Konu
:
İsparta Adetleri Ve Görenekleri
Yalnız Mesajı Göster
İsparta Adetleri Ve Görenekleri
10-14-2012
#
2
Prof. Dr. Sinsi
İsparta Adetleri Ve Görenekleri
Gelin Çıkarma: Oğlan evinin büyükleri önde öbür davetliler arkada olmak üzere (kimi yörelerde güveyi de yanlarına alarak) perşembe sabahı kız evine gidilirdi
Arkadaşları düğün alayı gelinceye kadar gelini hazırlar çeşitli eğlencelerle (gelin okşama) üzüntüsünü gidermeye çalışır kimi yörelerde de güveyin arkadaşları perşembe sabahı "güvey hamamı" düzenler ondan sonra gelin çıkarmaya gidilirdi
Kız evine gelindiğinde "cezayir" denen hava çalınırdı
Gelin ata -günümüzde gelin arabasına- bindirilip oğlan evine gelindiğinde de karşılama töreni ve eğlenceleri yapılırdı
Gelin önde güvey arkada eve girilir güvey bir süre sonra konukların yanına çıkardı
Kadınlarsa gelinin yanına gider eğlencelerini sürdürürlerdi
Gelinin duvağı gerdeğe kadar açılmazdı
Gelin Ertesi: Gerdekten sonraki 3 gün yörede "gelin ertesi" diye adlandırılır
Dost ve akrabalar gelini ziyaret eder kutlarlar
Gelin bu süre içinde konukları gelinliği içinde karşılar gelenlerin elini öper onlara şeker ve şerbet sunar
Köylerde ve kasabalarda kimi değişimlerle varlığını sürdüren bu gelenekler merkezlerde büyük ölçüde bırakılmıştır
Çağrılar "okucu" yerine davetiyelerle yapılmakta nişan ve düğün törenleri salonlarda düzenlenmektedir
Varlığını koruyan geleneklerden kına gecesi ve samaha hemen her yerde rastlanırken hamam törenleri çok dar bir çevrede sürdürülmektedir
SÜNNET DÜĞÜNLERİ:
Hali vakti yerinde olanlar erkek çocukları için sünnet düğünü yaparlar
Ekonomik gücü olmayanların çocukları da ya yardım kurumları tarafından ya da ekonomik gücü yerinde olanların çocuklarıyla sünnet ettirilir Sünnet genellikle iki ile oniki yaş arasında yapılır düğün öncesinde oku dağıtılır ve sünnetle ilgili hazırlıklar sürdürülür
Düğün genellikle iki gün olarak düşünülür
Ancak bu konuda şehir merkezi ile ilçeler arasında farklılıklar vardır
Şehirde ilk gün sünnet olacak çocuk ya da çocuklar çalgı ile gezdirildikten sonra dini bir törenle sünnet ettirilir
Akşam sünnet olan çocuğun acısını unutturacak çeşitli eğlenceler düzenlenir
İkinci gün genellikle 8
30 -13
00 arası erkeklere 13
00'den sonra da kadınlara yemek dökülür
Yemekler Kabune Helva Fasulye ya da bütün et şeklinde yapılır
Zaman zaman helvanın yerini zerde alır
İlçelerde uygulama bundan farklıdır
Düğün bir gün olarak düşünülür
Önce genellikle çorbayla başlayan ve yörelere göre değişen yemek verilir
Daha sonra yemeğin verildiği gün yemeğin bitiminden sonra çocuklar gezdirilerek sünnet edilir
EĞLENCE OYUNLARIMIZ:
Eskiden yediden yetmişe hemen hemen her yaşta oynanan çeşitli oyunlar vardı
Çocuklar gençler kızlar kadınlar ve hatta yaşlıca insanlar kendilerine göre oyunlar oynarlardı
Bunlar; Met Enik Hotak Kalem Kazık Top Kazıklı Tura Yüzük Saklama Boğça
Testi Tutması Esnaf Dilsiz Çatal-Matal Kaç-Kaç Çatal Taş Atması Değnek Ebe Beni Kurda Verme Uzun Urgan Ellem-Bellem Handadır Handa Hey Alaylar Alaylar Gelin Almaca Kaykuz-Kuysuz Çıngıl-Çıngıl Ben Geldim ve Aç Kapıyı Bezirgânbaşı gibi oyunlardı
KAZIK OYUNU
İlkbaharda veya sonbaharda sırf erkek çocuklar oynarlardı
Bu oyunun başlıca aleti; uçları sivri irili ufaklı bir takım ağaç kazıklardan ibaretti
Oyuna iştirak eden çocuklar katı çamurlu bir yerde ellerinde çeşitli kazıklarla toplanırlardı
Bunlardan birisi kazığının birini vurarak çamura saplar diğer çocuklar da sıra ile yerde saplı olan kazıklardan birine devirmek yahut yerinden sökmek amacıyla kendi kazığını atardı
Saplı kazıklardan birini yerinden çıkarıp devirebilirse o kazık onun olurdu
Bir daha atılıp saplanmadan yerde yatan kazık olursa diğer oyuncular o kazığa kendi kazığını hem dokundurur hem de saplayabilirse yine o kazığı elde etmiş olurdu
YÜZÜK SAKLAMA OYUNU
Kış geceleri herkes akran ve emsali ile sohbet ederdi
Yani nöbetle her gece birisinin evine toplanıp kahve içilir ve muhtelif şeyler yenirdi
Meclise toplanan delikanlılar ihtiyarlar hatta bazen kadınlar 12-15 yaşındaki erkek çocuklar kendi aralarında oynarlar
Yüzük oyununda bir tepsi üzerine onbir tane fincan kapatılır ayrıca ya bir yüzük yahut bir mühür bulundurulurdu
Meclistekiler önce karşılıklı olarak ikiye ayrılırlar sonra da tepsinin üzerine iki gün-can konur
Mühür bunlardan birinin altına iki taraf için gizli olarak saklanır ve gurupların önüne konur
Herhangi gruptan biri bu fincanlardan birini kaldırarak mühürü çıkarırsa ilk oyunu o gurup yapar
Çıkaramazsa oyun diğer guruba geçer
Oyunu kazanan guruptan iyi saklamayı bilen birisi tepsinin üzerine onbir fincanı kapatır
Diğer guruba arkasını çevirir veya başka bir yere giderek mühürü kapatılmış fincanlardan birinin altına saklar
Bu iş yapıldıktan sonra tepsiyi karşı gurubun önüne koyar
Kendisine çekilir o guruptakilerden her biri "İşgil" namı ile mühürün bulunduğunu sandığı fincana reyini verir
En sonda kati karar verilerek fincanın biri kaldırılır
Eğer birinci fincanın altından çıkıverirse buna "destegül" tabir edilir ki oyun öbür tarafa geçer ve bunun için çok şenlik yapılır
Eğer birincide çıkmayıp ikinci defa kaldırılan fincanın altından çıkarsa bu defa oyun saklıyan tarafın lehine olup "part" tabir edilir
Ve bu yüzden "onbir" sayı kazanılmış olunur
Yeniden mühür saklanır
"Destegül" alınmadığı gibi "part"da olmayıp başkasında çıkarsa mühür çıkan fincan ile beraber tepsi üzerinde kaç fincan kalmış ise sayılarak evvelki sayıya ilâve edilir
Üç fincan kalıncaya kadar ayıklanıp mühür çıkmadığı takdirde kalan fincanın birincisinde yahut ikincisinde oyun diğer tarafa geçer
Onlarda da çıkmayıp en sonuncu fincanın altından çıkarsa saklamak hakkı yine evvelki tarafındır
Yalnız üç fincanın hangisinden çıkarsa çıksın sayılmaz
Bu oyunun kuralları şunlardır:
1- Hangi gurubun sayısı önce elliyi bulursa o taraf diğer tarafı yenmiş sayılır
Neticede kazananlar için çok büyük şenlik yapılır
Yenilen taraf yenen tarafın latif ve zarif eziyetlerine tahammüle mecburdur
2- Destegül olan taraf ikinci mühür saklayıştan itibaren her saklayışta "çürük" namile tepsinin ortasına bir fincan koyar
Bu fincana yüzük saklanır
Ayıklayan taraf ilk fincanı aldığında mühür çıkmayacak olursa ikincide mutlaka "çürük" namındaki fincanı kaldırır ki bu surette "part" yani "onbir" sayı vermiş olur
Eğer üçüncü "çürük" kaldırılmayıp mühür bulunduğu tahmin edilen başka bir fincan kaldırılır ve onun altından "mühür" çıkarsa "part" yani "onbir" sayı verilmiş olur
EŞİM EŞİM YAHUT TESTİ TUTMASI OYUNU
Genellikle kış gecelerinde evlerdeki sohbetlerde çocuklar delikanlılar ve bazan da kadınlar tarafından oynanırdı
Oyuna katılan kimseler kendilerine birer eş seçerler ve herkes kendi eşiyle karşı karşıya oturur
Bunlardan biri elinde bir testi tutar eşi olan kimse de şöyle bir hitapta bulunur:
Eşim eşim Testi tutan:
Ey kardeşim
Elinde testiyi ne tutarsın?
Ben tutmayayım da kim tutsun?
Bu esnada oradakilerden birisinin ismini söyleyerek "Falan" tutsun der demez ismi anılan kimsenin eşi derhal:
Tutmaz der
Yine evvelki:
Ya kim tutar?
Bu da başka birisinin adını söyleyerek "falan" tutar der
Bu defa da onun eşi:
Tutmaz demesi üzerine ikinci oyuncu:
Ya kim tutar?
Bu da bir diğerini anar
Yahut bazan da:
Tutan tutar
diyerek testi tutanı göstermek sureti ile eşini şaşırtmağa çalışır
Böylece oyun devam eder
Oyunun kuralları şöyledir:
1- Herkesin gayet uyanık bulunması ve eşinin adını daima aklında tutması gerekir
2- Herkes eşinin adı söylenince ve anılınca derhal "tutmaz" cevabını vermelidir
Şayet cevap vermez veyahut cevabı geciktirirse testiyi o alır
Bu defa onun eşi "eşim eşim" diye hitap eder
3- Eşi söylenenin eşinin gayrisi cevap verirse testi ona geçer
Bu suretle testi şaşıranların elinde gezer durur
ESNAF OYUNU
Kış geceleri evlerde delikanlılar ve çocuklar oynarlardı
Sekiz-on kişiden oluşan oyuncular ebe seçilen bir kimsenin önünde halka şeklinde oturur
Aralarında taş saklama usulü tatbik edilerek en sonda taş kimde kalırsa o ebenin dizine başını koyup yatar
Arkasına bir post veya halı örttükten sonra ebe öbürlerine duyurmaksızın yatanın kulağına parola olmak üzere hangi sanat söylenecekse o sanata ait aletlerden birini söyler
Meselâ helvacılık sanatı söylenecekse yatanın kulağına bu sanata ait olanlardan birini faraza "kürek" dedikten sonra aşikâr olarak belindeki turayı:
Benim oğlum helvacıdır ister buna bir dükkân diyerek yatanın arkasına vurur ve derhal yanındakine verir
Orada bulunan diğer oyuncular da bir biri ardınca o san'atta kullanılan ne kadar alet varsa birer tanesini söyleyerek vururlar
Eğer bu tarzda oyun devam ederken oyunculardan biri ebe ile yatan oyuncu arasında kararlaştırılan parola-aleti meselâ "küreği" söyleyiverecek olursa yatan kalkar
Onun yerine kendisi geçer
İşte bu oyunda her san'ata temas ve her san'atın bütün âletleri zikredilmiş olur
Oyunun esas kuralı: Parolayı yatan kimsenin seçmesi şarttır
Bundan mutlaka haberdar olmalıdır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul