Konu
:
İstanbul Hanları
Yalnız Mesajı Göster
İstanbul Hanları
10-13-2012
#
5
Prof. Dr. Sinsi
İstanbul Hanları
Cebeci Hanı
Kapalıçarşının kuzeyinde Yağlıkçılar Caddesi üzerinde olup Astarcı ve Sarraf hanları ile çevrelenmiştir
Kitabesi olmayan bu hanın yaptıranı ve mimarı bilinmemektedir
Yapı inşa tekniği bakımından 18
inci yy
a ait olarak tarihlendirilir
İstanbula gelen tüccarların konaklaması için yapıldığı ileri sürülen bu hanın avlusunda hayvanları sulamak için bir havuz ve küçük bir de namazgah varmış
Muntazam bir dikdörtgen plâna sahip olan hanın girişi Yağlıkçılar Caddesi üzerindedir
Ard arda iki avlulu ve iki katlı bir binadır
Günümüzde özgün mimarisinden çok kaybetmiş olan bu hanın girişi yuvarlak bir kemer halinde olduğu kalan inşaat parçalarından anlaşılmaktadır
Bu giriş beşik tonozlu bir geçitle 17 x 37 m
lik birinci avluya bağlanır
Buradaki ikinci bir geçitle de hanın esas avlusu olan 37 x 37 m
lik ikinci avluya girilir
Her iki avlunu çevresi klasik han şemasında olduğu gibi tuğla kemerli revaklarla çevrilidir
72 x47 m
ölçüsünde bir alana inşa edilmiş bu han 1894 depreminde neredeyse tamamen yıkılmış ve uzun müddet harabe halinde kaldıktan sonra onarılarak tekrar kullanıma açılmıştır
Bu onarımlarda ilk plân şemasına olduğunca sadık kalınmaya çalışılmıştır
Çuhacı Hanı
Mahmutpaşa Yokuşunun başında Kılıççılar sokağı ile Çuhacı Han sokağı arasındadır
Kitabesi olmayan yapının mimarı bilinmemektedir
Vakıf kayıtlarına göre Lâle devrinde Nevşehirli Damat İbrahim Paşa (1718-1730) tarafından bir tür yünlü kumaş olan Çuhacıların ticaretleri için yaptırılmıştır
Hatta Çuhacılar loncası Kethüdasının da bu hanın içinde oturduğu ve bu esnaftan dolayı da adının “Çuhacılar Hanı” olduğu bilinir
Hanı daha sonra Çuhacı esnafı terk etmiş ve onların yerini kuyumcu ve gümüşçüler almıştır
Han yapılmadan önce yerinde İğneci El-hac Hasan Ağa’nın mescidi olduğunu Hüseyin Ayvansarayi Hadikatü’l-Cevâmi isimli eserinde yazmaktadır
Muhtemelen Nevşehirli, hanı yaptırırken bu mescidi de hanın kapısı üzerindeki mekânda yeniden yaptırmış olmalıdır
Çuhacı Han 29 Eylül 1755’deki büyük Hocapaşa yangınında yanmış ,günümüzdeki bina ise bu yangından sonra kısmen yenilenerek yapılmıştır
Tuğla ve taş karışımı olarak inşa edilmiş olan bu yapı iki katlı ve dikdörtgen avluludur
Çuhacı Hanı sokağındaki girişi sade,yuvarlak taş kemerli bir açıklık şeklindedir
Bu girişin üzerinde yedi adet ve üç sıralı taş konsollar üzerine oturan taş ve tuğla karışımı bir bindirmeliği vardır
Han inşa edildiği sırada yeniden yapılmış olan mescit bu mekanda idi ve 1914 yılına kadar kullanılmış olup bu tarihten sonra atölye haline getirilmiştir
Bu bindirmeliğin sivri kemerli,sağır alınlıklı iki büyük dikdörtgen pencerenin alt ve üstünde daha küçük pencere bulunur
Giriş 21 x 28 m
ölçüsündeki dikdörtgen avluya uzun ve çapraz tonozlu bir geçit ile bağlanır
Avlunun etrafında payelere oturan sivri kemerli üzerleri manastır tonozu ile örtülü iki katlı revak bulunur
Revakların iki yanındaki taş merdivenlerle üst kata çıkılmaktadır
Köşelerdeki iki merdiven ise depo olarak kullanılan bodruma inmektedir
Günümüzde yapılan ilavelerle orijinal özelliklerini tamamen kaybetmiş olan bu hanın 1964 de 1/4 hissesi Vakıflar’a geri kalanı ise şahıslara aittir
Çukur Han
Kapalıçarşı’da Yağlıkçılar,Perdahcılar ve Tığcılar Sokağının çevrelediği üçgen alanın içindedir
Kitabesi bulunmadığı için yaptıranı ve mimarını bilmediğimiz bu yapının inşa tekniğine bakarak 18
inci yy
a tarihlendirebiliriz
Avlulu ve iki katlı hanlar tipindedir
Hanın ana girişi Yağlıkçılar sokağında sade yuvarlak taş kemeri bir açıklıktır
Buradan beşik tonozlu dar bir mekanla ortadaki 11 x 8 m
ölçüsündeki küçük avluya bağlanır
Orijinalinde bu avluyu iki katlı bir revak sistemi çevirmesine rağmen bugün bu revaklardan zemin katta olanları tamamen ortadan kalkmıştır
Tuğla hatıllı taştan yapılmış bir duvar sistemine sahip olan bu han yanındaki Mercan Ağa Han ve Safran han ile bitişik nizamdadır
Tek cephesindeki pencereler dikdörtgen sövelidir
Elçi Hanı
Çemberlitaş’daki yabancı devlet konuklarının misafir edildiği bu han ticarethaneden ziyade konaklama tesisi idi
Atik Ali Paşa külliyesi’nin bir parçası olarak 1510-11 de inşa edilmiştir
Burada kalan elçi ve gezginlerin yazdıkları notlarında han hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler edinmekteyiz
Burada 1553 de kalan Hans Dernschwam’ın hanın ahırında görüp kopyasını çıkarttığı bir yazıt önemli bir tarihi belgedir
Bu yazının metni şöyledir: “ binbeşyüzonbeş yılında bunu yazdılar
Kral Laslo’nun beş elçisini burada beklettiler
Bilayı Barlabaş burada iki yıl kal mış idi
Hükümdar Kedeyi Sekel bunu yazdı
Hükümdar Selim Bey buraya onu yüz at ile koydurdu
” Bu yazıt han yıkılırken kaybolmuştur
23 Temmuz 1587 deki büyük Çemberlitaş yangınından Elçi hanı kurtulabilmiş sadece kubbelerindeki kurşunları erimiştir
Burada kalan ve yazılarında Elçi Hanından bahsedenlerin anlattığına göre kare biçimindeki binanın ortasında büyük bir avlu ile kuyu bulunuyordu
İkamet edilen
zemini tuğla döşeli,her birinde ocak ve demir parmaklıklı pencere bulunan 43 adet kapalı mekan üst katta olup arkadaki odaların önünde bir üzeri kurşun kaplı 28 kubbeli bir revak bulunuyordu
Alt katta ise ahırlar vardı ve avluya açılan mazgallardan ışık ve hava alıyordu
Avluya yük arabalarının girebileceği büyüklükte üç kapı bulunuyordu
Bu kapıların iki yanında ise dükkanlar vardı
1646 senesinden itibaren elçilerin Galata bölgesindeki kalmaya başlamaları ile Elçi Hanı bu vasfını kaybetmiştir
1652 de çıkan ve üç gün boyunca süren bir yangında Elçi Hanı harap olmuş 1766 depreminde de büyük hasar görmüştür
19 uncu yy
da “Tatar Hanı” adı ile anılmaya başlayan bu han posta tatarlarının konakladığı yer olmuştur
Çok harap bir durumda olan Elçi Hanı 19 Eylül 1865 Hocapaşa yangınında yanmış ve uzun süre virane halinde kalmıştır
II
Abdülhamit zamanında onun serkatibi Osman Bey’in mülkiyetine geçmiş ve kalıntıları tamamen yıkılarak yerine “Matba-i Osmaniye” denilen bina inşa edilmiştir
Bu binanın temel kazısı sırasında Bizans devrine ait kemer ve tonoz kalıntıları ile mezar stellerine rastlanılmıştır
Yeniden inşa edilen bu bina daha sonra “Çemberlitaş Sineması” olarak sinema da kapanarak şimdiki iş hanına dönüşmüştür
Hasan Paşa Hanı (Süpürgeciler Hanı)
Beyazıt –Laleli arasındaki Ordu caddesi üzerinde olan bu yapı 1745 de Sadrazam Seyyid Hasan Paşa (ölm
1748) tarafından bu bölgede yaptırtmış olduğu hayır eserlerinin arasında inşa ettirmiştir
Mimarı Mustafa Çelebidir
Hanın kitabesinin de bulunduğu kuzey kanadı 1958 de Ordu caddesi açılırken yıktırılmış olduğundan özgün durumunu tamamen kaybetmiştir
Bu tarihten sonra süpürge yapan esnaf hanın geriye kalan mekanlarına yerleşmiş olduğundan “Süpürgeciler Hanı” olarak adlandırılmıştır
Günümüzde ise süpürgeciler burayı terk etmiş ve yerine deri ve sair malzemeleri satan dükkanlar yerleşmiştir
İki katlı avlulu bir plan tipine sahip olan bu han misafir hanı olarak düşünülmüş ve Elçi Hanı gibi ikamet için yaptırılmıştır
Gurlitt’in han yıkılmadan evvel yapmış olduğu resimlerine bakarak giriş cephesinin Cadde üzerinde olduğunu ve her iki yanında da üçer dükkan bulunduğunu anlamaktayız
Yine aynı resime göre bu girişin iki yanında mermerden rokoko tarzında iki çeşme varmış
Bu İstanbul hanlarında gördüğümüz tek örnektir
Girişin üzerinde üç sıralı dokuz adet taş konsolun bindiği bir çıkma bulunmakta imiş
Yıkılmadan önce üst kattaki odaların ocaklı olduğu anlaşılmaktadır
Günümüze gelebilen avlu cephesinin taş işçiliğinin çok itinalı olduğu görülmektedir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul