Yalnız Mesajı Göster

İstanbul Yalıları

Eski 10-13-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbul Yalıları




Kandilli Yalısı (Üsküdar)

İstanbul ili Üsküdar ilçesinde, Kandilli Vapur İskelesi’nin Anadolu Hisarı yönündeki bu yalı günümüze gelememiştir XIX yüzyılın sonlarına doğru yapılan yalı XX yüzyılın ilk yarısında yıktırılmıştır Deniz kıyısında geniş bir arazi üzerinde bulunan bu yalının kimin tarafından ve hangi tarihte yaptırıldığı hakkında kaynaklarda yeterli bilgi bulunmamaktadır Kaynaklarda yalnızca Sultan II Abdülhamit’in yalıyı içindeki eşyalarla birlikte Mustafa Fazıl Paşa’dan 25000 Liraya satın aldığı yazılıdır Bu yalıda Cemile Sultan bir süre yaşamıştır Cemile Sultan’dan sonra oğlu Prens Celaleddin Bey bir süre burada yaşamıştır Celaleddin Bey’in ölümünden sonra da VI Mehmet bu yalıyı kızı Ulviye Sultan için satın almıştır

Yalının harem ve selamlıktan meydana geldiği bilinmektedir Yalının harem dairesi ile arka bahçesi arasında bir yol geçtiğinden ötürü üzeri kapalı bir köprü ile arka bahçe ve koru ile bağlantısı sağlanmıştır Koruda da 27 odalı Prens Celaleddin Bey’in bir köşkü bulunuyordu

Balkan Savaşı sırasında bu yalı Yaralı Gaziler Hastanesi olarak kullanılmıştır Yalı kesme taş temeller üzerine iki katlı, ahşaptan denize paralel üç bölüm halinde yapılmıştı Yalının sıra halindeki dikdörtgen pencerelerinde dekoratif bir özellik görülmemektedir Katlar birbirlerinden dışa taşkın silmelerle ayrılmıştır Üzeri çatı ile örtülü olan yapının asıl girişi bahçe içerisinde ve iki yan kenarda idi

Kont Ostrorog Yalısı (Üsküdar)

yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmektedir Yalının kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir XX yüzyılın başlarında Polonyalı Leon Valerien Ostrorog tarafından satın alınmış ve bu isimle tanınmıştır

Kont Ostrororg İslâm Hukuku üzerinde çalışmış, Oxford ve Lahey üniversitelerinde öğretim üyeliği yapmış bir bilim adamı olup, 1900’lü yıllarda Osmanlı hükümetinin daveti üzerine Adliye Nezareti’nde hukuk ve sadaret müşavirliği görevlerinde bulunmuştur Bu arada İstanbul Darülfünunu’nda öğretim üyeliği yapmış ve Osmanlı İmparatorluğu Hukuk Danışmanı unvanını kullanmıştır İstanbul’a yerleşmiş ve İstanbullu bir aileden Lorandoların kızı Jeanne ile evlenmiştir

Kont Ostrorog Türkçe, Arapça ve Farsçanın yanı sıra 7 lisanı çok iyi bilen bir kişi olup, aynı zamanda da piyano ve org çalan iyi bir müzisyendi IDünya Savaşı sırasında Fransa’ya gitmiş, eşi Kontes Jeanne Ostrorog yalıda onun dönüşünü beklemiştir Çanakkale Savaşı’nda yaralanan askerlere yalısının kapılarını açmış ve onların sağlıklarına kavuşması için elinden geleni yapmıştır

Kontes Jeanne Ostrorog 17 Ocak 1931’de İstanbul’da, Kont Leon Ostrororg ise 1932’de Londra’da Ritz Oteli’nde ölmüştür Her ikisinin mezarı da Feriköy Katolik Mezarlığı’ndadır Ostrorog ailesinin Jean ve Stanislas isimli iki oğlu vardır Bunlardan Kont Stanislas Ostrororg Fransız Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapmış, Fransa’nın Delhi ve Pekin büyükelçisi olmuştur Diğer oğlu Jean Ostrorog İstanbul’da büyükbabası Lorando’nun Beyoğlu’nda Galata Mevlevihanesi yakınındaki konağında doğmuştur Galata Mevlevihanesi postnişini Ataullah Efendi komşusunu kutlamaya gittiğinde kontun büyükbabası Jean Ostrorog’u şeyhin kucağına vermiş ve onun tarafından okunup üslenmiştir Bu olayı sonraki yıllarda Kont Jean Ostrororg yakınlarına ve dostlarına anlatırken “Ben kiliseden önce bir Mevlevi Şeyhince takdis edildim” diye övünmüştür

Kandilli’deki Kont Ostrorog yalısının yaklaşık 150 yılı aşkın bir geçmişi vardır Kont Leon Valerien’in bu yalıyı Asker Ali Paşa’nın damadı, zamanın Adliye Nazırı Servet Paşa’dan satın alınmış, 1905 yılında da yanındaki Ahmet Aşkî Paşa’nın yalısı ile birleştirilerek genişletilmiştir Böylece iki yalının birleşmesi ile yeni bir yalı ortaya çıkmıştır

Günümüzde arkasındaki ana caddeden uzun bir merdivenle inilen yalı çiçekli bir bahçesi içerisindedir Bahçesinde 1882 tarihli bir hamam aynası, selsebil ve bir de çeşme bulunmaktadır Bu bahçeden oldukça geniş bir kapı ile yalının salonuna girilmektedir Bu salonun bütün kapıları açıldığı zaman önden deniz, arkadan da koru ve bahçe ile bütünleşmektedir

Her iki katta da aynı plan düzeni tekrarlanmıştır Buradaki sofa dikdörtgen biçiminde olup, yalıyı ikiye bölmektedir Kısa kenarlardan birisinde giriş, diğerinde de merdiven bulunmaktadır Merdiven üç kollu olup, sofanın bahçe cephesini tümü ile kaplamaktadır Yalıya hem bahçe hem de deniz tarafından girilmektedir Giriş katındaki sofa taşlık olup, köşelerine dört geniş oda yerleştirilmiştir Bu odaların aralarında daha küçük bir oda ile helâlara yer verilmiştir

İki katlı, ahşap yalının irili ufaklı 15 odası vardır Kafesli dikdörtgen, ince uzun çerçeveli pencerelerinin ardına boydan boya sedirler yerleştirilmiştir Alt kattan iki taraflı merdivenlerle çıkılan üst kattaki salonun çevresinde de yine irili ufaklı odalar sıralanmıştır Yalının odalarının tavanları Osmanlı ahşap işçiliğinin en güzel örneklerini bir araya getirmektedir Yalının döşeme parkeleri ise 1940 yılında Bebek’te yıkılan Köçeoğlu Yalısı’ndan satın alınarak buraya getirilmiştir Yalıya bitişik eski deniz hamamının üzeri kapatılarak salon haline getirilmiş ve Pierre Loti’nin buraya ziyaretinden ötürü de bu bölüme Onun ismi verilmiştir Yalının içerisi antika eşyalar, halılar, çeşitli koleksiyonlarla zenginleştirilmiştir Buradaki Pekin işi antikaların, Çin vazoların, Çin lambalarının en güzel örnekleri bulunmaktadır Bunların yanı sıra zengin bir kütüphanesi bulunmaktadır

Ünlü Fransız yazar Pierre Loti ile Claude Farrere İstanbul’a gelişlerinde bu yalıda misafir edilmişler, onları Fransa eski Cumhurbaşkanı Georges Pompideu, Danimarka Prensesi Margarite, Dürrüşehvar Sultan gibi ünlüler de izlemiştir






Alıntı Yaparak Cevapla