Konu
:
Ağrı Efsaneleri
Yalnız Mesajı Göster
Ağrı Efsaneleri
10-14-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Ağrı Efsaneleri
Ağrı efsaneleri
Ağrı efsaneleri
EFSANELER
AĞRI DAĞI EFSANESİ
Ağrı Dağı Efsanesi Yaşar Kemal’in 1970 yılında yazılan romanına ad olmuştur
Adı Efsane olmasına rağmen kitapta anlatılanlar aslında efsane değiltarihi izler taşıyan bir aşk hikayesidir
Yaşar Kemal Ağrı Dağı Efsanesinde Halk Edebiyatından geniş ölçüde yararlanmıştır
Hikayede at kutsal meşe ağacı demirci gibi destansı; sofi kervan şeyhi paşanın kızını vermek için Ahmet ‘in dağın doruğuna çıkıp ateş yakması gibi hikaye ve masal motifleri yer almaktadır
Hikayenin konusu kısaca şöyledir
18 inci yüzyılda Beyazıt bir sancak Merkezidir
Beyazıt Paşası Mahmut Han’dır
Mahmut Han’ın atı şimdi İran sınırları içinde kalan Gürbulak Açık Pazar Yeri ve Meteor çukurunun karşısındaki Sorik köyünden Ahmet’in kapısına gelir
Töreye göre at onun olmalıdır
Mahmut HanAhmet’in atı vermemesine kızar ve onu hapsettiirir
Ahmet’te Paşanın kızı Gülbahara sevdalanır
Gülbahar’ı aynı zamanda zindancıbaşı Memo da sevmektedtir
Gülbahar Ahmet ile görüşmek için saçından bir tutam Memo’ya veerir
Memo Ahmet’le Gülbahar’ı görüştürdükten sonra canına kıyar
olaylar gelişiraraya çeeşitli engeller girer
sonunda Paşa Ahmet’i bir şartla serbest bırakir: Ahmet Ağrı Dağına çıkıp başında ateş yakacaktır
Bu istek yerine getirilir
AhmetGülbahar’ı alarak Ağrı’ya gider
Gülbahar’ın zindancıbaşı Memo’yu canı pahasına zindanı nasıl açtırdığından şüphelenir
Gülbahardan bunun nasıl olduğunu öğrenmek ister
Ahmet Ağrı dağının zirvesine yakın bir yerde oluşmuş Küp gölünün derinliklerinde boğularak kaybolur
TAŞKIN BABA 1V
Murad İran Seferi dönüşünde ordusu ile birlikte Patnos yakınlarında konaklamıştır
Karşıda tüm heybetiyle duran Süphan dağı dikatini çekmektedir;ikide-bir gözleri bu dağa takılır
Merakını gidermek içindağ hakkında çeşitli bilgiler alır
Çevresindekiler Süphanın yabani hayvanlarla dolu olduğunu söylerler
Padişah canının geyik yoğurdu istediğini bildirir
Kim suphan dağındaki geyiklerin sütünden yapılmış yoğurt getirirse her isteğinin karşılanacağı sözü verilir
Hemen araştırma yapılır
Bu işi çevrede tanınan Taşkın Baba’nın başarabileceği kanaatine varılır
Taşkın Baba emri alır almaz Süphan Dağı’na çıkar; Geyiklerden süt sağıp yoğurt yapar
İstenen yoğurdu Sultan Murad’a vermek için yola koyulur
Sultan Murad yoğurt getirme işinin mümkün olmayacağını düşünerekorduyu hareket ettirmiş murat nehrinin batı yakasına geçmiştir
Seyyar köprüler sökülmüş yakınlarda başka köprü ve geçit kalmamıştır
Murat azgın ve coşkun
Fil dahi geçmeye çalışsa vurup devirecek
Ama Taşkın Baba verdiği sözü yerine getirmek ve Sultan’a ulaşmak arzusunda
Taşkın Baba sanki düz bir yolda yürüyormuş gibi murat nehrinin üzerine basarak karşıya geçmek ister
Bunu gören lV
Murat heyecanlanıp;
-Gelme gelme !
Su coşkun seni bir köpük gibi alır götürür boğulur gidersin diye bağırır
- Taşkın Baba suyu yara yara hem yürürhem karşılık verir:
- Hünkarımmeraklanma
Su coşkunsa gelen de Taşkın’dır
- Ve Taşkın Baba karşıya geçip yoğurdu Sultan Murad’a sunar
O kocaman azgın nehri küçük bir dereyi geçer gibi çıkagelen bu adam karşısında askerler ve Sultan dona kalmıştır
Sultan Murad çok memnun olur
Ona :
-Dile benden dileğin nedir? Der
Taşkın Baba şimdimi taşkın köyünün bulunduğu yerin kendisine verilmesini ister
İsteği yerine getirilir
Oraya yerleşir
Ölünceye kadar burada yaşar
Bu köye de “Taşkın” adı verilir
İKİ BACI
Ağrı Dağı’nın bulunduğu yer bir zamanlar ova imiş
Burada yaşayan bir köylünün iki kızı varmış
Bir gün bu iki kardeş odun toplamaya gitmişler
Yeterince odun topladıktan sonra abla odun dengini küçük kardeşin sırtına yüklemiş ve yola koyulmuşlar
Biraz gidince yorulan ve beli ağrıyan küçük kız ablasına ;
Belim çok ağrıdı abla ne olur biraz da sen taşı diye seslenmiş
Ablası kulak asmamış
Biraz daha gitmişler küçük kız yine ablasına seslenmiş ablası hiç oralı olmamış
Küçük kız sonunda dayanamamış:
- Abla abla demiş
Senin gibi ablam olacağına olmaz olsun
Dağ olasıntaş olasınuzun uzun kış olasın belimdeki ağrı adın seller yağmurlar muradın olsun diye beddua etmiş
Ablası durur mu ? O da vermiş veriştirmiş:
- Senin gibi kardeşim olacağına taş olsun saçların çayır eteklerin bayır olsun
Başın dilin gibi sivri yamacın boynun gibi eğri adın da benim gibi ağrı olsun
Derken bir gürültü kopmuş bir toz bulutu kaplamış ortalığı
Biraz sonra ovada iki yüce dağ sivrilmiş
Biri Küçük Ağrı diğeri Büyük Ağrı
Böylece iki geçimsiz kardeşin ikisi di birer dağ olmuş
KARA DİKEN(Siyabent)
Derler ki Süphan dağı’nın eteğine kurlmuş Patnos kentinde bir zamanlar bir koca ağa bu ağanın Haco (Hacer) adında güzel mi güzel bir kızı varmış
Hacer’in güzelliği dillerde
Her delikanlının gönlü onda; O nun gönlü ise çobanları sirbent te
Sirbent ile Hacer’in sevgisi yıllarca gizli kalır
Sevgi bu günün birinde anlaşılır
Aşk söylentileri dilden kulağa çabuk ulaşır nedense
Derken koca ağa’nın da kulağına varır
Ağa kovar sirbent’i
Sirbent’e dağda mağaralar ev olur
Hacer’e çoban arkadaşları ile yollar haberleri
Patnos yöresinde bir de kara Ağa varmış
Ağaların üç evlenme yaşı vardır derler
2040 ve 60
Yaşlar
Kara ağa ikinci evlenme yaşında (40 imiş)
Hacer’in güzelliğini duyan Kara Ağa dururmu? Varmış Koca Ağa’nın konağına
Diz çökmüş keçesine
İstemiş kızı
Babası vermiş Hacer’i Kara Ağa’ya
Haber kıza ondan da Sirbent’e ulaşmış
Sirbent deliye dönmüş
Almış tüfeğini eline çıkagelmiş eski ağasının kapısına
Köpekler tanırmış bu eski çobanı
Sessiz-sedasız girmiş Hacer’in odasına
El ele verir Sirbent ile Hacer
Gecenin karanlığında ulaşırlar Suphan dağına
İki aşık Süphan’ın sarp kayalıklarında mutlu günlerini yaşarken bir gün üç geyik(*) sekerek gelip yakınlarında durur
Geyiklerden ikisi erkek birisi dişidir
Erkek geyiklerden biri yaşlı öteki genç görünümünde
Yaşlı geyik daha iri ve güçlü olduğu için genç geyiği yaklaştırmazmış dişi geyiğe
sirbent yaşlı geyiği öldürmeye aht eder
-Vuracağım onu
O da “Kara Ağa) olmuş sanki
Sirbent çeker tetiği vurur yaşlı geyiği
Kesmeye uğraşırkengeyik çırpınırbir boynuz darbesiyle sirbent’i kayalıklardan aşağı uçuruma yuvarlar
Sirbent sırt üstü düşer
Bir ağaç dalı sırtını deelip göysünden çıkar
Sevgilisinin kanlar içinde cansız yatışına dayanamaz Hacerkendini atıverir
Bir ağaç dalı da bunun göysünden batıp sırtından çıkar
Ölümde birleşirler
Kara ağa iz süre süre bulur mağarayı
Vaaarır uçurum kenarına
Bir haftalık sözlüsü ile onu kaçıran aşığının yanyana yatışlarını uzun uzun seyreder
Nişan alır Sirbent’i ateş edeceği sırada gözleri kararıryuvarlaanıruçurumun kayalarına çarpa çarpa Hacer ile Sirbent’in arasına düşer
Kara ağa’nın adamları süphan dağının vadisinde üç mezar kazarlar
Sirbent ile Hacer’ein arasına Kara Ağa’yı gömerler
O günden beri her yılın baharında Hacer’in mezarında kırmızı gülSirbent’in mezarında ise beyaz gül açar
Güller eğilip biribirlerine kavuşacakları sırada Kara Ağa’nın mezarında bir kara diken yükselir ayırır gülleri
Mayıs ayı gelince görülmeyen bir kuş öter “Sirbent uçurumu”nda
İnsan sesine yakın bir ötüş şöyle der gibi
“Siz siz olun değmeyin
İki taş arasına girin
İki gönül arasına girmeyin
”
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul