Yalnız Mesajı Göster

Trabzon Şehir Tanıtımı

Eski 10-14-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Trabzon Şehir Tanıtımı




Beşikdüzü, Trabzon

Genel

Beşikdüzü'nden üç ağa 1834 yılında ferman getirterek Beşikdüzü’nü kurarlar 1856 yılına kadar Beşikdüzü’nü yönetirler Bu dönemde ilçemizin adı Şarlı’dır 1856 yılında Şarlı’ya bir bucak müdürü tayin edilir Emrinde bir zaptiye mülazımı ve 30 zaptiye Bucak müdürünün tayini ağalık döneminin sonu olur Şarlı’ya atanacak bucak müdürü Tonya ve Şalpazarı nahiyelerinde de görev yapar İlçemiz 1894 yılına değin Şarlı adıyla Görele ilçesine bağlıdır 1894 yılında askerlik işleri Vakfıkebir’e bağlanır Diğer yönetsel işlemlerde ise ilçemiz 1894’ten itibaren Trabzon merkez ilçeye bağlı olarak gelişmesini sürdürür Bu yapı 1914 yılına kadar sürer 1914 yılında Şarlı ve Şalpazarı bucakları bütünüyle Vakfıkebir’e bağlanır 1922 ‘de bucak kimliğini kaybederek Vakfıkebir’le bütünleştirilen ilçemiz, dört ay kadar sonra Akhisar adıyla yeniden bucak kimliğini kazanır Ancak, Akhisar adının öteki kasaba ve köy adlarıyla benzerliği karıuşıklara neden olur İlçemizin bugünkü adının verilişiyle ilgili anlatılanlardan çıkarılan şudur: 1930’lu yıların sonlarında ilçemize gelen bölge Valisi Tahsin Uzer Beşikdağı isminden esinlenerek buraya Beşikdüzü adını vermiştir İlçemiz belediye teşkilatı 1948 yılında kurulmuş, 04 Temmuz 1987 tarihinde 19505 sayılı Resmi Gazetede yayınlana 3992 sayılı yasayla da ilçe olmuştur Kaynaklardan ve sözlü verilerden çıkan sonuca bırakılırsa bölge halkı, XIII ve XIV Yüzyıllarda Doğu ve Günaydoğu Anadolu’dan gelen Oğuzların Çepni boyundandır Bugün mevcut, Türkelli, Kalegüney, Seyitahmet, Korkuthan…]

Tarih

Beşikdüzü ilçesinde Trabzon ilinin diğer ilçelerine oranla köy adlarının cok fazla değiştirilmemiş olusu ilçe kültürü hakkında önemli ipuçları vermektedirilçede yasayan halkın bazı kaynaklarda güneydoğu anadoludan geldiği belirtilmesine rağmen bilginin doğrusu Çepni boyunun doğu ve guneydoğu anadoluya iran üzerinden giriş yaptıkları seklindediryüzyıllar önce turkmenistandan genel göç hareketine uyarak batıya doğru hareket eden Çepni boyu binlerce çadırdan oluşan kalabalık kitleler halinde bugunkü İrana yerlesmişlerdirtakip eden dönemde batıya göç hareketlerini sürdürmüş; kuzey ırak kerkuk musul üzerinden diyarbakıra, diğer bir kol da aras vadisi boyunca bugunku ermenistan ve ığdır arasındaki sürmeliçukuru denilen ovalardan kars erzurum yolu ile harşit vadisine giriş yapmıstırÇepni boyunun guneyden gelen kollarının bir kısmı batı anadoluya ege sahillerine kadar ilerlemiş zamanla goçebelikten yerleşik yaşama geçerek marmara ve ege de yüze yakın köy kurmuslardırbugun en yoğun olarak balıkesirŞah ismailin alevi Turk devletiyle Sunni turk devleti olan Osmanlılar arasındaki iktidar mücadelesi ve savaslarda ;Erzincandaki Turkmendağında diğer Turkmen aşiretleriyle beraber şah tarafında yeralma kararına katılmıs ve Yavuz Sultan Selime karsı savasmıslardırbunun sonucu olarak şah ismailin yenilgisi ile birlikte cok buyuk olcude Çepni irana Şahın ordusuyla beraber geri donmuş ,kalanlar ya ulasımı zor bolgelere yerleşmiş ya da kitleler halinde alevilikten sünniliğe geçmişlerdirbu tur göç hareketlerinin izleri günümüzde de yaşamaktadırKuzey ırakta kerkük ve musul bölgelerinde yasayan şii ve sunni asıllı turkmenler ,coğrafi olarak devamında Diyarbakır ilinde özellikle Bismil ilçesinde yoğunlaşan alevi inanıstan türkmen köy ve kasabaları ve toroslar üzerinden batı anadoluya uzanan bir kültür coğrafyası eskiden yasanmıs bu gelgitlerin son kalan kumlarıdır

bugun en yoğun olarak balıkesir ,çanakkale ,bursa, manisa, izmir ,aydın ,muğla ve komsu diğer illerde yasayan bu Çepni grubu komsu Turk topluluklarına nazaran daha izole ,kapalı toplum yapısında yasamıslar ve köyden kente göç ve iletişimin yaygınlastığı son yıllara dek bu kapalı yapılarını muhafaza etmişlerdirbu sayede orta asyadan gelen pek çok eski turk geleneklerini hala yasatabilmişlerdirkulturel olarak bu kapalı toplum yapısını olusturan ana etken batı anadoluya yerlesen Çepnilerin İranda yasanılan yıllar içerisinde alevi şii islam anlayısını benimsemeleri olmustursünnilik veya şiilik arasında bir tercihten ziyade ilk tanısılan islam toplumu olan fars toplumunun dini bakıs acısının kabul edilmesi bunda rol oynamıstırmezhepsel farklılık kulturun korunması acısından avantaj sağlamasına rağmen diğer alanlarda uyumsuzluklar ortaya cıkarmıstırOsmanlılar doneminde Çepniler ;Kültür ve Dil yapısı

Doğu karadeniz bolgesine yerlesen Çepnilerin tarihsel durumu ise bugun hiçbir ortak kültürel bağları olmayan hatta varlıklarından dahi haberdar olmadıkları batıdakı Çepni grubuna oranla bazı soru işaretlerini barındırmaktadırbatıdakilerin tersine karadenizde yasayan Çepnilerde sünnilik hakimdirBunun nedeni aleviliğin bölgedeki asimilasyonu yani yokedilmesine yönelik politikalardandırbu durumun gözden kaçan istisnaları Kürtün ilçesi Güvenc abdal ocağı, Şiran ;Giresun ve genelde ordu daki Gürgentepe ilçe merkezi ve köyleri,Ordunun diğer ilçelerindeki bazı köyler ve kasabalar ile ,yuzyılın basındaki göçler ile sakarya kocaeli bolgelerine yerlesen doğu karadeniz kökenli Çepni alevilerdirilk osmanlı kayıtlarında harşıt vadisindeki Çepniler için kızılbaşlar terimi kullanılır iken daha sonra bu tur tanımlar yapılmaz olmusturbunun sebebi zamanla sünniliğin benimsenmesi olabileceği gibi alevi gelenekleri yasamak isteyenlerin İrana geri donmeleri sonucunda arta kalan azınlığın devamı olan gruplar olmaları de olabilirDini inanıs acısından mevcut bulunan bu aydınlatılmamıs noktalara rağmen Çepni boyu tum doğu karadeniz sahili boyunca yayılmıs kendine has bir kültürel havza olusturmusturyerlestiği bölgeye harşit vadisi boyunca yayılarak kuzeye ilerlemiş ve nihayet sahillere ulaşmıstırbu yayılma politıkası sonucunda bolgenin turk olmayan halkı ya Çepniler içinde erimiş ya da daha sık rastlanan bir biçimde birtakım merkezlerde toplanmış veya bolgeyi terketmiştirbunun sonucu olarak 1831 yılındakı ilk salnamelerden baslayıp 1914 sayımına kadarki surede Çepnilerin genel olarak yerlestiği bolgede Rum veya Ermeni nufusa rastlanmadığını izlemekteyizbu yerlesimi destekler sekilde Trabzon ilinin diğer ilçelerine nazaran Beşikdüzü ve Şalpazarı ilçelerinde rumca kökenli köy adlarına pek tesadüf edilmezköy adlarının düzenlendiği 1960 larda pek cok yerlesimin adı değisirken bu oran adı gecen ilçelede son derece dusuk seyretmiştirbu durum Beşikdüzünün cok erken tarihlerde kalıcı olarak Turklestiğinin de gostergesidirson osmanlı salnamesinde 1900 lü yılların basında o zamanki Vakfıkebir kazasına bağlı olan Beşikdüzünde hristıyan nufus sıfırdırhiçbir köyünde Rum veya ermeni nufus bulunmamaktadıro gunku trabzon eyaletiyle karsılastırıldığında tam bir tezat olusturmaktadırbunun sonucunda da yuzyıllardır sabit köklu bir turk nufus yapısına sahip olmusturEski adı da Turkçe iken tarihi adları değistirilerek yapılan hatalara örnek olarak;oğuz köyüne Turkelli abdallı köyüne yeşilköyağılbağı kancuma köyüne ağaçlı isimlerinin uygun görülmesi verilebilirBeşikdüzünün 29 adet köyünden eski adları Turkçede bir anlam ifade etmeyen köy sayısı sadece 4 tur(yazıyla dört)hemen bitişikteki ilçe olan Vakfıkebirin 35 adet köyunun ise eski adlarına bakıldığında 30 tanesinin turkce olmadığı sadece 5 koyun adının orijinalinin turkce oldugu gorulurarada 4 kilometre varken turkce oranı tam olarak tersine donmüsturbu bize Beşikdüzü köylerinin farklı bir kurulus hikayesi olduğunu ispatlar Beşikdüzünde eski adı Turkçe olmayan köylerden; kadahor rumca kato(yukarı) + horio (köy) kelimelerinden diğeri olan mesopliya; mezo (orta) + poli/ polita(kasaba) kelimelerinden turemiştirmuhtemelen eski halkı bu koyleri terk edince yerlerine yeni yerlesen Turkler de benzer adları benimsemişlerdir değistirme gereği duymamıslardırgeriye kalan 25 köyun ise adının yuzyıllardır hic değismediğini göz önune alırsak ;Turkler tarafından sıfırdan kurulduğunu iddia etmek mantıksız olmayacaktırİlçe toponomisinde Turkçe harici isimlere rastlanmayışı kadar halkının bir takım kültürel özellikleri de Trabzonun diğer ilçelerinden Beşikdüzünü ayırırBu özelliklerin başında konuşulan aksan gelirKaradeniz lehçesinin içinde ayrı bir altgrup olusturan bu aksan Trabzon merkezinde veya diğer doğu ilçelerde konusulandan yapısal olarak tamamen ayrı olup daha ziyade giresun tarafında konusulanla benzerlik götermektedirbeşikdüzünde kullanılan bir takım yerel kelimeler Trabzonun diğer ilçelerinde hiç bilinmezken GiresunBulancak'ta veya Yağlıdere gibi uzak veya ulasımı Besikduzu ile kulturel etkileşim olusturamayacak kadar imkansız yerlerde bile aynen kullanılmaktadırTeker teker kelime haznesi haricinde cekim ekleri cumle kurulusları acısından da Trabzon yoresinden cok Giresun tarafında kalan ilçeler ile benzerlik gostermektedirbu aksan farkının nedeni yukarıda da belirttiğimiz Çepnilerin doğu karadenize yerlesim sureciyle ilgilidirÇepniler bolgeye harsit vadisinden girmiş Kurtun ilçesinden asağı inerek doğankentten Tirebolu sahiline ulasmıslar buradan batıya doğru espiye yağlıdere keşap gıresun bulancak piraziz ve orduya ilerlerken doğu yonunde ilerleyenleri ise gorele eynesil ve beşikdüzüne yerleşmişlerdiryıne komsu olması sebebiyle Şalpazarı halkı da torul kurtun tarafından dağları asarak ağasar vadisine inmişlerdirbu yerlesim bütünlüğü nedeniyle adı gecen ilçeler arasındaki dil benzerliği daha fazladırBazı bilimsel kaynaklarda tum Beşikdüzü halkı Çepni boyundan kabul edilmekle beraber Şalpazarına yakın yerlesimlerdeki 14 köyün Çepni olduğunu kalanların ise farklı Turk boylarından geldiği iddia edilmektedirnitekim oğuz köyleri denilen bir grup köyün bulunması ve bu 14 köy haricinde genelde sahilde kalan köylerin kendilerini farklı addetmeleri bu yondeki gorusleri doğrulayabilecek de olsa Turkiyenin baska yerinde pek bulunmayan aksan yapısındaki ortaklık bir takım sonradan olusabilecek kulturel farklılıkları gozardı etmemizi gerektirebilecek boyuttadırÖrneğin sahil bolgesinin iletişim ve ulasım olarak dısarıya acık olusu ;ulasımı zor olduğu için kulturel yapısını daha iyi muhafaza eden şalpazarı ve ona yakın yuksek koylerle arada fark olusmasına neden olabilirTarihsel gelişimindeki bu özellikler nedeniyle Beşikdüzü konuşma dili saf bir Turkçeden oluşmaktadır Trabzonda rastlanılan Latince kökenli veya trabzonun eski halklarından kalma kelimelere hemen hiç rastlanılmamaktadır






Alıntı Yaparak Cevapla