Prof. Dr. Sinsi
|
Akdenizin İsparta İli Tanıtımı
Doğal Afetler
Türkiye’nin deprem riski dağılım haritasında genel olarak birinci derecedeki deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır Isparta, Isparta-Dinar-Çivril-Uşak deprem hattı üzerindedir (Şekil 5) Sadece Sütçüler ve Y Bademli ilçelerinde ikinci derece ve Sütçüler’in doğu sınırındaki dar bir alanda üçüncü derece deprem riski taşıyan bir dağılım bulunmaktadır Ancak bölgesel kırık sistemleri içerisinde aktif oldukları belirlenen faylar yanında, deprem kayıt istasyonlarının yetersizliği nedeniyle yeterli kayıt alınamadığından özellikle Isparta güneyi ve doğusuna ait verilerde eksikler vardır Deprem kayıtlarına ilişkin veri artışı ile bölgesel yer hareketlerinin ve depremlerin daha sağlıklı izlenmesi mümkün olacaktır
Isparta ili ve civarında tarih içinde bir çok deprem meydana gelmiştir 03-05 Mayıs 1875 tarihlerinde 6 9, 02-14 Mayıs 1890 tarihlerinde 5 2, 1901 yılında 6 4 büyüklüğünde çeşitli depremler olmuştur Bu tarihsel depremler içinde en fazla can kaybı ve hasara neden olanı ise 03 Ekim 1914 tarihinde 7 1 büyüklüğünde meydana gelen depremdir Bu deprem başta Isparta olmak üzere Burdur, Dinar, Gönen ve Atabey ilçelerinde ve deprem merkezine yakın diğer bir çok yerleşim merkezinde oldukça etkili olmuştur 1914 depreminde 2000’den fazla kişi ölmüş ve 10 000 civarında aile evsiz kalmıştır
1914 yılından sonra meydana gelen onlarca depremden bazıları ise; 1925’te 5 9, 1933’te 6 0, 1971’de 5 5, 1995’te 6 0 büyüklüğündeki depremlerdir İl sınırları içerisinde çoğunlukla alt tersiyer, neojen ve kuaterner yaşlı denizel veya karasal ince kırıntılı kayaçlardan oluşan killi jeolojik zeminlerinin yaygın olduğu alanlar yanında; sistematik faylar arasında gelişen dik yamaçlı çökelim alanlarında, alanı sınırlayan faylanma yüzeylerinde gelişen birikinti konisi ve alüvyon yelpazeleri üzerinde veya önlerinde kurulmuş bulunan yerleşim alanlarını bekleyen en büyük doğal afet tehlikelerinden biri heyelandır Senirkent ilçesinde 1995 yılında yaşanan heyelan felaketi ile bir kez daha bu konuda tehlike uyarısı veren yörelerin ve heyelana elverişli zeminlerin belirlenmesi ve önlem alınmasının önemi anlaşılmıştır Senirkent ilçesinde 1995 yılında meydana gelen çamur akması (feyezan) sonucunda 74 kişi hayatını kaybetmiştir Aynı yerde 1996 yılında ikinci kez çamur akması (feyezan) afeti meydana gelmiştir Bu afetler sonucunda Senirkent ilçe merkezinde toplam 188 afet konutu yapılarak, hak sahiplerine teslim edilmiştir
Sütçüler ilçesinde 1995 yılında meydana gelen dolu yağması sonucunda 11’i ilçe merkezi, 1’i Yeniköy’de olmak üzere toplam 12 afetzedenin evleri hasar görmüştür Bayındırlık ve İmar Bakanlığınca 12 afet konutu yatırım programı çerçevesine alınarak, ihale aşamasına gelmiştir Boğazköy’deki derenin taşması sonucu yolcu taşımacılığı yapan bir otobüsün sele kapılması sonucunda 6 vatandaş hayatını kaybetmiştir
Ovalar
Isparta Ovası: Isparta Ovası, esas olarak asıl Isparta Ovası ile daha kuzeyde yer alan Atabey (Kuleönü-Bozanönü) Ovası’nın birleşiminden meydana gelir Asıl Isparta Ovası, ortalama 1000 m yüksekliğe sahip, kuzeybatı-güneydoğu yönlü elips biçimli bir ovadır Savköy ile Çünür mahallesinin kuzeyindeki ovacık arasında 13 km, kuzeydoğu güneybatı yönünde Deregümü ile Aliköy arasında 10 km kadar bir uzunluğa ve yaklaşık 100 km2 alana sahiptir Ova, Akdağ, Davras Dağı ile Hisartepe ile Karatepe ile çevrili, Darıdere, Isparta Çayı gibi akarsuların getirdiği alüvyonlarla oluşmuş verimli bir tarım alanıdır Ovadaki tarım arazilerinin bir kısmı DSİ tarafından Eğirdir Gölü’nden yapılan pompajla, bir kısmı yeraltı su kaynakları ile bir kısmı da çevredeki dağlardan kaynağını alan küçük derelerden sağlanan sularla sulanmaktadır Bu su kaynaklarıyla Isparta il merkezinin güney ve güneybatısında yer alan başta gül bahçeleri olmak üzere çok çeşitli ürünlerin üretildiği (elma, kiraz, vişne  ) bahçeler sulanmaktadır
Asıl Isparta Ovası’ndan Aliköy’ün batısında Çaltepe, Toptaş Tepe, İncirli Tepe gibi alçak tepelerle ayrılan Atabey (Kuleönü-Bozanönü) Ovası, batı, kuzeybatı-doğu, güneydoğu doğrultuda, Gönen ile B Gökçeli arasında 27 km, Gerges Çiftliği ile Bozanönü arasında 12 km uzunluğunda, 210 km2 alana sahip elips biçimli bir ovadır Ortalama yüksekliği 950 m olan bu ova, kendi içerisinde halk tarafından çeşitli isimlerle adlandırılır (Gönen Ovası, Kızılova, Göndürle Ovası, İslamköy Ovası  vs )
Atabey Ovası’nda, önceleri kuru tarım alanları yaygın olarak bulunmakta iken, özelikle 1974 yılında DSİ tarafından gerçekleştirilen Atabey Ovası sulama projesinin tamamlanmasından sonra sulu tarım alanlarının oldukça fazla yer tuttuğunu görmekteyiz Sulu tarım alanlarının içinde sebze alanları ve meyve bahçeleri oldukça fazladır Gül, elma, vişne, kiraz yetiştiriciliği yanında buğday ve arpa üretimi de gerçekleştirilmektedir Ovada sebze ve kavak üretimi oldukça yaygındır
Keçiborlu Ovası: Doğudan Söğüt Dağları, batıdan Kayı Dağı, kuzeyden Barla Dağı’nın güneybatı uzantıları ve güneyden de Burdur Gölü ile çevrili olan ova, Senir ve Keçiborlu ilçe merkezi arasında yer yer tepelik sahalarla yarılmıştır Ova tabanı, Kılıç, Gölbaşı, Gümüşgün ve Keçiborlu yerleşmelerinin arasında kalmış, batı, doğu ve kuzeye dağ yamaçlarına doğru taraçalarla kademelenmiştir Tahıl ürünlerinin geniş yer tuttuğu ovada, diğer önemli bir faaliyet de gül yetiştiriciliğidir Isparta ili gül bahçelerinin 1/4’ünden daha fazlası burada dikilmiş durumdadır
Senirkent Ovası: Barla ve Kapı Dağları’nın kuzeyi ile Karakuş Dağları’nın güneyinde, Uluborlu ve Senirkent ilçeleri arazilerini içine alan bir graben durumunda olan Senirkent Ovası, batıdan doğuya doğru yaklaşık 30 km uzunluğunda, doğusundaki Eğirdir Gölü’ne doğru genişleyen bir görünüm arz eden tektonik kökenli bir ovadır
Ortalama 950 m yüksekliğe sahip olan Senirkent Ovası’nda yer alan tek akarsu Pupa Çayı’dır Senirkent Ovası’nda 1976 ve 1979 yılında DSİ tarafından hizmete açılan Senirkent I ve II sulama projelerinin tamamlanmasından sonra ovanın çok büyük bir kısmı sulamaya açılmış ve önemli derecede ürün üretimi elde edilmeye başlanmıştır Bu yıllardan önceki dönemde ise kuru tarım alanlarının ovada geniş yer tuttuğu görülmüştür Tahıl ürünlerinin yerini başta meyve bahçeleri (elma, kiraz, vişne  vs ) olmak üzere şeker pancarı gibi sulu tarıma ihtiyaç duyan endüstri bitkileri çok daha geniş alanlarda üretilmeye başlanmıştır
Kumdanlı Ovası: Eğirdir Gölü’nün kuzeyinde ortalama 930 m yüksekliğindeki ve yaklaşık 50 km2 lik alana sahip olan Kumdanlı Ovası, NE-SW yönünde üçgen şeklinde, 12-13 km uzunluğundadır Ova tamamen alüvyonlardan meydana gelmiş ve alüvyon ortalama 100 m kalınlığındadır Ova, Temmuz ve Ağustos aylarında tamamen kuruyan Hoyran Deresi ve kolları tarafından drene edilir Kumdanlı Ovası, 1989 yılında sulamaya açılmış ve kuru arazilerinin önemli bir kısmı suya kavuşmuştur
Gelendost Ovası: Eğirdir Gölü’nün doğusunda, iki tarafı faylar ve fay diklikleri ile sınırlı bir grabene tekabül eden Gelendost Ovası, kuzeybatıda Kirişli dağı, güneyde ise Anamas Dağları ile sınırlıdır Ortalama 45 km2lik bir alana sahip olan ova, 930 m yüksekliğe sahiptir Gelendost Ovası, merkezi kısmı hariç 150-200 m kalınlığında alüvyonlardan oluşmuştur Merkezi kısmı ise kuzey-güney yönlü bir antiklinal olan Aktepe yer alır Ovayı Eğirdir Gölü’ne dökülen Özdere drene eder Gelendost Ovası, 1983 yılında DSİ tarafından hizmete açılmış olan Gelendost sulama projesi ile sulu tarıma büyük ölçüde açılmıştır
Ş Karaağaç Ovası: Beyşehir Gölünün kuzeyinde yer alan ovanın, kuzey ve kuzeybatısında Sultan Dağları, batısında Anamas Dağları, güneyinde ise Kızıldağ ve Karadağ bulunur Ovanın drenajı, Deliçay ve kolları ile sağlanır Ş Karaağaç ovasının, Beyşehir Gölü’ne doğru bir uzantısı da Armutlu Ovası olarak adlandırılır Ovanın bir kısmı, 1995 yılında hizmete açılmış olan Ş Karaağaç sulama projesi ile sulanmaya başlamıştır
Boğazova: Eğirdir Gölü’nün güneyinde, kuzey-güney yönünde, aşağı yukarı 20 km uzunluğunda ve 1 5-2 km genişlikte Kovada depresyonu yer alır Antalya ekseni üzerine yerleşmiş olan bu depresyon, tektonik kökenli bir polye veya bir koridor özelliği gösterir Buraya yöresel ismiyle Boğazova denir Bugün Boğazova’nın çok büyük bir bölümünde elma yetiştiriciliği yapılmakta olup, kiraz gibi bazı meyvelerin de üretimi gerçekleştirilmektedir
Dağlar
Isparta ili oldukça engebelidir İl sınırları içerisinde yaklaşık 3000 m yi bulan oldukça yüksek dağlar bulunmaktadır Bunlar genel olarak ifade edilecek olursa Batı Toroslar’ın Isparta uzantılarıdır Antalya Körfezi’nin batısından ve doğusundan kuzeye doğru sokulan bu sıradağlar Isparta ilinin kuzeyinde daralarak, araştırma alanının kuzeybatısında Karakuş Dağları ve kuzeydoğusunda ise Sultan Dağları ismini almaktadır
|