Prof. Dr. Sinsi
|
Tarihöncesi Ve İlkçağ'da Edirne
M S 914'te Bulgar Kralı Simeon Hadrianopolis'i aldıysa da şehir bir süre sonra yine Bizanslılar'ın oldu
Bulgar saldırıları ve Hadrianopolis etrafındaki savaşlar değişik aralıklarla sürdü
Örneğin; M S 1003'te Bulgar Kralı Samuel yortu törenleri sırasında Hadrianopolis'i aldı ve halk (adet olduğu üzere) kılıçtan geçirildi Aynı savaşlarda bu kez Samuel'in askerleri yenildi ve 15 bin esirin gözleri oyuldu
Kral Samuel ordusunun bu durumunu görünce hastalanmış ve ölmüştür
Sonraki yıllarda Hadrianopolis Peçeneklerin kuşatmalarıyla karşı karşıya kaldı M S 1050'de Peçenekler Hadrianopolis önlerinde mağlup oldular 1077'de yeniden kuşattılar Sonuçta bütün bu savaş ve işgallere rağmen Hadrianopolis Bizans'ın elinde kalmıştır
M S 1361'de Osmanlı Türklerince fethedilene kadar 
Hadrianopolis Önce Edrine Oldu : Bizans Dönemi Sonları
1361'e gelinen yıllarda Hadrianopolis bir yandan dış akınlara maruz kalırken diğer yandan da Bizans'ın iç mücadelelerine sahne oluyordu Nitek 1072 yılında Bizanslılar bir isyanla karşı karşıya kalmış ve bu isyan Hadrianopolis'te yaşayan biri tarafından yönlendirilmiştir
Bir sonraki isyanda da yine Hadrianopolis'in rolü etkin olmuştur Peçeneklerin de taraf olduğu bu kargaşa dolu yıllardan sonra Hadrianopolis Kumanlar'ın saldırılarıyla karşılaşmıştır
Haçlı Seferleri ve Sonrası
Birinci Haçlı Seferinde bir dalga Hadrianopolis'e gelmiş, buradan İstanbul önüne gitmiştir
Diğer dalga ise İmparatorun "Aynı şehirde üç günden fazla kalınmaz" yönündeki emrine uyarak Hadrianopolis'te iki gün kalmış; İkinci Haçlı Seferinde Haçlı Ordusu M S 1189'da Hadrianopolis'te kışlamıştır Sonraki yıllarda Dimetoka'da başlayan bir ayaklanma, Hadrianopolis'e sıçrayacaktır
1205 yılında ise İmparator Naibi Henri, Hadrianopolis önüne dayandı Kuşatma oldu Hatta ilk hendek geçilerek merdivenler, kuleler ve diğer aletler faaliyete geçirildiyse de Hadrianopolis halkı bir çıkış yaparak kuleleri yaktılar ve Henri kuşatmayı kaldırmaktan başka çare bulamadı
Hadrianopolis, İznik Prensi'nin işgali ile de karşılaşmıştır Ancak şehir bütün huzursuzluğuna rağmen bir ticaret merkezi olmayı sürdürdü Burası o yıllarda kumaş ticareti merkezi idi ve burada bir çok Avrupalı tüccar yaşamaktaydı
1305'te Hadrianopolis'te kanlı Katalan - Bizans mücadelesi yaşandı Bu olaydan yaklaşık 40 yıl sonra Hadrianopolis'te yaşanan bir isyan ve kanlı sınıf mücadelesi ise kendini 1341'de İmparator ilan eden Kantakuzenos'un Osmanlılardan yardım istemesine yol açtı Sözkonusu sınıf mücadelesinde o, eşraf ve asillerin başındaydı ve Zelotlar denilen zümreye karşı savaştı Türkler'den yardım isteyip Umur Bey'le dostluk kurunca kuvvetlerimiz Kantakuzenos'un yanında savaştı (Bu savaşın da anlatıldığı bir eserde Edirne sözcüğü kullanılmıştır ) Daha sonra Kantakuzenos, damadı durumuna gelen Orhan Gazi'den yardım istedi Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Bey, idaresindeki 10 bin askerle 1352'de kazanılan zafer sonrasında, 1354'te bir gece Gelibolu Kalesini alıverdi
Böylece Trakya akınları da başladı
Osmanlı Dönemine Kadar Kentsel Gelişim
Edirne, tarihi boyunca adım adım giderek büyüyen, gelişen tipik bir kentleşmeden çok, zaman zaman geriye dönümlü bir kentleşme süreci izlemiştir Bu durum esas olarak Edirne'nin coğrafi konumunun öneminden kaynaklanmıştır Denebilir ki, hiç bir kent, coğrafi konumuna Edirne kadar bağlı bir kentleşme süreci izlememiştir Öyle ki, elverişli coğrafi konumu, Edirne'nin hem kentleşmesinin en önemli itici nedeni olmuş, hem de tam tersi, zaman zaman gerilemesinin ve sönükleşmesinin kaynağı olmuştur
Edirne'nin, son derece elverişli coğrafi konumu, onun tarihi, sosyal, siyasi ve ekonomik yaşamını derinden etkilemiş, hatta kenti bütün yönleriyle belirleyen ana etken olmuştur Ancak, kentin bu geriye dönümlü gelişmesinde doğal olayların da payı olmuştur
Edirne, tarihi boyunca sayısız saldırı ve işgale uğradığı gibi, çeşitli zamanlarda yangın, yer sarsıntısı, su baskını, salgın hastalık gibi olaylarla da karşı karşıya kalmıştır Kent, her saldırı, işgal, hastalık ve doğal afetle yıkıma uğramış, harap olmuş ve nüfusu azalmıştır Edirne, kurulduğu ilk dönemden günümüze kadar benzeri olayları her zaman yaşamıştır
Ancak şehir, bütün huzursuzluğuna rağmen bir ticaret merkezi olmayı sürdürmüştür Osmanlılarca fethedilene kadar uzun bir dönem kumaş ticareti merkezi olmuştur Bu nedenle burada bir çok Avrupalı tüccar yaşamıştır Fetihten sonra da sağlanan özgürlük ortamı nedeniyle bir ticaret merkezi olarak cazibesini sürdürmüştür Adriyatik'ten başlayarak İstanbul'a uzanan tarihi Roma Yolu (Via Egnatia) üzerinde bir merkez olarak, her dönem Edirne pazarları yerli ve yabancı tüccarların odak noktası olmuştur
Padişahlar Dönemi
Osmanlı Dönemi Başlangıcı : Edirne'nin Fethi
1361'e doğru önce Dimetoka fethedildi Sultan I Murat Edirne'ye yönelik hareketine, İstanbul yolu üzerindeki Çorlu'yu alarak devam etti Daha sonra Lala Şahin Paşa'yı Edirne'ye gönderdi Kale dışına çıkan Bizans kuvvetleri ile yaşanan savaşta Bizanslılar yenilerek kaleye çekilmek zorunda kaldılar Bundan sonra Sultan I Murat, Hacı İlbey ve Evrenos Bey yönetimindeki uç akıncı kuvvetlerini de yanına çağırdı Bunlar ordunun öncü birliklerini oluşturdular Güçlü Osmanlı Ordusunu Kale kapılarında gören ve zaten yenilmiş olduğundan direnme güçleri kalmayan Bizanslılar da kenti Lala Şahin Paşa'ya teslim ettiler
Sarı Saltuk Sultan Menkıbesinde bizzat Peygamberimiz Hz Muhammet'in Edirne'ye Dar-ün Nasr (üstün şehir) adını verdiği Hikayet-i Beşir Çelebi'de anlatılmaktadır Ayrıca tarihte kentin adı Dar-ül Karar (kıyamete kadar yaşanacak şehir), Dar-ül Mülk(Başkent), Dar-ül Meymene (Ordular Kenti) olarak geçmektedir
Bir değerlendirmeye göre Padişah Sultan I Murat; sevincini çevredeki Müslüman-Türk Beyliklerine mektupla bildirirken, Hadrianopolis adını Edrine olarak değiştirmiş; (Bu isim zaman içinde farklı biçimlerde söylenmiştir ) günümüzdeki Edirne adı ise, 18 yüzyılın ilk yıllarından itibaren kullanılmaya başlanmıştır
Padişahlar Döneminde Edirne
Sırpsındığı mevkiinde, Balkanlardaki Osmanlı ilerlemesine karşı oluşturulan ilk Haçlı Ordusunun yenilmesinden sonra (1364 - Sırpsındığı Zaferi) Sultan I Murat, 1365 yılında devlet merkezini Bursa'dan Edirne'ye taşıdı
Sultan I Murat Döneminde şimdi Selimiye'nin de bulunduğu alanda bir saray yapıldı Sultan Yıldırım Beyazit zamanında saray büyütüldü Yıldırım Beyazit İstanbul'u kuşatma hareketini buradan yürüttü Edirne ilk yıllarında Rumeli harekatı için bir üs olarak önemsenirken; 1402'den sonra, Süleyman Çelebi'nin hazineyi ve devlet arşivini de buraya taşımasıyla, siyasi merkez olma süreci tamamlandı Bu dönemde Edirne, ünlü Şehzadeler mücadelesine sahne olmuştur
Edirne'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi tarihinde önem kazanması da, tam bu şehzadeler mücadelesi sırasında olmuştur 1402 yılındaki Ankara Savaşı, Sultan Yıldırım Beyazit komutasındaki Osmanlı Ordusunun Timur'a yenilmesiyle sonuçlanınca, Anadolu Beyleri eski topraklarını ele geçirdiler ve Sultan Beyazit'in oğulları arasındaki taht mücadelesi Devletin bir dönem karışıklık içinde kalmasına neden oldu Bu dönem tarihimizde Fetret Devri (1402 - 1413) olarak anılır
1403'te Süleyman Çelebi, 141O yılında da Musa Çelebi Edirne'yi ele geçirdi Edirne'de ilk kez para bastıran Osmanlı Hükümdarı Musa Çelebi'dir Ankara bozgunu ile başlayan karışıklık dönemi, Çelebi Sultan Mehmet'in 1413'te Edirne'yi Musa Çelebi'den geri almasıyla noktalandı Çelebi Sultan Mehmet(I Mehmet), saltanatının bundan sonraki bölümünü Edirne'de geçirdi ve 1421'de burada vefat etti Sultan I Mehmet'in vefatından sonra, taht kavgaları yeniden başladı Tahta çıkan Sultan II Murat'a karşı, önce Sultan Yıldırım Beyazit'in oğullarından Mustafa Çelebi, sonra da II Murat'ın kardeşi Küçük Mustafa ayaklandı Bu isyanları bastıran Sultan II Murat, 1422 yılında Edirne'ye ayak bastı
Fiziki gelişim açısından Sultan II Murat dönemi, Edirne için en verimli yıllar olarak kabul edilir Onun zamanında kent, hızla gelişti 1424 - 1439 yılları arasında Edirne,çeşitli yabancı elçi, heyet ve hükümdarlar tarafından ziyaret edildi Bu dönemde cami, hamam, köprü, medrese, imaret gibi önemli yapılaşmalar yaşandı Aynı yıllarda Edirne, ünlü Şehzade Düğünlerine sahne oldu(Oğulları Mehmet ve Aleaddin için yapılan Sünnet Düğünleri) Tunca Nehri boylarında ikinci sarayın yapımı da bu dönemde başladı Sultan II Murat, Edirne'yi aynı zamanda bir askeri üs olarak değerlendirmiş ve çeşitli seferleri buradan yönetmekle kentin ün kazanmasını sağlamıştır
Fatih Sultan Mehmet Edirne'de dünyaya geldi ve İstanbul'un alınması planları burada oluştu İkinci saray onun döneminde tamamlandı Oğlu Sultan II Beyazıd kendi adıyla anılan Külliye ve ünlü Darüşşifa'yı yaptırdı
16 yüzyıl muhteşem abidelerin inşa edildiği ve şehrin fiziki açıdan klasik formunu kazandığı bir dönemdir Kanuni Sultan Süleyman batıya yaptığı seferler sırasında çoğu kez Edirne'de konakladı Edirne'nin su yolları onun zamanında yapıldı Bu dönem Edirne'nin, özellikle yüzyılın son çeyreğinden itibaren, imparatorluğun sınırlarının genişlemesinin de etkisiyle askeri bir sınır merkezi olmaktan çıkarak padişahların bir dinlenme yerine dönüşmeye başladığı dönemdir Selimiye Camisi bu dönemin ürünüdür
17 yüzyıl hanedan mensupları burasını çoğu zaman sürekli ikamet yeri olarak kullandılar Edirne adeta ikinci payitaht özelliği kazandı İstanbul'un saray çekişmelerinden bunalan padişahlar Edirne'ye sığındı
Sultan I Ahmet ile başlayan Edirne ilgisi giderek arttı Sultan II Osman ve IV Murat döneminde geniş koruluk ve ormanlarıyla Edirne bir av sporu ve eğlenceleri merkezi oldu
Ancak özellikle Sultan IV Mehmet (Avcı Mehmet olarak ta bilinir ) döneminde Edirne gerçek anlamda bir siyasi merkez olarak İstanbul'a rağmen ağırlık kazandı Padişah, vaktinin çoğunu Edirne'de geçirir ve elçileri de burada kabul ederdi
Sultan II Süleyman Edirne'de vefat etti Yerine geçen Sultan II Ahmet'in cülus töreni burada yapıldı
Edirne Vak'ası denilen ayaklanma sonrasında Sultan II Mustafa tahtından oldu O da Edirne'de yaşamayı çok seviyordu Edirne'de dünyaya gelmiş, burada tahta çıkmıştı Döneminde Edirne'ye Köşkler, Çeşmeler yapıldı Bu yıllarda Edirne'nin nüfusu 200 binlere ulaşmıştır
|