Yalnız Mesajı Göster

İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı

Eski 10-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı




İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı

Küçükçekmece, İstanbul'un batısında aynı adlı gölün çevresinde kurulmuş bir ilçedir 1987 yılında, ikisi köy (Kayabaşı ve Şamlar), 25'si mahalle olmak üzere toplam 27 yerleşim yeri Bakırköy ilçesinden ayrılarak kurulmuştur Bugünkü sınırlarına, 1992'de Avcılar'ın, 2009'da Başakşehir'in ilçe olmasıyla kavuşmuştur 2009 itibarıyla 21 mahalleden oluşmaktadır

Tarihi

Küçükçekmece'nin yüksek kesimlerinde Rhagion adlı bir bölge vardır Roma İmparatorluğu'nu Bizans'a bağlayan en önemli yollarından Via Egnatia, Rhagion'dan geçerdi Yüzyılın ortalarında büyük bir deprem nedeniyle, bunların yıkıldığı çeşitli kaynaklarda ifade edilmiştir Küçükçekmece İlçesinin en eski yerleşim yeri, Küçükçekmece gölünün kuzey kesiminde bulunan Yarımburgaz mağaralarıdır Buralara paleotik çağdan itibaren yerleşme başlamıştırİstanbul'da ilk yerleşim izlerinin rastladığı yerlerden biri Yarımburgaz mağaraları olup yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda Avrupalıların Atalarının buradan hareket edip göç ettikleri olgularına rastlanmıştır

Geçmişi Paleotik çağa uzanan bu bölgedeki tarihi yerler: günümüz öncesi 730000 ila 130000 yılları arasını kapsayan Yarımburgaz Mağaraları, MÖ2Yüzyıl-MS2 yüzyıllar arası Rhagion Kitabeleri, Yavuz Sultan Selim'in has defterdarı Abdül Selami Bey Türbesi Tekke ve Zaviyesi, 17Yüzyıl Mimar Sinan Köprüsü ve 18Yüzyıl Küçükçekmece Meydanı Çeşmesi'dir

KÜÇÜKÇEKMECE ADI NEREDEN GELİYOR?

Küçükçekmece adinin kaynağı konusunda, tarihçiler arasında değişik görüşler mevcuttur Hakkı Raif Ayyıldız bir yazısında; bölgenin Küçükçekmece adını almasını şöyle anlatmaktadır:

"Batağa gayet kalın kazıklar çakılmış ve aralarına halatlar gerilmiştir Yolcular büyük bir sala dolar, salcılar da salı çeke çeke kanalın öte yakasına yüzdürüp götürürlerdi; bunlardan ötürüdürki, iki gölün geçitlerine "Küçükçekmece" ve "Büyükçekmece" adları verilmiştir

"Çekme" adı, bu bölgede olan çöküntülere bağlanmaktaysa da, gerçeğe en yakın varsayımın, göle giren balıkları tutmak için kanala konmuş olan ve yukarı çekilerek açılan kafesli setlerden dolayı verilmiş olduğu söylenebilir Kaldı ki, eski Osmanlı Vakıf defterlerinde de bölge "Çekmek-i Küçük"olarak anılmaktadır

Öte yandan "küçük" olarak adlandırılan göl, gerçekte "büyük" olarak adlandırılandan daha büyüktür Adlandırmadaki bu terslik, göller üzerindeki köprülerin uzunluğuna da bağlanabilir

BATHYNlUS’TAN RHEGİON’A KÜÇÜKÇEKMECE

Bugünkü Küçükçekmece’nin bulunduğu yerde, yada bir bölümünde kurulmuş olan en eski yerleşimin, Bathonea olduğu sanılmaktadır Roma İmparatorluğu’na bağlı bir mahalle olan Bathonea, yari tam olarak saptanmamış olsa da yapılan araştırmalar, Küçükçekmece sınırları içinde olduğunu göstermektedir

Ancak Roma İmparatorluğu’nun dağılmasıyla Doğu Roma’nın merkezi olan Bizans’ın önemi gittikçe artar Hıristiyanlığın saray tarafından da benimsenmesiyle, çevresi da gelişmeye başlar

Bu süreçte, Küçükçekmece’nin yüksek kesimlerinde Rhegion adlı bölge vardır Rhegion’a ait en eski bilgilere, MÖII Yüzyıla ait kaynaklarda rastlanmaktadır Roma İmparatorluğu’nun en önemli yollarından biri olan Bizaqns’ı Avrupa’ya bağlayan Via Egnetia, Rhegion’dan geçerdi

Rhagion, Bizans’ın doğal uğrak yeri olduğu gibi ticaret yeriydi de Bizanslı yöneticiler, şehrin nüfus artışını engellemek ve güvenlik için batıdan gelen malları Rhegion’a indirip teslim alır, böylece gelenlerin şehre girmeleri engellenirdi Bu nedenle Rhegion, (Trakia-Trakya)üzerinden Avrupa’ya bağlanan yolda önemli bir uçi rehşi konumuna gelmiştir"Via Egnatia" yani "Anayol, iki atlı arabanın rahatlıkla geçebileceği biçimde genişleterek, kaba taşla döşenmiştir Keza, Bizans’a gelen elçiler ve savaştan dönen komutanlar, burada karşılanır ve ağırlanırdı

6 yüzyılda yaşayan Myrinalı Agothias, Rhegion’un bir liman, yani demirleme yeri olduğunu bildirmektedir Bununla birlikte, Theodsisus’un 4368’de yayımlanan kanunlarından "Cordex Thodosianus"un bir tanesi de burada ilan edilmiş olmasından dolayı araştırmacılar, o çağlara aitbir yazlık sarayın burada inşa edilmiş olabileceğini düşünmektedirler

Thephanes’e (752-818) göre, 557 ya da 558’de İstanbul’da olan deprem sonrası büyük bir yıkıma uğramış, üstelik burada bhulunan Aziz Stratonikos ve Kallinikaos kiliseleri yıkılmıştır

9 yüzyılda Bizans Kralı V Leon devrinde (813-820) Rhegion, Bulgar Kralı Krum’un (803-814) sakdırısına uğrar Bulgarlar, Bizans surlarına kadar gelirler Yolları üzerindeki Rhegion’u yakıp yıkarlar Ancak IBasileios’un (867-886) başa gelmesiyle bu saldırılar sonbulmuş, IBasileios kendi şahsi hazinesiyle şehri yeniden kurmuş, çökmek üzere olan Aziz(Hagios) Petros Kilisesi!ni temeline kadar yıkarak yaptırmış, Kallenikos Kilisesi’ni yaniden inşa etmiştir Ayrıca tarihçiler, Küçükçekmece Köprüsü’nün de asıl yapısını IBasileios’un yaptırdığını söylemektedirler İmparator IBasileios, sarayın günlük sıkıcı yaşamından uzaklaşmak için Rhegion’a gelip, her türlü hayvanın yaşadığı ormanda avlanıyordu daZaten IBasileios’un 886’da ölümüne de, bu ormanda avlanırken iri boynuzlu bir geyik tarafından düşürülmesi sebep olmuştur

10 yüzyılda Türklerin Rumeli’ye geçmelerine kadar Bulgar akımları devam etmiştir 11 yüzyılın sonlarında (1096-1230) Haçlı seferleri ve Peçenek akımları nedeniyle Rhegion zarar görmüştür

12 yüzyılda dördüncü Haçlı seferi ile Latin İmparatorlar dönemi başlayınca, Küçükçekmece ve yöresi de Latin İmparatorluğunun bir parçası olduBizans İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ise, dede ile torun iki Andronikoslar arasındaki iktidar mücadelesinde, Rhegion’un adının sıkca geçtiği görülmektedirII Andronikos 1327’de torunu ile bir uzlaşmaya varmak için Rhegion’a bazı adamlarını göndererek onun burada yargılanmasını istemiştir Bu tarihi olay XI V, yüzyıl başlarında Rhegion’un henüz önemini korumakta olduğunu göstermektedir

Nevar ki, kısa bir süre sonra Bizans İmparatorluğu’nun son yıllarında artık Rhegion önemsiz bir köyden ibarettiKöprüsü ise iyice yıkılmıştır

1452’de Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almasından evvel Rhegion’da konakladıkları tarihçiler tarafından belirtilmektedir Hatta aynı tarihlerde, Region’da yaşayan müslümanlar "Fatih" adıyla bir cami yapmışlardır Fatih’in İstanbul’u almasının ardından, eski bir Rum köyü olan bölgeye Türkler yerleşmişler ve nüfusun yarısına yakınını oluşturmuşlardır

Osmanlı için, yaşanan yüzyılın en önemli sefer ve kervan yolunu oluşturduğu için bölgenin gerçek yerleşimini bu dönemde gerçekleşti Önce köprü onarıldı ve köy içine bir kervansaray yapıldı Aynı zamanda gölün kenarına yerleşen Türkler, mezarlıklarını da yamacın üst kısmına yaptılar Böylesine önemsenen Rhegion’un imarında ve gelişmesinde en büyükkatkıyı da burada yaşayan Kanuni Sultan Süleyman’ın başdefterdarlığını yapan Abdüsselam Çelebi’nin yaptığını araştırmacıların bulgularından anlıyoruzOsmanlı egemenliğinin ilk yıllarında buraya her ne kadar "Çekme-i Sagir" dense de, ardından gelen süreçte "Çekme-i Küçük" kasabası olarak anılacaktır

Osmanlı Döneminde yazılmış bir çok batılı kaynakta bu köprü, "Küçük Köprü" anlamında "Ponte Piccolo" adıyla geçer

1509’da yaşanan aralıklı olarak 47 gün süren şiddetli bir deprem sonrası da büyük hasar gören Çekme-i Küçük’de bir çok insan bina altında kaldı Bu deprem sonrası hasara uğrayan Küçükçekmece Köprüsünün tamiri için, bazı belgelere göre/1498/99) sürekli altı kişilik bir ekibin görev aldığı anlaşılmaktadır

Kanuni Sultan Süleyman’ın başdefterdarlığını yapan Abdüsselam Çelebi’nin yaptığını araştırmacıların bulgularından anlıyoruz Abdüsselam Çelebi Küçükçekmece’de bir medrese ile bir zaviye-imaret yaptırmıştır Oradaki bazı mülklerini de bu kuruma vakfetmiştir Zaten ölümünün ardından imaret ve medresenin yanına gömülmüş, mezarı üzerine bir türbe inşa edilmiştir

16-17 yüzyıllarda Osmanlı Hanedanlığı da Bizanslılar gibi burada avlanıyorlardı

Çekme-i Küçük’ü 16-19 yüzyıllarda Trakya üzerinden gelen yabancı seyyahların kitaplarında da bulmak mümkündür Çünkü genellikle yabancı elçilik heyetleri burada karşılanır ve buradan uğurlanırdı

1553’de buradan geçen HDERNSCNWON, geceyi burada kagir bir handa geçirir Dönüşünde de burada kalmıştır Aynı yıllarda elçi A Ghislen’de Busberg, Çekme-i Küçük’de önlerinde tutulan balıkları yediklerini yazmaktadır

Çekme-i Küçük’e gelen ve burada konaklayan, izlenimlerini yazan başlıca elçi ve Seyyahlar şunlardır;

Joseph Von Lamberg, Niklas Jurischitz (Avusturya), H Dernchvvam, A Ghislen de Busberg (Almanya), Philippe du Fresne-Canaya (Fransı), J Von Sinzerdorff, Hans Ludvving Von Kuefstein (Avusturya), Evliya Çelebi (Türk), A Galland (Fransı), Dr J Covel,Lady Montagu (ingiltere)

Büyük Türk seyyahlarından Evliya Çelebi, 1657 yılında Çekme-i Küçük’ü anlatırken, Kalesinin çok harap olduğunu kasabanın altı yüz evli, bağların ve bahçelerinin bulunduğu bir yer olduğunu belirtir Ayrıca gölün sularının da Tuna’dan geldiğini ve Tuna’ya mahsus morina, mersin ve çika balıklarından bahseder

Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgedeki egemenliğinin arttığı bu dönemlerde Çekme-i Küçük, artık kenti koruyan ön karakol durumundan çıkmış, bu nedenle de kalesi onarılmamıştır Fakat buna karşılık, kentin dışında "taşra"nın başlangıç sınırı olmuştur

III Selim ve II Mahmut devrinde başlayan yenileşme akımı ile 19 yüzyılın başlarında özellik ordunun kendi ihtiyaçları için, Türk Harb sanayiinin en önemli tesisi olan Büyük Azatlı Baruthanesi, gölün kuzeydoğusunda kurulmuştur Söz konuşu baruthane, 19 yüzyılın sonlarına kadar da faaliyetini sürdürmüştür

1828-30 kışında II Mahmut Türk-Rus savaşında Çekme-i Küçük’e bir buharlı gemiyle gelerek avlanmış ve Barutçubaşı Köşkü’nde gecelemiştir

Bu güzel balıkçı sahil yerleşim yerinin kesin çöküntüsü 1877-78 savaşında olmuş, Yeşilköy’e kadar ilerleyen Rus ordusu, kasabanın doğusunda karargah kurmuş, bunun sonucu Çekme-i Küçük büyük hasar görmüştür

Evet; tarihi boyunca çok önemli bir yerleşim yeri olan Çekme-i Küçük, aynı zamanda İstanbul’un başlangıcıdır da Üstelik önemli bir harp sanayiini içinde

barındıran Çekme-i Küçük’te, 19 yüzyıl sonlarında Fransız sermayesi ile bir kibrit fabrikası da kurulmuş, ancak istenilen verim alınamadığı için çalışmaları durdurulmuştur

Osmanlı ’nın 1876 devlet yıllığında Çatalca Sancağı’na bağlı bir kaza merkezi olan Çekme-i Küçük, 1877’de kazanın çevresinde çıkan yangın sonrası,ağaçlarla dolu ormanlık alan yok olmuş ve nüfusu azalmaya başlamıştır



Alıntı Yaparak Cevapla