Yalnız Mesajı Göster

Çağlayan Kasrı

Eski 10-13-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çağlayan Kasrı




Çağlayan Kasrı, Kasr-ı Nişâd'ın hemen yanında, biribirine 90 derecelik bir açı ile birleşen "L" biçiminde iki büyük ka*nattan meydana gelmişti Yer yer demir parmaklıklı pencereli bodrum katının üzerinde yükselen iki ahşap katı vardı Üstü ise alçak korkuluk duvarı ile gizle*nen kiremit kaplı bir çatı ile örtülmüş, dışarıdan girişler mermer merdivenler*le sağlanmıştı Dere kenarındaki rıhtım üzerinde yükselen birinci blokun sadece üst katı, konsollara dayanan dört çık*ma ile hareketlendiril misti Bu kanadın içinde boydan boya uzun bir koridor uza*nıyor ve dereye bakan bir dizi oda bu koridora açılıyordu Bu mekânların kar*şılarında eş düzende sofalar, merdiven*ler ve bir de zengin biçimde tezyin edil*miş mermer kapiı hamam bulunuyor*du Böylece bu kanadın harem bölümü olduğu, dereye bakan odaların kadın-efendilere ayrıldığı ve bunların korido*run karşı tarafındaki sofalar ve merdi*venlerle bağımsız birer daire teşkil et*tikleri anlaşılmaktadır Bu kanadın ucun*daki daire ağa dairesiydi Bu bloka biti*şik, esas cephesi parka bakan ikinci ka*nat ise mimari bakımdan daha ilgi çe*kici özelliklere sahipti Bu kısma iki ta*raftan mermer merdivenlerle çıkılıyor ve dikdörtgen planlı büyük sofalara girili*yordu Sofaların diplerinde yukarı kata iniş çıkış, daire kavisli büyük merdiven*lerle sağlanmıştı Bu kanadın birbirini takip eden değişik ölçülerdeki salonları, tam ortadaki büyük beyzî bir divanha*ne sofasına bağlanıyordu Sofanın üstü zengin nakışlı bir kubbe ile örtülmüştü Bu blokun arkadaki iç avluya bakan ta*rafında birinin hünkâra, diğerinin vali*de sultana mahsus olduğu tahmin edi*len iki hamam vardı

Kasrın tavanları zengin nakışlar ve yer yer muşamba üzerine yapılmış manza*ra resimleriyle bezenmişti Çift kanatlı kapılar ceviz renginde cilâlı olup altın yaldızla zırh çekilmişti Hamamlar da ka*bartma motiflerle süslenmişti 1938 yılı yazında kasrın içi gezildiğinde her yer henüz sağlamdı; yalnız ikinci blokun ucundaki büyük selâmlık merdiveninin üstündeki çatı kısmen çökmüştü

Kasrın gerek iç süslemesinde gerek dış mimarisinde Avrupa'da neo-klasik veya empire denilen üslûbun hâkim ol*duğu açıkça bellidir Böylece bu bina, Av*rupa ve Kuzey Amerika'da XVIII yüzyıl sonları ile XIX yüzyıl başlannda çok mo*da olan bir sanat akımının İstanbul'da geç ve belki de son temsilcisiydi Mer*divenlerin çok değişik bir sistemle kavis*li olarak yükselmesi, mimari bakımdan başarılı bir buluş olarak kabul edilmek*tedir, Sarayın iç süslemesinin Mimar Sar-kis'e ait olmadığı söylenebilir Zira bu yıllarda İstanbul'da olan bazı Fransız de*koratörler, yeni yapılan sarayların iç süs*lemesi ve mefruşatı ile uğraşıyorlardı Nitekim Dolmabahçe Sarayı'nın içi Ch SĞchan tarafından düzenlenmişti Çağ*layan Kasn'nın yapıldığı yıllarda İstan*bul'da olan, hatta 1865'te Sultan Abdülaziz'in Paris seyahatinde beraberindeki heyette bulunan Percheron adlı Fransız da "saraylar dekoratörü" olarak tanını*yordu Bu sebeple kasrın iç süslemesi ve döşenişinin bu sanatçı tarafından yapıl*dığı söylenebilir

Çağlayan Kasn'nın etrafı ve eski Sâ*dâbâd'dan kalan değerli ağaçlarla kaplı geniş korusunun çevresi bir duvarla sı*nırlanmıştı Kasrın mutfakları bu sınırın dışında yandaki yamaca yaslanmış, için*de altı bölme bulunan ayrı bir binadır Burada kasrın suyunu sağlayan bir de hazne bulunuyordu

Kasrın Şişliden inen yola açılan bir bahçe kapısı vardı Esas kapılar ise ca*miye bakan duvara açılmıştı Bunlar ta*mamen mermer çerçeveli ve birbirin*den farklı girişlerdi Dereye yakın olan daha sade, ötekisi daha gösterişliydi Birinci kapı (harem kapısı I?}) yarım yu*varlak kemerli olup iki yanında birer plasterle süslenmişti Ötekisi ise daha âbidevî olup yüksek yarım yuvarlak ke*meri iki yanda çifte mermer sütunlar tarafından taşınmaktaydı Kemerin üs*tünde kitabe işlenmek üzere hazırlan*mış bir satıh varsa da bu gerçekleşme*miştir Kemerin tepesinde taç biçiminde Osmanlı Devleti arması bulunmakta ve bu arma Sultan Abdülaziz'in oval bir çer*çeve içindeki tuğrasının etrafını sarmak*tadır

Çağlayan Kasr’nın Abdülaziz devrin*de yeniden yapılması sırasında yeni baş*tan düzenlenen önemli bir parçası da kasırdan Kâğıthane köyü istikametinde eski cedvel-i sîm boyunca uzanan büyük korudur (has bahçe) Yüzlerce ağaç dikil*miş olan korunun içinde düzenli yollar açılmış, ayrıca tam ortada bir de gölcük yapılmıştı Suyunu dereden ayrılan em*niyet arklarından alan bu gölcüğe tabii bir biçim verilmişti Dereden gelen ark*ların derenin taşkınlarını önlemek için birtakım emniyet kapaklarına sahip ol*duğu da tesbit edilmiştir Bu sistemin Sâdâbâd'ın hangi devrinde yapıldığı bilin*memektedir Fakat herhalde 1862-1864 yenilenmesinde elden geçirilmiş olmalı*dır Derenin 1940'lardan itibaren ihmal edilmesi, emniyet kapaklarının işlemez ve arklann görev yapmaz hale getirilme*leri, yatakların doldurulması Kâğıthane deresini sel kaynağı durumuna sokarken koru ve civarının da su baskınları altın*da kalmasına sebep olmuştur

Osmanlı devrinde İstanbul tarihinde büyük bir yer alan ve dolayısıyla Türk şehir hayatında bıraktığı derin izleri ede*biyat ve mûsikide hâlâ yaşayan eski Sâdâbâd ve Kâğıthane'nin son hâtırası olan Çağlayan Kasn'nın, bazı idarecilerin ka*sıtlı denilebilecek kayıtsızlık ve duygu*suzluğu neticesinde yok olması affedile-meyecek bir husustur

Diyanet İslam Ansiklopedisi


Alıntı Yaparak Cevapla