Konu
:
Hatay Turistik Yerler
Yalnız Mesajı Göster
Hatay Turistik Yerler
10-14-2012
#
3
Prof. Dr. Sinsi
Hatay Turistik Yerler
ÇEŞMELER :
Antakya içinde yer yer bazı binaların bitişiğinde ya da duvarlarına yapışık olarak yapılmış eski taş çeşmelere rastlanır
Bunlardan bir kısmı 19
yüzyıldan kalmıştır
Büyük bir kısmı ise 20
yüzyıl başlarında yapılmıştır ve “Zugaybe Çeşmesi” adıyla anılırlar
Suyu 1
Dünya Savaşı yıllarında Dursunlu Köyü yakınlarından imece usulü ile getirilen bu çeşmeler şahıslar tarafından yaptırılmıştır hemen hepsi halen kullanılır
Bu çeşmelerin suyu yumuşak içimli soğuktur
Harbiye (Daphne)
Hatay’ın çağlayanlar bölgesi olan Harbiye 6 km
’lik bir yolla Antakya’ya bağlanır
Şelaleleri ile çok serin olduğundan yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettiği bir mesire yeridir
Platonun güneyinden fışkıran kaynaklar çeşitli şelaleleri meydana getirdikten sonra Asi Nehrine karışırlar
Bu şelalelerin Antik çağdaki isimleri Kastalia Pallas ve Saramanna’dır
Harbiye’de yapılan arkeolojik araştırmalardan anlaşılacağı üzere kazı neticesinde elde edilen buluntulardan M
Ö
4500-3000 tarihinden itibaren yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinmektedir
Hellenistik ve Roma devrinde zengin halk kesimi Antik çağda da bir mesire yeri olarak kullanılabilmesi için büyük malikaneler ve villalar yaptırmışlardır
Makedonya Kralı büyük İskender’in generallerinden I
Seleucus Nikator Antakya’yı kurarken burayı da imar etmeyi ihmal etmemiştir
Asıl gelişme Helenistik devri krallarından Antiochus Epiphanos zamanında olmuştur
Bu devirde Apollon mabedi inşaa edilmiştir
Roma çağında ilk önce İmparator Pompeus imara başlamış daha sonra diğer imparatorlar tarafından hamamlar büyük villalar inşaa edilmiştir
Antik çağda bütün Yakındoğu’da Apollo adına düzenlenen yarışlar ve oyunlarla ün kazanan bu yer 1268’de Memlukluların eline geçtikten sonra bir daha eski parlak dönemine erişememiştir
Çevlik (Seleukeia Pieria) :Antakya’nın 35 km batısında Musa Dağı’nın güne-yinde kurulmuş antik şehirdir
Bu bölgede ilk iskan M
Ö
4500 yıllarına kadar iner
Bütün dünyaca bilinen tarihi Seleukoslarla başlar
Büyük İskender’in ölümünden sonra generalleri arasında paylaşılan ve burayı da içine alan topraklar generallerin-den Seleucus’a kalır
Seleukoslar merkezleri Babil olmasına rağmen buradan Akdeniz’e hükmetmek istiyorlardı
Bunun güçlü-ğünü anlayan İmparator önce burayı devletinin başkenti yapmayı düşün dü
Ancak her an denizden saldırıya uğraması mümkün ve savunması güç olan bu şehri başkent yap-maktan vazgeçerek Antakya’ya yöneldi
Roma egemenliğine geçtiğinde de önemi daha da artmıştır
Daha sonra Bizans hakimiyetine geçmiştir
Bu dönemde liman eski önemini kaybetmiştir
Seleukeia Pieria şehri aşağı ve yukarı şehir olmak üzere iki kısımdan kurulmuştur
Yukarı şehir deniz seviyesinden 300 metredir
Burada büyük malikaneler mabetler ve resmi binalar bulunmaktadır
Aşağı şehir liman ve çevresinde kurulmuştur
Aynı zamanda burada büyük bir hamam ve küçük bir tiyatro bulunmaktadır
Şehrin ÇARŞI’ı ve EL-MİNA ismini taşıyan iki kapısı bulunmaktadır
Şehrin tamamı bir surla çevrilidir
Dor Mabedi :
Tümüyle beyaz mermerden yapılan mabedin kalıtları Kapısuyu Köyü’ne giden yolun 2
km
’sinde bulunur
Bir zamanlar Seleukeia kentinin merkezinde yer almış kral mabedi olarak tüm şehri görecek şekilde inşaa edilmiştir
Tapınaktan geriye sütun parçaları başlıklar mermer altlıklar büyük temel taşları kalmıştır
Titus Vespasianus Tüneli : Seleukeia Pieria antik kentininin aşağı şehir kısmında bulanan tünel İ
Ö
I
yüzyılda yapılmıştır
Samandağ en canlı günlerinde dağlardan inerek yaşamı tehdit eden sel ve taşkınlarla baş etmek durumundaydı
Nitekim akıntıların sürüklediği toprak limanı kullanılmaz duruma getirmişti
Bunun üzerine Roma imparatoru Vespasianus şehrin etrafını dolanacak böylece akıntıların yönünü değiştirecek bir tünelin yapımını emretti
İnşaat İ
S
69 da başladı İ
S
81 yılında halefi ve oğlu Titus tarafından bitirildi
Tümüyle dağ içine oyulan tünel 1380 m
uzunluğunda 7 m
yüksekliğinde 6 m
genişliğindedir
Tünelin her iki ucunda Vespasianus’a ait kitabe bulunmaktadır
Kaya Mezarı ve Beşikli Mağara:
Titus tünelininin yakınındadır
Yolu tünelin girişinden ayrılır
Geniş alana yayılan mezarlık kayalık yamaçlara oyularak yapılmıştır
Mezarlarda Romalılara ait 12 adet Kral mezarı bulunmuştur
Kral ailesine ait mezarların yanı sıra halka ait olanlarda vardır
Nekrepolun hemen yukarısında o dönemde resmi daire olarak kullanılan çalışma odalarının kalıntıları mevcuttur
Aççana (Alalah) Hitit Saray Harebesi :Antakya - Reyhanlı Karayolunun 22
Km
’sinde yolun sağında yer almaktadır
M
Ö
19 ve 15
yüzyıllara ait iki saray kalıntısı mevcuttur
Aççana Höyüğü Antik (Alalah) şehrinin kalıntısıdır
İlk iskan M
Ö
3400 yılında başlamıştır
Mısırlılar Mitaniler Mezopatomya devletleri ve Etiler gibi kavimlerinin de yerleşim alanı olarak kullandığı 17 yerleşme tabakası mevcuttur
4
7
tabakalarında büyük saraylar vardır
En eski saray 7
Tabakalarda Babil Kralı Hammurabi ile çağdaş Yamhat ve Hitit Prensi Yarım-Lim tarafından inşaa edilmiş olanıdır
Bu saray M
Ö
18
Yüzyıla aittir
M
Ö
15
yüzyıla ait 4
tabaka sarayı bu sarayın hemen bitişiğindedir
Kral Nigme- Pa’ya Aittir
Saraylar taş temeller üzerine kerpiçle inşaa edilmiş olup daireler bir iç avlunun etrafında sıralanan mekanlar dizini halindedir
İssos Harabeleri :
Erzin ilçesi sınırları içinde Adana yolu ile deniz arasında Seleukos döneminden Epiphania kentine ait olan ve “İssos Harabeleri” olarak bilinen su kemerlerinin kalıntılarıdır
Danaahmetli Köprüsü : Kırıkhan Ovasında Karasu Nehri üzerinde 6 gözlü bir taş köprüdür
Köprünün 16
yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır
Demirköprü: Antakya-Reyhanlı yolunun 20
Kilometresinde aynı adla anılan köyde Asi Nehri üzerinde bulunan bu taş köprü yıkılan Antakya köprüsünün bir benzeridir
Ortaçağda bu köprü bölgenin en önemli geçitlerinden ve Antakya’nın savunmasında büyük rol oynayan yerlerden biriydi
Köprünün iki ucunda da kuleler ve kapılar vardı
Osmanlı döneminde burada derbent teşkilatı vardı ve geçiş ücretliydi
Kuleler 1837 yılında depremde yıkılmıştır
Köprü halen sağlamdır
Kızlar Sarayı (Kasr El Banet) : Reyhanlı-Halep asfaltı üzerinde (tampon bölgede) bulunmaktadır
Bu sarayın bölgeyi kontrol altında tutan bir merkez olduğu ve Bizans devrine ait olduğu sanılmaktadır
Saray girişine iki taraflı kesme iri blok taşlardan oluşan bir geçitten girilmektedir
Giriş kısmı yıkılmıştır
Orta kısmında yüksek kare planlı bir kule bulunmaktadır
Kule yıkılmaya yüz tutmuştur
Kulenin kuzey tarafında çeşitli oda kalıntılarına rastlanılmıştır
Bu odalarının sarayı koruyan askerler tarafından kullanıldığı düşünülmektedir
Kulenin doğu tarafında nişler içerisine yerleştirilmiş 8 adet sonradan tahrip edilmiş mezar kısımları ile su deposu alanı mevcuttur
Bu kısmın örtü sisteminin düz dam olduğu taşlar üzerindeki ahşap atıl deliklerinden anlaşılmaktadır
Kulenin güney tarafında kilise kalıntısına rastlanmıştır
Kızlar Sarayının bütününde malzeme olarak kesme büyük blok taşlar kullanılmıştır
Ayrıca mezarlık kapısı girişinde bir Latin haçı ile rozet motifi yer almaktadır
Kilisenin güney cephesindeki kapı üzerinde alçak kabartma halinde akanthos yaprağı motifi vardır
Kızlar Sarayının bütününde malzeme olarak kesme büyük blok taşlar kullanılmıştır
Ayrıca mezarlık kapısı girişinde bir Latin haçı ile rozet motifi yer almaktadır
Kilisenin güney cephesindeki kapı üzerinde alçak kabartma halinde akanthos yaprağı motifi vardır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul