukarı Dicle Vadisine yerleştikleri bildirilen Muşkiler’den gelmektedir MÖ II Binin ikinci yarısında Orta Anadolu’da Hatti egemenliğine son vererek doğuya doğru genişleyen Muşkiler’in bir kolu Muş yöresine gelerek şehrin temelini atmıştır Daha sonradan buradan Asur topraklarına girmişlerdir Asur kaynaklarında İÖ 12-8 yy arasında adlarından sık sık bahsedilen Muşkiler’in İÖ 12 yy ilk yarısında büyük bir ordu ile Toros dağlarını aşarak güneye indikleri ve Asur’un sınır kentlerini tehdit ettikleri biliniyor Bu dönemde Muşkiler’in bir kolu Muş kentini kurarak buraya yerleşmiş olabilirler

Muş’un kuruluşu ve adına dair diğer bir rivayet ise dini kaynaklıdır Buna göre Muş’un HzNuh’un oğlu Yasef’in (Yusuf) torunu Muş oğullarınca kurulduğu rivayet edilmektedir Öte yandan Muş Arapça’da “Şeffaf Parlak” Farsça’da ise “Nehirlerde yolcu taşıyan küçük gemi” anlamlarına gelmektedir

İlk çağda Muş'u da içine alan bölgeye “Taronitit” deniyordu Bu bölgenin merkezi durumundaki Muşun adı da kimlik kaynaklarda “Taron” olarak geçmektedir Aynı kelime islam çağlarında “Taron” olarak kullanılmıştır

Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat-i Türk adlı eserinde yer alan deyimde

Öldeçi sıçgan muş ayakı kaşır

Ölecek sıçan kedi aşağı kaşır

Buradan da Muş kedi manasına geldiği görülmektedir

EVLİYA ÇELEBİ’NİN GÖZÜ İLE MUŞ

Van eyaleti hükmünde Van deryası sahilindeki Tahtuvan subaşılığına iki menzil ve Bitlis’e bir menzil yakındır Şerefname tarihinin dediğine göre bu Muş şehri Azerbaycan şehirlerinden bir tanesi idi Sonra Van deryasının kuzeyinde (Adilcevaz ) kalesi yakınındaki Süphan dağında halen mahfuz durup 40-50 senede bir ses duyulur 70-80 senede bir kere 5- 10 gün kadar Süphan kayasından kuyruğunu çıkarır bir yedi başlı ejder o asırda fırsat bulup bütün Nemrutluları yiyerek Allah’ın emriyle yine Süphan dağındaki mağarasına girip mahpus kalmıştır Sonra yine Nemrut lâin kavmine Cenab-ı Hak Muş sahrasında bir büyük fare hâsıl edip bütün Nemrutluları yedirerek Muş ahalisini helak ettiği için şehrin adına (Muş) derler Muşun çıktığı büyük mağara halen görülür Bu mağara içinde olan fare ve sıçan başka bir diyarda yoktur Allah’ın emriyle İskender’in Filkos namındaki hekiminin tılsımı sebebiyle Muş Sahrasında asla sıçan olmaz Timurlenk Al-i Osman üzerine hareket edince bu Muş şehrini ve kalesini harap halkını kebap evlerini türap eylemiştir ki halen haraplı eserleri görülür Şehir Muş sahrasının ağzında bir dağın eteğindedir

MUŞ’UN TARİHİ

İLK ÇAĞDA MUŞ

Muş’un ilk çağ tarihi Urartu’larla başlar ne var ki Muş’un dahil olduğu Doğu Anadolu’nun yüksek düzlüklerindeki MÖ IIbin’e ait yerleşmeleri henüz yeterince gün ışığına çıkarılamadığından Urartu’ların atalarının kimler olduğu kesin olarak bilinmemektedir

Doğu Anadolu’nun bilinmeyenlerle dolu karanlık tarihi dönemleri Asur kaynakları ve kitabeleriyle bir ölçüde aydınlanmıştır İlk çiviyazılı kaynaklar Asur Kralı 1 Salmanassar (MÖ1274-1245) dönemine aittir Asur kaynaklarına göre Doğu Anadolu’nun dağlık yörelerinde Nairi Konfederasyonu adı altında birbirinden bağımsız küçük beylikler vardı Asurluların baskısı altında yaşayan bu beylikler 1 Salmanassardan önceki Asur kralının ölümünü fırsat bilerek ayaklandılar 1 Salmanassar bu başkaldırıyı bastırmak amacıyla Urartu topraklarına girdi Asur’luların Urartu-Nairi ayaklanmalarına karşı giriştiği saldırılar aralıklarla 400 yıl kadar sürdü

Urartu’ların tarih sahnesine çıkışları MÖ XIII YY’a rastlamakla birlikte devlet olarak teşkilatlanmaları MÖ IX YY’dadır Önceleri dağınık bir konfederasyon durumunda olan Urartu’lar Asur Kralı III Salmanassar’ın çağdaşı olan ilk Urartu Kralı Aramu (MÖ850-840) dan sonra birleşik bir krallık durumuna geldiler

Urartu devletinin gerçek kurucusu Aramu’dan sonra kral olan I Sarduri (MÖ840-830) dir Kral İşpuini dönemi (MÖ830-810) Urartuların büyük bayındırlık işlerine giriştikleri Menuas dönemi (MÖ 810-786) Urartu devletinin Ön Asya’nın en güçlü devleti durumuna geldiği ve devletin egemenlik alanının genişlediği dönemdir VIII YY ortalarında Urartu Devletinin egemenliği tüm Doğu Anadolu Bölgesine yayıldı 1 Argişti (MÖ 786-764) den sonra yerine geçen oğlu II Sarduri’nin dönemi (MÖ 764-735) Urartu Devletinin zirvesi sayılmaktadır Muş Varto’ nun Kayalıdere mevkiinde 1965’te yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Urartu kalesi bu Kralın dönemine aittir

Urartu Devletinin bundan sonraki tarihi Asurlular Kimmerler ve İskitlerin bitmez tükenmez saldırılarıyla sürdü Urartu Devleti MÖ 585’te İskid akınları sonunda yıkıldı

Muş’un Urartu Devleti için önemi krallığın batı yolunun önemli bir merkezi durumunda olmasından geliyordu Başkent Tuşpa’dan batıya giden yol Malazgirt Ovasını geçtikten sonra Murat Irmağı vadisi boyunca Varto’nun güneyinden Muş Ovasına varıyor Buradan batıya yöneliyor Bingöl üstünden Elazığ-Malatya yolu ile de Orta Anadolu ve Kuzey Suriye’ye uzanıyordu

Muş’un ilk çağ tarihinde Urartular’ı Medler takip etti Günümüz İran Azerbaycan’ında yaşamakta olan Medler Asur Devleti’ni ortadan kaldırdıktan (MÖ 609) sonra Muş Ovası’na yöneldiler Medler Kimmer-İskit saldırılarından yorgun düşen Urartu Devleti’ni tarih sahnesinden silmekte zorlukla karşılaşmadılar Ne var ki Medler’in Doğu Anadolu’daki hâkimiyetleri fazla uzun sürmedi Persler Med ordusunu yenerek (MÖ 550) bu devleti ortadan kaldırdılar

Persler’in Doğu Anadolu’daki hâkimiyetleri yaklaşık 200 yüzyıl kadar sürdü Persler IDareios zamanında güçlerinin zirvesine çıktılar Muş ve çevresi Pers hâkimiyetinde Babil Büyük Satraplığı içinde yer aldı Pers döneminin en önemli gelişmesi İmparator II Artakserkses’e karşı baş kaldıran küçük kardeşi Kiros’un savaşı kaybetmesi ve “Onbinler” diye anılan yenik ordusuyla ünlü Anabasis yürüyüşünü gerçekleştirmesidir (MÖ 401) “Onbinler” Aras ve Kelkit vadilerine doğru çekilirken Bingöl ile Muş arasındaki alanları geçmişlerdir Bu ordunun çekilişini yöneten Yunanlı komutan ve tarihçi Ksenofon Muş ve çevre yaylalarında yaşayan halkın oymak hayatı sürdürdüğünü ordusuna buğday arpa sebze et ve binek atı sağladığını anlatır

Muş ve çevresi uzun yüzyıllar Romalıların Partların ve Ermeni derebeylerinin hâkimiyet mücadelelerine sahne oldu Doğu Anadolu’nun bu bölgesi adı geçen devletler arasında sık sık el değiştirmesine rağmen bu mücadelelerden üstün çıkan taraf Partlar oldu Roma İmparatorluğu’nun üstünlüğü hiçbir zaman kalıcı olmadı Partlar’la Romalılar arasındaki bitmez tükenmez savaşların sonuncusu 215-216’da gerçekleşti Roma İmparatoru Macrinus Nisibis (bugünkü Nusaybin)’i bırakarak geri çekilince Güney Doğu Anadolu’dan Fırat’ın batısına kadar olan Roma hakimiyeti sona erdi (217)

Part ve Pers kökenli Sasani hanedanından gelen IArdeşir’in İran’da kurduğu Sasaniler Devleti (MS 226) Doğu Anadolu’nun tarihinde yeni bir güç olarak ortaya çıktı Sasaniler çok kısa bir süre içinde hâkimiyet alanlarını genişleterek Roma İmparatorluğunun en büyük rakipleri oldular Geçmiş Yüzyıllardaki Roma Part mücadeleleri yerini artık Roma- Sasani mücadelelerine bırakmıştı

Sasani’lerin hâkimiyeti yaklaşık 400 yıl sürdü Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla ilkçağ sona erdiğinde Doğu Anadolu bu kez uzun yıllar sürecek Bizans-Sasani mücadelelerine sahne olacaktı

ORTAÇAĞDA MUŞ

Muş ve çevresindeki Sasani hâkimiyeti İmparator Heraklios döneminde Bizans Ordularının Sasani kralı Şahbaraz’ı yenmesiyle sona erdi Bu arada VII yy başında gelişen Arap akınları sırasında Arap komutanlarından Saad ibn Vakkas Sasani ordusunu bozguna uğratınca (637) Sasani devleti de çöktü Araplar Muş’un güneyine kadar gelmelerine rağmen Muş ve çevresine Bizans ordusu sahip çıktı

Muş ve çevresi Arap akınları döneminden başlayarak Türklerin Bizans ordusunu Malazgirt’te bozguna uğratmasına kadar (1071) Bizans hâkimiyetinde Taron (Taran) Theması idari bölgesinde yer aldı Bölge bütün ortaçağ boyunca bu adla anıldı Müslüman Arap ordularının Anadolu’ya akınları 640’da başladı Halife Ömer devrinin sonlarına doğru 641’de İyaz bin Ganın komutasında Bir Arap ordusu Bitlis Ahlat ve Muş’u aldı Habib bin Mesleme ve Salman bin Rabia bu bölgeye ikinci bir sefer düzenlediler (642) Ahlat ve çevresindeki beyleri idareleri altına aldılar Ne var ki Arap Müslümanlarının hakimiyeti sürekli olmadı sık sık kesintiye uğradı

Muş Bitlis ve çevresi Muaviye zamanında bir ara Bizans hâkimiyetine geçtiyse de Emevi’ler yöreyi yeniden denetimleri altına almakta gecikmediler Halife Abdulmelik zamanında Muhammet bin Mervan Muş ve çevresini Diyarbakır Amirliğine bu amirliği de El Cezire Genel Valiliğine bağladı

Muş ve çevresi Emevi’lerden sonra Halifeliği ellerine geçiren Abbasilerin ilk yıllarında Avasım Bölgesi sınırları içinde yer aldı Sonraki yıllarda Abbasilerin yöredeki hâkimiyetleri zayıflayınca Muş ve çevresi Bagradiler den Bagrad adlı prensin yönetim merkezi oldu Bagrad’ın Bağdat’a gönderilmesi üzerine bu prensin yönetiminden hoşnut olmayan Muş’lular ayaklandılar Ayaklanma sırasında Vali Yusuf Bin Abi Said Al-Marvazi öldürüldü Bu olaydan sonra Muş Bagrat Krallığına bağlandı Xyy’ın ikinci yarısı ile XIyy’ın ilk yarısında Muş Ahlat ve çevresi doğuya doğru genişlemek isteyen Bizans İmparatorluğu ile Doğu Anadolu’ ya hakim olan Abbasiler arasında sık sık el değiştirdi



Alıntı Yaparak Cevapla