10-14-2012
|
#2
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Trabzon Şehir Rehberi
Trabzon Cami ve Mescitleri
Trabzon camilerinin büyük çoğunluğu, çeşitli zamanlarda yapılan onarımlarla orijinalliklerinden uzaklaşmışlarsa da günümüze yine de iyi bir durumda gelebilmişlerdir Trabzon ve ilçelerindeki camilerin yapımında taşa ağırlık verilmiş, bunlarda siyah-beyaz renkteki taşların birbirlerini izlemesiyle ilginç bir görünüm sağlanmıştır Taş mimarisinin yanı sıra ahşap camilerle de Trabzon’da sık sık karşılaşılmaktadır Gülbahar Hatun Camisi’nin ters T plânı istisna olarak kabul edilirse, genelde plân düzenleri kubbe ve düz tavanların örttüğü dikdörtgen mekânlardır Bezeme elemanları, özellikle çini, kalem işi ve ştukoya pek az rastlanmaktadır Ancak yörenin de etkisiyle ağaç işlerine bezemede büyük önem verilmiştir İl merkezi dışındaki camiler ise ahşap tavanlı olup, mimari özellik göstermemektedirler
Ayşe-Gülbahar Hatun Cami (Merkez)
Bu yapılardan günümüze yalnızca cami ile türbe gelebilmiştir Sıbyan mektebinin yerine de 1899 yılında günümüzdeki Gülbahar Hatun İlköğretim Okulu yapılmıştır
Trabzon’daki Türk eserleri arasında Gülbahar Hatun Camisi’nin ayrı bir yeri ve önemi vardır Atapark diye isimlendirilen alanda yer alan bu camiyi Sultan II Beyazıt’ın karısı ve Yavuz Sultan Selim’in annesi Ayşe-Gülbahar Hatun yaptırmıştır Ancak caminin kitabesi günümüze ulaşamadığından yapım tarihi ve mimarı kesinlik kazanamamıştır Bununla birlikte, caminin yanında bulunan Ayşe-Gülbahar Hatun Türbesi’nin h 911 (1505–1506) tarihi biraz ışık tutmaktadır Büyük bir olasılıkla Gülbahar Hatun Camisi de aynı tarihlerde yapılmıştır Yapı çeşitli devirlerde birçok onarım geçirmişse de orijinal durumundan pek fazla uzaklaşmamıştır Caminin giriş kapısı üzerindeki h 1301 (1885) tarihli kitabe onarım kitabesidir
Cami koyu gri ve sarımtrak beyaz taştan yapılmıştır Caminin ters T veya zaviyeli camiler plan tipinde olduğu, onarımlar nedeniyle de geç devir özellikleri taşıdığı görülmektedir İbadet mekânını örten ana kubbe 15 00x15 00 m ölçüsünde olup, pandantiflerin yardımıyla dört duvar üzerine oturtulmuştur Bu mekânın yanlarında ters T’nin kolları ise cemaate daha çok yer kazandırmak amacıyla son yıllarda yıkılarak ortadan kaldırılmıştır
Evliya Çelebi bu camiden söz etmiştir:
“Aydınlık bir camidir Çok sağlam vakfiyesi vardır Polathane ismi ile anılan Akçaabat da bu caminin vakıflarındandır Ayrıca daha başka vakıf köyleri vardır Yekpare kubbesi içinde nice kandiller yanar Duvarlarının bir sıra taşları cilalıdır Bir sofa beyaz ve cilalı taşlarla yapılmıştır Bu caminin bitirilmesinde ebcet hesabıyla h 920 (1514–1515) eder”

Ayrıca cami avlusunun dört bir yanında yüksek odalarla süslenmiş bir medresesi olduğunu söyleyerek buradaki görevlilere de değinmiştir:
“İmam ve talebeye aydan aya vakıf tarafından belirli vazife, et ve mum parası verilirdi” Bugün bu medreseden günümüze hiçbir iz gelememiştir
Son cemaat yeri baklava başlıklı altı sütunun taşıdığı kemerler üzerine oturan beş kubbeden oluşmaktadır Kubbelerin içleri 1905 yılında yapılan onarım sırasında kalem işleriyle bezenmiştir Beyaz kesme taştan, 1 20 m kalınlığındaki cami duvarları üzerine kubbe oturtulmuştur Son derece güzel aydınlatılan caminin mihrabı mermerden beş bölümlüdür Baklava motifleriyle sonuçlanan mihrabın boyanmış oluşu, onu doğal güzelliğinden uzaklaştırmıştır Burada dolaşan yazı frizi caminin h 1301 (1803) yılında onarım geçirdiğine işaret etmektedir
Sekizgen bir kaide üzerinde, caminin sağında yer alan minare iki sıra siyah, bir sıra beyaz taşların işlenmesiyle meydana gelmiş olup mukarnaslı, tek şerefelidir Ayrıca caminin önündeki şadırvan önceden buradaki bir avluya işaret etmektedir Günümüze oldukça iyi bir durumda gelen bu şadırvan, 1967 yılındaki onarım sırasında yenilenmiştir
İskender Paşa Cami (Merkez)
936 (1529) tarihli kitabesi bulunmaktadır Ayrıca burada 1882 yılında onarıldığını gösteren bir başka kitabe daha bulunmaktadır XVI Yüzyılda, 1512 yılında Trabzon Valiliğine getirilen İskender Paşa tarafından yaptırıldığı bilinmektedir Caminin avlusunda bulunan medresesi yıkılmış, batı yönündeki haziresi de kaldırılmıştır Cami değişik zamanlarda yapılan onarımlarla orijinalliğinden uzaklaşmıştır
Evliya Çelebi bu yapıdan şöyle söz etmektedir:
“Kâfir meydanı diye bilinen meydanın doğu tarafında, yekpare mavi kubbeli bir camidir İçeriden güzel bir minaresi vardır Ayrıca cami avlusunun kuzeyinde birçok odalarla süslenmiş mamur bir okutma yeri vardır ki talebesinin belirli vazifeleri olduğu söylenir”
Evliya Çelebi’nin külliye olarak sözünü ettiği bu yapı topluluğundan günümüze yalnızca camisi ile çeşmesi gelebilmiştir
Kesme taştan yapılan İskender Paşa Camisi, Gülbahar Hatun Camisi ile birlikte h 1301 (1803) yılında onarım geçirmiş, ana kubbenin dayandığı kuzey duvarı kaldırılmış, bunun yerini iki sütun almış ve ağırlık buraya verilmiştir Böylece kubbe duvarı geriye çekilmiş, ibadet yeri genişletilmiş ve ön bölüme de bir son cemaat yeri eklenmiştir Geniş kemerli beş bölümlü son cemaat yeri XIX yüzyıl özellikleri göstermekte olup, dış portal üzerindeki h 1301 (1803) tarihi konuya açıklık getirmiştir Yanları kapalı olan son cemaat sütunlarının kare kaide ve başlıklı oluşlarının yanı sıra ahşap bir çatı ile örtülü oluşları buraya ilginç bir görünüm kazandırmıştır
İbadet mekânı dıştan kiremit kaplı tek bir kubbenin örttüğü kare plânlıdır Kuzey yönünden kubbenin örtemediği bölümler tromplu küçük kubbelerle tamamlanmıştır Barok-ampir karışımı bezemeye sahip olan mihrap orijinal değildir Konak Camisi, yeni Cuma Camisi ve Çarşı Camisi mihrapları ile benzerlik gösteren mihrabın bordürlerinde stilize bitki motifleri, helozoni şekiller ve asma yapraklarından oluşan bir bezemeye yer verilmiştir Cami içerisindeki bezemelerde de geç devir özellikleri gösteren kalem işleri ile karşılaşılmaktadır Mermer minberin her iki yanında yüksek kabartma motifleri ile rozetler dikkati çekmektedir
Caminin içerisinden çıkılan minare sekizgen bir kaide üzerine oturan bir sıra taş, beş sıra tuğladan meydana gelmiştir Şerefe altlarında da tuğladan yapılmış bezemeler olup korkuluklarında taşa işlenmiş dairevi motifler ve rozetlerle süslenmiştir
İskender Paşa’nın mezarı h 948 (1535–1536) caminin batısındadır
|
|
|
|