Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul'daki Tarihi Mekanlar
RUMELİ HİSARI
İstanbul'un Avrupa yakasında aynı adlı semtte bulunan, Boğazkesen Hisarı olarak bilinen kale
Boğazın en dar noktasında ve Anadolu Hisarı'nın tam karşısındadır 1452 yılında II Mehmet tarafından İstanbul'un fethini kolaylaştırmak, Boğaz'dan gelecek yardımı kesmek için yapılmış ve inşaatı sadece 4 ay sürmüştür Planı kabaca dörtgen biçiminde, uzunluğu yaklaşık 250 m, eni ise 50-125 m arasında değişmektedir Uzun kenarı itibariyle kıyıya paralel olarak uzanır
Dörtgenin kuzey ucunda Sarıca Paşa Kulesi, güney ucunda ise Zaganos Paşa Kulesi yer almaktadır Herbiri yapımı yönetmiş olan Paşa'nın adını almış üç kule vardır Ortada ise Halil Paşa Kulesi vardır Kalenin beden duvarları üstünde seğirdim yolu yer almaktadır Bir savunma önlemi olarak seğirdim yolu hisarı çepeçevre olacak şekilde yapılmıştır; bütün burçlarda kesintiye uğramaktadır Böylelikle, düşman beden duvarını bir aşıp seğirdim yoluna ulaşırsa, her iki yöndende ilerleyebilmek için de karşısına çıkan burcun içinden geçmek zorundaydı
Rumeli Hisarı, Osmanlıların eline geçtikten sonra önemini yitirdi Zamanla içine ahşap evler yapılmış, böylelikle konut bölgesi haline gelmiştir 1918'de bir ölçüde onarılmıştır 1953'te ise, içindeki bütün evler yıkılarak büyük bir onarımdan geçmiştir Bahçesi park olarak düzenlenmiş, yalnız minaresi kalan ortadaki camiinin yeri, arazinin eğiminden yararlanılarak açık hava tiyatrosuna çevrilmiştir Günümüzde de Rumeli Hisarları konseri ismiyle burada her yaz etkinlikler düzenlenmektedir
YENİ CAMİİ
Sultan III Mehmed tarafından temelleri atılmış, Sultan II Murad tarafından 1447'de tamamlanmıştır Yeni Cami'ye, Cami-i Kebir denildiği gibi halk arasında Üçüncü Şerefeli Cami olarak anılmaktadır En önemli Türk eserleri arasında yer alan Yeni Cami'nin felçli bir Konyalı mimar tarafından yaptırıldığı söylenir
Cami altı köşeli sütun üzerinde büyük bir kubbe ile bunun iki yanında dördü büyük, dördü küçük 8 kubbeyle örtülüdür 18 sütun üzerine dayanan 21 kubbeli revakla çevrilidir ve dört minaresi vardır; biri üç, biri iki, diğer ikisi ise birer şerefelidir (Üç şerefeli minarenin yüksekliği: 67,62 metredir)
SULTANAHMED CAMİİ
İstanbul'da bugünkü Sultanahmet semtinde Sultan I Ahmed tarafından yaptırılan cami; medrese, darülkurra, sıbyan mektebi, türbe, arasta, dükkânlar, hamam, darüşşifa, imaret ve üç sebilden oluşmaktadır 1609-1620 yılları arasında Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa tarafından yapılmıştır
Duvarlarla çevrili bir dış avlunun içinde yer alan cami, her ikiside kareye yakın planlı bir ibadet mekânı ile bir şadırvan avlusundan oluşur İbadet mekânını örten yirmi iki metre çapındaki ortak kubbe dört yandan yarım kubbelerle çevrilmiş, boş kalan dört köşeye de birer küçük kubbe getirilerek tam bir merkezi plan şeması oluşturulmuştur Büyük kubbeyi taşıyan kemerlerin oluşturduğu daire kesitli dört filayağı dilimli yapılarak kalınlık etkisinin azaltılmasına çalışılmıştır Kubbeye geçiş büyük pandantiflerle sağlanmıştır Caminin duvarları, ikinci pencere sırasına kadar mavi rengin egemen olduğu çinilerle kaplıdır Duvarların ve filayaklarının yarıdan yukarısı, kemelerin, pandantiflerin, yarım kubbelerin ve büyük kubbenin içi gene mavi ağırlıklı kalem işleri ile bezenmiştir Bu yüzden cami, özellikle Avrupalılar arasında Mavi Camii olarak bilinir
Dört yanı revaklı şadırvan avlusunun dış avluya bakan iki yan duvarıyla, caminin iki katlı revaklarla zenginleştirilmiş yan duvarlarının üstünde, zemin hizasında abdest muslukları sıralanmıştır İkisi iç avlunun dış köşelerinde, dördü de cami kütlesinin köşelerinde yer alan minarelerin ilk ikisi ikişer öbürleri üçer şerefelidir
Dış avluda, caminin güneydoğu köşesinde yer alan ve bir rampa ile çıkılan Hünkar Kasrı bu uygulamanın ilk örneğidir burası bugün Halı Müzesi olarak kullanılmaktadır Caminin bodrumunda da Kilim ve Düz Yaygılar Müzesi açılmıştır
Sultan I Ahmed ile oğullarının ve annesinin türbesi burada bulunmaktadır
EYÜP SULTAN CAMİİ
Eyüp Sultan Camii, İstanbul'da Haliç'in kuzey ucunda Eyüp semtinde bulunmaktadır İslamiyet'i ilk kabul edenlerden ve Arapların İstanbul'u kuşatması sırasında şehit olan Hz Eyyubu El-Ensari'nin gömüldüğü yerdedir Fatih Sultan Mehmed'in emri ile buraya bir türbe, yanına da bir cami yapıldı 1458 yılında yapılan ilk cami yıkılmış, bugünkü caminin ilk örneği olan yapı Sultan Üçüncü Selim zamanında 1798-1800 yıllarında Uzun Hüseyin Efendi tarafından yaptırılmıştı Cami son defa Sultan İkinci Mahmud zamanında tamir ettirildi 1822 yılında deniz tarafına rastlayan minareye yıldırım düşünce, minarelerin üst şerefelerine kadar olan kısmı yeniden yaptırıldı Cami, planı bakımından sekiz payeli camiler grubuna girer
Eyüp Sultan Camii'nin çevre duvarı içinde yer alan Hz Eyyubu El Ensari'ye ait türbe 1458 yılında yaptırıldı Sultan Birinci Ahmed ve Sultan İkinci Mahmud dönemlerinde tamir gören türbe 16 yy'dan itibaren çinilerle süslendi Türbedeki gümüş şebeke ve şamdanlar son devirlere ait olmakla beraber sandukanın ayak ucundaki kuyunun kabrin keşfi sırasında bulunan pınar olduğu ileri sürülür Eyüp Sultan Türbesi yüz yıllar boyu İslam âleminin ziyaret yeri olmuştur
AHIRKAPI DENİZ FENERİ
1755 yılında III Osman tarafından yaptırılmıştır İstanbul Boğazı'nın Marmara'ya bakan kısmının batı kıyısındadır Beyaz kule şeklinde olan fener İstanbul'u çeviren surların burçlarından birisinin üzerine oturtulmuştur Denizden yüksekliği 40 metredir Her 6 saniyede bir yanıp sönerek gece karanlığında denizcilerin yön bulmalarına ve gemilerin karaya oturmamalarına yardımcı olur Bu fener önemli bir deniz kazasından sonra yaptırılmıştır Bu deniz kazası 1755 yılında Mısır'a gitmekte olan Hacı Kaptan emrindeki bir kalyon fırtınaya tutularak gece vakti Kumkapı' da karaya oturur Olayı öğrenen Padişah III Osman ve Sadrazam Sait Paşa derhal Kumkapı' ya giderek kalyon ve denizcilerin kurtarılmasında hazır bulunur Kurtarılan gemicilerden birisi padişaha şöyle der:
- Eğer burada ve surlar üzerinde bir fener yapılırsa, uzağa gidip gelen gemiler ışığı görünce yollarını bulurlar
Bunun üzerine III Osman bir fener yapılmasını emreder ve Kaptan-ı Derya Süleyman Paşa da Ahırkapı Feneri'ni yaptırır
ANADOLU HİSARI
1391 yılında Yıldırım Bayezid tarafından İstanbul Boğazı'nın en dar yerinde yaptırılmış surlardır İstanbul Boğazı'nı ele geçirmek ve Rumeli yakınlarında yapılabilecek bir savaşta orduyu karşı kıyıya güvenli bir şekilde geçirmek için yapılmıştır
Dış taraftaki kale, sur durumundadır Doğu-batı çapı 65 m , kuzey-güney çapı 80 m olup, surların kalınlığı 2-5 m arasındadır
Surların üzerinde mangallar vardır Hisarı korumak için surun üzerine silindir şeklinde üç kule yapılmıştır
|