|
Prof. Dr. Sinsi
|
Çanakkalenin Ayvacık İlçesi Tanıtımı
Çanakkalenin Ayvacık İlçesi Tanıtımı
Ayvacık, Çanakkale ilinin bir ilçesidir Turizm ön plandadır
Coğrafi ve Tarihi Özellikleri
Ayvacık, sırtını Antik dönemlerin efsaneleriyle beslenen İda Dağı'na (Kazdağı) dayayan; yüzünü birçok efsanenin doğuşuna kaynaklık eden Ege Denizi'ne çeviren yeşilin ve mavinin en güzel tonlarının yaşandığı bir kavşaktır
Asya'nın ve elbetteki,Anadolu'nun en uç noktası olan Bababurnu ilçe sınırları içindedir Bababurnu'ndan Midilli Adası yalnızca 4 mildir İlçenin 78 km' lik uzun bir sahil şeridi vardır İlçenin yüzölçümü 874 km² dir Denizden yüksekliği 270 m olan volkanik bir plato üzerinde bulunan ilçe, arazi yapısı bakımından dağlık ve tepeliktir İlçenin en büyük ovası 30 km² ile Tuzla Ovası'dır Bunu Kösedere ve Babakale Ovaları izler
Ayvacık ilçesine bağlı 64 köy ve 2 belde bulunmaktadır İlçe genelinin nüfusu 30640' tır Yöre halkı, oldukça zengin bir kültür yapısına sahiptir Her ikisi de Oğuz kökenli Yörük ve Türkmen köylerinde, kendilerine özgü kültürel farklılıklar yaşanmaya devam etmektedir Ayvacık köyleri, bulundukları mevkilere göre; kuzey tarafına düşen Kaz Dağı eteklerindeki orman köyleri Dere kolu ; güneydoğusuna ,- Küçükkuyu istikametine- düşen köyler Yalı kolu ve güney batısında - Baba Burnu yönünde- bulunan köylerimiz ise, Kıran kolu olarak adlandırılmıştır Dere kolu köyleri çoğunlukla orman işleriyle ve hayvancılıkla geçimini sağlar Yalı kolu ise, zeytinciliğin miktar ve kalite olarak yüksek olduğu bölgemizdir Kıran kolu adından da anlaşıldığı üzere Türkiye ortalamasının çok altında yağış alması sebebiyle ziraata elverişli değildir Bu köylerimizde küçükbaş hayvancılık ve halıcılık en önemli üretim alanıdır Yaz ayları geldiğinde Kaz Dağları'na olan göç halen sürmektedir
Yapımı devam eden Ayvacık barajının ve sulama kanallarının bitmesiyle birlikte yöremizde sulanabilen alan genişleyecek ve uğraşılan zirai konular miktar ve cins itibariyle artış gösterecektir Dağları denize paralel olarak uzanmakta ve sahil şeridinde olağanüstü güzel koylar birbirini izlemektedir Son yıllarda yoğun ilgi gören bu koylar, turizm için cazibe merkezi haline gelmeye başlamıştır Ekolojik dengeler korunarak turizme açılan bu bölgelerimiz, Ayvacık halkının geleceğinin sigortasıdır Turizmin yanısıra zeytincilik ve zeytinyağı üretimi, halı dokumacılığı, odun kömürü, peynir ve hayvancılık önemli gelir kaynakları arasındadır
Ayvacık ilçesinin Edremit Körfezi'ne bakan güney kıyısı Akdeniz ikliminin etkisini gösterirken, iç kısımlara gidildikçe Marmara ikliminin etkisi artmaktadır
Rivayete göre; Kızılcatuzla kazasına bağlı 15-20 hanelik küçük bir yerleşim yeri olan Ayvalıoba'nın Dere Mahallesinden 1514 yılında Türkmen Safavi İmparatoru Şah İsmail le yapılan Çaldıran Savaşı'na katılan ve ismini bilmediğimiz bir delikanlı, zaferden sonra Osmanlı Ordusu'yla Güney Azerbaycan'ın başkenti ve Yoğun Kızılbaş Türkmen Nufusun yaşadığı Tebriz'e gider Tebriz'de Kızıl tuğlalardan yapılmış bir han avlusunda dinlenirken hanın sahibesi olan Tebriz'li Ümmühan Hatun ile tanışır Zengin bir dul olan Tebriz'li Ümmühan Hatun, askerde ölen kocasına çok benzettiği Ayvalıobalı adsız kahramanla evlenerek oradaki bütün mal varlığını satar ve kasabamıza gelip yerleşir
Ayvalıoba'ya yerleşen Ümmühan Hatun ve eşi, ilk iş olarak çevredeki Küplü, Doğanlar, Garipçeler, Tekke ve Çaltı obalarını dolaşarak buralarda yaşayanları Ayvalıoba'ya davet etmişler ve bu obaları kaynaştırıp bütünleştirmişlerdir Ümmühan Hatun, bu sürede köyünün kasaba olmasını sağlamış ve burada beraberinde getirdiği para ile kendi adını verdiği, bugün yeniden yapılmış olan "Ümmühan Hatun" camiini yaptırmıştır Daha sonra, yaklaşık 10 km mesafeden kasabasına su getirmiş, bir de hamam yaptırarak yerleşen obalara rahat bir ortam sağlamıştır Daha önceleri Kızılcatula olan kasabanın ismi geçen yüzyılın başlarında AYVACIK olarak değiştirilmiştir
İlçemiz, ilkçağlardan bu yana çeşitli kavimler tarafından yerleşim alanı olarak kullanılmıştır Bölgede yaşayan ilk toplulukların Mysyalılar ile Luviler olduğu sanılmaktadır Ardından Hititler, Lidyalılar ve Persler'in hakimiyetine girmiştir M Ö 334'te Büyük İskender'in aldığı bu bölge, onun ölümüyle Bergama Krallığı'na bağlanmış, daha sonraları ise , Roma ve Bizans idaresine girmiştir
Selçuklu Beyleri'nden Emir Çaka Bey bugünkü Ayvacıklıların ataları sayılan pek çok Oğuz, Türkmen boyunu (Ahmetli, Çetmi(Çepni), Nusratlı,Karakeçeli, Bektaş, Kızılkeçeli  vb ) bölgeye yerleştirmiştir Bu boylar, Haçlı Seferleri sırasında bölgeden geçen Haçlı ordularına karşı koy-muşlardır 1296'da Balıkesir'i başkent yaparak beyliğini kuran Çaka Bey Bayramiç, Ezine ve Ayvacık civarını da topraklarına kattı Karesi Bey'in ölümünden sonra başlayan taht kavgalarından faydalanan Osmanlılar, I Murat zamanında Ayvacık bölgesini alarak yarım asır süren Karesi hakimiyetine son vermişlerdir Karesi Bey'in kurduğu Kızılcatuzla kazası I Murat devrinden itibaren bölgenin merkezi haline gelmiştir Fakat ulaşım güçlüğü sebebiyle ilçe merkezi, 1876'da Ayvalıoba'ya (bugünkü Ayvacık) nakledilmiştir
Kurtuluş Savaşı döneminde Yunanlılar, 28 Mayıs 1919'da deniz yoluyla gelerek Ayvacık'ın işgaline başladılar, 4 Temmuz 1920'de Ayvacık merkezini ele geçirdiler Milis kuvvetleri oluşturarak direnişe geçen Ayvacıklılar, Hafız Ahmet Hamdi Efendi başkanlığında Ayvacık Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni kurdular ( Ahmet Hamdi Efendi ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Biga Sancağı'nı temsilen katılan üç milletvekilinden biridir ) Büyük Taarruz sonrasında, 18 Eylül 1922'de kaçan Yunan birliklerini takip eden Reşat Bey komutasındaki Milli Kuvvetlerimiz, 21 Eylül 1922'de Ayvacık'ın işgaline resmen son vermişlerdir 1876'da ilçe olan Ayvacık, 1926'da Ezine'ye bağlanmış, 1928'de Milli Mücadele'ye katkılarından dolayı, tekrar müstakil ilçe haline getirilmiştir Ayvacık ilçesi, her ne kadar Türkiye'nin ve Asya 'nın en batı noktasında bulunsa da pek çok hizmet ve ekonomik kalkınma açısından maalesef istenilen duruma erişememiştir Ayrı ayrı uğraş alanı olarak oldukça fazla dal olmasına rağmen, bunlar küçük birer aile işletmesi olma sınırının ötesine geçememiştir
Sosyal Birikimler
Sülale İsimleri
tuncalar
yeşiller
Mübaşirlar
Aptullalar
Küplüler
Yağcılar
kuyulular
Ayvacık Şivesinden Örnekler
Gıdışım: Arkadaşım yerine kullanılır
Areklik: Ahretlik anlamında yakın arkadaşlar arasında kullanılır
Gobak: Çam kozalağı
Dada:Çocuk
Terezlemek: Düzenlemek
Yavuz: İyi
Dingin: Zayıf
Aba:Ceket
Hıştınmamak: Konuşmamak, ses vermeme
Çolungur:Çam kozalağı
Dömenolandırıcılık Oyunları
Aga:Abi
bılla:abla
Panayır Geleneği
Oğuz ,Türkmen ve Yörük(yürüyen Türkmen) boyunun orta asyadan buyana göçebe kültürünn getirdiği alışkanlık olan yaylacılık ve panayır geleneği halen devam eder Uzun yıllardır yöre halkının yıllık ihtiyaçlarını karşıladığı, tanışıp kaynaştığı bir şenlik havasına dönüşen panayır geleneği, günümüzde de devam etmektedir 26 Mayıs'ta başlayan ve dört gün devam eden Ayvacık panayırı geçmişte ulaşım zorlukları sebebiyle birtakım ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken halk ile satıcıyı buluşturmayı amaçlamışken, günümüzde daha çok eğlence yönü ağır basmaktadır Nitekim, binlerce büyük ve küçük baş hayvanın alınıp satıldığı hayvan pazarı eskisi kadar büyük olmasa da bu gelenek devam etmektedir Eski bir geleneğin izlerini görmekten hoşlanacakları ve yöremizde yetişen oğlakların tadına bakmak isteyenleri, 26 Mayıs'ta ilçemize bekliyoruz
Geçim Kaynakları
Halı ve Kilim Dokumacılığı
İlçenin önemli gelir kaynaklarından biri halı dokumacılığıdır İlçemizin özellikle Yörük köylerinde halı ve kilim sanatı, en çarpıcı ve göz alıcı örnekleriyle, varlığını sürdürmektedir Orta Asya'nın derinliklerinden, Asya'nın en batı ucuna kadar süren Yörüklerin göçleri ve konakladıkları her coğrafya, iklim ile hayatın iyi ya da kötü yönleri, Yörük kadınlarının marifetli parmakları sayesinde, düğüm düğüm halı ve kilim desenlerinde yaşamaya devam etmektedir Yörük halıları, hikâyelerine göre desen, desenlerine göre de isim alırlar Turnalı,oklu,kabak çiçeği,elek,altın tabak,hayat ağacı, Türkmen gülü,yeşil budak,baratlı,eski Yörük,eli belinde bu desenlerden en çok bilinenleridir Ayvacık halı ve kilimleri, desenlerinin orijinalliği sayesinde; dünya halıcılık literatüründe haklı bir üne sahiptir
Ayvacık Kaymakamlığı bünyesinde Yörük kültürünün bu önemli ögesinin orijinalliği ve kalitesinin bozulmadan devam etmesi ve üreticinin emeğinin en iyi şekilde değerlendirilmesi amacıyla Halıcılık Okulu kurulmuştur Halıcılık Okulu'nun %100'ü kök boya, kirmani ip (el eğirmesi) kullanılarak dokutulan halıları, iç ve dış pazarda büyük ilgi görmektedir Ayvacık, Yörük kilim ve halılarının kalitesine öylesine güven duymaktadır ki 300 yıl garanti vermektedir 29 Köyümüzden 400 üyenin katılımı ile kurulan Süleymanköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi,(DOBAG) Marmara Üniversitesi ile işbirliği yaparak yörede dokunan halıların otantik ve geleneksel yapısının korunmasına çalışmak-tadır Süleymanköy Kooperatifi, yıllık 2000m2 civarında ihracat yapmakta, yöremize önemli bir döviz girdisi sağlamakta, Ayvacık'ın Avustralya'dan Amerika'ya kadar pek çok ülkede tanıtımına, zaman zaman getirdiği turist kafileleriyle de ilçe turizmine katkı sağlamaktadır
Odun Kömürü
Mangal kömürü olarak da bilinen odun kömürü üretimi, Ayvacık yöresinde yoğun olarak sürdürülmektedir Kaz Dağları'nın ve Ege Denizi'nin etkisinde kalan yöre ağaçları, en kaliteli mangal kömürü üretimini sağlamaktadır Elbetteki, bu uğraşı sebebiyle yörede yoğun bir şekilde ağaç kesimi olduğu ve her geçen sene biraz daha yeşilliğin azaldığı da reddedilemez bir gerçektir En yoğun olarak Ayvack'ın Şap köyünde yapılmaktadır[kaynak belirtilmeli]
Ezine Peyniri
Her ne kadar ismini komşu ilçe olan Ezine'ye kaptırmışsa da yöremizin özellikle kekik ve diğer zengin bitki örtüsüyle beslenen koyun, keçi ve inek sütü karışımı ile elde edilen Ezine peyniri, ilçemizde mevcut olan çok sayıdaki mandırada üretilmektedir Kalitesiyle Türkiye genelinde bilinmekte ve aranılmaktadır
|