10-14-2012
|
#1
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bingöl Halk Oyunları İçin Davul Zurna
Bingöl halk oyunları için davul zurna
Bingöl yöresi halk oyunları milli kültürümüzün benliğinde olan halkın yaşantısı,serüvenleri, yaşadığı coğrafya, sosyal olay , değişmeleri, gelenek ve görenekleri tamamını içinde barındırır Halk oyunlarımızın yaşama biçimi doğa görüntüsü ve şekilleri ile oyunların oluşmasında en önemli etken olmuştur Yöremiz oyunlarının karakteristik özellikleri insan figürleri belirli güncel yaşam tarzını yansıtmaktadır Oyunlarımız yöre insanın yapısına uygun canlı ve hareketlidir Hiçbir yörenin oyunlarından esinleme ve etkileme yoktur Kendi yaşam tarzına uygun hareketlilik ve canlılık arz eden figür, ritim, müzik ve estetik gibi özelliklere sahiptir Yöremizin oyunları üç ana aşamada incelemek mümkündür

- Helavki
- Halay ( Gövend) ağızla söyleyip oynama
- Billur ( Zel ) Kavalla çalıp oynama
- Davul-Zurna eşliğinde oynama ( 1800 yıllardan günümüze denk süregelmektedir )
Bu vesileyle oyunlarımız çalgılarla aşamalı olarak günümüze gelmiştir Oyunlarımız genelde 4 ritim sayıya dayalı olarak bir özellik taşımaktadır Tempo olarak yavaş- hızlı- yavaş şeklinde oynama özelliğine sahiptir
Oyunlarımız da yöre insanının yaşanla mücadelesi, tabiat şekilleri, sıra dağların oyunlarımızdaki sıra dizilişleri, hayvan ve insan taklitleri, tabiat görüntüsünün izleri ve etkileşimini görmek mümkündür
Halk oyunlarının, insanların ve toplumların yaşamlarını yansıtan folklorun bir kesitini oluşturduğu kuşkusuzdur Halk oyunları doğal olayları; sevinç, hüzün, mutluluk, kavga, barış üretim vb olayları, kısacası yaşamı bir bütün olarak yansıtır Birlik ve beraberliği simgeler Amacımız köklü ve zengin değerlere sahip örf ve adetlerimizin yayılıp yaşatılmasıdır Genç ve çocuklarımızın serbest zamanlarını bu tür olumlu faaliyetlerle değerlendirmelerini sağlamak kültürümüzü halk bilimi hakkında ufuklarını genişletmek bilgili bir nesil yetiştirmek ve onların halk oyunlarımızı en güzel en doğru biçimde icra etmelerine nesilden nesile taşımasına yardımcı olmaktır
GÜNEŞİN DOĞUŞU : İlimiz Karlıova ilçesinin 3250 m yükseklikteki Bingöl Dağlarının Kale Tepesi'nden " Güneşin Doğuşu"nu normal durumundan çok farklı seyretmek mümkündür Her yıl 15 Temmuz-15 Ağustos tarihleri arasında en iyi şekilde seyredilebilir "Güneşin Doğuşu" çok değişik şekillerde, normal halinden çok farklı, heyecanlı ve oldukça korkunç sahneler yaratmaktadır Dünyada tam anlamıyla "Güneşin Doğuşu" iki yerden izlenir Birincisi İsviçre'nin Alp Dağlarından, ikincisi; Bingöl Dağlarının Kale Tepesi'nden seyredilir Ulaşım imkanı güçtür Karlıova ilçesine kadar yol asfalt, dağın zirvesine kadar ham yoldur Dağın altına kadar arabayla gidildikten sonra zirveye 25-30 dk yaya çıkılır Etrafta soğuk su kaynakları ve yeşillikler görülür Yol güzergahında dinlenme, konaklama tesisleri mevcut değildir Güneş doğarken ilk etapta hafif bir kızartı ile belirir Kızartı etrafta çok renkli güzellikler ve dekorlar yaratır Daha sonra insana korku veren bir karartı şeklini alır Kızarıklıklar kor parçası haline gelir Kor parçası içinde insan yüzünü andıran üç büyük leke (Siyah renkli) belirir Güneş karartı halinde yavaş yavaş açılmaya başlar Ufukta görülerek oluşumunu tamamlamak üzere iken altın bir küre gibi görünmeye başlar Döndükçe etrafa binlerce ışık saçar İnsanoğlunun daha önce görmediği renkleri o anda görmek mümkündür Daha sonra güneş elmas parçası gibi kristalleşip eski durumunu almaya başlar Oldukça heyecanlı anlar yaşatır Gözlerde yaşarma, ışık saçma ve anında seyir edememe gibi durumlar olur
YÜZEN ADA : Solhan ilçesi Hazarşah Köyü Aksakal Göl Mezrasındaki Ada, o yörede yaşayan halk tarafından keşfedilmiştir Söz konusu ada, şimdiye kadar görülmemiş bir tabiat olayına sahiptir Bingöl-Solhan karayolunda 4 5 Km uzaklıktadır Yolu stabilize olup, 1 5 km'dir Yolun asfaltlanması ve gölün ıslahı halinde yerli ve yabancı turistlerin ilgisini artıracaktır Bingöl'ün turizmi doğa güzelliklerine dayanır Yüzen Ada da tamamen doğaldır Göl'ün üç tarafı dağlar ve tepelerle çevrilmiş düz arazi üzerinde bulunan krater göl konumundadır Göl'ün şimdiki alanı 300 m2' nin üzerindedir Islahı halinde 500 m2'den fazla olur Gölün derinliği 50 metreden fazla olduğu sanılmaktadır Göle devamlı akıntı olduğu tespit edilmiştir Gölün altından ve kemerlerinden giren su, gölün alt tarafından, gölden daha aşağıdan dereyi beslemektedir Ufak ufak kaynaklar bu görüşü teyit etmektedir Yaz ve kış aylarında su seviyesi aynı kalmaktadır Su tatlı ve berrak olup, herhangi bir madensel tuz ihtiva etmemektedir Balık yetiştirmek mümkündür Gölün ortasından hareket eden üç ada vardır Adalar göl içinde bağımsızdır Üstüne binildiği zaman sal gibi her tarafa ağır ağır hareket etmektedir Adanın üzerinde 4-5 tane bodur ve dış budak ağacı mevcuttur Çevredeki bitkiler gölün mevcut suyu ile beslenmektedir Ada üzerinde bulunan ot kökleri sarılıcı olması nedeniyle toprak tamamen bitki kökleri ile kaynamış ve yapışmış durumdadır Ayrıca Göl'ün ortasında bulunan adanın yapısı incelendiğinde çayır, ayrık ot ve suda yetişen çeşitli bitkilerin ada üzerinde mevcut olduğu görülmektedir Göl'ün çevresinde de çeşitli bitkilere rastlamak mümkündür Yeşil alanın dışında kalan arazi gölden çok yüksektir Çevresi meşe ve yeşil alan ile kaplıdır
BİNGÖL YÖRESİ HALK OYUNLARI :
GÜNÜMÜZDE OYNANAN BİNGÖL YÖRESİ HALK OYUNLARI ŞUNLARDIR:
Halk oyunlarımızda yeni düzenleme 1980 yılından bu yana yapıldığı ve düzenlemeler Bingöl Halk Eğitimi Merkezinde görev yapan usta öğretici ve eğitmenler tarafından geliştirildi Yöre oyunlarının tümünde yeni düzenlemeler yapılmıştır (Seyirlik oyunları bu değişmelerin dışında kalmıştır) Geleneksel oyunlar içinde "Kartal Oyunu"nda düzenleme yapılmamıştır
Oyunlar yörede hem geleneksel, hem de düzenlemeli türde, 10-12-14-16-18-20-24 sayıda sade erkek, sade kız, kız-erkek karma türünde oynanmaktadır Oyun şekillerinde düz çizgi, yarım ay, halka, tam daire, sıra dizilişi, karşılıklı 4 cephe şeklinde oynanmaktadır
1- Kartal
2- Derilo-Derile-Koçeri
3- Çepik–Elçırpma
4- Esmer – Harani
5- Halay – Gövend-Dik Halay- Vuşke
6- Çaçan- Çeçen- Kara yılan
7- İki ayak – Dılıng – Keçike
8- Meryemo- Meyremo
9- Diz kırma – Sevkari
10- Ters oyun – Kıleçep
KARTAL OYUNU :
KARTAL :
Kartal hareketlerinin konu edildiği oyun en çok sevilen ve oynanan oyunlardan olup Bingöl’e özgüdür Yöre insanın yaşamla olan mücadelesini çeşitli hareket ve figürlerle dile getirir Oyunun ortaya çıkışıyla ilgili en yaygın bilinen iki rivayet vardır
1 RİVAYET : Bir avcı avladıktan sonra avladığı ceylanı suyun kenarında yıkamak için bir taşın üzerine bırakıp dinlenmeye koyulur o esnada heybetli bir kartal avı kaptığı gibi yüksek kayalıklara doğru uçmaya başlar Durumu fark eden avcı tüfeğini kaptığı gibi kartalın konduğu kayalığa doğru koşar Oraya vardığında ne görsün avı kapıp götüren kartal, avı kaptırmamak için diğer kartallarla büyük bir mücadele içindedir Kartalların birbirleriyle olan amansız mücadelelerini gören avcı alelacele köye dönüp gördüklerini anlatmaya başlar Anlatırken de kartalların yaptıkları hareketleri taklidi olarak yapmaya çalışır Köy halkı figür ve hareketlerden esinlenerek günümüze dek kartal oyunu oynanmaya başlar
2 RİVAYET : Karlıova yöremizde zengin bir ağanın dilsiz, sağır bir çobanı varmış Bu çoban sürünün içinde ağanın ve kendisinin çok sevdiği bir kara kuzusu varmış günlerde bir gün çoban koyunları otlatırken bir ağacın gölgesinde dinlenirken bu sırada kartalın biri o çok sevilen kuzuyu kaptığı gibi dağın zirvesine doğru uçmuş Sürüde kara kuzunun olmadığını fark eden çoban dağın zirvesinde uçuşan kartalları görünce hemen o yöne doğru koşmaya başlamış, dağın zirvesine ulaştığında kartalların kara kuzuyu yemek için birbirleriyle kıyasıya dövüştüklerini görmüş hatta bazı kartalların bir iri kartala göre güçsüz olduğunu ve o kartalın tek başına kara kuzuyu yediğini adeta diğer kartalların onu koruduğunu kuzuya değil ulaşmak yanaşmak mümkün olmadığını görünce çaresiz çoban köye dönüp olup bitenleri ağaya anlatmak, taklit etmek kendisinin suçsuz olduğunu kanıtlamak istemiş Ancak ağa kızının düğününde olduğunu durumu sıcağı sıcağına anlatmak için düğünün bulunduğu yere gider Ağa çobanın yorgun ve bitkin olduğunu görünce derhal yanına seyisi çağırır Çünkü sağır ve dilsiz olan çobanın dilinden anlayan en iyi seyis olduğundan ikisini yan yana getirip seyise ne olduğunu sormuş? Çoban ağlayarak kara kuzunun kartallar tarafından götürüldüğü parçalanarak yediklerini kartal figürleriyle daha canlı ağa ve köylülerin anlayabileceği şekilde taklit ederek oynamış 200 yıllık mazisi olan bu oyun çevrede sıkça oynanıp günümüze dek gelmektedir
Oyunun oynayış şekli ise şöyledir: Ağzında koyun postu olan ve kartalı temsil eden oyuncu müzik eşliğinde oyun alanına girer Ağzındaki koyun postunu da alana bırakarak çeşitli kartal hareketleri yapar diğer oyuncular da ellerinde mendillerle kollarını kanat gibi çırparak yere çömelip kartal pozisyonunda leşin etrafında bir daire oluştururlar Oyuncular leşi kapmak için sırayla yaklaşırken ilk gelen oyuncu uzaklaşır Ardından oyuncular leşin etrafında toplandığı sırada baş oyuncu heybetle dairenin ortasına hamle yapar diğer oyuncular dağılır Tek başına kalınca oyuncular yarım daire şeklinde onun etrafında toplanıp, hep birlikte aniden leşi havaya kaldırarak oyunu bitirirler
|
|
|
|