Yalnız Mesajı Göster

Çanakkale İle İlgili Efsaneler, Çanakkale Efsaneleri

Eski 10-13-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çanakkale İle İlgili Efsaneler, Çanakkale Efsaneleri




Troyalılar, 9 gün boyunca, Hektor'un ölüsü etrafında yas tutup, ağıtlar yaktılar Onuncu gün şafak vakti, ölü odun yığınlarının üzerine konulup yakıldı Daha sonra, kemikler ve küller altın bir kupaya gömülüp, üzeri kocaman işlenmiş taşlarla örüldü Mezarın üstü toprakla örtülerek büyük bir tümülüs oluşturuldu

Hektor'un cenazesi için kararlaştırılan süre dolduktan sonra, savaş tekrar başladı Etiyopya Prensi Memnon, büyük bir orduyla gelip Troyalılara yardım etti Bu yeni taze güçle saldıran Troyalılar, Akhaları çok güç durumda bıraktılar Birçok Akhalı savaşçı öldü Sonunda Akhilleus, Memnon'u öldürdü Durum tekrar Troyalıların aleyhine dönmüştü Akhilleus yine coşmuştu Ama onun belki de son kükreyişi olacaktı Bütün Troyalıları önüne katmış surlara doğru kovalıyordu Surlara yaklaştığı bir sırada, orada, çalıların arasına gizlenmiş duran Paris'in attığı zehirli bir okla topuğundan vurularak öldü

Topuğu onun en zayıf yeri idi Annesi deniz perisi Thetis, onu "yaralanmaz" yapmak için topuğundan tutup Styx Irmağının sularına batırmıştı Ancak topuğun elle tutulan kısmı kutsal suyla ıslanmadığı için zayıf kalmış ve Paris, onu bu en zayıf noktasından vurmuştu

Ajax, Akhilleus'un ölüsünü savaş meydanından taşıdı Ölü yakma töreninden sonra külleri Patroklos'un küllerinin konulduğu kaba konularak beraberce gömüldü

Akhilleus'un ölümünden sonra, onun Hephaistos usta tarafından yapılmış olan muhteşem zırhı kumandanlar arasında yeni bir huzursuzluğa yol açtı Zırh acaba Akhilleus'un ölüsünü savaş alanı dışına taşıyan Ajax'ın mı olmalıydı?Yoksa Odysseus'a mı verilmeliydi? Kumandanlar arasında yapılan gizli bir oylama sonunda zırha sahip olma hakkı Odysseus'a verildi Ajax da , kendini aşağılanmış görüp, kılıcının üstüne atlayarak intihar etti

Bu iki kahramanın kısa zamanda arka arkaya ölmeleri Akhaların cesaretlerini kırdı Zafer, çok uzak görünüyordu, ama vazgeçmeye de hiç niyetleri yoktu Akhilleus'un genç oğlu Neoptolemus, Paris'i öldürdü Ama onun ölümü Troyalılar için pek de büyük bir kayıp değildi Zaten bütün bu belaları Troyalıların başına hep o açmamış mıydı? Bir keresinde ağabeyi Hektor onu şöyle azarlamıştı:

''Seni alçak, seni parlak oğlan, seni çapkın

seni ırz düşmanı seni

Hiç doğmaz olaydın keşke,

Ya da kalaydın ölümüne dek evlenmeden

Çok isterdim bunun böyle olmasını

Hem çok da iyi olurdu hani

Ne baş belası kesilirdin o zaman

Ne de yüz karası olurdun başkalarına

Nasıl kaçırdın ta uzak ülkelerden

Kargı salan erlerin gelini, güzel yüzlü kadını

Baş belası yaptın onu babana, halkımıza, ilimize''

İlyada III39_50

Paris'in ölümünden sonra da Troyalılar güçlerini korudular Şehir surları dokunulmamış bir şekilde ayaktaydılar Savaş genellikle surlardan uzakta ovada cereyan ettiği için ciddi bir tehditle karşılaşmamışlardı Bu, sonu olmayan savaşa bir son verebilmek için orduyu şehrin içine alıp, Troyalıları bir baskınla yok etmekten başka çare yoktu Bunu nasıl yapacaklardı?

Akhaların en akıllısı kurnaz Odysseus, bir tahta at yapma fikriyle ortaya çıktı Büyük ve içi boş bir at olacak ve içine belirli sayıda asker alabilecekti Odysseus ve diğer bazı seçkin komutanlar atın içine gizlenirken, diğerleri denize açılıp Tenedos (Bozcaada)'nın arkasına, Troyalıların onları göremeyecekleri bir şekilde gizleneceklerdi Eğer işleri ters giderse, Yunanistan'a geri dönecekler Tabi bu arada atın içindekiler ölümüne terk edilecekti Ama her şey Odysseus'un planladığı gibi giderse, Troya'ya geri dönüp, şehrin içine girmek için verilecek işareti bekleyeceklerdi Planın yürümesi için geride bir Akhalı asker bırakacaklardı Bu askerin görevi ; tahta atın şehrin içine alınmasını sağlamak için, Troyalıların ikna edilmesiydi Herşey Odysseus'un planladığı gibi gitti Bir sabah, Troyalılar büyük bir şaşkınlıkla uyandılar Her yer çok sakindi Gürültülü Akha kampı, tamamen boştu ve gemilerde gitmişlerdi Batı kapısı önünde de daha önce hiç görülmemiş büyüklükte ve biçimde tahtadan bir at duruyordu Öyle görünüyordu ki, Akhalar bu işten vazgeçmişler, mağlubiyeti kabul edip Yunanistan'a geri dönmüşlerdi Ancak bu kocaman tahta at da neyin nesiydi? Troyalılar, bu soruları kendi kendilerine sorarken, Akhaların geride bıraktıkları Sinon isimli asker ortaya çıktı Troyalılar Sinon'u yakalayıp kral Priamos'a götürdüler İyi bir aktör olan Sinon, ağlıyor, sızlıyor ve Yunanlılardan nefret ettiğini söylüyordu Bunun sebebini ise şöyle açıklıyordu:

''Akhalar, Troya'ya yelken açmalarını engelleyen kuzey rüzgarını durdurmak için kral Agamemnon'un kızı Iphiginia'yı kurban ettiler Geriye dönüşleri için ise ben talihsiz kurban olarak seçildim Tam yola çıkarlarken beni kurban edeceklerdi Her şey hazırdı Ama gece olunca karanlıktan yararlanarak bir bataklığa saklandım ve gemilerin uzaklaşmalarını seyrettim''

Simon'un anlattığı bu hikayeye herkes inandı Çünkü o rolünü çok iyi oynuyordu Hikayesinin ikinci ve asıl can alıcı kısmına şöyle devam etti:

''Tahta at Tanrıça Athena'ya kutsal bir sunak olarak yapılmıştır Böyle büyük yapılmasının sebebi Troyalıların onu dar şehir kapılarından şehrin içine almalarını engellemek içindir Akhalırın beklentisi Troyalıların bu atı yakıp yıkmalarıdır Böylece tanrıça Athena'nın öfkesini Troya üzerine çekmiş olacaklardır Ama Troyalılar atı şehrin içine alıp onu korurlarsa tanrıçanın lutfu Troyalılara yönelecektir''

Akıllıca düzenlenmiş bu hikayeye Troyalı rahip Laokoon ve Hektor'un kız kardeşi Kassandra dışında herkes inandı Rahip Laokoon, ''hediye veren Yunanlılardan sakının'' diyerek Troyalıları uyardı Atın hemen yakılmasını söyledi Hiç kimse ona inanmadı Laokoon'un Troyalıları ikna etmesinden korkan Poseidon denizden iki tane korkunç yılan göndererek, Laokoon ile iki oğlunun öldürttü

Bir bilici olan Kassandra da, bunun bir hile olduğunu söylediyse de ona kimse inanmadı Apollon, Kassandra'ya aşık olmuş bu yüzden ona geleceği görme yeteneği vermişti Kassandra Apollon'un aşkını kabul etmemiş, o da Kassandra'ya verdiği bu yeteneğin yarısı geri almıştı Yani Kassandra geleceği görmeye devam edecek ama ona kimse inanmayacaktı

Troyalalır, hiç tereddüt etmeden, atı şehrin içine sürüklediler On yıl süren korkunç savaş bitmiş, nihayet özlenen barış gerçekleşmişti Troyalılar, bunu eğlenceler düzenleyip şölenlerle kutladılar Gece yarısı herkesin derin uykuda olduğu bir sırada Odysseus ve arkadaşları teker teker nöbetçileri öldürdüler ve kapıları ardına kadar açtılar Zaten Akha ordusu, şehrin surlarına çok yaklaşmıştı Açık kapılardan sessizce şehrin içine sızarak her tarafta yangılar çıkarttılar

Yangınları söndürmek için dışarıya çıkan Troyalılar ne olduğunu anlayamadan kılıçtan geçirildiler Bu yapılan savaş değil kasaplıktı Şehrin bazı bölümlerinde Troyalılar küçük gruplar oluşturup düşmana karşı koydular Tek amaçları ölmeden önce mümkün olduğu kadar çok Akhalı öldürmekti Bazıları öldürdükleri Akhalıların giysilerini giyip düşmana yaklaşıyorlardı Bu yolla birçok Akhalı asker öldü Başlangıçta çok fazla Troyalı uykuda katledildiği için bu savaş adil değildi Artık sona yaklaşılmıştı Akhilleus'un oğlu Neoptolemus, yaşlı Priamos'u karısı ve kızlarının gözü önünde öldürdü Daha sabah olmadan Aeneas hariç, bütün Troyalı liderler öldürülmüştü Annesi Aphrodit'in de yardımıyla Aeneas, Babası Ankhises ve oğlu Ascanius'u da alıp Troya'dan kaçmayı başardı Uzun maceralardan sonra İtalya'ya ulaştı

Orada güçlü bir Etrüsk kralının kızı ile evlenerek yeni bir şehir kurdu Roma'nın gerçek kurucuları olan Romus ve Romulus kardeşler bu şehirden ve Aeneas'ın soyundan geldikleri için, Aeneas her zaman Roma'nın gerçek kurucusu olarak kabul edilmiştir Troya'nın baştan başa yakıldığı o korkunç gece, Aphrodit, güzel Helen'e de yardım etti Paris'in ölümünden sonra töreye göre Paris'in kardeşi Deiphobos'la evlenmiş olan Helen Aphrodit'in de yardımıyla eski kocası Menelaos'a gitti Menelaos, onu memnuniyetle kabul etti Ertesi gün, hep beraber Yunanistan'a geri döndüler Onlar, Yunanistan'a yelken açarken, Asya'nın en mağrur kentinden geriye bıraktıkları şey, sadece için için yanmakta olan bir harabe idi






Alıntı Yaparak Cevapla