10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kaza Namazları Ve Eda İle Kazanın Arasındaki Fark
Kaza Namazları ve Eda ile Kazanın Arasındaki Fark
Hakkında Kaza Namazları ve Eda ile Kazanın Arasındaki Fark
Kaza Namazları ve Eda ile Kazanın Arasındaki Fark
Kaza Namazları ve Eda ile Kazanın Arasındaki Fark
Bir namazı vaktinde kılmaya "eda" denir Vaktinden sonra kılmaya da "kaza" denir Vaktinde kılınan veya kılınacak olan bir namaza "vaktiyye" veya "salât-ı hazıra" denir Vaktinde kılınmamış olan bir namaza da "faite" denilir Bunun çoğulu "fevait" dir
Vaktinde kılınmamış olan beş vakit farz namazlarının kazası farzdır Vitir namazının kazası ise vacibdir Sünnetlere gelince: Bir sabah namazı sünneti ile beraber kaçırılınca, o günün güneş doğuşundan (kerahet vaktinin çıkışından) sonra istiva zamanına kadar bu sünnet farz ile beraber kaza edilir Güneşin yükselişinden (kerahet vaktinden) önce ve istivadan sonra sünnet kaza edilmez İmam Muhammed´e göre, bu sünnet yalnız olarak kaçırılmış olsa, yine güneşin doğuşundan sonra istiva zamanına kadar kaza edilir Bir de, öğle namazının her iki sünneti, farza yetişmek için terk edilecek olsa, farzdan sonra evvelki sünnet ve sonra iki rekat sünnet kaza edilir Fetva bu şekildedir Böylece vakit içinde sünnet iki defa gecikmemiş olur Bununla beraber son iki rekat sünnetten sonra da dört rekat sünnet kaza edilebilir Namazın sırası iki defa değişmemesi için bunu daha iyi görenler de vardır
Cuma namazının ilk dört rekat sünneti hakkında bu öne alma ve sonraya bırakma hükmü vardır Terk edilen diğer sünnetlerin kaza edilmesi gerekmez Fakat başlanıldıktan sonra, her nasılsa terk edilmiş olan bir sünnetin (nafile namazın) kazası gerekir
Örnek: Öğlenin son sünnetine başlanmış iken, cenaze namazını kaçırmamak için bu sünnet kesilmiş olsa, bu sünneti sonradan kaza etmek gerekir
Bir namazı özürsüz yere kazaya bırakmak büyük günahdır (kebiredir) Bu namaz kaza edilmekle yerine getirilmiş olur Fakat bunun geciktirilmesinden dolayı meydana gelen günahın bağışlanması için tevbe etmek ve Allah´dan afv dilemek lâzımdır Herhangi bir bahane ile namazı geciktirip kazaya bırakmakdan son derece sakınmalıdır Çünkü bunun günahı çok büyüktür İnsan, gerek yaratıcısına karşı ve gerekse insanlara karşı olan borçlarını bir an önce ödemeğe çalışmalıdır Hayatın süresi belli, çok azdır! Borçlarını ödemeden âhirete gidenlerin hallerine ne kadar acınsa azdır
UYARI: Kazaya kalan altmış, yetmiş senelik bir çok namazlar belli bir günde (Ramazan ayının son cumasında) kılınacak bir günlük namaz ile kaza edileceği ve böylece bağışlanacağı hakkındaki sözlerin hiç bir dinî değeri yoktur Bu konuda rivayet edilen bir hadis, hadis alimlerinin ve diğer alimlerin açıklamalarına göre asılsızdır, uydurmadır, ümmetin icmaına da aykırıdır Çünkü böyle herhangi bir ibadet, senelerce terk edilmiş olan farzların ve vaciblerin yerini tutamaz Böyle bir iddia, farzların ve vaciblerin terk edilmesini, önemsenmemesini gerektireceğinden akla, şeriata ve hikmete aykırıdır Günah, kolaylığa sebeb olamaz Bu usul ilminde bir esastır Bir de bu hadisi nakledenler hadis alimlerinden değillerdir Bir kaynak da gösterememektedirler: Artık bu naklin ne değeri olabilir
Kazaya kalan namaz, bizim için yerine getirilmesi gerekir Biz bunu yerine getirmek zorundayız, bunu yapmazsak azaba hak kazanmış oluruz Şu kadar var ki, kazaya kalmış olan bir namazı Yüce Allah dilerse bağışlar ve dilerse bağışlamaz Herhangi bir ibadet sebebiyle de sahibine bir çok sevablar da verebilir Kimse bunlara karışamaz ve bunlar üzerinde kesin hüküm, veremez Yukarıdaki iddia, kesinlikle kazası gereken bir namazın, ona denk bir ibadetle kaza edilmesi hakkındaki farziyeti inkâr etmektir ki, bu asla caiz olamaz Bu konu üzerinde, Merhum Aliyyü´l-Kari´nin ve diğer alimlerin incelemeleri vardır Aliyyü´l-Kari´nin Mevzuatına", Abdurrahim Fetvasına ve "Mev´ize-i Hasene´ye" bakabilirsiniz! 
Bir kimsenin namazı kazaya kalınca bakılır: Eğer o kimse tertib sahibi ise, bu kaza namazı ile vakit namazları arasında sırayı gözetmek gerekir Tertib sahibi değilse, bu namazı kaza etmeden diğer namazları kılabilir
Bir kimsenin tertib sahibi sayılabilmesi için, en az altı vakit namazı kazaya kalmamış olmalıdır Altı vakit namaz kazaya kaldı mı, tertib sahibi olmaktan çıkar; artık onun ne kaza namazları arasında ve ne de kaza namazları ile vakit namazları arasında sırayı gözetmesi gerekmez
Kazaya kalmış namazlarda eskiye ve yeniye gelince, bunlar iki kısımdır Yakın zamanda kazaya kalanlar altı vakte ulaşınca, ittifakla sıra gözetme gereğini kaldırır Evvelce kaçırılmış bulunan (eski) namazlara gelince, bunlar da altı vakte ulaşmışsa, geçerli kabul edilen fetvaya göre sıra gözetmenin gereğini kaldırır
Örnek: Bir kimse, vaktiyle bir ay namaz kılmayıp sonradan bunları kaza etmeden vakit namazlarını devamlı olarak kılmaya başlamışken tekrar bir vakit namazını kazaya bırakacak olsa, bu son namazını hatırladığı halde onu kaza etmeden vakit namazını kılabilir Böyle bir kimse, geçmişteki kaza namazlarını tamamen kılmadıkça tertib sahibi olamaz Sahih olan görüş budur
|
|
|