Prof. Dr. Sinsi
|
Kaza Namazları Ve Eda İle Kazanın Arasındaki Fark
Tertib sahibi olan zat, bir farz namazını veya İmam Azam´a göre vacib olan bir namazı özürsüz yere veya hayız ve nifas gibi namazı düşürecek bir nitelikte olmayan bir özürden dolayı vaktinde kılmamış olsa, bu namazı, ilk vakit namazından önce kaza etmesi gerekir Çünkü gerek kaçırılan namazların arasında ve gerek bunlar ile vakit namazları arasında sırayı gözetmek esasen şarttır Ancak kazaya kalan namaz unutulup sonradan hatıra gelmişse veya vakit daralmış veya kaçırılan namazlar çok olur da tertib sahibi olmaktan çıkılmışsa, vakit namazı kılınır
Örnek: Tertib sahibi olan kimse, her nasılsa uykuya dalıp o günün sabah namazını kılamamış olsa, bu sabah namazını o günkü öğle namazından önce kaza etmesi gerekir Bunu hatırladığı halde onu kaza etmeksizin öğle namazını kılsa, bu namaz İmam Muhammed´e göre bozulur İmam Ebû Yusuf´a göre, farz olmaktan çıkar, nafile olur İmam Azam´a göre ise, muvakkat olarak sahih olur Şöyle ki : Bundan sonra o sabah namazını kaza etmeden beş vakit namazı daha kılacak olsa, bu altı vaktin hepsi de sahih olmuş olur Fakat böyle beş vakit namazını daha kılmadan o sabah namazını kaza ederse, arada kılmış olduğu vakit namazları fasid olup yeniden kılınmaları gerekir
Yine böyle bir kimse, sabah namazını kaçırmış olduğu halde, bunu unutup öğle namazını kılacak olsa, bu öğle namazı sahih olur
Yine bir kimse, kazaya kalmış olan yatsı namazını fecirden sonra hatırlamış olur da, vakit yalnız sabah namazını kılmaya müsait bulunursa, sabah namazını kılar, yatsı namazını daha önce kaza etmemesi, bu sabah namazının sıhhatına engel olmaz Ancak kaza namazını hatırladığı halde, vakit namazını pek uzatıp da bu bakımdan vaktin daralmasına sebebiyet verilmiş olursa, o zaman vakit namazı caiz olmaz
Kazaya kalmış namazlar (faiteler) birkaç tane olur da, vakit bunlardan yalnız bir kısmı ile vakit namazına müsait bulunsa, sahih olan görüşe göre, sırayı gözetme gereği düşer
Yine bir kimsenin, vitirden başka altı vakitten çok veya altı vakit namazları kazaya kalmış olsa, bunları kaza etmeden vakit namazlarını kılması sahih olur Çünkü bu durumda tertibe riayet edilmesinde güçlük vardır Kazaya kalmış namazlar (faiteler), vitirden başka altı vakit olunca çok sayılır, altıdan az olunca da az sayılır
(İmam Şafiî´ye göre, kazaya kalan namazlarla vakit namazları arasında sıra gözetilmesi şart değildir, müstahabdır )
Bir kimse, bir günlük namazlarından birini kaçırmış olduğu halde, bunu bir türlü belirleyemezse, bir günlük namazını yeniden kılar Çünkü böyle yapmakla kazaya kalan namaz, kesinlikle kılınmış olur; diğerleri de birer nafile olur
İki, üç ve daha ziyade günlerde birer vakit namaz kaçırılmış olduğu halde, bunların hangi namazlar olduğu belirlenemeyince de, o kadar günün namazları yeniden kılınır
Kazaya kalan namazlar bir çok olunca, bunların her birini belirleyerek niyet edilmesi gerekmez; çünkü bunda güçlük vardır Onun için şöyle niyet edilmesi uygun olur: "ilk veya en son kazaya kalmış sabah veya öğle namazını kılmaya" diye kılınır
Bir kimse, ne kadar namazı kazaya kaldığını bilmese, kuvvetli olan görüşüne göre hareket eder Üzerinde kaza namazı kalmadığına kanaat getirinceye kadar kaza namazı kılar
Bir kimse, bir namazı kılıp kılmadığında şübhelense, namazın vakti henüz çıkmamışsa onu yeniden kılar Namazın vakti çıktıktan sonra şübhelense, bir şey yapması gerekmez Çünkü farzın sebebi olan vakit çıkmıştır Bir müslümanın namazını vaktinde kılmış olması ise bir asıldır
Müslüman olmayanların yurdunda İslâmı kabul edip bilgisizliğinden dolayı namazlarını kılamamış olan bir kimse "sonradan İslâm yurduna gelip din görevlerini öğrense, önceki namazları kaza etmesi gerekmez Fakat İslâm ülkesinde bulunup da ihtida eden (İslâmı kabûl eden) kimse, bu hususta özürlü sayılmaz İslâmı kabul ettiği tarihten itibaren namazlarını kılmakla yükümlü olur Çünkü İslâm yurdunda cehalet bir özür sayılmaz Herkes din görevlerini ehlinden sorup öğrenebilir
Bir kimse kaza namazını kılarken, cemaatla vakit namazına başlanacak olsa, namazını tamamlamadıkça cemaata katılmaz, ister tertib sahibi olmasın
Kazaya kalan aynı vaktin namazı, usulü üzere cemaatla da kılınabilir Cemaat bahsine bakılsın!
Kaza namazlarının evde kılınması daha iyidir Çünkü günahları örtüp açıklamamak lâzımdır Böyle bir açıklama, Hakka karşı saygısızlık sayılır ve başkaları için de kötü bir örnek olabilir
Bir kadın: "Yarınki gün şu kadar namaz kılayım veya şu kadar gün oruç tutayım" diye niyet ettiği halde o gün adet görmeye başlasa, o namazı veya orucu temiz olacağı günlerde kaza eder
Kaza namazlarının belli vakitleri yoktur Üç kerahet vakti dışında, istenilen her vakitte kaza namazı kılınabilir
Örnek: Kazaya kalmış bir öğle namazı, akşamdan sonra kılınabileceği gibi, bir akşam namazı da öğleden önce veya sonra kılınabilir
Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir Bu niyetlere niyet edilmesi evlâdır Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakıl bulunan nafile namazlar da böyledir Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evlâdır Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür
Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah´ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa, bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılmazlar Boşuna yere en kıymetli zamanlarını harcayan insanlar, bilmem böyle bir iddiaya nasıl kalkışabilirler  
|