Prof. Dr. Sinsi
|
Beşiktaş Semt Tarihi
BEŞİKTAŞ TARİHİ:
Yönetim tarihi: Beşiktaş surların dışında bir semt olduğu için, Bizans döneminde yönetsel bir statüye sahip değildi Osmanlı döneminde, yerleşim birimi özelliği kazanmaya başlayınca, kent yönetiminde ki yerini aldı 16 yüzyılda, İstanbul sur dışına taşıp Galata, Üsküdar ve Boğaz'ın iki yakasında yeni yerleşmeler sonucu büyük bir metropol haline gelmeye başlayınca kent yönetimi de bu gelişmeye paralel bir biçimde düzenlendi
Geleneksel olarak bir Osmanlı kentinde, yargı yetkisi ve yönetim yetkisi olan bir kadı bulunurdu Ama İstanbul'da tek bir kadı'nın böyle bir yükü kaldıramıyacağı görülerek kent, sur içi ve Bilâd-ı Selâse denilen bölgelere ayrıldı Bilâd-ı selâse(üç bölge) yi oluşturan semtler, Eyüp, Üsküdar ve Galata olup bunlara ayrı birer kadı atandı Beşiktaş ise, Kağıthane'den Rumelikavağı'na kadar uzanan Rumeli yakasının yöneticiliğini üstlenen Galata kadı'sına bağlandı Ayrıca, belli bir nüfus yoğunluğuna ulaşan yerlerde, sorunları yerinde çözmek için daha alt düzeyde bir mahkeme kurulur ve kadıya bağlı bir naip atanırdı Beşiktaş'da 16 yüzyılın ortalarında bir mahkeme kurulmuş ve Osmanlı döneminin sonuna kadar bir naip tarafından yönetilmişti 16 yüzyılda, artık Kasaba-i Beşiktaş olarak anılan Beşiktaş'ın mahkeme yapısı, Sinan paşa caddesi mü'nin sokakta bulunmakktaydı Hanedanın önce Dolmabahçe sarayına daha sonrada 1886 yılında Dördüncü daire-i belediye sınırları içinde bulunan Yıldız sarayına taşınması sonucu Beşiktaş, kent içersinde farklı bir statüye sahip oldu Özellikle II Abdülhamid döneminde(1876-1909), son derece sıkı korunan ve adeta bir yasak şehir havasına büründü
Resmi adı Zaptiye nezareti Beyoğlu Mutasarraflığı Beşiktaş polis memurluğu olan ve halk arasında Beşiktaş Muhafızlığı olarak bilinen kurumun başında uzun yıllar, Mareşal rütbesiyle ünlü Yedi-sekiz Hasan paşa bulunmuştur Bu kişinin 1905 yılında ölümünden sonra söz konusu kurumun başına Ferik Vasıf paşa geçmiştir
Belediye yönetimine gelince: Tanzimat sonrasında hızlanan devlet örgütlerindeki yenilenme, belde yönetimindeki ilk etkilerini İstanbul'da gösterdi 1854 yılında Şehremaneti'nin ve ardından Paris kenti örnek alınarak şehri belediye dairelerine ayırma kararının ilk uygulaması olarak, Beyoğlu'nda 6 Daire-i Belediye'nin kurulmasıyla bu yolda ilk adım atıldı Bu uygulamanın tüm kente yayılması ise, 6 Ekim 1868 tarihli Dersaadet İdare-i Belediye nizamnamesinin yayınlanmasından sonra mümkün oldu Bu nizamnameye göre 14 belediye dairesine ayrılan İstanbul'da, Beşiktaş, 7 daire olarak nitelenir ve sınırları: Dolmabahçe'den sahilen kayalar'a, ve berren(karadan) Levend çiftliği ve Şişli Feriköy'üne kadar olan karyeler(köyler) diye tanımlanır Beşiktaş 1930 yılında ilçe olmuş, 23 mart 1984 yılında çıkarılan kanun hükmünde kararname ile de ilçe belediyesi kurulması kararlaştırılmıştır
Beşiktaş'ın tarihsel gelişimi: Antik dönemde, Boğaz'ın iki yakasında uzanan sahil şeridi sık ormanlarla kaplı idi Eğer buralarda bir zamanlar patikalar yada yollar bulunsa bile bunlar, çok dar ve elverişsiz bir durumdaydı Ulaşım kayıklarla yapılmaktaydı İç bölgelerde var olduğu düşünülen yerleşim birimleri hakkında herhangi bir bilgi günümüze kadar gelmemiştir
Bugünkü Beşiktaş'ın en güney noktasını Dolmabahçe sarayı oluşturur Burası, adından da anlaşılabileceği gibi Osmanlı döneminde denizin doldurulması ile elde edilmiş bir alandır Bizantion'lu Dionisios'un, Pentekontorikon adıyla andığı bir bölge vardı ve burada Pentekontoros adı verilen ve elli kürekten oluşan gemiler demirlerdi Dolmabahçe'nin eskiden koy olduğu düşünülürse, Pentekontorikon denilen bölgenin burası olması son derece akla yatkındır Bu bölgenin yakınlarında İskitli köyü diye anılan başka bir yerleşim yeri daha vardı Boğa lakabıyla tanınan bu İskitli, İskit ülkesinden yani bugünkü Ukrayna'dan yola çıkarak, Girit kralı Minos'un karısı Pasifae'yi baştan çıkartmaya giderken burada konaklamıştır Bizantion'lu Dionisios'un bu öyküsü, açıkca, Yunan Mitolojisinde ki bir efsanenin daha akılcı bir versiyonudur Bu efsaneye göre deniz tanrısı Posedion, Girit kralı Minos'a kurban edilmek üzere beyaz bir boğa gönderir Kralın kurban etmek yerine boğayı beslediğini görünce de, ceza olarak karısı Pasifae'nin boğaya aşık olmasını sağlar Bu birleşmeden yarı hayvan, yarı insan, mitolojik bir canavar olan Minotaurus(Minos'un boğası) doğar
Dionisos'a göre bu köyün kuzeyinde İasonion adıyla bilinen bir başka yer daha vardı Apollo adona bir sunak bulunan bu yere adını veren İason, efsaneye göre, Teselya'da ki İolkos kralı Aison'un oğludur Karadeniz'de ki efsanevi altın postu getirmesi koşuluyla babasının tahtını geri almak üzere Pelias'dan söz alan İason, altın postu bulmaya giden Arganotların lideri olarak çıktığı sefer sırasında, Beşiktaş bölgesinde demirlemiştir uzun süre İasonion olarak anılan bu bölgenin aslında Beşiktaş olmadığını düşündüren bazı kaynaklar mevcuttur 1200 yılında Kostantinopolis'i ziyaret eden Rus hacısı Novgorod'lu Antoniy, bu civarda maçukov adlı bir manastıra yaptığı ziyaretden bahseder Bu manastırda kemikleri saklanan Aziz İason, arada ki binlerce yıla rağmen İason'un son izdüşümü olmalıdır Gerçekten de Ortodoks kilisesinde İason adını taşıyan bir kaç Aziz'den bahsedilir Fakat bunların hepsi de görece önemsiz Azizlerdi ve hiçbirinin Kostantinopolis ve civarına gömüldüklerine dair bilgi yoktur Antoniy'den önce yada sonra hiç bir Bizans kaynağında geçen Slav asıllı Maçukov adının bugünkü Maçka semtinde yaşaması oldukça ilgi çekicidir Dionisios'un ve Novgorodlu Antoniy'in verdiği bilgilere dayanarak, İasonion'un Maçka'nın altında ki kıyı şeridi olduğu, Dionisios'un Arheion diye zikrettiği yerinde Beşiktaş olduğu kabul edilirse, yazarın Rodos'tan Bizantion'a gelen gemilerin, İasonion ile Arheion arasına demir attığı yer olarak tanımladığı " redion periboloi ", günümüz araştırmacıları tarafından kabul edildiği gibi, Çırağan sarayının bulunduğu mevki değil, daha güneylerde bir yer olmalıdır Anaplus Bosporu'ya göre, Arheion kuzeye doğru, tepeler ve bunların arasında akan bir ırmakla betimlenir Bölgede ki tek dikkate değer akarsuyun Ihlamur deresi olduğu kabul edildiğinde, Arheion gerçekte Beşiktaş olmalıdır Roma döneminde Ihlamur oldukça geniş bir akarsu idi ve kaynaklara göre üzerinde bir köprü vardı
Dionisios, Arheion adının Tasos kentinden gelerek burada bir yurt kurmaya çalışan fakat egemenliklerinin tehlikeye düşmesinden çekinen Halkedon(Kadıköy) halkı tarafından püskürtülen Yunanlı Arheisas'a dayandırır
|