Prof. Dr. Sinsi
|
Antalyanın Manavgat İlçesi Tanıtımı
Pers hakimiyeti son bulur M ö 223 yılında B İskender ölünce generalleri imparatorluğu bölüştü Pamfilya, Likya ve Yukarı Firikya Antionos (Antigone )'a verildi Ancak hissesine razı gelmeyince B İskender'in imtiyazlı generali Petigos ile yaptığı savaşta yenilerek Yunanistan'a kaçtı ve bu generaller arasındaki savaş uzun süre devam etti Sonunda, M Ö 307 de Antinos, Pamfilya'yı elinde tutan Omedis'i de yenerek yöreyi ele geçirdi "KüçüK ASYA KRALI" unvanını aldı Suriye'yi fethetti ama durmayan generaller savaşında sonunda M Ö 301 yılında 84 yaşında öldü Pamfilya M Ö 302-218 yıllarında Ptolemeioslar'ın, M Ö 215-189 yıllarında Selevkios Kral Autiochos'un, ünlü Kartacalı komutan Hannibal'ın komutasındaki donanmasını Roma senatosuna bağlı Rodos donanmasına, Side açıklarında yapılan deniz savaşında yenilmesiyle, (M Ö 190 ) Roma'ya , M Ö 188 yılında da Roma Senatosu tarafından Pamfilya Bergama Krallığı'na verilmiştir Ancak Helenistik Krallıklar boyunca sürekli özelliğini koruyan ve gittikçe hellenleşen geliğimini sürdüren Pamfilya şehirleri ve özellikle bunlardan Side şehri Bergama krallığı ile çıkan sınır anlaşmazlığı yüzünden, 0M Ö 188-102 yılları arasında bağımsız kalarak Hellenistik dönemin en parlak çağını yaşamıştır Romanın kirli işlerine karışmamıştır Bu nedenle Bergama Kralı Attolos II Bölgenin en önemli ve liman şehri Side'yi alamayınca kendi adını alan ATTALIA (Antalya ) 'yı Liman kenti olara kurmak zorunda kalmıştır İşte bunun için Side'ye "Eski Antalya ", Antalya'dan daha önce kurulmuş olduğundan denmektedir Hellenistik Krallıklar zamanında sık sık el değiştiren Pamfilya'da büyük bir otorite boşluğunun olması, Roma'ya uzak oluşu, özellikle doğuda Kilikya bölgesi ve dağlık bölgelerde saklanabildiklerinden bölgede korsanlığın ortaya çıkıp çoğalmasına güçlenmesine neden olmuştur Pontus Kralı Mitridates VI'nın Romalılara karşı korsanlığı desteklemesiyle durum daha da kötüleşmiş hatta Alanya'da (Cerecetyne) Korekesion Diodotos Tttryphon adlı bir zorba korsan, başkanlığında para basıp kaleler inşa edecek düzeyde ileri giderek helenistik şehirleri tehdit ederek zayıflamalarına neden olmuştur Hatta bu zorba korsan, Suriye Krallarına kafa tutarak, Selevkos Kırallarına kafa tutarak, Selevkos Krallarını devirecek ve yerine istediğini geçirecek güce bile sahip olmuştur Bu tehdit M Ö 78 yılında Romalı Konsül Pub lius Servillius'un Pamfilya ve Kilikya'yı Roma'yabaşlaması ve kumandan Pompeais'un bölgeyi korsanlardan tem,izlemesine kadar sürmüştür bazı tarihçiler "  Pompeais'un 24 generalin komutasında 120 bin asker, 500 parça gemiyle Akdeniz'e açıldığını, Pamfilya'yı tüm korsanların gemilerini yakarak Akdeniz'i onlardan temizlediğini, Trayphon'un yaptırdığı kaleleri yakıp yıkarak sağ kalanlarının da Torosların tepelerine kaçtıklarını   "" yazar Pompeyüs kısa zamanda Anadolu ve Akdeniz'de sağlam bir egemenlik kurarak birçok küçük devlet ve bölgedeki Prenslikleri Roma'yabaşlayıp, bölgeyi Roma eyaleti haline getirmişse de, Pamfilya'da korsanlığın kökünü kazıyamadı Bunların kökünü Sezar temizler Roma senotosunca idama mahkum edilince Pafilya kıyılarına kaçan Sezar, önce korsanların eline düşer onların elinden kurtulup Milet'e kaçar Milet'te eline geçirdiği gemiler ve Miletlilerin yerlerini iyi bildiği korsanları yakalayarak, Bergama'ya getirip hepsini asar Bunlarla yıldızı parlayan Sezar büyük bir ordu ile Anadolu seferine çıkar Pamfilya ve Kilikya'da Roma hâkimiyetini kurduktan sonra 'da Roma'ya o meşhur mektubu yazar "GELDİM, GöRDüM, YENDİM" Bu arada Mısıra kaçan Pompeyüs'ü takip eden Sezar, Mısır üzerine yürüyerek Mısır'a gider Pompeyüs'ü öldürür Orada Gördüğü Kleopatra'ya aşık olur Adeta Sezar'ı büyüler Kleopatra'nın etkisinde kalan Sezar Mısır’ı, Kleopatra’ya vererek Roma'ya döner Sezar'dan sonra Anadolu'nun yönetimi Markus Antonius'a verilir Tabi Pamfilya'da    Anadolu'daki sık sık değişen bu egemenlik savaşlarında, bilhassa Pamfilya (Manavgat), dağlık olduğundan, Alanya ve çevresiyle birlikte hep bu olayların içinde kalmış ve küçümsenemeyecek üne de kavuşmuştur özellikle Köprüçay ve Manavgat çayından yararlanarak dağlık bölgelerin kerestelerini ta Mısır'a kadar satarak kereste ve zeytin yağı ticaret yapılmıştır Marcus Antonius buraların hakimi olup Kleopatra'yı tanıyınca Korekesyon'u (Alanya) çevresiyle birlikte Kleopatra'ya armağan eder Bunların zenginlikleri, özellikle keresteleri Mısır'a akar Burada bölgenin, çok önemli diğer kenti Side için, Strabon ne diyorı Strabon'a göre Side; M Ö 7 yüzyılın ikinci yarısında, bir Ionia kentinden gelen Helenli kolonistlerce kurulmuştur Kentin adı Helence olmayıp, Anadolu lehçesinde "NAR" anlamına gelir Nar meyve olarak M Ö 500 yıllarından itibaren, şehir sikkelerinde, bereket ve bolluğu sembolize etmektedir Side’nin gelişmesinde kolonistlerin büyük payı vardır Ve çok zengin bir liman kenti haline gelir Kent yalnız geniş bir bölgeyi kapsayan zenginliği ile değil, köle ticareti ile de tanınır özellikle şehirde, özel bir podyumda teşhir edilerek gösterilen kadın kölelerin güzelliğinin ünü çevredeki tüm ülkelere yayılmıştır Roma'nın kirli işlerine hiçbir zaman bulaşmayan Side'liler, M Ö 2 ve 1 yüzyıllarda barış içinde yaşadılar Side’nin en görkemli dönemi M Ö 2 yüzyılın ilk yarısıdır En önemli, en süslü yapıları bu dönemde yapılmıştır Roma imparatorluğu döneminde; M Ö 27 den MS 192 yılına kadar süren imparatorluk devrinde Anadolu Roma egemenliğinde kalmış Oktaviyanus imparatorluğu eyaletlere ayırdıktan sonra Pamfilya ve Akdeniz sahillerindeki Krallıklar olduğu gibi Roma 'nın eyaletleri haline gelmiştir MS 3 yüzyıldan sonra devlet idaresinin zayıflamasıyla kuzeyde dağlık bölgelerdeki kavimlerden DOSTLAR yada İSKİTLER MS 266-270 yıllarında bölgeye inerek Side'yi kuşatmışlardır Daha sonraki M S 361-363 yıllarında da İSAURALILAR yine Side ve bölgesini kuşatıp yağma ve talan ederek 2 çöküş dönemini yaşatmışlardır
BİZANS HAKİMİYETİ
MS 4 yüzyıl boyunca gittikçe Hıristiyanlaşan bölge MS 395 yılında Roma imparatorluğunun doğu ve batı olarak ikiye ayrılmasıyla Doğu Roma Bizans egemenliği altında kalmıştır Denizcilik ve ticaretin önem kaybetmesine karşın Ms4–6 yüzyıllarda, Bizanslılar döneminde tarım ve ziraatla yapılan ilerlemelerle tekrar canlanan bölge şehirlerinden Side, imparatorluğunun (dini anlamda) doğu Pamfilya Metropolitanlığının başkenti olarak eski sınırlarını da aşan ünlü bir şehir haline dönüşerek 3 parlak dönemini yaşamıştır Bizanslılar da Roma hakimiyeti sırasında , bölgede yapılan koruyucu kale ve garnizon binalarını kullanarak aynı sistemi devam ettirmişlerdir önceleri ;Körüçay Havzası , Manavgat çayı Havzası ,daha sonra Zincirli kale ile Akseki - İbradı güzergahlarındaki küçük küçük yerleşimler bunu ispatlıyor MS 7 yy' lardanbaşlayan ve ardı arkası kesilmeyen arap korsanların akınlarına uğrayan, bölgedeki hırıstiyan şehirlerinin gittikçe önemi azalmayabaşlamış, araplar tarafından sürekli yağma ve talan edilen bölgeyi korumak için
|