Yalnız Mesajı Göster

Rize Gelenek Ve Görenekleri

Eski 10-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rize Gelenek Ve Görenekleri




Rize Gelenek Ve Görenekleri

Evlilikler yakın çevreden yapılır, yakın çevrede kız yoksa dışarı çıkılırdı Gelinlik kız komşu, akraba ve aile büyüklerince yapılırdı Her ne kadar erkeğin görüşü alınsada son söz aile büyüklerindi

Beşik kertme vardı Ancak bu doğuda olduğu kadar zorlayıcı olmayıp, çocuklar büyüyünce evleme zorunluğu taşımazlardı Kız arama da elçi denilen insanlar devreye girerdi

Kız seçimine çok önem verilirdi Kızın soyu sopu araştırılırdı Kız tarafıda erkeğin soyu sopunu araştırır, uygunsa verirdi Kızın erkeğe gönüllü olması ve kaçma işini beraber planladıkları durumlarda olay fazla büyütülmez, zamanla örtbas edilirdi Sevenlerin kavuşamama durumunda maraz denen ruh hastalıkları olurdu Kız istenmeden önce ondan büyük kız olup olmadığı araştırılırdı Böyle bir durum varsa kız istenmez, istense de büyük kız varken ufak kız verilmezdi Kızın bir başkasına sevdalı olup olmadığına bakılrdı Kız daha istenmeden, yani iş resmiyete dökülmeden elçiler sayesinde iş halledilmiş olurdu

Kız istenmeye gidilirken karşı taraf haberdar edilir, hazırlıklı olmaları sağlanırdı Erkek tarafı karşılanır ağırlanır Bir müddet ordan buradan konuşuldukjtan sonra asıl konuya girilirdi "Allah'un izniyle, Peyganberun kavliyle kizinuzi oğlumuz Temel'e istiyiruk" denirdi Kız tarafı kendini naza çeker, cevap vermek istemez, çay kahve, yemek ikram edip konuyu dağıtmaya çalışırdı Erke tarafı da israr eder "Kızı vermezseniz ne yemeğinizi yeriz nede kahvenizi içeriz" derdi Hayli mücadele sonunda istekler sıralanır, kabul edilince de kız verilirdi Kız istendiğinde verilirdi Çünkü söz önceden alınır ve kararlaştırılmış olurdu Söz alınmadan kız istendiğinde, istenmedik olaylar olabilirdi Erkek tarafı soğuk karşılanır Mazeretler uydurulur Bazen de kız görücüye çıkmazdı Kız tarafı erkek tarfının karşılayabileceği kadar başlık parası isterdi Bu kıza harcanırdı Ayrıca kıza alınacak eşya ve altın tesbit edilirdi

Ara kesildikten sonra (kızın sözünün alınması) olay hemen duyurulurdu Bu da erkek tarfının dılaru da hava ya kurşun sıkmasıyla olurdu Peşinden yemek yenir Düğün günü belirlenir, ayrıntılar konuşulurdu

Ara kesilirken kız tarfına verilen sözler düğnden önce yerine getirilirdi Bir alış veriş günü tesbit edilirdi Genellikle Çarşamba günü olurdu Her iki tarfta birinci derece yakınlar olurdu

Takılardan genellikle çok eskiden dilme fes, beşli, daha sonraları zincir, bilezik, küpe, yüzük, saat, alyans, iğne gibi altın eşyalar alınırdı Daha sonra söz verilen giyim kuşam ve yerleşimle ilgili diğer eşyalar alınırdı

Alınan eşyalar önce kız evine gönderilir, kızın kendi hazırladığı eşyalarla birlikte sergilenirdi Bu olaya "Bohça Açıldı" denirdi Perşembe'den Cumartesiye kadar açık kalır isteyen gelir bakardı

Eşyalar evden çıkarken, kızın erkek kardeşi yoksa bir yakını kapıyı keser ya da sanduğa otururdu Kapı erkek tarafının bir miktar para vermesiyle açılırdı Cumartesi erkek evine getirilen eşyalar kız tarafınca yerleştirilirdi Kına gecesi Cumartesi olup her iki taraftada yapılırdı Misafirler horon eder, oynar, toplu halde kurşun sıkılırdı O gecede geline kına yakılır Başka isteyenlerde var ise onlarda kına yakardı Bazen geline yakma işlemi Pazar sabahına bıraklıdığı da olurdu Erkek tarafı kına gecesinde şeker, fındık türü yiyecekler gönderirdi Pazar sabahı erkek tarafı kalabalık bir halde kızı almaya giderdi "Duğunci" denen bu grup yol boyunca sık sık silah sıkardı Bunu duyan kız tarafı da karşılık verirdi

Gelini evden genellikte damadın babası veya ağabeyi çıkarırdı Bu arada kapı kesilir bahşiş istenirdi Yol boyunca yer yer yol kesildiği olurdu Geli evden çıkarken kurşun sesleri ortalığı yıkardıBazı evlerdede ilahiler okunurdu Yol yakınsa gelin yaya, uzaksa at ile getirilirdi Gelinin evinden gelenlere ikram edilen lokumu damada ulaştıran ödüllendirilirdi Bu kimseye "müjdeci" denirdi Müjdeciye ya para ya da bir tepsi baklava verilirdi Kız ve erkek tarafıı birlikte kurşun ata ata gelinle birlikte erkek evine gelirdi Bu gruba "alay" denirdi Kız ağlarsa, "Hem ağlıyalum, hem gidelum" denirdi Kız eve girmeden önce tatlı dilli olsun diye, elini bala tutturup sağ parmaklarıyla kapının başına sürerlerdi Zengin olsun diye başına bez koyup para dökerlerdi Kız tarfından birileri gelini içeri sokmazBir şeyler isterdi Buna "kapılık istemek" derlerdi

Gelin odasına götürülür, oturtulur, yanında genellikle ablası veya yengesi bulunurdu Bazen de o mahalede yeni gelin olmuş birisi de olabilirdi Düğün akşama kadar devam ederdi Bu arada sıksaray, sallama, atlama, titreme gibi horonlar yapılırdı Horonlar genellikle erkek erkeğe, kadın kadına oynanırdı Erkekler daha çok evin dışında veya avluda, kadınlar ise evin içinde bir yerde oynarlardı Erkekler kızlar bir arda oynadığında kadınlar veya kızların kollarına ancak yakınları girebilirdi Horonlar kaval, tulum, akordiyon, mozika (mızıka) nadir olarak zurna ve daha çok kemençe eşliğinde oynanırdı



Alıntı Yaparak Cevapla