Yalnız Mesajı Göster

İstanbulun Çatalca İlçesi Tanıtımı

Eski 10-13-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbulun Çatalca İlçesi Tanıtımı




Hadımköyünden Kuleli Burgaz'a kadar bütün demir yolunun ve istasyonlarının işgali bütün Trakya Rumları, bilhassa Çatalca Rumları arasında Yunanistan lehine gösteriler yapılmasına yol açmıştır Yunan Başbakanı Venizelos konuşmalarında Edirne ve Çatalca da 600000 Rum vardır diyerek bu işgale kılıf hazırlamıştır O devirdeki en güvenilir Osmanlı istatistiklerine göre Edirne vilayeti ve Çatalca Sancağında 850000 Türk'e karşı 286137 Rum bulunduğunu görmekteyiz Yazar Tevfik Bıyıklıoğlu'na göre bu Rumları hepsi Grek değil, Trak, Hun, Avar, Peçenek ve Koman (Kıpçak) Türkleri'nin Hıristiyanlaşanlardan olduğunu gösterir Iskitlerle Trakların akraba olduklarını savunur
Mustafa Kemâl Paşa Milli Misak'a, Trakya mebuslarını gayreti ile Batı Trakya'nın hukuki durumunun halkın hür iradesi ile belirlenmesi esasını madde olarak koydurtmuştur Bu Mustafa Kemâl'in Trakya Milli Mücadelesine verdiği önemi göstermektedir Milli Mücadele sırasında buradaki Osmanlı askeri deposu Itilâf Devletleri kontrolünde idi ( Çatalca deposu 449227 Alman Fişeği, 1000 Mavzer Fişeği ) Istanbul ve Çatalca'ya küçük Yunan Müfrezelerinin yerleştirilmesi Rum Çetelerini Türklere karşı harekete geçirmiştir
İstanbul'un işgali üzerine I Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Eğilmez Paşa Doğu Trakya'nın İstanbul hükümeti ile ilişkisini kesti ve seferberlik ilan etti Fakat Çatalca mutasarrıfı (Fevzi Toker) Hadımköy deki Yunan askerini ve Istanbul'un işgalinden şımaran Çatalca Rumlarının ayaklanması ihtimalini ileri sürerek seferberlik emrini yerine getirmek istemiyordu Zaten bir süre önce Çatalca'ya yakın yerlerdeki askerler terhis edilmişti Kolordu kumandanı Tekirdağ ve Çatalca'daki yöneticilerin durumlarından memnun değildi Çatalca Mutasarrıfı Fevzi Toker Bey kolordu kumandanı ile İstanbul Hükümetinin arasını bulmaya çalışmıştır, yazdığı 17 Nisan 1920 tarihli tezkerede telgraf haberleşmesini açmasını bazı telkinlerle anlattıktan sonra ancak açıldığı takdirde kongrelere katılacak üyelerin faaliyetine izin vereceğim demiştir Bu bir çeşit tehdittir Fakat sonuçsuz kalmıştır
Edirne kongresinde özellikle Çatalca'dan da temsilci olması istenmiş ve Cafer Tayyar Bey; "vardır, merkez heyetimiz beş livayı da temsil ediyor" diyor Çatalca Livası (Sancağı) Hayreddin (eski mebus), Halil Sadi (Çekmece eşrafından), Hasan Şevket (Çatalca) katılmışlar ve merkez heyetine seçilmişlerdir
Yunan işgali sırasında Çatalcada 186 Piyade Alayının 1Taburu ve Makinalı Tüfek Bölüğü bulunmaktadır Kolordu bazı planlamalarla muharebe vaziyetine geçtiğini gizli emirle bildirmiştir Atatürk Anadolu'ya geçişinden sonra "Doğu Trakya ile ilgili hiçbir münakaşaya girmeyin ve her türlü tecavüze karşı silahla savunun" demiştir
Çatalca Rumları'na karşı Binbaşı Nidai Bey müfrezesi (200 kişilik milli müfreze) Çatalca'ya gönderilmiş ve bu durum Büyük Millet Meclisi'ne Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisliğine 15 Haziran 1920 tarihli raporla bildirilmiştir Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği bir süre sonra Yarbay Cemil Beyi Bulgaristan dönüşü Çatalca Mıntıka Kumandanlığı'na tayin etmiştir Yarbay Cemil Bey, Şakir Kesebir ile işbirliği yaparak Çatalca Islam Cemaati teşkilatını canlandırmış ve milli teşkilat için zemin hazırlamıştır Çatalca hudut teşkilatı ve gizli teşkilat Şakir Bey tarafından dikkatli ve gizli bir şekilde yapılmıştır Bu gizli teşkilatın üst düzey üyeleri, Çatalca eski Mebusu Hayreddin, Kurmay Yzb Şerif, Topçu Binbaşısı Sabri ve Jandarma Yüzbaşı Derviş Beylerdi
Doğu Trakya'ya Çatalca'dan gizlice gazete ve risaleler dağıtılarak Yunanlılara karşı mukavemet arttırılmıştır 1922 sonlarında Çatalca'dan Yunanlılar üzerine akınlar yapılmıştır Bu akınlarla Mudanya Mütarekesine göre Türk jandarma taburları henüz gelmeden Yunanlıların verebilecekleri zararlar en aza indirgenmiştir Yunanlıların götürmek istediği Türk rehineler de kurtarılmıştır, Murat Bey (Kızanlıklı Murat Tunca) emrindeki tabur ile Türk köylerinin yağmasını engellemiştir Lozan barışına kadar Podima (Yalıköy) - Kalikratya (Mimarsinan) hattı sınırlanmış fakat Türk idaresi yerleşmişti 8 Ekim 1923'te Albay Tevfik Erdönmez (BknzMilli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği) komutası'nda ki birlikler Çatalca'ya girince son Itilaf devletleri askerleri Çatalca'yı terk etmişler ve bu suretle Çatalca TBMM Hükümetine ve Türkiye Cumhuriyeti'ne geçmiştir Ali Seyfi Tülümen'in, Ali Galib Beye gönderdiği 28 Teşrin-i Sani 1920 tarihli mektubunun bir bölümünde "Trakya Türktür ve Trakya Türkleri ancak Türk Bayrağı altında mesut olabilirler" demektedir
Milli mücadelenin kazanılması ve cumhuriyetin ilanıyla Çatalca sakin ve huzurlu bir döneme girmiştir Cumhuriyetin ilk yıllarında Yunanistan ile yapılan nüfus mübadelesi gereğince bu havalideki Rumlar Yunanistan'a göç ederek orada Nea (Yeni) Çatalca'yı kurmuşlar, Yunanistan'dan ise çok sayıda Türk Çatalca ve havalisine gelerek merkeze ve Rumların terk ettiği köylere yerleştirilmişlerdir Hatta bu Yunanistan Türkleri'nin gemi ile Mimarsinan limanına gelişinde bizzat Mustafa Kemal Atatürk'ünde karşılamada bulunduğu ifade edilir Yunanistan'ın Trakya'da fazla Rum bırakmak istemesi üzerine TBMM Hükümeti Çatalca'yı 1924'te geçici olarak il yapmış 26 Haziran 1926 tarihli yasa ile tekrar ilçe haline getirilerek Istanbul'a bağlanmıştır Çatalca'nın il yapılmasıyla Yunanistan'ın Istanbul ve çevresinde fazla Rum bırakmak şeklindeki oyunu bozulmuştur Çatalca cumhuriyet döneminde gelişimini ve büyümesini sürdürmektedir
Istanbul'un kuruluşundan beri Istanbul'a yakın önemli bir yer olması sebebi ile Çatalca tarihte askeri istila, hareket ve birçok savaşlara sahne olmuştur Çatalca'nın özellikle üç önemli dönemde askeri bakımdan önemi görülmektedir Bunlar sırasıyla Bizans, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerindedir
Cumhuriyet Döneminde Çatalca
Cumhuriyet döneminde de Çatalca askeri önemini korumaya devam etmiştir II Dünya Savaşının çıkacağı anlaşılınca bu bölgede Anastasius Surları ve Balkan Savaşları müstahkem mevkiine paralel olarak o dönemin hükümeti tarafından Alman istilasına hazırlık olmak üzere Karadeniz'den Marmara'ya uzanan bir savunma hattı yapılmıştır O sırada genelkurmay başkanı olarak Mareşal Fevzi Çakmak bulunduğundan bu hatta Çakmak Hattı adı verilmiştir Durusu gölü yakınlarından başlayıp Büyükçekmece'ye kadar iki hat şeklinde askeri koruganlar (siper, mevzi),bazıları büyük bazıları küçük koruma ve saldırma yerleri yapılmıştır Duvar,tel ve demir engellerle bu mevziler birbirlerine bağlanmıştır II Dünya Savaşı sırasında da Çatalca ve köyleri halkı bir hayli sıkıntı çekmişler, hatta bir kısmı Anadolu'ya geçmişlerdir






Alıntı Yaparak Cevapla