10-13-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Karamürsel Öyküleri
Karamürsel ÖykÜlerİ
KARAMÜRSELLİ ÖYKÜLERİ
Karamürsel ÖykÜlerİ
MEHTERHANE VAKALARI
Takvimlerde nasıl, kırlangıç fırtınası, ayondan fırtınası, çaylak fırtınası gibi sayılı fırtınalar varsa, İstanbul”da da o devirde üç sınıf sayılı fırtına vardı:
1-Külhan beyler,
2-Tulumbacı kabadayıları,
3-Efendi kabadayılar
Külhanbeyler makbul sayılmazdı Hatta kabadayılar birini küçültmek isterse: (Külhanbey) derlerdi Bunlar, başlarına sıfır kalıp siyah fes giyerler, sırtlarına altından sakız kuşağı görünen camadanvari yelek, yardan ayrıldım biçiminde yakası büzmeli siyah gömlek, bacaklarına bol paçalı pantolon, ayaklarına da arkası basık yumurta ökçeli kundura giyerlerdi
Tulumbacı kabadayılarının bütün kabadayılık tezahüratı, tulumbacılık sahasına münhasırdı, onlar kendi alemlerinde yaşardı
Bunlardan başka bir de Rum kabadayıları vardı Bunlar kabadayıdan ziyade vurucu, kırıcı kasa hırsızları idi Her şeyden evvel namuslu adam olmak iddiasında olan şehir kabadayılarına bu güruhu karşılaştırmak doğru değildir
Hapishane vak”alarına bir girizgah olmak için Karamursallı* Tahir”le Aksaraylı meşhur Kadayıfçı Ali vak”asını anlatalım
Tahir, o zaman şimdiki gibi kırçıl, göbekli,olgun ve durgun bir adam değildi Geniş omuzlu, geniş göğüslü, adaleleri kuvvetli, gözü pek bir gençti Tıbbiye Mektebine girmiş, pek tabii olarak yarıda bırakmış,çıkmıştı Hali vakti kadar gücü kuvveti de yerinde olduğu için yavaş yavaş kabadayılık muhiti onu çekti, içine aldı
Tahir”in söylenen vak”alarından biri Kadayıfçı Ali”nin oğlu Hamdi ile dövüşüdür
O zaman Yorgi”nin kahvesine çıkarlarmış Bir akşam kahvede Kargo ile Fresko isminde iki Rum, Tahir”e o akşam bir iki kadeh çakmak için kendilerini meyhaneye götürmesini rica ederler Tahir kabul eder  Meyhaneye giderlerken (Musalla) ya geldikleri zaman Kadayıfçı Ali”nin oğlu, hiç yoktan yanlarına sokulur, Tahir”e taarruz eder
Tahir mukabele etmek ister, Hamdi, hemen elini kaldırır, içinde ustura olan bu el bir tokat gibi Tahir”in yüzüne iner Tahir tehlikeyi anlayıncaya kadar ustura onun sol yanağını ağız hizası ile doğrar, Tahir kendini geri atar, belinden ufak bıçağını çeker, karşılıklı vuruşmaya başlarlar
Neticede Hamdi on sekiz yerinden yaralı olduğu halde yere yatar, ikisini de hastaneye kaldırırlar Hamdi”nin ölümden kurtulması bütün doktorları hayrete düşürmüş
Babası Kadayıfçı Ali :
-Oğlumun ciğerleri görünüyor!
Diye dövünürmüş
Kavgadan sonra Tahir tevkif edilerek Mehterhaneyi boylar Yaralı olduğu için hastaneye yatırılır
O esnada meşhur kasa hırsızlarından Kefalonyalı İspiro da, Acemlerle dövüşerek yaralandığı için onu da Mehterhane hastanesine getirirler Bu tarihte hapishane müdürü Rıza Beymiş  Bu adamın sopaya istinat eden idaresi hala söylenir
Tahir”in bulunduğu yerde Kambur Cemal’i öldüren ve yine yaralı olduğu için hastanede tedavi edilen Yeni bahçeli Lütfi de varmış Kadayıfçı Ali”nin hapishanede elleri var, Lütfi”nin de düşmanları var
İkisi derhal ittifak ederler, fakat ellerinde silah bulunmaması, bunları düşündürür
Tahir :
- Lütfi! der, eğer ufak bir bıçak olsun edinmezsek seni de, beni de harcarlar
Lütfi :
- İmkanı yok, Tahir bey bıçağı nereden bulacağız!
Tahir :
- Senin aklın ermez Altın anahtar her kapıyı açar
Ertesi gün Mehterhanenin hastalar ağası Mustafa Efendiyi
çağırır :
- Mustafa Efendi, benim sana bir ricam var
- Nedir Tahir Bey? Bir şikayetin mi var? Elimizden geleni yapıyoruz
- Hiçbir şikayetim yok Fakat biliyorsun, Kadayıfçının burada çok adamı var
- Onlardan mı çekiniyorsun?
- Haksız mıyım? Ali”nin oğlu hala ölümle pençeleşiyor Babası intikam almak istemez mi?
- Burada size ne yapabilir?
|
|
|