Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul Cami Ve Mescitler Hakkında Bilgiler
Ali Paşa Cami (Eminönü)
Beyazıt’da, Fuat Paşa Caddesi ile Mercan Caddesi’nin kavşağında, İstanbul Üniversitesi Merkez Binası bahçesinin güneydoğu kapısının karşısında yer almaktadır
Yapı Ağa Mescidi ve Yakup Ağa Cami olarak de tanınmaktadır Saray Ağası Yakup Ağa’nın 954/1547’de ölümünden önce, Eski Saray’dan kalkan cenazelerin namazlarının kılınmas www frmsinsi net/ ı için yaptırdığı mescidin yanması üzerine, Sultan Abdülaziz dönemi sadrazamlarından Âli Paşa (1815-1871) tarafından 1286/1869’da yaptırılmıştır
Yapının mimarı İtalyan Boriori’dir Kitabe üzerinde, beyzi bir madalyon içinde Sultan Abdülaziz’in tuğrası yer almaktadır 1912 Mercan Yangını’nda hasar gören yapı, otuz yedi yıl harap durumda kaldıktan sonra 1949-1953 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, Âli Paşa dönemindeki üslubuna uygun olarak restore edilmiş ve ibadete açılmıştır
Eklektik üsluptaki bu yapı, altındaki dükkanları, köşesindeki sebili ve sekizgen prizma biçimindeki kitlesi ile dikkat çekicidir Dıştan sekizgen olan şema, içte yuvarlatılmış ve üstü kubbeyle örtülmüştür Alttan, dönen bir merdivenle çıkılan kapalı son cemaat yerinden yine aynı türde bir merdivenle mahfile çıkılmaktadır Bu merdivenin altında da bir kapıyla çokgen gövdeli, kırık piramidal külahlı, gövdesi üzerinde madeni aydınlatma şebekeleri bulunan minareye geçilir Şerefe, uçlarında sarkıtları bulunan konsollara oturtulmuş olup, korkulukları yine şebekeli madeni levhalardan meydana gelmektedir
Caninin yapıldığı arazinin konumu nedeniyle, ana eksende olmayan son cemaat yeri Fuat Paşa Caddesi’ne bakan giriş cephesi üzerindeki yarım altıgen planlı ve her kenarında dilimli kemerlere sahip bir pencere ile aydınlatılan bir çıkma bulunmaktadır Bu çıkma, yapının bu kesimine sivil mimari özelliği katmaktadır Cami caddelere bakan cephelerindeki pencerelerle aydınlatılmıştır Bu pencerelerden doğrudan ana mekâna açılan üç tanesi oldukça yüksek tutulmuş olup, yuvarlak kemerlerle donatılmıştır Kemerlerin üzengi hizalarına üçgen çıkıntılar konulmak suretiyle at nalı kemer havası verilmiştir Bu pencerelerin üzerinde, içeriden alçı vitraylar, dışarıdan Mühr-i Süleyman www frmsinsi net/ biçiminde şebekelerle donatılmış birer yuvarlak tepe penceresi yer almaktadır Yapının mihrabı çokgen çıkıntısı ile cephede vurgulanmıştır
Cami, iç süslemesinin bugünkü sadeliğine karşın, dıştan çok hareketli bir görünüme sahiptir Yapının saçak silmesi klasik oranlardan uzaklaşmış mukarnaslardan oluşmaktadır Ana kitlede, saçağın üst bölümünde, her cephede dilimli kemer şeklinde biçimlendirilmiş, içi rumîleri hatırlatan stilize bitki motifleri ile dolgulu alınlıklar, cephelerin köşelerinde birer palmet oluşturmakta ve böylece yapıyı bir taç gibi sarmaktadır Harime açılan yuvarlak kemerli pencerelerin iki yanı, üzengi hizasına kadar bir sıra altıgen kesme taşla hareketlendirilmiş, altıgenlerin birleşme noktalarında oluşan boşluklar kırmızı ve yeşil taş kakmalarla doldurulmuştur
Dükkanlar ve sebilin yer aldığı zemin kat ile caminin bulunduğu birinci katın arası, küçük konsollardan oluşan bir kuşakla belirtilmiştir Günümüzde namaza tahsis edilmiş olan ancak gerçek işlevi tam olarak anlaşılamayan zemin katta, basık kemerli pencereler yer almaktadır
Arakiyeci (Takkeci) İbrahim Ağa Cami (Zeytinburnu)
Topkapı’da, sur dışında, eski Edirne yolu üzerindedir Arakiyeci İbrahim Ağa, Takkeci İbrahim Çavuş, Takkeci Cami olarak da anılmaktadır
Kitabesinde de belirtildiği gibi, camiyi yaptıran www frmsinsi net/ İbrahim Çavuş’tur ve inşa tarihi 1000/1591-92’dir Cami, mektep ve sebilden meydana gelmiştir Taş levha ve iri dikmelerle inşa edilmiş bir duvarla çevrelenmiş, üç kapılı geniş bir avlu içerisindedir Doğu tarafındaki Takkeci Sokağı’nda İbrahim Ağa’nın bir diğer sebili, kendinin ve oğlu Halil Çavuş’un kabirleri bulunmaktadır Avlunun kuzeydoğu köşesinde ve diğer taraftaki sebilin karşısında Derviş Paşa’nın 1235/1819 tarihli çukur çeşmesi bulunmaktadır Haziredeki 1173/1759 tarihli Takkeci İbrahim Cami Şeyhi Ali Efendi’nin kabir taşından ve Hadaika’daki ifadeden caminin aynı zamanda vakfiye gereğince www frmsinsi net/ Halveti tekkesi olarak da kullanıldığı anlaşılmaktadır
Cami, 1236/1830’da onarım görmüştür 1985’te Vakıflar İdaresi’nin yaptırdığı çalışmalarda da mahfil tavan ve dikme ve kemerlerinde orijinal altın yaldızlı nakışlar bulunmuştur
Cami 1,15 m kalınlığında, kaba kesme taş ve iki sıra tuğla ile yapılmıştır Çatılı ancak, içeriden 5,50 m çapında ahşap kubbelidir Caminin iç ölçüleri 11,70x11,25 m’dir 7,75 m Derinliğinde iki sıralı ahşap direk üzerinde, geniş saçaklı son cemaat yeri “U” şeklinde binayı çevrelemektedir Ön ve yan saçak alınları üçgen biçimindedir Sağda bulunan minare kaidesinin bir eşi de solda yapılarak denge kurulmuştur Buradan, dışarıdan ve içeriden mahfile çıkılmaktadır Minare kesme taştan, çok kenarlı bir gövdeye sahip, şerefe altı stalaktitlidir Bütünü ile orjinaldir Mahfile minareden de çıkılmaktadır Son cemaat duvarındaki cümle kapısı sade silmeli çerçeve içinde, iki sıra bademle tezyin edilmiştir Caminin kitabesi makaralı kapı üzerinde, üç satır halindedir Türkçe olarak kartuşlar içine girift bir celi sülüsle yazılmıştır Ahşap cümle kapısı orijinaldir ve kündekâri tekniği ile yapılmıştır Cümle kapısı sağ ve solunda ikişer alt ve üst pencere www frmsinsi net/ bulunmaktadır Alt pencereler arasında iki adet üstü dilimli ve köşeleri malakâri ile süslenmiş mihrap bulunmaktadır Son cemaat yerindeki alt pencerelerin kemer aynalarında mermerden celi sülüsle Fatiha, İhlas, Felak ve Nas sureleri kabartma olarak yazılmıştır Caminin sağ duvarında, minare yanında ikinci bir kapı vardır Cami on dört alt ve on dört üst pencereye sahiptir Üst pencereler sivri kemerli ve basit müzeyyen alçılıdır Mihrap üzerindeki müzeyyen pencerede besmele yazısı vardır Pencere ahşap kanatlarının bazıları günümüze kadar gelebilmiştir Mihrap duvarındaki pencerelerin kemer aynalarında son cemaat pencerelerindeki gibi celi sülüs yazılar bulunmaktadır Diğerlerinde ise çini panolar yer almıştır Dokuz ahşap direk üstündeki mahfil “U” şeklindeki camiyi sağ ve sol duvar ortalarına kadar sarmaktadır Yan duvarların mahfil altına isabet eden iki pencere arasında karşılıklı olarak birer kitabesi bulunmaktadır
Takkeci İbrahim Ağa Camisi’nin ünü ise, içerisindeki çinilerden dolayıdır 16 Yüzyılın en güzel İznik işi çini örnekleriyle pencerelerin kemer tepelerine kadar bütün duvarlar kaplanmıştır Nar çiçeği kırmızısı, parlak camgöbeği, yeşil, lacivert renkler rumî ve hatayî desenler kullanılmıştır Pencere aralarında vazo ve çiçek buketleri ile bezenmiş panoların, kemer köşelikleri ve içleri zengin motiflerle süslenmiştir Mihrabın alçı mukarnasları hariç, tamamı çini ile kaplanmıştır ve mihrap ayeti de çiniyle yazılmıştır Bununla birlikta bazı duvarlarda taklit çiniler de kullanılmıştır Bazı panolar tamamen sökülerek alınmış ve yerlerine baskı tekniği ile yapılmış yenileri konmuştur Bunlardan bazılarının Gülbenkyan tarafından Lizbon’daki Salazar Müzesi’ne hediye edildiği bilinmektedir
Caminin mermer minberi, şebekeli korkuluğu, kafesli yanlıkları ve sade silmeleri ile devrinin güzel ve nisbetli bir eseridir Ahşap kubbe yaldızlı çatı ile dilimlenmiş, eteklerindeki mukarnasları altın yaldızlı iki sıra badem ve yapraklarla tezyin edilmiştir Kubbe göbeğinde yuvarlak içinde tekrarlanan bir ayet bulunmaktadır
Caminin avlusunun kıble tarafındaki kapının sağına www frmsinsi net/ bitişik üstü açık bir sebil, su kuyusu ve haznesi ayrıca da bir mektep binası bulunmaktadır Mektep, tek katlı ve çatılıdır Sebil ve mektebe giriş takkeci Cami Sokağı’ndan ayrı bir kapı iledir Mektebe bitişik olan sebilin avluya bakan penceresi yanında büyük bir kitabesi bulunmaktadır Kitabe dokuz satır olarak celi sülüsle caminin kitabesini de yazan Nûşî tarafından yazılmıştır 1002/1593-94 tarihini taşımaktadır
Caminin doğusunda Takkeci Cami Sokağı’nın öbür tarafında, köşe başında İbrahim Ağa’nın diğer sebili ve kendisi ile oğlunun kabirleri bulunmaktadır Sebil, köşede her iki sokağa karşı ikişer pencerelidir 4,10x4,50 m Ölçülerinde taş söve ve başlıklardan yapılmıştır İlk yapıldığında üstü diğer sebil gibi açık olduğu sanılan yapının bugün üstünde çinko kaplı bir ahşap kat bulunmaktadır Sebilin eski Edirne yolu üzerindeki cephesinde içerideki su haznesine bağlı bir çeşmesi vardır Bu çeşme üzerinde üç beyitlik mermerden Türkçe kitabede İbrahim Ağa’nın adı ve 986/1578 tarihi yazılıdır Sebilin diğer köşesinde pencere üst başlığındaki diğer mermer kitabede su ayeti ve bir hadis bulunmaktadır Sebilin arkasında bulunan bahçedeki yüksek sanduka büyük olasılıkla Takkeci İbrahim Ağa’nın kabridir www frmsinsi net/ Dört yanında gülçeler bulunan ve sekiz köşeli baş ve ayak taşlarında Arapça ve Türkçe kitabelerde bu hayratın sahibi olan zatın 1004/1595-96 da vefat ettiği yazıldır Yanındaki daha küçük olan ve örfi kavuklu taşıyla dikkati çeken kabir ise oğluna aittir Kitabesinde Türkçe olarak İbrahim Ağa’nın oğlu Halil Çavuş’un 995/1587’de vefat ettiği yazılıdır
|